18. Hukuk Dairesi 2015/10507 E. , 2016/6528 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar dava dilekçesinde, 10.09.2011 tarihinde doğan ... isimli ortak çocuklarının nüfustaki cinsiyete ilişkin kaydın düzeltilmesini istemişler; mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacılar dava dilekçesinde; 10.09.2011 tarihinde ... Devlet Hastanesinde doğan ... isimli çocuklarında cinsel kimlik bozukluğu olduğunu, hastanede cinsiyetinin “kız"’ olduğu yönünde teşhis konulduğunu, nüfusa da “kız” olarak tescil edilip kimlik çıkartıldığını, daha sonra ... Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezinde ve ... Hastanesinde tedavi gördüğünü, cinsel gelişmesinin “erkek” yönünde ilerdiğini, ameliyatlar sonucunda cinsiyetinin “erkek” olarak tespit edildiğini ileri sürerek, çocukları ..."in nüfus kaydında “kız” olan cinsiyetinin “erkek” olarak düzeltilmesini istemişler; mahkemece, dava cinsiyet değişikliği olarak nitelendirilip “çocuğun onsekiz yaşından küçük olduğu; bu sebeple Türk Medeni Kanununun 40’ncı maddesinde düzenlenenen cinsiyet değişikliğinin yasal şartlarının mevcut bulunmadığı” gerekçesiyle reddedilmiş, kararı davacılar temyiz etmiştir.
Dosyaya sunulan belgelere göre; doğum 10.09.2011 tarihinde ... Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinde gerçekleşmiştir. Doğum olayına ilişkin tescile esas aynı tarihli belgede, doğan çocuğun cinsiyeti “kız” olarak bildirilmiştir. Çocuğun doğumdan dört gün sonra 14.09.2011 tarihinde “doğuştan beri kuşkulu dış genital yapısı olduğu” şikayetiyle yapılan başvuruda ... Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümündeki klinik değerlendirmesinde; baskın cinsiyetinin “kuşkulu” olduğu yönünde ön tanı konulmuş, muayene ve tetkikler sonucu aynı hastanece düzenlenen epikrizde ise, “cinsel gelişim bozukluğu” tanısı konulmuş, yapılan cerrahi operasyonla “hipospadias onarım (erkek yönünde düzeltici operasyon) ameliyatı” gerçekleştirildiği belirtilmiş, cerrahi müdahale sonrasında “cinsiyet belirleme kurulu” 07.06.2013 tarihinde çocuğun belirlenen cinsiyetini “erkek” olarak tespit etmiştir. Bu tıbbi belgelerden anlaşıldığına göre doğan çocuğun cinsiyetini tayinde anatomik ve fizyolojik sebeplere bağlı olarak doğum belgesini düzenleyen görevlilerce hataya düşülmüş olması ihtimal dahilindedir. Bu olasılık ortadan kaldırılmadıkça ve sonradan uygulanan tedavi süreci gözetildiğinde davanın hukuki vasfının Türk Medeni Kanununun 40.maddesi kapsamında cinsiyet değiştirme olarak tayini doğru olmayacaktır. Böyle bir olasılığın olabilirliği veya dışlanması ise tıbbi araştırmayı gerektirmektedir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme bu bakımdan hüküm kurmaya yeterli görülmemiştir. O halde, mahkemece; çocuğun hormon tetkikleri yapılarak, hastanedeki doğum belgeleri, varsa doğum öncesi (gebelik dönemi) tetkiklerine ilişkin tıbbi evraklar, ... Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi ve ... Üniversitesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü ve ... Hastanesi raporları ve epikriz belgeleri ve tüm tedavi evrakları ve hasta dosyaları adli tıbba gönderilerek, çocuğun “kız” olarak mı, yoksa “erkek” olarak mı doğduğu konusunda rapor alınmak suretiyle doğumdaki cinsiyeti kesin olarak belirlenmeli, genital sisteminde farklılaşma olup olmadığı araştırılmalı, genital sistemi normal olarak dünyaya gelmiş ise, cinsiyetinin sonradan değiştirilip değiştirilmediği, değiştirilmemiş ise doğumdan sonra genital organlara ne gibi bir cerrahi müdahale uygulandığı araştırılmalı, yapılan cerrahi müdahalenin “cinsiyet değiştirme” mi, yoksa genital organlardaki anatomik bozukluğun düzeltilmesi” mi olduğu tıbben belirlenmeli, açıklanan hususlarda Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesinden ayrıntılı rapor alınmalı, bundan sonra davanın hukuki vasfının Türk Medeni Kanununun 40.maddesi kapsamında bir cinsiyet değişikliği mi yoksa, cinsiyetini tayinde yapılan bir hataya dayalı olarak kişisel durum sicilinin düzeltilmesine ilişkin bir dava mı olduğu belirlenmeli, sonucu dairesinde hüküm kurulmalıdır. Açıklanan hususlar araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm tesis doğru bulunmamıştır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.