Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/10362
Karar No: 2019/4296
Karar Tarihi: 02.07.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/10362 Esas 2019/4296 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı tarafın, eski 236 parsel sayılı taşınmazın tamamının kendisine devredildiği yönündeki iddiasının mahkemece kabul edilmediği ve taşınmazın ifraz edilip edilemeyeceği konusunda araştırma yapılmadan hüküm kurulduğu belirtilerek, mahkeme kararı bozulmuştur. Davalının hile iddiası delillendirilemediğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri olarak, Türk Borçlar Kanunu'nun 36/1 ve Borçlar Kanunu'nun 28/1. maddelerinde yer alan hile tanımı ve aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla iptal hakkının kullanılabileceği belirtilmiştir.
1. Hukuk Dairesi         2016/10362 E.  ,  2019/4296 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTAL-TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;


    -KARAR-
    Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı, eski 236 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının üzerine davalı tarafından ev yaptırıldığını, kalan kısımda da kendisine ait kayısı bahçesi olduğunu, davalı tarafın parselin fiili kullanıma göre ifraz edilebileceğini söylemesi üzerine evin bulunduğu kısmı bedelsiz devrettiğini ancak herhangi bir ifraz işleminin yapılmadığını öğrendiğini, davalı tarafından kandırıldığını, taşınmazın tamamının davalı adına devredildiğini ileri sürerek 128 ada 8 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline mümkün olmadığı taktirde dava konusu taşınmazdaki davalının kullanımında olan evin dışında kalan alanın adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, taşınmazı 1986 yılında satın aldığını, bedelinin de eşinin çalıştığı iş yerinin sahipleri tarafından ödendiğini, davacı ile akraba olduklarını, satış bedeli ödenmesine rağmen uzun bir süre davacının taşınmazı devretmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının terditli istemine göre tapu iptal ve tescile hükmedilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; eski 236 parsel sayılı taşınmazın 29.04.2014 tarihinde satış suretiyle davacı tarafından davalıya devredildiği, 15.07.2014 tarihli Kadastro Kanunun 22/A maddesi uyarunca yapılan yenileme kadastrosu ile taşınmazın 128 ada 8 parsel numarasını aldığı, mahkemece 04.05.2015 tarihli fen raporunda kayısı bahçesi olarak kullanıldığı belirtilen ve D harfi ile gösterilen 254,86 m2"lik kısmın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yeni parsel numarası verilmek suretiyle davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, mahkemece anılan bilirkişi raporunda A, B ve C harfi ile gösterilen kısımlar yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacının temyiz itirazları yerinde olmadığından reddine.
    Davalının temyiz itirazlarına gelince;
    Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
    Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
    Yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda somut olaya bakıldığında, dinlenen tanık beyanlarından temlikin iradi olduğu, hile iddiasının mevcut deliller ile kanıtlanamadığı sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    Kabule göre de, 04.05.2015 tarihli fen bilirkişi raporunda gösterildiği şekilde taşınmazın ifrazının mümkün olup olmadığı araştırılmadan infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması da isabetsizdir.
    Davalının yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02/07/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi