23. Hukuk Dairesi 2018/1844 E. , 2018/5208 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl dava alacak, birleşen 2002/25 Esas sayılı davada menfi tespit ve diğer birleşen davalarda kooperatif genel kurulunun iptali, müdahelenin önlenmesi davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine, birleşen 2002/25 Esas ve 2008/290 Esas sayılı davaların kısmen kabulüne, diğer birleşen davaların kabulüne yönelik olarak verilen hükmün asıl ve birleşen davalarda davacı vekilince duruşmasız, asıl ve birleşen davalarda davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl ve birleşen davalarda davalı vekili Av. ... ile asıl ve birleşen davalarda davacı vekili Av. ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl davada davacı vekili, taraflar arasındaki 24.09.1999 tarihli protokol ile davacı kooperatifin 84 ortağı için toplam 96.000.000.000 TL bedelli 8.148 m² arsa tahsisi alındığını, her ortak için avans olarak KDV dahil 1.105.000.000 TL ödeneceğinin ve bakiye borcun da 11 ayda eşit taksitler ile ödenmesinin kararlaştırıldığını, taksitli ödemelere memur maaş artışlarının yansıtılacağının ve geciken ödemeler için 6183 Sayılı Yasa"nın 51. maddesinde öngörülen gecikme zammının uygulanacağının kararlaştırıldığını, arsaların 09.12.1998 ve 25.01.1999 tarihli protokoller ile TOKİ tarafından davalıya tahsis edildiğini, gerek bu protokoller ve gerekse davacı ile davalı arasındaki 24.09.1999 tarihli arsa tahsis protokolü gereğince arsaların TOKİ"den devralındığı şartlarda davacıya tahsis edilmesi gerekirken daha kısa vadeli ve m² bazında daha yüksek bedelle tahsis yapıldığını, KDV alınmasına ilişkin sözleşme maddesinin de mahkemece iptal edilmesi üzerine davalının TOKİ"den KDV iadesi aldığını, ancak müvekkiline iade etmediğini, ayrıca geciken ödemelerden dolayı fahiş oranda faiz uygulanmak suretiyle haksız kazanç elde edildiğini ileri sürerek ıslah ile birlikte 14.661.95 TL KDV iadesi, 32.225.15 TL fazla alınan faizden kaynaklanan alacak, 2.000,00 TL arsa satış bedeli farkı ve 2.000.00 TL taksitlendirmeden kaynaklanan farkın faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Birleşen ...Asliye Ticaret Mahkemesinin 2002/442 Esas sayılı davada davacı vekili, davacının davalıya arsa tahsis bedeli ve faiz borcunu ödediği halde davalı tarafından başka borçlar yaratılarak kesin tahsis belgesi verilmediğini, 11.06.2002 tarihli kararla arsa tahsisinin iptal edilip inşaatların durdurulduğunu ileri sürerek arsa tahsisinin iptali yolundaki kararın iptaline sözleşmenin geçerli olduğunun teptine, muarazanın giderilmesine ve kesin tahsis belgesi verilmesine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen...Asliye Ticaret Mahkemesinin 2002/25 Esas sayılı davada davacı
vekili, davalının protokoldeki memur maaş artış oranları hakkında uygulamayı keyfi hale getirerek davacıdan fahiş miktarda borç ve faiz talebinde bulunduğunu, 24.11.2001 tarihli ihtarname ile bundan ve arsa bedelinden kaynaklanan borç talebinde bulunduğunu, 27.11.2001 tarihli ihtarname ile de usulüne uygun bir karara dayanmadan genel altyapı bedeli talep ettiğini ileri sürerek davacının bu ihtarnameler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece asıl davada 14.661.95 TL KDV iadesinden, 32.144,91 TL ise faizden doğan davacı taleplerinin kabulüne, fazla istemin reddine, bu tutarlara dava tarihinden itibaren reeskont oranı üzerinden faiz yürütülmesine, birleşen 2002/25 Esas ve 2002/442 Esas sayılı davaların ise kabulü ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalının 11.06.2002 tarihli tahsisin iptali kararının iptali ile muarazanın ve müdahalenin men"ine dair verilen karar, davalı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14.05.2010 tarih ve 2009/1409 Esas, 2010/5388 Karar sayılı kararı ile davalı vekilinin sair karar düzeltme sebeplerinin reddi ile onama kararı kaldırılarak, davalı vekilinin protokolün 4.4. maddesi uyarınca davalının kredi kullandığı ve bunun faiz ve komisyon ödemelerinin tüm kooperatiflere eşit oranda yansıtılmak zorunda kalındığı yönündeki savunmalarının da incelenerek alacak borç hususunun tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur.
Mahkemece uyma kararı verildikten sonra davacı tarafından açılan 3 ayrı dava da asıl dava ile birleştirilmiştir.
Birleşen ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/233 Esas sayılı davada davacı vekili, davacının arsa tahsisinden kaynaklanan tüm borcunu ödediğini ve 84 dairelik 3 bloğun inşaatına başladığını, ancak davalının protokol hükümlerine aykırı davranarak inşaatın fenni mesulünü istifa ettirdiğini, yerine yenisini atamaması nedeniyle belediyece inşaatın durdurulması kararı verildiğini, bu arada imar değişikliği olduğundan ruhsatın hükümsüz hale geldiğini, davalının yeni ruhsat başvurusunu imzalamadığını, fenni mesul atanması, inşaat ruhsatı alınması ve teknik hizmet verilmesinin protokole göre davalının yükümlülüğünde olduğunu ileri sürerek 3,4 ve 5 no"lu bloklara inşaat ruhsatı alınmaması, her türlü teknik ve kontrollük hizmeti verilmemesi yönünde yaratılan muarazanın önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/290 Esas sayılı davada davacı vekili, davalının protokol hükümlerine aykırı olarak davacı inşaatları için ruhsat almaktan kaçınması, teknik hizmet vermemesi nedeniyle davacının inşaatları süresinde bitirip teslim edemediğini, davacının bu nedenle zarara uğradığını, bundan davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek 50.000,00 TL müspet zararın, 10.000,00 TL menfi zararın reeskont faiziyle tahsili ile inşaat ruhsatı alınması ve teknik hizmet alınması hususunda davacıya yetki verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 02.02.2015 havale tarihli ıslah dilekçesiyle müspet zarar talebini 982.543,25 TL arttırarak 1.032.543,25 TL"nin ve kâr mahrumiyeti talebini 370.418,68 TL arttırarak 380.418,68 TL"nin tahsilini istemiştir.
Birleşen ... Asliye Ticaret Mahkemesi 2011/351 Esas sayılı davada davacı vekili, davalı tarafından, 24.10.2008 tarih ve 5 sayılı bakanlık müfettişi raporuna istinaden yönetim kurulunun 27.01.2009 tarihli kararıyla arsa tahsisinin iptal edildiğini, kararın haksız olduğunu ileri sürerek arsa tahsisinin iptali ile sözleşmenin tasfiyesine dair yaratılan muarazanın giderilmesi ile 24.09.1999 tarihli protokolün geçerli olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davalı vekili, asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir.
Uyma kararı verilen mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davada tarafların defter kayıtlarına ve yapılan mahsuba göre davacının talep edebileceği bir bedelin bulunmadığı, bozma ilamı uyarınca yapılan araştırmada davalının ...tan kullandığı kredinin faiz ve masraflarından davacı kooperatifin payına düşen 21.755,46 TL"nin davacının alacağından mahsubu gerektiği, birleşen 2002/442 E. ve 2002/25 Esas sayılı davalarda, davacının davalıya tahsis edilen arsaya ilişkin ana para ve faiz borcunun bulunmadığı, bu nedenle 11.06.2002 tarihli arsa tahsis işleminin iptali kararının yerinde olmadığı, 24.11.2001 tarihli ihtarnamede talep edilen borçlardan memur maaş artışı katsayısından kaynaklı asıl alacak ve faiz olmak üzere 39.642,39 TL borçlu durumda olduğu, borçlu olmadığının tespiti talep edilen 41.000,00 TL"den bu miktarın düşülmesinden sonra kalan miktar kadar davacının borçlu olmadığı, ancak 24.11.2001 tarihli ihtarname ile talep edilen genel altyapı giderlerine ilişkin olarak taraflar arasındaki protokolün 1. maddesinin 10. bendi uyarınca davalının genel alt yapı hizmetlerinin bir kısmına kaynak oluşturmak için avans mahiyetinde bir kısım bedellerin ödenmesini isteyebileceğinden, davacının genel alt yapı bedelinden sorumlu olmadığının tespiti talebinin yerinde olmadığı, birleşen 2008/233 Esas sayılı davada, protokolün 1. maddesinin 3, 5. ve 10. bendi uyarınca, yapı ruhsatının alınması, işin teknik kontrollüğünün yapılması, müşavirlik hizmetlerinin yürütülmesinin davalının sorumluluğunda olmasına rağmen davalının bir süre inşaattan ayrılan fenni mesulün yerine fenni mesul atamadığı, yeni yapı ruhsatının alınması hususunda da davalının sorumlu olduğu, bu nedenle davacı talebin yerinde olduğu, birleşen 2008/290 Esas sayılı davada, 11.06.2002 tarihli arsa tahsisinin iptali kararının yerinde olmaması nedeniyle davacının uğradığı kira gelir kaybı ve inşaat maliyetlerindeki artışlardan davalının sorumlu olduğu, birleşen 2011/351 Esas sayılı davada ise arsa tahsisinin iptaline dayanak teşkil eden soruşturma raporunda belirtilen hususlarda davalının protokol uyarınca gerekli denetim ve uyarıları yapmaması nedeniyle tahsis işlemini iptal etmesinin protokol hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen 2002/442 Esas sayılı davanın kabulü ile 11.02.2002 tarihli arsa tahsisinin iptali kararının iptali ile muarazanın ve müdahalenin önlenmesine, birleşen 2002/25 Esas sayılı davanın kısmen kabulü ile davacının 3.793,80 TL borçlu olmadığının tespitine, fazla istemin reddine, birleşen 2008/233 Esas sayılı davanın kabulü ile muarazanın giderilmesine, birleşen 2008/290 Esas sayılı davanın kısmen kabulü ile 1.032.542,25 TL kira kaybı bedeli ve 380.418,60 TL inşaat maliyet artış bedelinin dava tarihinden itibaren avans faiziyle tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, birleşen 2011/351 Esas sayılı davanın kabulü ile 27.01.2009 tarihli yönetim kurulu kararıyla oluşan muarazanın önlenmesi ile 24.09.1999 tarihli sözleşmenin geçerli olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen 2002/25-2008/290 Esas sayılı davalarda davacı vekili ile asıl ve birleşen davalarda davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davalı vekilinin birleşen 2002/25 Esas sayılı davaya ilişkin temyiz itirazları yönünden:
Mahkemece, kararın hüküm fıkrasında gerekçeyle uyumsuz olacak şekilde ve maddi hataya düşülerek davacının 1.357,61 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken 3.793,80 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş olup yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Davalı vekilinin birleşen 2008/290 Esas sayılı davaya ilişkin temyiz itirazları yönünden:
Dava, davacı kooperatife davalı birlik tarafından yapılan arsa tahsisinin iptali nedeniyle uğranılan menfi ve müspet zararların tazmini istemine ilişkindir.
Sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu"nun 81. maddesinde düzenlenen “Birlikte ifa” kuralı gereğince, kendi edimini yerine getirmeyen akidin karşı edimin ifasını talep edemeyeceği sabittir.
Somut olayda mahkemece, birleşen 2002/25 Esas sayılı davada, davacı kooperatifin davalı yanca arsa tahsis protokolünün 4.7 maddesine uygun şekilde gönderilen ihtarnamelerde belirtilen bedellerden, 1.357,61 TL"lik cüz"i kısım hariç, sorumlu olduğunun tespit edildiği dikkate alınarak, her ne kadar tespit edilen borç kalemleri davacıya yapılan arsa tahsisinin iptalini gerektirecek nitelikte değil ise de, ödemelerini durdurarak protokol hükümlerinin ifasında muaraza yaratan davacı kooperatifin, tahsis kararının iptaline ve inşaatın durmasına kusuru ile sebebiyet verdiği dikkate alınarak, menfi ve müspet zarar talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile kabulü doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada davacı vekilinin tüm, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen 2002/25 Esas sayılı davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, "HÜKÜM" fıkrasının 3. bendinin 2. paragrafındaki "3.793,80" ibaresi çıkarılarak, yerine ""1.357,61" ibaresi yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen 2008/290 Esas sayılı davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda belirtilen temyiz peşin harcının asıl ve birleşen davada davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, asıl ve birleşen davada davalı tarafça yatırılan temyiz peşin harcının istek halinde iadesine, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 08.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.