Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/477
Karar No: 2010/2108
Karar Tarihi: 26.04.2010

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/477 Esas 2010/2108 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/477 E.  ,  2010/2108 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil

    ...ile Hazine aralarındaki dava hakkında Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 29.06.2009 tarih ve 23/289 sayılı hükmün Dairenin 17.12.2009 gün ve 5966/6184 sayılı ilâmiyle onanmasına karar verilmişti. Davalı Hazine vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı vekili, imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak idari yoldan davalı Hazine adına tescil edilen 396 ve 397 parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili, taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin hükmün Davalı Hazine vekili tarafından temyizi ve Dairece bozulması üzerine mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılama sonunda davacının davasının kabulüne, Merkez Küçükler köyünde 396 ve 397 parsellere ait taşınmazların davalı Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir. Bu hükmün de davalı Hazine vekilinin temyizi sonunda Dairece onanmasına karar verilmesi üzerine; davalı Hazine vekili süresinde karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
    Dava; TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri uyarınca imar-ihya nedenine dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Dava konusu 396 ve 397 parseller, 28.9.2001 tarihinde idari yoldan tarla niteliği ile davalı Hazine adına tapuya tescil edilmişlerdir. Dosya kapsamına ve toplanan delillere göre Küçükler köyünde kadastro çalışmalarının 17.2.1976 tarihinde kesinleştiği ve dava konusu taşınmazların taşlık niteliği ile tesbit dışı bırakıldıkları anlaşılmaktadır. Mahkemece bu nitelikteki bir taşınmazın ancak imar-ihya ile kazanılabileceği dikkate alınarak uyulan bozma ilamı doğrultusunda imar-ihyanın başlangıcı, gerçekleştirilmesi ve tamamlanması ile ilgili yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları alınmış, bu beyanları destekleyen bilirkişi raporları ve fotoğraflar değerlendirilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
    Gerçekten de taşlık olarak tespit dışı bırakılan bir yerin imar ve ihya edilmedikçe zilyetlik yoluyla kazanılması mümkün değildir. Başka bir anlatımla; imar ve ihyası kanıtlanmayan ve gerçekleştirilmeyen bu gibi taşınmazlar üzerindeki zilyetlik, kazanma bakımından hukuken bir değer taşımaz. Mahkemece 1985 tarihli hava fotoğraflarında taşınmazların tarla olarak göründükleri, bilirkişi raporları ve mahkemece çekilen fotoğraflarda kazanmaya engel bir durum bulunmadığı açıklanmıştır. Ancak taşınmazların idari yoldan davalı Hazine adına tescil edildikleri 28.9.2001 tarihinden geriye doğru 20-25 yıllık kazanma süresinin (1976-1981 yılları arası) kanıtının gerekmesi ve davacı tarafından imar ihyanın 1977"de tamamlandığı iddiası dikkate alındığında 1985 yılından hava fotoğrafının kazanma süresinin kanıtı bakımından bir önemi bulunmamaktadır.1985 tarihinden önceye ait hava fotoğrafının da bulunmadığı belirlenmiştir. Diğer yandan çekilen fotoğraflar ve alınan raporlarda taşınmazın imar ve ihya edildiği iddia edilen 1976-1977 yılları itibarıyla niteliğini belirlemekten uzak olup, taşınmazın hali hazır durumu itibarıyla tarla olduğunu kanıtlamaya yönelik oldukları görülmektedir.
    Dava dilekçesinden itibaren tüm aşamalarda davacı taraf taşınmazların 1976 yılında taşlık olarak bırakıldıktan sonra davacı tarafından imar-ihya edilerek 1977 yılında tarla olarak kullanılmaya başlandığını iddia etmiştir. Dairenin 10.2.2009 tarihli bozma ilamında da bu husus üzerinde durularak imar-ihyanın başlangıcı ve tamamlanması ile ilgili yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarının alınması gerektiği açıklanmıştır.Bozma sonrası 8.6.2009 tarihli keşifte dinlenen yerel bilirkişi Fayat Karataş; kadın olan davacının 1977 yılında amele tuttuğunu, taşların balyozla kırıldığını ve traktörle taşındığını, bu şekilde temizlendiğini ve imar-ihya edildiğini, bu tarihten itibaren ziraat edildiğini, davacı tanığı Hasan Anaz’da; kadastrodan bir sene sonra davacının taşlarını söktüğünü, işçi tutup çalıştırdığını, balyozla kayaları söktüğünü ve traktörle taşınarak arazinin taşlardan temizlendiğini, o tarihten beri tarım arazisi olarak tasarruf ettiğini ifade etmişlerdir. Bu açıklamalardan davacının imar-ihyayı bizzat 1977 yılında tamamladığı, imar-ihya sırasında işçi tuttuğu anlaşılmaktadır. Davacının doğum tarihinin 1963 yılı olmasıve imar-ihyanın tamamlandığı 1977 yılında 14 yaşında olduğu dikkate alındığında, bu yaştaki birinin bizzat imar ihya işlemini yapması mümkün olmadığı gibi, işçi tutarak çalıştırması da hayatın olağan akışına aykırıdır. Kabulüne karar verilen taşınmazın tamamı 80.000 m2 gibi büyük bir yerdir. İmar-ihyanın davacı adına velisi veya akrabalarından birisi tarafından yapıldığı iddia edilmediğine, yerel bilirkişi veya tanık da bu yönde bir beyanda bulunmadıklarına göre toplam 80 dönüm miktarındaki taşınmazları davacının bizzat 1977 yılında 13-14 yaşlarında iken imar-ihya ettiği hayatın akışı ve bölgesel özellikler dikkate alındığında kabul edilemez. Diğer yandan taşınmazların kuzey batısında bulunan 361 parselin dayanağı Şanlıurfa 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/382 Esas 1989/1012 Karar sayılı tescil dosyasında 17.3.1989 tarihli keşif sonunda alınan teknik bilirkişi raporunda gösterilen 4402 m2 kısımdan sonra gelen bölüm taşlık, kayalık ve kıraç arazi olarak gösterilmiştir. İncelemesi yapılan dosyada alınan 12.6.2009 tarihli teknik bilirkişi raporunda da 361 parselle, taşınmazlardan 396 parsel arasında 60-70 metre, 397 parselle 80-90 metre mesafe olduğu bildirilmiştir.Bu raporlar birlikte değerlendirildiğinde 361 parsele ait dosyada taşlık, kayalık, kıraç arazi olarak gösterilen yerin dava konusu taşınmazların bulunduğu bölüme isabet ettiği ortaya çıkmaktadır. Gerek davacının imar ihya ettiği tarihteki yaşı, gerekse 361 parsel dayanağı dosyadaki raporlar dikkate alınarak (ki bir bakıma eldeki dosya için güçlü delil teşkil eder.) mahkemece imar-ihyanın kanıtlanamaması sebebiyle davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
    Diğer yandan, kabule göre de; dava tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup kayıt maliki davalı Hazine aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru ise; de mahkemece harcı tamamlanan 32.000 TL. değere göre karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince nisbi harca hükmedilmesi gerekirken, keşif sonunda alınan 19.11.2008 tarihli ziraatçi bilirkişi raporunda belirlenen ve harcı tamamlanmayan 205.600 TL. değer dikkate alınarak yazılı şekilde davalı Hazine aleyhine fazla vekalet ücretine hükmedilmiş olması da doğru değildir.
    Hükmün bu nedenlerle bozulması gerekirken hatalı nitelendirme sonucu Daire tarafından onandığı karar düzeltme isteği sonucu yapılan incelemeyle belirlenmiş olduğundan yerinde bulunan davalı Hazine vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK.nun 440. maddesi uyarınca kabulü ile Dairenin 17.12.2009 gün 2009/5966 Esas, 2009/6184 Karar sayılı onama ilamının ortadan KALDIRILMASINA ve yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin 29.06.2009 gün ve 2009/23 Esas – 289 Karar sayılı kararının HUMK.nun 428. maddesine göre BOZULMASINA, 26.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi