Esas No: 2020/1492
Karar No: 2022/1233
Karar Tarihi: 25.03.2022
Danıştay 7. Daire 2020/1492 Esas 2022/1233 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 7. Daire Başkanlığı 2020/1492 E. , 2022/1233 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/1492
Karar No : 2022/1233
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü) …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Petrokimya Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Madeni yağ ve müstahzar imalatı faaliyetinde bulunan davacı tarafından 2018 yılının Kasım ayında gerçekleştirilen imalata ilişkin olarak yapılan mahsuben iade talebinin, üretimde kullanılan malların satın alındığı firmalar nezdinde yapılan araştırmada imalatta kullanılan ürünlerin %91 oranında petrol yağı içeriğinden oluştuğu, tamamına yakını petrol yağı olan ve katıklardan oluşan ürünün ya 27.10 GTİP'inde diğer yağlar olarak ya da 34.03 GTİP'inde %70'ten fazla petrol yağı içeren yağlama müstahzarı olarak değerlendirilmesi gerektiği, akaryakıta karıştırılabilen veya akaryakıt olarak kullanılabilen mallar arasında yer aldığından iade kapsamı dışında olduğu, kapasite raporunda hammadde veya yardımcı madde olarak yer almamasına rağmen nihai ürün vasfında olan pas ve korozyon önleyici müstahzar ile hidrolik sistem oil adlı maddelerin kapasite raporunda belirtilen baz yağlar yerine kullanılması sebebiyle imalat sonucu elde edilen mamülün iadeye konu bir mal olsa dahi iadesinin mümkün olmadığından bahisle reddine dair işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, olayda, davacı tarafından üretimde kullanıldığı belirtilen mamüllerin %91 petrol yağı içerdiğinin tespit edildiği, kullanılan katkı maddelerinin içeriğinde yer alan petrol yağları da hesaba katıldığında üretildiği belirtilen ürünün tamamına yakınının petrol yağı içerikli olduğu, söz konusu ürünün tek başına yakıt olarak kullanılabileceği yönündeki tespitin yerinde olduğu, (I) sayılı listenin B cetvelindeki malların bu listeye dahil olmayan malın imalinde kullanıldığı iddiasının kabul edilebilir olmadığı, davacıya ait kapasite raporu incelendiğinde üretimde kullanıldığı belirtilen pas ve korozyon önleyici müstahzar ile hidrolik sistem oil adlı mamullerin ihtiyaç maddeleri arasında sayılmadığı, bahse konu üretimin kapasite raporuyla uyuşmadığı, kaldı ki Konya Ticaret Odası'nın 04/02/2019 tarihli fiili tüketim belgesinin değerlendirme bölümünde de üretimde kullanılan ürünlerin nihai ürün olduğu ve kapasite raporuyla uyuşmadığı belirtildiğinden, mahsuben iade başvurusunun reddine yönelik dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu'na ekli (I) sayılı listenin B cetvelinde yer alan pas ve korozyon önleyici müstahzar ile hidrolik sistem oil adlı mamullerin yurt içinden temin edilerek cetvelde yer almayan diğer oksidasyon önleyici müstahzar imal edildiği iddiasıyla mahsuben iade talebinde bulunulması üzerine davalı idarece, söz konusu ürünün akaryakıta karıştırılabilen veya akaryakıt olarak kullanılabilen eşya olduğu yönünde somut ve geçerli bir tespit yapılmadığı, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun 2. maddesinde tanımlanan ürün kapsamının geniş yorumlanması sonucu oluşan görüşten hareket edildiği, imal edilen ürünlerin pozisyonlarının ise, gerek 4760 sayılı Kanun'a ekli (l) sayılı listenin (B) cetvelinde, gerekse 5015 sayılı Kanun'un 2. maddesine istinaden çıkarılan EPDK kararında yer verilen GTİP numaraları arasında yer almadığının görüldüğü, kanunda açıkça yer verilmeyen bir hususun yorum yolu ile yükümlülük haline getirilmesinin ''yasallık'', ''hukuki güvenlik'', "belirlilik" ve "öngörülebilirlik" ilkelerine aykırılık oluşturduğu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin her türlü araştırma ve inceleme yapılarak somut verilerle ortaya konulmasının zorunlu olduğu, verginin kanuniliği ilkesinin bir gereği olarak kıyas, varsayım, kişisel düşünceye dayalı olarak vergilendirme yapılması mümkün bulunmadığından, Konya Ticaret Odası'nın 04/02/2019 tarihli fiili tüketim belgesinin değerlendirme bölümünde, üretimde kullanılan ürünlerin nihai ürün olduğu ve kapasite raporu ile uyuşmadığının belirtildiği, kapasite raporunun, mevcut makine ve işgücüyle, kaç birimlik üretim yapılabileceğinin, belli kriterlerden hareket edilerek tespit etmek için düzenlenen bir belge olduğu, davacının bu ürünleri üretip üretemeyeceğine ilişkin somut bir tespit yapılmadan salt fiili tüketim belgesinin, dava konusu işleme dayanak teşkil edemeyeceği, bu nedenle olayın gerçek mahiyetini ortaya koymaktan uzak, davacının organizasyonu yönünden, üretim yapamayacağına dair bir sonuca ulaşılması için yeterli olmayan tespitlere dayanarak tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasından sonra dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Mahsuben iade talep edilen dönemlere ilişkin olarak davacının ürettiği ürünlerin akaryakıta karıştırılabilen veya akaryakıt olarak kullanılabilen mallar arasında yer aldığı, iade kapsamı dışında olduğu, kapasite raporuna uygun üretim yapılmadığı, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2…. Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 25/03/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyiz başvurusu, 2018 yılının Kasım ayında gerçekleştirilen imalata ilişkin olarak yapılan mahsuben iade talebinin reddine ilişkin işleme dair açılan davayı reddeden mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunu kabul ederek işlemi iptal eden temyize konu kararın bozulması istemine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının da aralarında bulunduğu bir kısım madeni yağ üreticisi firmalarla ilgili alınan görüşe konu ihbarda, firmaların ithal ettikleri düşük özel tüketim vergili bazyağlara yine organizasyon dahilindeki firmalardan satın alınan yüksek özel tüketim vergili katıkların daha fazla miktarda (% 45 bazyağ ve % 55 katık) eklenip harmanlanması suretiyle imal edilen ürünlerin tesliminde haksız olarak özel tüketim vergisi iadesi aldıkları ve indirim konusu yaptıkları, söz konusu üretiminin kimyasal olarak da mümkün olmadığı, akaryakıta karıştırılabilen veya akaryakıt olarak kullanılabilen mallar arasında yer aldığından iade kapsamı dışında olduğundan bahisle mahsuben iade talebinin reddedildiği anlaşılmaktadır.
Temyize konu kararda, olayın gerçek mahiyetinin ortaya konulamaksızın, söz konusu ürünleri üretip üretemeyeceğine ilişkin somut bir tespit yapılmadan üretim yapamayacağına dair yeterli olmayan tespitlere dayanılarak tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş ise de, davacı şirketin de aralarında bulunduğu organizasyon kapsamında yapılan incelemeler sırasında firmaların, vergi kaybına sebebiyet vermek için bir oluşum içinde oldukları, davacının da ithalatçı imalatçı firma olarak bu organizasyonda yer aldığı, imalatta kullandığı yurt içinden temin ettiği yüksek özel tüketim vergili malları yüksek ya da eşit özel tüketim vergili ürün olarak satmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediğinden, temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın bozulması gerektiği oyu ile, Dairemiz kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.