3. Hukuk Dairesi 2017/8382 E. , 2019/4587 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali - kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, itirazın iptali talebi yönünden davanın reddine, kiralananın tahliyesi talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile aralarında 12/02/1998 başlangıç tarihli kira sözleşmesi bulunduğunu, 2015 yılına ilişkin kira bedelinin 8.000TL olup 2.850TL nin Garanti Bankası nezdindeki hesabına, bakiye 5.150TL"nin ise İş Bankası nezdindeki hesabına yatırıldığını, bu şekilde davalının gerçek kira bedelini muvazaalı olarak gizlediğini, davalının Temmuz ayına ilişkin kira bedelini eksik ödemesi nedeniyle aleyhine başlatılan takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamını ve davalının dava konusu taşınmazdan tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, aylık kira bedelinin 2.850TL olduğunu, aksi durumun yazılı delille ispat edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, itirazın iptali talebi yönünden davanın reddine, kiralananın tahliyesi talebi yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davaya dayanak yapılan 12/02/1998 başlangıç tarihli beş yıl süreli kira sözleşmesi konusunda, taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesi beş yıl süreli olup, sözleşme süresinin bitiminden sonra kira sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu"nun 347. maddesi gereğince aynı koşullarla yıldan yıla yenilerek devam etmiştir. Kira sözleşmesinin özel hükümlerinde, kira bedelinin bir önceki kira dönemine ait kira bedelinin %65 fazlasıyla arttırılacağı hususu kararlaştırılmıştır. Artış oranı geçerli, belirgin ve muayyen olup, sözleşmeye bağlılık ilkesi gereği, bu artış şartı tarafları bağlar ve davalı kiracının yıllar itibariyle sözleşmedeki artış oranına uygun artışlarla kira parasını ödemesi gerekir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 344/1 maddesinde tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları bir önceki kira yılında üretici fiyat
endeksindeki artış oranını geçmemek koşuluyla geçerli olacağı ve bu kuralın bir yıldan uzun süreli kira sözleşmelerine de uygulanacağı düzenlenmiştir. 6217 Sayılı Yasa"nın geçici 2. maddesinde değişiklik yapan 6353 Sayılı Yasa"nın 53. maddesine göre; kiracının Türk Ticaret Kanunun"da tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun"unun 323, 325, 331, 340, 343, 344, 346 ve 354"ncü maddelerinin 01.07.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanamayacağı, bu halde kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümlerinin tatbik olunacağı da öngörülmektedir.
Kiralanan iş yeri olduğuna göre, sözleşmede kararlaştırılan artış şartına ilişkin hükmün uygulanması kiracının tacir olup olmadığına bağlıdır. Dosya içeriğinden davacı kiracının Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar göz önünde bulundurularak kiracının tacir olup olmadığının araştırılması, tacir olması durumunda hakkında TBK"nun 344. maddesinin 01/07/2012 tarihinden itibaren 8 yıl süre ile uygulanamayacağı gözetilerek sözleşmede yazılı artış oranı doğrultusunda kira miktarının ne kadar olduğu belirlenmeli; tacir olmadığının anlaşılması halinde ise; yeni yasal düzenleme karşısında sözleşmede öngörülen kira bedelindeki artışın 01.07.2012 tarihine kadar geçerli olacağı, bu tarihten itibaren TBK"nun 344. maddesi dikkate alınarak kira parasının belirlenmesi gerekir. O halde Mahkemece, davacının talebini aşmayacak şekilde yukarıda belirtilen kanun maddeleri doğrultusunda gerekirse bilirkişi incelemesi de yapılmalı, bu çerçevede banka hesap dökümlerinin de incelenmesi suretiyle davacının talebi değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacının talebi yanlış vasıflandırılarak yazılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.