Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/438
Karar No: 2010/2089
Karar Tarihi: 26.04.2010

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/438 Esas 2010/2089 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/438 E.  ,  2010/2089 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil

    ... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Türkoğlu Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 19.09.2008 gün ve 84/221 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Davacı vekili, miras yoluyla intikal ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle davalı adına tespit ve tescil edilen 121 ada 1 parselin 2000 m2"lik kısmına ait tapu kaydının iptaliyle bu kısmın vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, dava konusu taşınmazı vekil edeninin babası ...’ten önce 2001 yılında adi senetle, daha sonra da 2004 yılında tapudan vekil edeninin satın aldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece; dava konusu taşınmazın davalı adına tapuda kayıtlı bulunduğu ve davalı tarafından tapulu taşınmazın mülkiyetinin davacıya devredildiğine ilişkin TMK. nun 706. maddesine uygun şekilde resmi olarak düzenlenmiş sözleşmenin ve tapulu taşınmaz mülkiyetinin zilyetliğe dayalı olarak devrinin mümkün olmadığı, TMK.nun 713. maddesindeki hal ve şartların bulunmadığı gerekçesiyle kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; miras yoluyla intikal ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik hukuksal sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Dava konusu 121 ada 1 parselin; 20.10.2003 tarihinde kesinleşen kadastro çalışmalarında senetsizden, 19309,09 m2 yüzölçümünde ve tarla niteliğiyle 20 yılı aşkın zilyedi olan ... Yıldırım adına tespit ve tescil edildiği, tapu maliki ...’in 03.03.2004 tarihinde tapuda yaptığı satışla oğlu ..."a intikal ettiği dosya içinde bulunan kadastro tutanağı ve tapu kaydından anlaşılmaktadır.
    Davacı vekili, dava dilekçesinde ve yargılama oturumlarındaki beyanlarında; dava konusu 121 ada 1 parsel sayılı taşınmaz içindeki 700-800 m2 lik kısmı vekil edeninin eşinin sağlığında babası tarafından kendilerine verildiğini ve 25-30 yıldır bu kısmın zilyetliklerinde bulunduğunu, diğer 1300 m2 kısmın da kayınpederi tarafından vekil edenine 1996 tarihinde verildiğini, imar-ihya edip ağaç diktiklerini, verildikleri tarihten beri toplam 2000 m2 taşınmaza zilyet olduklarını açıklayarak iptal ve tescil talebinde bulunmuştur.Davalı 15.05.2008 tarihli keşifteki imzalı beyanıyla; dava konusu taşınmazın güneydoğusuna gelen köşe kısmını kendisini bildi bileli kardeşinin ve eşi davacının kullandığını, dava konusu diğer kısmı ise 4 yıl önce kullanmaları için davacı ve ailesine kendisinin verdiğini, ancak mülkiyetini vermediğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahallinde 15.05.2008 tarihli keşif sırasında dinlenen davacı ve davalı tanıkları; dava konusu taşınmazın güneydoğusunda yer alan köşe kısmının kendilerini bildikleri zamandan beri davacı, eşi ve çocukları tarafından kullanıldığını, diğer dava konusu kısımları ise, davalının davacı ve ailesine vermesiyle 1992 tarihinden veya 4-5 yıldan beri davacı, eşi ve çocukları tarafından tasarruf edildiğini beyan etmişlerdir.Fen bilirkişi ... tarafından düzenlenen 26.05.2008 tarihli krokiye göre de; çok eski tarihten beri davacı tarafından zilyet ve tasarruf edilen 121 ada 1 parsel sayılı taşınmazın güney köşesinde yer alan kısmın A harfiyle gösterilen 333,70 m2 yüzölçümündeki yer olduğu, diğer dava konusu yerin de krokide B harfiyle gösterilen 2022,73 m2 yüzölçümündeki kısım olduğu anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, yukarıda yazılı bulunan gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de; dava konusu taşınmaz kadastro çalışmaları öncesinde tapusuz bir taşınmaz olup, davacı kadastrodan önceki nedenlere dayalı olarak tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğuna göre, tapulu taşınmazın devrinin resmi şekilde yapılması gerektiğinden bahisle ve resmi şekilde düzenlenmiş sözleşmenin bulunmadığı gerekçesiyle kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
    Dava konusu 121 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalının babası ve davacının kayınpederi olduğu anlaşılan ... Yıldırım’dan kaldığında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
    Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
    Davacı vekilinin iddiaları ve taraf tanıklarının beyanlarına göre; dava konusu taşınmaz bölümlerinin ... Yıldırım’dan davacı ve ismi dosya kapsamından anlaşılamayan eşine kaldığı, davacının eşinin ölü olduğu, ondan da davacıya kaldığı belirtilmekte ise de, dosya içinde mirasçılık belgesi veya nüfus aile kayıt tabloları bulunmadığından dava koşulunun bulunup bulunmadığı anlaşılamamaktadır.
    TMK.nun 701. maddesinde “ Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti" olarak tanımlanan elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp, hakları taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olarak terekenin tamamını kapsar. TMK.nun 701 ve 702. maddeleri uyarınca ortakların belirlenmiş paylarının bulunmaması, her birinin hakkının ortaklığa giren malların tamamına yaygın olması ve topluluk devam ettiği sürece tasarrufî işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gereğinin sonucu olarak dava açmanın da tasarrufî bir işlem olması nedeniyle bir kısım mirasçıların elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi bir taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi yoktur.Ancak, bu kurallar davalı tapu malikinin mirasçı olmadığı durumlarda geçerli olup, mirasçıların kendi aralarında açtığı davalarda oybirliği aranmayıp, diğer mirasçıların TMK.nun 640.maddesine göre davaya dahillerine gerek yoktur. Her bir mirasçı kendi payı oranında iptal ve tescil isteğinde bulunabilir.Bu husus, TMK. nun 702. maddesinde açıklanan ilkenin istisnasını oluşturmaktadır.
    Bu itibarla evvela davanın görülebilirlik koşulunun yerine getirilmesi bakımından; öncelikle miras bırakan ... Yıldırım ve davacının eşine ait mirasçılık belgelerinin alınması için davacı tarafa süre ve imkan verilmesi, alınan mirasçılık belgesine göre, davacı dışında başkaca mirasçılar bulunup bulunmadığının ve davalının da mirasçı olup olmadığının denetlenmesi, dava konusu taşınmazın intikal şekli, terekenin elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
    Bundan ayrı: yukarıda belirtildiği gibi mahallinde yapılan keşifte, davacının iki liste tanığı, dava konusu edilen ve krokide B harfiyle gösterildiği anlaşılan kısmı 1992 yılından beri davacı, eşi ve çocuklarının zilyetliğinde bulundurduğunu beyan etmişlerse de, davacının diğer bir liste tanığı ile davalının bir tanığı ise bu kısmı 4-5 yıldır davacı, eşi ve çocuklarının zilyetliğinde bulundurduğunu beyan etmişlerdir.Bu tanıklar arasındaki çelişki giderilmediği gibi, 11.07.2002 olan kadastro tesbit tarihinden önce zilyetliğin başlayıp başlamadığı, taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olup, hangi tarihte ve kime ne şekilde intikal ettiği, imar-ihya ve ağaçların kim tarafından dikilip yetiştirildiği, davacının eşinden davacıya geçerli bir şekilde intikal edip etmediği, dava koşulunun bulunup bulunmadığı hususu üzerinde durulmamış ve çelişki giderilmeye çalışılmamıştır.
    Mahkemece, yapılacak iş;dava konusu taşınmazın öncesini bilen yerel bilirkişilerin tesbiti ile taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarının HUMK.nun 258.maddesi hükmü uyarınca davetiye ile çağrılarak aynı kanunun 259.maddesi uyarınca taşınmaz başında dinlenilmeleri, dava konusu taşınmazın öncesi itibariyle miras bırakan ... Yıldırım’a ait bulunduğu tartışmasız olduğuna göre, ölüm tarihi itibariyle terekesinin elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi bulunup bulunmadığı, ölümünden sonra taksim yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa kime hangi taşınmazın bırakıldığı, dava konusu taşınmazın taksime dahil edilip edilmediği, edilmiş ise taksimde hangi mirasçı hissesine düştüğü veya sağlığında yaptığı bir tasarrufla devredilmişse kime ne zaman ve ne şekilde devredildiği, zeminde iki parça halinde olduğu anlaşılan taşınmaz bölümlerinin kimden kime, ne şekilde intikal ettiği, imar-ihya ve ağaçların kim tarafından ne zaman dikilip yetiştirildiği, davacının eşinden davacıya geçerli bir şekilde intikal olup olmadığı, dava koşulunun bulunup bulunmadığı, kadastro tespitinden önce davacıya usul ve yasaya uygun bir şekilde intikal olup olmadığı hususlarının etraflıca sorulup belirlenmesi, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde HUMK.nun 265.maddesi uyarınca yerel bilirkişi ve tanıkların yüzleştirilerek, çelişkinin giderilmesine çalışılması, davalının 15.5.2008 günlü keşifteki imzalı beyanının gözönünde tutulması, ondan sonra oluşacak durum ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak bir hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
    Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 26.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi