Davacı, özelleştirme sebebiyle iş sözleşmesinin feshedildiğini ileri sürerek Türkiye İş Kurumu hakkında açtığı bu davada fark iş kaybı tazminatı isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece istek kabul edilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
İş kaybı tazminatının yasal dayanağı 4046 sayılı yasanın 21. maddesi hükmüdür. Bahsi geçen hükümde, “Bu Kanuna göre özelleştirme kapsamına alınan kuruluşların (iştirakler hariç) özelleştirmeye hazırlanması, özelleştirilmesi, küçültülmesi veya faaliyetlerinin kısmen ya da tamamen durdurulması, süreli ya da süresiz kapatılması veya tasfiye edilmesi nedeniyle; bu kuruluşlarda iş sözleşmesine dayalı olarak ücret karşılığı çalışanlardan iş sözleşmeleri tâbi oldukları iş kanunları ve toplu iş sözleşmeleri gereğince tazminata hak kazanacak şekilde sona ermiş olanlara, kanunlardan ve yürürlükteki toplu iş sözleşmelerinden doğan tazminatları dışında ilave olarak iş kaybı tazminatı ödenir” şeklinde kurala yer verilmiştir. Aynı maddenin 3. fıkrasında iş kaybı tazminatına haz kazanma koşulları gösterilmiş ve “ İş kaybı tazminatı, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 77 ve 78 inci maddesindeki usul ve esaslar çerçevesinde belirlenecek günlük net kazanç tutarıdır” demek suretiyle hesap yöntemi açıklanmıştır. 4046 sayılı yasada değişikliğin yapıldığı 5398 sayılı yasa ile sözü edilen metin maddeden çıkarılmış ve yerine, iş kaybı tazminatının asgari ücretin 2 katı tutarında belirleneceği hükme bağlanmıştır. O halde 5398 sayılı yasa ile 03.07.2005 tarihinde yapılan değişiklik öncesinde iş sözleşmesi 4046 sayılı yasanın 21. maddesi uyarınca feshedilen işçiler yönünden iş kaybı tazminatı 506 sayılı yasanın 77 ve 78. maddelerine göre belirlenmeli, 03.07.2005 tarihi sonrasında yapılan feshiler bakımından ise, iş kaybı tazminatı hesabında asgari ücretin iki katı tutarı esas alınmalıdır.
506 sayılı yasanın 77. maddesi işverenlerin ödeyecekleri sigorta primini belirlenmesine dair olup, işçinin o ay için hak ettiği ücreti, pirim ikramiye gibi her çeşit istihkakların ve idare ya da yargı makamları tarafından verilen karar gereğince aynı türdeki ödemlerin pirime esas alınacağı belirlenmiştir. Buna göre ücretin yanı sıra akti ikramiye, pirim, ilave tediye gibi ödemlerin bu hesaplamada dikkate alınması gerektiği açıktır. O halde 03.07.2005 tarihine kadar yapılacak olan fesihler yönünden iş kaybı tazminatının hesabında ücret, ikramiye, ilave tediye ve pirim gibi ödemeler dikkate alınmalıdır. 506 sayılı yasanın 77. maddesinin 2. fıkrasından yola çıkılarak, yolluk, çocuk ve aile yardımı, ölüm doğum evlendirme yardımları, ayni ve sosyal yardımların bu hesaplamada gözetilemeyeceği belirtilmelidir. Yine 506 sayılı yasanın 78. maddesinde öngörülen yasal sınırlamaların dikkate alınması gerekir.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık iş kaybının hesaplama tarzı ve davalı tarafından yapıldığı ileri sürülen ödemelerin yapılıp yapılmadığı noktalarında toplanmaktadır.
İş kaybı tazminatının 506 sayılı Kanun"un 77 ve 78. maddesinde belirtilen esaslar çerçevesinde belirlenmesinde esas alınması gereken kriter “günlük net ücret” tir. Bu nedenle daha önce kullanılmayan yıllık izinlerin ücretlerinin fesihte ödenmesi nedeniyle, son aylık ücrete dahil edilip iş kaybı tazminatının belirlenmesinde hesaba katılması isabetsizdir.
Ayrıca davalı davacı için ilk defa iş kaybı tazminatı hesaplamış, bunu ödemiştir. Bundan sonra tekrar fark iş kaybı tazminatı hesaplaması yapmış, bunun ödeme planını da ibraz etmiştir. Davalı bir kamu kurumu olup, ödeme savunmasında bulunmaktadır. Davacı ilk ödemeyi aldığını kabul etmektedir. Ödemelerin ne şekilde yapıldığı taraflardan sorulmalı, buna göre deliller toplanmalıdır. Örneğin ödemeler banka aracılığı ile yapılıyorsa banka kayıtları getirtilmeli, elden imzalı belge karşılığı yapılıyorsa imza belgeler getirtilmeli, ödeme olup olmadığı tam olarak belirlenmelidir. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, 22.11.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.