Esas No: 2017/2467
Karar No: 2022/1631
Karar Tarihi: 28.03.2022
Danıştay 10. Daire 2017/2467 Esas 2022/1631 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2017/2467 E. , 2022/1631 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/2467
Karar No : 2022/1631
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Komutanlığı / ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN_KONUSU : (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ... Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının (... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının) temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Bitlis İl Jandarma Komutanlığı emrinde görev yapmakta iken, 07/07/2010 tarihinde terör örgütü üyeleri ile aralarında çıkan silahlı çatışmada sol elinden yaralanması sonucu maddi ve manevi zarara uğradığından bahisle meydana geldiği ileri sürülen zararlarına karşılık, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla, toplam 500,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ... Dairesince; davacının yaralanması dolayısıyla gördüğü tedaviler ve aldığı hava değişimi raporları sonrasında birliğine katıldığı, GATA Asker Hastanesinde yapılan muayene sonrasında düzenlenen 11/04/2011 tarihli rapor ile de "sınıfı görevini yapabilecek durumda" olduğunun belirlendiği, bu tarihten sonra herhangi bir tedavi görmediği, hava değişimi almadığı, çeşitli hastanelerce müracaatı üzerine düzenlenen raporlar (10/05/2011, 21/06/2011 ve 08/03/2012 tarihli) ile de hakkında aynı tanı ile “sınıfı görevini yapar” kararı verildiği, böylelikle davacının aralıksız olarak devam eden tedavileri sonrasında sınıfı görevini yapabileceğine karar verildiği ilk rapordan (GATA Asker Hastanesinin ... tarih ve ... sayılı sağlık kurulu raporu) itibaren bir yıllık idari müracaatta bulunma süresinin işlemeye başladığı, en geç 11/04/2012 tarihine dek davalı idareye müracaatla zararlarının tazminini talep etmesi gerekirken bu süre geçtikten sonra 15/05/2014 tarihinde idari müracaatta bulunduğu, aralıksız tedaviler sonrası düzenlenen 11/04/2011 tarihli rapordan sonra kesintilerle düzenlenen 10/05/2011, 21/06/2011 ve 08/03/2012 tarihli “sınıfı görevini yapar” raporlarının ve yine 17/05/2013 tarihli “TSK'da görev yapamaz” raporunun eylem ve eylemden kaynaklanan yaralanma ve zarar ile ilgili yeni ve farklı bir durum ortaya koymadığı ve dava açma süresini canlandırmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, idari eylemden kaynaklı zararın "TSK’da görev yapamaz” kararını içeren raporun onaylandığı 25/06/2013 tarihi itibarıyla ortaya çıktığı, idari eylemin bu tarihte öğrenildiği, davanın süresinde açıldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 1. maddesi hükmü gereğince, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin kapatılmasıyla Danıştay'a ve idare mahkemelerine gönderilen dosyalara ilişkin uyuşmazlıkların çözümünün, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'na tabi olması nedeniyle işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı, Bitlis İl Jandarma Komutanlığı emrinde görev yapmakta iken, 07/07/2010 tarihinde Bitlis ili, Güroymak ilçesi, Üzümveren köyü ile Kaleli köyü arasında yer alan Kilhar Tepe Mevkiinde terör örgütü üyeleri ile aralarında çıkan silahlı çatışmada sol elinden yaralanmış, gördüğü tedavi sonrasında farklı hastaneler tarafından verilen raporlarda (10/05/2011, 21/06/2011 ve 08/03/2012 tarihli) davacı hakkında “sınıfı görevini yapar” kararı verilmiş, sözleşme yenileme muayeneleri sırasında GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesine sevk edilen davacı hakkında düzenlenen ... tarih ve ... sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Raporu ile “el bileği ve el düzeyinde median sinir yaralanması, sol ulnar sinir lezyonu” tanıları ile “TSK’da görev yapamaz” kararı verilmiş, bu rapor 25/06/2013 tarihinde onaylanmıştır.
Davacı, maddi ve manevi zararlarının karşılanması istemiyle 15/05/2014 tarihli dilekçe ile davalı idareye başvuruda bulunmuş, başvurusunun zımnen reddi üzerine 13/08/2014 tarihinde bakılan davayı açmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
27/04/2017 tarihinde yürürlüğe giren 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Anayasa'ya eklenen geçici 21. maddenin (E) bendi hükmüyle askeri yargı kaldırılmış ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülmekte olan dosyalardan kanun yolu incelemesi aşamasında olanların Danıştaya, diğer dosyaların ise görevli ve yetkili idari yargı mercilerine bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde gönderileceği hükme bağlanmıştır.
Anayasanın 121. maddesi ile 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca 15/08/2017 tarihinde kararlaştırılan ve 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 36. maddesi ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na eklenen ve 7078 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile kabul edilen geçici 45. maddede ise, kaldırılan askeri yargı mercilerinde görülmekte olan, tebliğde ve infaz aşamasında bulunanlar ile bu mercilerin arşivlerinde bulunan işi bitmemiş dosyalardan Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde kanun yolu incelemesinde olanların Danıştaya, diğerlerinin ise Ankara İdare Mahkemelerine gönderileceği kurala bağlanmıştır.
Uyuşmazlığa ilişkin olarak, "usul kurallarının derhal uygulanırlığı ilkesi" gereğince dava dosyalarının devrini müteakip uyuşmazlığın çözümünde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları ödemekle yükümlü olup; idari eylem ve işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun ön karar başvurusu tarihinde yürürlükte olan haliyle "Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması" başlıklı 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurmaları, bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabileceği düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda aktarılan maddeler uyarınca idari eylem nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle tam yargı davası açılabilmesi için; maddi olayın, zarara sebep olan eylemin idariliğinin ve yol açtığı zararın kesin olarak ortaya konulması zorunludur.
İdari eylem, idarenin işlevi sırasında bir hareketi, bir davranışı, bir tutumu veya hareketsizliği; idari karar ve işlemle ilgisi olmayan, başka bir deyişle öncesinde, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan salt maddi tasarrufları ifade etmektedir. Dolayısıyla zarara sebep olan eylemin idariliği ve yol açtığı zarar bazen eylemin yapılmasıyla veya olayın gerçekleşmesiyle birlikte ortaya çıkarken, bazen de çok sonra, değişik araştırma, inceleme, ceza soruşturma ve kovuşturması ile kesin sağlık kurulu raporları sonucu ortaya çıkabilmektedir.
Esasen, idari eylemin tamamlandığı ve zararın tam olarak ortaya çıktığı tarih dikkate alınmadan 2577 sayılı Kanun'un 13. maddesinde öngörülen bir ve beş yıllık sürenin hesaplanması, bazı hallerde dava açma hakkının kullanılamaması sonucunu doğuracaktır. Eylemin idariliğinin ve/veya zararın ortaya çıkmasıyla kullanılması mümkün olan dava açma hakkını ortadan kaldırır biçimde süre hesabı yapılmasının ise hak arama özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır.
Uyuşmazlıkta, Jandarma Uzman Çavuş olan davacının, 07/07/2010 tarihinde meydana gelen yaralanma olayından sonra görevine devam ettiği, sözleşme yenileme muayeneleri sırasında GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesine sevk edilmesi üzerine hakkında düzenlenen 17/05/2013 tarih ve 5574 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Kurulu Raporu ile “TSK’da görev yapamaz” kararı verildiği ve bu raporun 25/06/2013 tarihinde onaylandığı görülmektedir.
Buna göre, davacının yaralanmasının görevinin neden ve tesiriyle meydana geldiği ve davacının uğradığı zarardan idarenin mesleki risk ilkesine göre sorumlu olduğu, olay tarihi olan 07/07/2010 tarihi itibarıyla açık ve bilinmekte ise de; davacının olay dolayısıyla uğradığı maddi ve manevi zararların, TSK’da görev yapamayacağına ilişkin 17/05/2013 tarihli raporun onaylandığı 25/06/2013 tarihinde bütün sonuçları ile birlikte öğrenildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacı tarafından, yukarıda anılan Kanun hükmüne uygun olarak 25/06/2013 tarihinden itibaren bir yıl içerisinde, 15/05/2014 tarihli dilekçe ile davalı idareye yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine, 60 günlük dava açma süresi içerisinde 13/08/2014 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, davanın süre aşımı yönünden reddi yolundaki temyize konu kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan; işbu bozma kararı üzerine yeniden yapılacak yargılamada, davacının olay nedeniyle talep ettiği maddi tazminat kalemleri arasında gelir kaybı ve efor kaybının yer aldığı, ayrıca davacıya nakdi tazminat ödendiği dikkate alınarak davacının çalışma gücü kaybı oranının ve yukarıda anılan maddi zarar kalemlerine yönelik tazminat tutarının tespiti amacıyla yaptırılacak bilirkişi incelemeleri üzerine bir karar verilmesi gerektiği tabiidir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Davanın süre aşımı yönünden reddi yolundaki (kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ... Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı temyize konu kararının (... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının) BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın davanın görüm ve çözümünde yetkili olan ... İdare Mahkemesine gönderilmesine, kararın ... İdare Mahkemesine ve taraflara bildirilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.