Esas No: 2017/2470
Karar No: 2022/1632
Karar Tarihi: 28.03.2022
Danıştay 10. Daire 2017/2470 Esas 2022/1632 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2017/2470 E. , 2022/1632 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/2470
Karar No : 2022/1632
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- ...
2- ...
VEKİLİ : Av....
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN_KONUSU : (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ... Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının (... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının) temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, oğulları müteveffa ...'nın Kilis Hd. Tb. 3. Hd. Bl. K.lığı Çobanbey Hd. Krk. K.lığı emrinde askerlik görevini yaparken 03/11/2007 tarihinde ateşli silahla başından yaralanmak suretiyle hayatını kaybettiği, olaya ilişkin Askeri Savcılık tarafından yürütülen soruşturma neticesinde düzenlenen iddianamenin 26/08/2015 tarihinde kendilerine tebliğ edilmesiyle müteveffanın intihar etmediğini, Piyade Er ... tarafından öldürüldüğünü öğrendikleri belirtilerek olay nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her bir davacı için ayrı ayrı 500,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 201.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ... Dairesince; müteveffa ...'nın Kilis Hd. Tb. 3'ncü Hd. Bl. K.lığı Çobanbey Hd. Krk. K.lığı emrinde görevliyken 03/11/2007 tarihinde ateşli silahla yaralanması sonucu hayatını kaybettiği, olay tarihi itibariyle eylem ve zararın belirli olduğu, Gaziantep 5'nci Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesinde yürütülen yargılamanın, eylem ve zararın öğrenilmesi konusunda yeni bir durum yaratmayacağı, bu durumda davacıların müteveffanın hayatını kaybettiği 03/11/2007 tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde davalı idareye başvurarak oluşan zararlarının tazmin edilmesini istemesi gerektiği, ancak bu yönde herhangi bir müracaatta bulunmaksızın, 1 ve 5 yıllık süreler geçirildikten sonra 30/11/2015 tarihinde dava açıldığı gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, yapılan ilk soruşturmanın intihar gerekçesiyle kapatıldığı, ancak yaptıkları şikayet üzerine yeniden yapılan soruşturma neticesinde düzenlenen ve 26/08/2015 tarihinde kendilerine tebliğ edilen iddianame dolayısıyla oğullarının Piyade Er ... tarafından öldürüldüğünün ortaya çıktığı, idari eylemden kaynaklı zararın bu tarihte öğrenilmesi üzerine zararlarının karşılanması için 31/08/2015 tarihli dilekçe ile davalı idareye başvurdukları, bu başvurunun zımnen reddi üzerine davanın süresinde açıldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 1. maddesi hükmü gereğince, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin kapatılmasıyla Danıştay'a ve idare mahkemelerine gönderilen dosyalara ilişkin uyuşmazlıkların çözümünün, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'na tabi olması nedeniyle işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacıların oğlu müteveffa ... Kilis Hd. Tb. 3. Hd. Bl. K.lığı Çobanbey Hd. Krk. K.lığı emrinde görev yapmakta iken, 03/11/2007 tarihinde ateşli silahla başından yaralanmak suretiyle hayatını kaybetmiş, olaya ilişkin Askeri Savcılık tarafından yürütülen soruşturma neticesinde olayın müteveffa ile beraber nöbet tutan Piyade Er ...'ın silahından çıkan kurşundan kaynaklandığı kanaatiyle 17/08/2015 tarihinde düzenlenen iddianamede, şüpheli ...'ın "silahında dikkatsizlik, tedbirsizlikle ölüme sebebiyet vermek" suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılması istenilmiştir.
Söz konusu iddianamenin davacılar tarafından öğrenilmesi üzerine, yakınlarının vefatı nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararlarının karşılanması için 31/08/2015 tarihli dilekçe ile davalı idareye başvuruda bulunulmuş, başvurunun zımnen reddi üzerine 23/11/2015 tarihinde bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
27/04/2017 tarihinde yürürlüğe giren 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Anayasa'ya eklenen geçici 21. maddenin (E) bendi hükmüyle askeri yargı kaldırılmış ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülmekte olan dosyalardan kanun yolu incelemesi aşamasında olanların Danıştaya, diğer dosyaların ise görevli ve yetkili idari yargı mercilerine bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde gönderileceği hükme bağlanmıştır.
Anayasanın 121. maddesi ile 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca 15/08/2017 tarihinde kararlaştırılan ve 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 36. maddesi ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na eklenen ve 7078 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile kabul edilen geçici 45. maddede ise, kaldırılan askeri yargı mercilerinde görülmekte olan, tebliğde ve infaz aşamasında bulunanlar ile bu mercilerin arşivlerinde bulunan işi bitmemiş dosyalardan Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde kanun yolu incelemesinde olanların Danıştaya, diğerlerinin ise Ankara İdare Mahkemelerine gönderileceği kurala bağlanmıştır.
Uyuşmazlığa ilişkin olarak, "usul kurallarının derhal uygulanırlığı ilkesi" gereğince dava dosyalarının devrini müteakip uyuşmazlığın çözümünde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları ödemekle yükümlü olup; idari eylem ve işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun ön karar başvurusunun yapıldığı tarihte yürürlükte olan haliyle "Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması" başlıklı 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurmaları, bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabileceği düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda aktarılan maddeler uyarınca idari eylem nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle tam yargı davası açılabilmesi için; maddi olayın, zarara sebep olan eylemin idariliğinin ve yol açtığı zararın kesin olarak ortaya konulması zorunludur.
İdari eylem, idarenin işlevi sırasında bir hareketi, bir davranışı, bir tutumu veya hareketsizliği; idari karar ve işlemle ilgisi olmayan, başka bir deyişle öncesinde, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan salt maddi tasarrufları ifade etmektedir. Dolayısıyla zarara sebep olan eylemin idariliği ve yol açtığı zarar bazen eylemin yapılmasıyla veya olayın gerçekleşmesiyle birlikte ortaya çıkarken, bazen de olaydan çok sonra, değişik araştırma, inceleme, ceza soruşturma ve kovuşturması sonucu ortaya çıkabilmektedir.
Esasen, idari eylemin tamamlandığı ve zararın tam olarak ortaya çıktığı tarih dikkate alınmadan 2577 sayılı Kanun'un 13. maddesinde öngörülen bir ve beş yıllık sürenin hesaplanması, bazı hallerde dava açma hakkının kullanılamaması sonucunu doğuracaktır. Eylemin idariliğinin ve/veya zararın ortaya çıkmasıyla kullanılması mümkün olan dava açma hakkını ortadan kaldırır biçimde süre hesabı yapılmasının ise hak arama özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır.
Uyuşmazlıkta, müteveffa ...'nın 03/11/2007 tarihinde ateşli silahla başından yaralanmak suretiyle hayatını kaybettiği, olaya ilişkin Askeri Savcılık tarafından yürütülen soruşturma neticesinde müteveffanın beraber nöbet tuttuğu Piyade Er ... tarafından bilinçli taksirle öldürüldüğü sonucuna varıldığından bahisle, 17/08/2015 tarihinde düzenlenen iddianameyle şüpheli Piyade Er ...'ın "silahında dikkatsizlik, tedbirsizlikle ölüme sebebiyet vermek" suçundan cezalandırılmasının istenildiği görülmektedir.
Buna göre, davacılar yakınının yaralanarak hayatını kaybetmesinin görevinin neden ve tesiriyle meydana geldiğinin ve olayda kişisel kusurunun bulunmadığının, dolayısıyla davacıların olay nedeniyle uğradığı (özellikle manevi) zararların, 17/08/2015 tarihinde düzenlenen iddianameyle bütün sonuçları ile birlikte öğrenildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar dava dosyasında, söz konusu iddianamenin davacılara tebliğ edilip edilmediğine ilişkin herhangi bir belge yer almıyor ise de, iddianamenin 17/08/2015 tarihinde düzenlendiği dikkate alındığında, davacılar tarafından 31/08/2015 tarihinde yapılan ön karar başvurusunun 2577 sayılı Kanun'un 13. maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde olduğu görülmektedir.
Bu durumda, davacılar tarafından, yukarıda anılan Kanun hükmüne uygun olarak 17/08/2015 tarihinden itibaren bir yıl içerisinde, 31/08/2015 tarihli dilekçe ile davalı idareye yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine, 60 günlük dava açma süresi içerisinde 23/11/2015 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, davanın süre aşımı yönünden reddi yolundaki temyize konu kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Davanın süre aşımı yönünden reddi yolundaki (Kapatılan) Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ... Dairesinin ... tarih ve E:..., K:.... sayılı temyize konu kararının (... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının) BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın davanın görüm ve çözümünde yetkili olan Gaziantep İdare Mahkemesine gönderilmesine, kararın ... İdare Mahkemesine ve taraflara bildirilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.