Esas No: 2021/3831
Karar No: 2022/1054
Karar Tarihi: 28.03.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/3831 Esas 2022/1054 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/3831 E. , 2022/1054 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/3831
Karar No : 2022/1054
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
KARŞI TARAF (DAVALI) :... Kurulu
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 26/10/2020 tarih ve E:2017/5201, K:2020/4719 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun ... tarih ve ... sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin ... tarih ve ... sayılı kararının iptali ile yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve 6749 sayılı Kanun'un 3. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğundan bahisle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 26/10/2020 tarih ve E:2017/5201, K:2020/4719 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde, davacının Anayasa'ya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek uyuşmazlığın esasına geçilmiş;
"Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda ... Ceza Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına ve diğer hususlara yönelik ifadeler ile davacının bu ifadelere karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu olduğu sonucuna varıldığı,
Çalışma evinde sınava hazırlanma hususu yönünden, davacının, örgütün yargı erkine kendisine iltisak ve irtibatlı kişileri yerleştirebilmek amacıyla oluşturduğu hakim-savcılık sınavına hazırlık evlerinde anılan sınavlara hazırlandığı yolundaki tespitin FETÖ ile iltisak ve irtibatı ortaya koyan bir unsur olduğu sonucuna varıldğı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararlarla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından, dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesine yönelik isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, OHAL'in konu, amaç ve kapsamı bakımından darbe teşebbüsü kapsamında rolü, etkinliği, fiili ortaya konulmadan yapılan değerlendirmenin keyfi ve subjektif bir değerlendirme olduğu, evrensel hak olan savunma hakkının bertaraf edilmesinin adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğu, oysaki hakim ve savcıların meslekten çıkarılmasının özel usul hükümleri ile düzenlendiği ve anayasal teminata bağlandığı, meslek hayatında anılan örgütle hangi düzeyde irtibat ve bağlantısının bulunduğunun, bu irtibat ve iltisakının yansımalarının neler olduğunun somut olarak ortaya konulamadığı, şahsının darbe teşebbüsü ile en ufak bir bağlantısı ortaya konulamamasına rağmen kararın bütününde sanki darbe teşebbüsü ile bir bağlantısı varmış gibi algı oluşturulduğu, ayrıca şahsının hangi davranışlarının anayasal sadakat prensiplerine aykırı olduğunun gösterilmediği, sadece basma kalıp ifade ve cümlelerle örgütle ilgi ve irtibat kurulmaya çalışıldığı, meslek hayatı boyunca tek bir disiplin soruşturması geçirmediği halde soyut, kişisel kanaatten öte geçmeyen, varsayımların karar gerekçesine dayanak yapıldığı, somut bir fiil isnadı olmadan, kişiselleştirilmiş gerekçelere yer verilmeden, suç işlendiğine dair somut olgulara dayalı bir tespit ve kanıt ortaya konulmadan gerek cezai anlamda gerekse medeni hak ve yükümlülüğe ilişkin en ağır yaptırım türü ihdas edilerek bir daha kamu görevine alınmamak üzere hakimlik mesleğinden çıkarma kararı verilmesinin anayasal güvence ve hakimlik teminatına sahip bir hakim için cezalandırma anlamına geleceği, dava konusu işlemlere dayanak olan delillerin 667 sayılı KHK'nın yürürlüğe girdiği tarihten öncesine ilişkin olduğu, bu delillerin maddi olayı temsil edici nitelikte olduğu yorumu ile dava konusu işlemin hukuka uygunluk değerlendirmesinin yapılamayacağı, ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 26/10/2020 tarih ve E:2017/5201, K:2020/4719 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 28/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.