8. Hukuk Dairesi 2010/1549 E. , 2010/2030 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ve davacı-karşı davalı Hazine ile Kaşıklı Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 10.11.2008 gün ve 298/720 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı-karşı davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, kadastro çalışmaları sırasında taşlık olarak tespit dışı bırakılan dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı bulunan yaklaşık 100 dönüm yüzölçümündeki taşınmazın imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayanarak vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş; yargılamanın 10.11.2008 tarihli son oturumunda, fen bilirkişilerinin 26.02.2007 tarihli raporlarına ekli krokide (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün halen Kızıltepe Kadastro Mahkemesinin 1969/13 Esas sayılı dosyası ile davalı olduğunu, bu kısımla ilgili davalarından feragat ettiklerini bildirmiştir.
Davalı Hazine vekili, davacının dava konusu taşınmazı yaklaşık 5 yıldır işgalci sıfatıyla kullandığını, bu nedenle TMK’nun 713. maddesinin öngördüğü şartları taşımadığını açıklayarak davanın reddini savunmuş; Kaşıklı Köyü Tüzel Kişiliğine yönelttiği ve mahkeme tarafından fiilî ve hukukî irtibat nedeniyle birleştirilerek görülen dava ile de taşınmazın Hazine adına tapuya tescilini istemiştir.
Davalı köy tüzel kişiliği temsilcisi, katıldığı yargılama oturumlarında davanın esasına dair herhangi bir beyanda bulunmamıştır.
Mahkemece, gerçek kişi davacı yararına kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davacı ...’in davasının kısmen kabulüne, Fen Bilirkişiler ...ve ...tarafından dosyaya sunulan 26.02.2007 tarihli rapora ekli krokide kırmızı kalemle çevrili olarak ve ( B ) harfi ile gösterilen 89.249,38 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacı ... adına tapuya tesciline, fazlaya ilişkin isteminin feragat nedeniyle reddine, davacı Hazinenin açtığı davanın da ispatlanamadığından reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı-karşı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tespit dışı kalan bir yerin TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre tapuda tescil edilebilmesi için tespit dışı bırakılma işleminin yapıldığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile anılan maddelerde belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerekir. Fen bilirkişiler tarafından sunulan raporda taşınmazın 23.12.1967 tarihinde yapılan çalışmalar sırasında tapulama haricî taşlık alan olarak bırakıldığı ifade edilmiş ise de, taşınmazın tespit dışı bırakılma tarihi ve nedeni Kadastro Müdürlüğünden ayrıca sorulmamıştır. Bu nedenle Kadastro Müdürlüğüne müzekkere yazılarak dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde kadastro çalışmalarının başlama, bitiş ve kesinleşme tarihleri ile dava konusu taşınmazın bu çalışmalarda tespit edilen niteliği öncelikle sorulup belirlenmelidir.
Dava konusu taşınmaz kadastro çalışmaları sırasında taşlık niteliğiyle tespit dışı bırakıldığına göre, dava tarihinden geriye doğru 20 yıl önce ne nitelikte kullanıldığının, üzerinde zilyetlik yoluyla tasarrufta bulunulup bulunulmadığının belirlenmesi gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit dışı bırakılma tarihi olan 23.12.1967 tarihinden sonra dava tarihine göre 20-25 yıl öncesine ait ( 1981-1986 yılları arası ) 1/20.000 veya 1/25.000 ölçekli iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu fotoğrafların stereoskop altında incelenmesi gerekir. Bu inceleme sonucunda arazinin üç boyutlu olarak görülmesi, taşınmazın sınırlarının belirlenmesi ve ekilmeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkün olacaktır. (Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınlarından Doç. Dr. ...’in Toprak Etüd ve Haritalama kitabının 1995 yılı baskısı sh:53 ) .
Hava fotoğraflarından yararlanmanın amacı az önce de açıklandığı gibi, taşınmazın sınırlarının ve üzerinde hangi tarihte zilyetlik yoluyla tasarrufta bulunulmaya başlandığının belirlenmesidir. Mahkemece dosya üzerinde bilgisayar ortamında fen memuru bilirkişi tarafından hazırlanan krokinin tek hava fotoğrafı ile çakıştırılması suretiyle inceleme yapılması ve bu inceleme sonunda bir takım görüntülere ulaşılıp taşınmaza 1984 tarihli hava fotoğrafına göre zilyet edildiğinin söylenmesi yeterli kabul edilemez. Belirtildiği gibi, hava fotoğraflarının stereoskopik olması ve stereoskop aleti altında incelenmesi, taşınmazın üç boyutlu olarak görülmesi ve uygulanan haritaya göre hangi tarihte zilyetliğe başlandığının tespiti gerekir.
Mahkemece yapılacak iş; izah edildiği gibi, dava tarihine göre 20-25 yıl öncesine ait iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarını usulüne uygun bir biçimde yetkili mercilerden getirtmek ve uzman bilirkişiler marifetiyle mahallinde yapılacak keşfi müteakip taşınmazın yeri ve hudutları belirlendikten sonra hava fotoğraflarını stereoskop aleti altında inceletmek ve sınırları itibariyle dava tarihinden geriye doğru 20 yıl önce zilyet edilip edilmediğini belirlemek olmalıdır. Taşınmaza ilişkin böyle bir davada HUMK.’nun 280 ve 365. maddelerine aykırı olarak keşif mahalline gitmeden bilgisayar başında ve dosya üzerinden zilyetlik durumunun belirlenmeye çalışılması doğru olmamıştır.
Ayrıca dava konusu taşınmazın keşfi izlemeye yarayacak krokisinin yanında, niteliği bakımından açıklayıcı olması için HUMK.nun 366. maddesine göre topoğrafik haritasının çıkarılması, çevre parsellere ait kadastro tutanakları ve varsa kadastro sırasında revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının getirtilerek yerel bilirkişiler aracılığıyla uygulanması, komşu kayıt ve belgelerin taşınmaz yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması, teknik bilirkişiye krokisi üzerinde işaret ettirilmesinin sağlanması, taşınmazı gösterir fotoğraflarının mahalline götürülecek bilirkişiler marifetiyle elde edildikten sonra hakim tasdikli olarak dosya arasına alınması ve temyiz incelemesinde gözönünde bulundurulması gerekir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle eksik incelemeye dayalı, usul ve yasaya aykırı olan hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.