12. Ceza Dairesi 2019/13235 E. , 2020/1165 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Dairemizce verilen 11.09.2019 gün ve .... K. sayılı karara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz edilmekle, 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesine 02/07/2012 gün ve 6352 sayılı Kanunun 99. maddesine eklenen 3. fıkra uyarınca itiraz konusu değerlendirildi;
Taksirle yaralama suçundan sanık ..."ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 459/2, 459/son, 72, 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 4/2. maddeleri maddeleri gereğince 186,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ...2. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/03/2009 tarihli ve 2009/34 esas, 2009/118 sayılı kararının 08/04/2009 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 22/03/2012 tarihinde işlediği kasıtlı bir suçtan cezalandırıldığının ihbar edilmesi üzerine, yapılan yargılama sonucunda hükmün açıklanarak, 765 sayılı Kanunun 459/2, 459/son, 72, 647 sayılı Kanunun 4/2. maddeleri maddeleri gereğince 186,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ...2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/12/2018 tarihli ve 2018/343 esas, 2018/817 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi:
Dosya kapsamına göre, suç tarihi 21/10/2002 olup, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 08/04/2009 tarihinde kesinleştiği, 5271 sayılı Kanunun 231/8-son cümlesi gereğince, 08/04/2009 ile ikinci suçun işlendiği 22/03/2012 tarihi arasında dava zamanaşımı süresinin duracağı ve ikinci suçun işlendiği 22/03/2012 tarihinde yeniden işlemeye başlayacağı nazara alındığında, sanığın lehine olan 765 sayılı Kanunun 102/4 ve 104/2. madde ve bentleri gereğince olağanüstü dava zamanaşımı süresinin 7 yıl 6 ay olması dikkate alındığında, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasına ilişkin ...2. Asliye Ceza Mahkemesince kararın verildiği 20/12/2018 tarihi itibariyle bu sürenin geçtiği gözetilmeden, dava zamanaşımının dolması nedeniyle düşme kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığının 05/01/2018 gün ve 94660652-105-15-10316-2017-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11/01/2018 gün ve 2018/2068 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla; Dairemizce yapılan temyiz incelemesi neticesinde; "Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, ...2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/12/2018 tarihli ve 2018/343 esas, 2018/817 sayılı kararının, CMK"nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE" karar verildiği; ancak karara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.10.2019 tarihli yazıları ile "İtirazın konusunu oluşturan uyuşmazlık; ...2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından taksirle yaralamaya neden olmak suçundan kurulan ve adli para cezasından ibaret mahkûmiyet hükmünün kaldırılması ve açılan kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi gerekliliğinden bahisle düzenlenen ihbarname içeriğini yerinde gören Yüksek Dairece kanun yararına bozma kararı verilmesi halinde, sanık hakkındaki cezanın kaldırılması sonucunu doğuracak düşme hükmünün CMK"nin "309/4-d" maddesi uyarınca Özel Dairece mi yoksa Yerel Mahkemece mi karar verileceğinin belirlenmesine ilişkindir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. ve 310. maddelerinde düzenlenen kanun yararına bozma kurumu; hâkim veya mahkemelerce verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların giderilmesini sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur. 5271 sayılı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasında, kanun yararına bozma sonrası yapılacak işlemler, bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ve bozma kararının etkileri, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Düzenlemede; kanun yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama saptanırken, öncelikle "karar" ve "hüküm" ayrımı gözetilmiş ayrıca mahkûmiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür.
Bozma nedenleri; 5271 sayılı CMK"nın 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren hâkim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için, verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir. Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır. Davanın esasını çözen mahkumiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise anılan fıkranın (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, "tekriri muhakeme" yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.
5271 sayılı CMK"nın 4. fıkrasının (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde ise cezanın kaldırılmasına karar verilecek, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi durumunda bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, bozma konusu yapılan kararın yerine verilmesi gereken karar, doğrudan ilgili daire tarafından verilecektir.
Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.06.2006 gün ve 151-157, 13.02.2007 gün ve 349-35, 18.09.2007 gün ve 186-178, 13.05.2008 gün ve 84-111, 14.04.2009 gün ve 75-101, 27.12.2011 gün ve 205-291, 27.03.2012 gün 493-127, 05.06.2012 gün 6-215, 29.01.2013 gün 1324-27 ve 08.04.2018 gün 72-73 sayılı kararlarında da, mahkûmiyet hükümleri yönünden verilen kararların, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi kapsamında kaldığı kabul edilerek, hukuka aykırılıkların bizzat Özel Dairelerce giderilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; ...2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından taksirle yaralamaya neden olmak suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünü inceleyen Yüksek Daire tarafından, yerel mahkemece hükmolunan adli para cezasının kaldırılması ve açılan kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi gerekliliğini vurgulayan ihbarname içeriği kabul edilerek kanun yararına bozma kararı verildiğinden, bozmanın CMK"nin 309/4-d maddesi uyarınca yapılması ve aynı maddedeki yasal zorunluluk nedeniyle cezanın kaldırılması sonucunu doğuran karara Yargıtay ceza dairesinin doğrudan hükmetmesi gerekmektedir. Özel Dairece, yeniden yargılama yasağı olduğu halde, ceza kaldırılmayıp, hukuka aykırılığın giderilmesinin yerel mahkemeye bırakılması halinde, bu aşamada yerel mahkemenin vereceği karar yok hükmünde olacağından, hükümlü lehine sonuç doğuracak olan hukuka aykırılık da yasal olarak giderilmemiş olacaktır." gerekçesiyle itiraz edildiği anlaşılmakla;
Gereği düşünüldü:
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,
2-Dairemizin 11.09.2019 gün 2019/5032 E. 2019/8683 K. sayılı Tevdii kararının KALDIRILMASINA,
3-...2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.12.2018 tarihli ve 2018/343 esas, 2018/817 sayılı kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca kanun yararına bozulmasına karar verilmesi ve yerel mahkemece hükmolunan cezanın kaldırılması sonucunu doğuracak şekilde DÜŞMESİNE, 05.02.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.