
Esas No: 2018/4411
Karar No: 2019/4583
Karar Tarihi: 21.05.2019
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/4411 Esas 2019/4583 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.12.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... vd. vekili ile davalılar ... vd. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkilerinin maliki olduğu 182 parsel (yeni 257 ada 17 parsel) sayılı taşınmazın genel yola çıkışının bulunmadığını ileri sürerek davalılara ait komşu parsellerden uygun bir güzergah belirlenerek bedeli karşılığında taşınmazı lehine geçit hakkı tesisine karar verilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlar, davalı ..., davalı .... vekili ve davalı ... ise, taşınmazlarından bedelsiz geçit hakkı tesisine karar verilmesini kabul ettiklerini belirtmişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; 29.04.2015 tarihli bilirkişi raporunda 9 No"lu güzergah olarak gösterilen 2085,62 m2"lik kısımdan geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar ... vd. vekili ile davalılar ... vd. vekili temyiz etmişlerdir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Somut olaya gelince; geçit hakkı tesisine karar verilmiş ise de mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır. Mahkemece, 09.02.2015 tarihinde yapılan keşif sonucu hazırlanan 03.03.2015 tarihli teknik bilirkişi heyet raporunda 9 tane güzergah belirlendiği, birinci güzergahın 257 ada 28 ve 29 parseller aleyhine 3 metre genişliğinde, 363,75 m uzunluğunda toplam 1130,56 m2 yüzölçümünde olduğu, taşınmaz üzerinde herhangi bir ağaç veya yapı bulunmadığı ve bu güzergahın geçit hakkı tesisi için uygun olduğunun belirtildiği, ne var ki bir kısım davalıların kendi taşınmazlarından bedelsiz geçit tesisini kabul etmeleri üzerine düzenlenen 29.04.2015 tarihli teknik bilirkişi heyeti ek raporunda davalılara ait 257 ada 2, 3, 4, 5, 11, 12, 14 ve 36 parsel sayılı taşınmazlardan güzergah belirlendiği ve mahkemece belirlenen bu güzergah üzerinden geçit hakkı tesisine karar verildiği anlaşılmaktadır. Geçit davalarında güzergahın, davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmesi, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi gözetilerek karar verilmesi gerekmekte olduğundan davacı yanın daha az geçit bedeli ödeyecek olması nedeniyle objektif kriterler ve komşuluk hukuku ilkeleri gözardı edilerek uzun güzergahtan geçit hakkı tesisine karar verilmesi doğru değildir.
O halde mahkemece lehine geçit hakkı tesisi talep edilen 257 ada 17 parsel sayılı taşınmazın civarındaki tüm komşu parselleri ve yolları gösterir geniş pafta suretinin dosya arasına alındıktan sonra mahallinde ehil bilirkişilerce yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda tüm alternatifler belirlenmeli, gerekirse taraf teşkili tamamlanarak uygun güzergahın belirlenecek bedelini yatırması için davacı tarafa usulüne uygun süre verilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmemesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.05.2019 tarihinde oy birliği ile karar verilmiştir.