7. Hukuk Dairesi 2015/11654 E. , 2015/12156 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe iade
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, iş sözleşmesinin geçerli neden olmaksızın feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğinin tespitine, işe iadesine, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti ve diğer haklara karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının çalışmaya başlamasından itibare birtakım sorunları olduğunu, bundan dolayı davacının birçok kez şifahen uyarıldığını, sık sık geç gelerek teslimatların gecikmesine ve işletmesel menfaatlerin zarara uğramasına neden olduğunu, 01.08.2012, 12.12.2013, 12.02.2013,13.02.2014 ve 15.02.2014 tarihlerinde işe geç geldiğinin tutanak altına alınarak yazılı savunmasının alındığını, ancak işçinin ihtarlara rağmen aynı davranışları tekrar ettiğini, davacıya bu tavrının devam etmesi halinde iş sözleşmesinin feshedileceğinin ihtaren bildirildiğini, ancak tüm uyarılara rağmen işe geç gelmeye devam ettiğini, bu durumun rutin bir hal aldığını, bunun üzerine iş sözleşmesinin 4857 sayılı Yasanın 25/2 maddesi gereğince son çare ilkesine bağlı kalınarak haklı olarak feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının işe geç gelmeyi alışkanlık haline getirdiği tespit edildiği, bu durumun çalışma düzenini olumsuz etkileyeceğinden ve davacının davranışlarının diğer çalışanlara kötü örnek teşkil edeceğinden işverenden daha fazla bu işçiye katlanmasının beklenemeyeceğini, dolayısıyla davalı işverenin feshinin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Somut olayda davacı toplayıcı personel olarak yaklaşık 2 yıl 4 ay süreyle çalışmıştır.
İş sözleşmesinin, davacının işe geç gelmeyi alışkanlık haline getirdiği, yapmakla ödevli bulunduğu görevlerin kendisine hatırlatılmasına rağmen ısrarla yerine getirmediği, bu durumun 04.10.2013 tarihinde yapılan soruşturma dosyası ve tutanakta kayıt altına alındığı, bu sebeplerle 4857 sayılı İş Kanununun 25/2-h bendi uyarınca feshedildiği belirtilmiştir.
Davacı hakkında 2012, 2013 ve ağırlıklı olarak 2014 yılında çeşitli tarihlerde tutanaklar tutulmuş, bir kısmında davacının da savunmasının alındığı görülmüş ve 15.02.2014 tarihli işe gelmediğinden bahisle yazılı ihtar; 17.03.2014 tarihinde ise 15-16-17 Mart 2014 tarihlerinde mesaiye geç gelmesinden dolayı yazılı ihtar ile cezalandırılmış olduğu görülmüştür.
Bununla birlikte 18.03.2014 tarihinde ise yine mesaiye 30 dakika geç kaldığı belirtilerek tutanak tutulmuş ve aynı tarihli ihtar bildirimi ile de, "...işyerinde çalışma saatleri içinde gerek kendiniz işinizi aksatarak gerekse çalışan iş arkadaşlarınızın çalışmalarını bir vesile ile engelleyerek çalışma düzeninin bozulmasına neden olmaktasınız. Bu davranışınızın kötü örnek teşkil ettiğini bildirmek isteriz." şeklinde bildirim yapıldığı görülmüş, bu bildirimden 1 gün sonra ise iş sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmıştır.
Dairemizce davacı ile ilgili en son tutanak ve yazılı bildirim olan 18.03.2014 tarihli ihtar bildirimi başlıklı belge, yazılı ikaz/ihtar olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla davacının, bu tarihten sonra fesihten önce feshe konu olumsuz tutum ve davranışı dosyaya yansıtılmamıştır.
Davalı işveren tarafından davacı hakkında çok sayıda tutanak tutulması, bir kısmında yazılı ihtar cezası verildiği anlaşılmış, davacının geçmişteki bu davranışlarının işveren tarafından aktin feshini gerektirecek ağırlıkta görülmediği sonucuna varılmış olup en son yazılı ihtar verildikten sonra başkaca olumsuz davranışta bulunmadığından artık fesih nedeni yapılamayacağı anlaşılmıştır. İşverence aynı eyleme hem disiplin cezası uygulanması hem de bu eylemin fesih gerekçesi yapılması mümkün değildir. Ölçülülük ve orantılılık ilkesi gereği davacının en son 18.03.2014 tarihli işe geç gelme eylemi hem disiplin cezasına hem de feshe gerekçe yapılamaz. Davalı işveren bu eyleme yazılı ihtar ile disiplin işlemi uyguladığına göre artık fesih nedeni olamayacağından yapılan davalı işveren feshinin geçerli nedene dayanmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile hüküm kurulması isabetsizdir.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1.Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.Davalı tarafından gerçekleştirilen feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının adı geçen işverenin işyerine İŞE İADESİNE,
3.Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 4 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
4.Davacı işçinin işe iadesi için davalı işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin GEREKTİĞİNE,
5. Alınması gereken 27,70 TL harçtan peşin yatırılan 25,20 TL hacın mahsubu ile bakiye 2,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6.Davacının yapmış olduğu 140,75 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7.Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"ne göre 1.500,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8.Artan gider ve delil avansının ilgilisine iadesine,
9.Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davacıya iadesine, 16.06.2015 oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.