9. Hukuk Dairesi 2017/21708 E. , 2018/1069 K.
"İçtihat Metni"....
DAVA : Davacı, bakiye süreye ilişkin ücret ve cezai şart alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 2008 yılı eylül ayından itibaren davalı ... Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladığını, davacı ile davalı üniversite arasında 01/09/2008 - 30/06/2009 tarihlerini kapsayan dönem için belirli süreli iş sözleşmesi düzenlendiğini, davacının bu sözleşme kapsamında çalışmaya başladığını, davalı üniversite tarafından davacının iş sözleşmesinin 28/02/2009 tarihinde haksız ve hukuka aykırı bir şekilde feshedildiğini, Bakırköy 23. İş Mahkemesinde 2013/56 esas sayılı dosyasında işçilik alacaklarının tahsili istemi ile dava açtıklarını ancak söz konusu dosyada cezai şart alacağı ve bakiye süreye ilişkin ücret alacağının talep edilmediğini, bu sebeple iş bu davanın birleştirme talepli olarak açıldığını beyan ederek şimdilik 7.800,00 TL bakiye süreye ilişkin ücret alacağı ve 5.000,00 TL cezai şart alacağının faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davalı üniversitenin kamu yararı için kurulmuş, kamu hizmeti gören bir kamu kuruluşu olduğunu, davacının akademik personel olarak davalı üniversitede çalıştığını, 2547 sayılı kanunda devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabi olduğunu iş mahkemesinin davaya bakmaya görevli olmadığını, idari yargının görevli olduğunu belirterek öncelikle görev itirazında bulunmuş, davalı vekili dava konusu yapılan alacakların zaman aşımına uğradığını, belirsiz alacak davasının koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
C) Bozma ilamı ve Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece ilk kararında, özel üniversitelerde görev yapan akademik personelin açtığı işçilik alacaklarına ilişkin davalara bakma görevinin idare mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 18/06/2015 tarih ve 2015/16981 E., 2015/22285 K. sayılı ilamı ile; özlük haklara ilişkin uyuşmazlıkta özel vakıf üniversitesi olan davalı aleyhine açılan işbu davaya bakmak görevi adli yargıya yani iş mahkemelerine ait olduğu halde işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken idari yargının görevli olduğundan bahisle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi hatalı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak alınan bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı yasal süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.un 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının) ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemenin gerekçeli kararında bu davanın dava dilekçesi ile cevap dilekçesi özetlenmiş olup bu dava ile hiç bir ilgisi olmayan muhtemelen başka bir dava dosyasına ilişkin gerekçe yazılmıştır.
Mahkemenin gerekçeli kararının içerik itibarı ile dosyaya ait olmadığı çok açıktır.
Yukarıdaki açıklamalar karşısında bir bütün ve dosyaya özgü olması gereken gerekçeli karar başka bir dosya ile karıştırılmış olup, bu husus aynı zamanda belgelendirmeyi de bozucu nitelikte olduğundan HMK. nun 297. maddesine aykırı olup, dosyaya özgü olmayan kararın salt bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Ayrıca Mahkemece davalı Üniversitenin 2547 Sayılı Yasa’ nın 56/b ve “ Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumları, bu Kanunun 56 ncı maddesinde yer alan mali kolaylıklardan, muafiyetlerden ve istisnalardan aynen istifade ederler” şeklindeki Ek Madde 7 delaleti ile Harçlar Yasası"nın 13/j maddesi uyarınca harçtan muaf olduğunun gözetilmemeside hatalıdır.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 23.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
....