1. Hukuk Dairesi 2016/10401 E. , 2019/4216 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, duruşma isteği masraf yokluğu nedeni ile reddedilmiş olmakla Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır.
Davacılar, mirasbırakan ... "nın maliki olduğu 38 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalıya ölünceye kadar bakım akdi ile devredildiğini, temlik tarihinde ... ’nın ehliyetsiz olduğunu ve vasisi ... ’nın ne sıfatla imzasının alındığının belli olmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile mirasçıların miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı ..., taşınmazın adına kayıtlı olmadığı ayrıca kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle davanın reddini savunmuştur.Dahili davalı ..., ıslah yolu ile taraf değişikliği yapılarak davaya dahil edilemeyeceğini, ayrıca kesin hüküm bulunduğunu, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, kesin hükmün varlığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 38 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 23.06.2009 tarihli resmi senet ile ... tarafından davalı ..."ya ölünceye kadar bakım akdiyle devredildiği, taşınmazın bu kez dava tarihi olan 26.11.2014 tarihinden bir gün önce 25.11.2014 tarihinde davalı ... tarafından dahili davalı ..."e satış suretiyle temlik edildiği, mirasbırakan ... "nın 01.11.2011 tarihinde bekar ve çocuksuz olarak ölümü ile geride mirasçı olarak kardeşleri ve kardeşlerinin alt soyu olan davacılar, davalı ... ve dava dışı kişilerin kaldığı, mahkemece kesin hüküm olarak kabul edilen ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/202 Esas sayılı dosyasında, aynı davacılar tarafından davalı ... hakkında ölünceye kadar bakım akdinin yerine getirilmediği gerekçesiyle açılan davanın reddine ilişkin verilen kararın, derecattan geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, tapu iptali-tescil davaları kayıt malikine karşı açılır. Usul hukukumuzda davaya dahil etme şeklinde bir müessese bulunmayıp, bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilemeyeceği gibi, hakkında hüküm kurulmasına da imkan yoktur.Öte yandan HMK"nın 124. maddesi; "(1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. (2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. (3)Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. (4) Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder." düzenlemesini içermektedir.Bunun yanında, mirasçılardan birinin veya birkaçının terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların davada muvafakatlarının sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekmektedir(TMK"nın 640. Maddesi). Bu husus davanın görülebilirlik şartıdır.
Somut olayda, dava dilekçesinde davalı gösterilen ...’nın davadan bir gün önce dava konusu taşınmazı dahili davalı ...’e satış yoluyla temlik ettiği nazara alındığında, tarafın yanlış gösterilmesinin anılan madde hükmü kapsamında kabul edilebilir bir yanılgıdan kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususu tartışılarak, öncelikle taraf sıfatının değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku yoktur.Yine belirtmek gerekir ki, HMK"nın 303. maddesinde düzenlendiği üzere maddi anlamda kesin hükümden söz edilebilmesi; diğer bir anlatımla yeni açılan bir davaya karşı o davanın daha önce kesin hükme bağlanmış olduğunun söylenebilmesi için, birinci dava ile ikinci davanın konusunun, taraflarının ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir.
Maddi anlamda kesin hüküm, yargısal (kazai) kararlara tanınan yasal gerçeklik (hakikat) vasfıdır. Bu vasıf yargısal (kazai) kararların gerçeğe (hakikata) uygun olarak verildiğinin kabul edilmesini zorunlu kılar. Kesin hüküm kuralı, haklı ve adil kararların korunması yanında, kişiler arasındaki çekişmelerin sonsuza dek davam etmesini önlemek, toplumun istikrar ve düzenini sağlamak, hukukun ve yargının güvenilirliğini korumak amacıyla da kabul edilmiştir. Bütün yasal yollar kapandıktan ve verilen hüküm kesinleştikten sonra, aynı davanın tekrar yargı önüne getirilmesi, toplumda sonu gelmeyen çekişmelere, huzursuzluklara, istikrarsızlıklara, kazanılmış hakların her zaman ortadan kaldırılabileceği endişesine neden olur. Çelişkili kararların çıkmasına sebebiyet verir. Bu itibarla, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan Devletin iştiraki, hakimin tarafsız araştırması ve iradesi ile kurulan, tüm yasal yollardan geçmek suretiyle; diğer bir anlatımla şekli yönüyle de kesinleşen önceki hükmün korunmasında kamunun büyük yararı bulunmaktadır.Hukukumuzda kamu düzeninden sayılan ve HMK"nın 303. maddesinde düzenlenen kesin hüküm tarafların anlaşmaları ile ortadan kaldırılamadığı gibi, mahkemece kendiliğinden (resen) göz önünde tutulur. Düzenlediği hak ve çıkar ilişkileri yönünden yasal gerçeklik (hakikat) sayıldığından taraflarını bağlar.
Mahkemece kesin hüküm kabul edilen ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/202 Esas sayılı dosyasındaki dava sebebi, görülmekte olan davadan farklı olduğundan, kesin hükmün varlığından söz edilemez.Hâl böyle olunca, öncelikle davanın görülebilirlik şartı olan TMK"nın 640.madde hükmünün yerine getirilmesi, taşınmaz temlik edilen kayıt maliki ... yönünden HMK"nın 124. maddesi gereğince taraf değişikliğinin değerlendirilmesi, bundan sonra işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekir iken, yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.Davacıların değinilen yönler itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.