Esas No: 2022/1520
Karar No: 2022/6608
Karar Tarihi: 28.04.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/1520 Esas 2022/6608 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalı iş yerinde 15/04/2015- 15/06/2015 ve 23/06/2016- 05/12/2016 tarihleri arasında çalıştığını ve sigorta hizmetinin tespit edilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi davanın kabulüne karar vermiş ancak istinaf başvuruları sonucu Bölge Adliye Mahkemesi davanın reddine karar vermiştir. Temyiz edilen kararda, gerçek ve fiili çalışma sürelerinin belirlenmesi gerektiği vurgulanmış ve yazılı delillerin yanı sıra araştırma yapılması gerektiği belirtilmiştir. Konunun önemi sebebiyle sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davaların kamu düzeni ile ilgili olarak özenle yürütülmesi gerektiği vurgulanmıştır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7. maddesi gereğince 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleri, hizmet tespit davalarının yasal dayanağı olarak belirtilmiştir. Bu tür davaların, sosyal güvenlik hakkının korunması ve hak kayıplarının önlenmesi için özenle yürütülmesi gerektiği belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
No : 2021/195-2021/322
İlk Derece
Mahkemesi :... İş Mahkemesi
No :2018/51-2019/422
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili ve feri müdahil Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesince istinaf başvurularının kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, davacının davalı nezdinde 15/04/2015- 15/06/2015 ve 23/06/2016- 05/12/2016 tarihleri arasındaki çalışmasına ilişkin sigorta hizmetinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili, davalının işyerini ilk olarak kendisinin işlettiğini, daha sonra kümese bakıcı almayı düşündüğünü, bu vesile ile davacı ile tanıştığını, davacının 16/06/2018 tarihinde çalışmaya başladığını, 15/06/2018 tarihinde işe başlayan davacının yaklaşık 1 sene davalı ile çalıştığını, 23/06/2016 tarihinde kendi isteğiyle işten ayrıldığını, davacının iddia ettiği sürelerde herhangi bir çalışmasının olmadığını özet olarak belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Feri Müdahil Kurum vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulü ile davacının, davalı ...'e ait ... sicil sayılı işyerinde 15/04/2015-15/06/2015 ve 23/06/2016-05/12/2016 tarihleri arasında hizmet akdiyle ve asgari ücretle hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davalı vekili ve feri müdahil Kurum vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kabulüne, HMK'nın 353/1-b.2 gereği İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile duruşmalarda dinlenilen tanık beyanlarına itibar edilmesi gerektiği özet olarak belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Hizmet tespitine ilişkin talebin yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7. maddesi gereğince 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleri olup Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, dava konusu somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesince davacının iddialarının tek bir tanık beyanı ile ortaya koyulduğu, başka bir tanık beyanının dosyada bulunmadığı, ayrıca bu beyanı doğrular mahiyette başkaca bir delilin dosyaya sunulmadığı gerekçesiyle yazıldığı şekilde hüküm kurulmuş ise de duruşmalarda dinlenilen tanıklardan birinin “2016 yılında gerçekleşen darbe girişiminden bir süre sonra davalı iş yerinden ayrıldı” şeklindeki beyanı ve diğer tanıkların çalışma süresinin başlangıç ve bitişine ilişkin açık olmayan beyanları karşısında gerçek ve fiili çalışma sürelerinin her türlü şüpheden uzak bir biçimde belirlendiği söylenemez.
Mahkemece yapılması gereken iş, ihtilaf konusu dönem içerisinde çalışmanın varlığı, başlangıç ve bitiş tarihlerinin belirlenmesine yönelik olarak davacının ailesi ile birlikte kaldığı davalıya ait konutun su ve elektrik tüketimini araştırmak, oluşan tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek bakımından davacının çalışması hakkında bilgi verebilecek nitelikteki komşu taşınmaz sahipleri re'sen belirlenerek yöntemince beyanları alınmalı, dava konusu dönemdeki muhtar ve azaların beyanlarına yeniden başvurulmalı, uyuşmazlık konusu husus hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu kurulan hüküm usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin istinaf başvurularının kabulü ile davanın reddine dair kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 12.Hukuk Dairesi kararının kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 28/04/2022 oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.