Esas No: 2022/1641
Karar No: 2022/6636
Karar Tarihi: 28.04.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/1641 Esas 2022/6636 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/1641 E. , 2022/6636 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2020/634-2021/1802
İlk Derece
Mahkemesi : ... 5. İş Mahkemesi
Dava, hizmet ve prime esas kazanç tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf ve fer'i müdahil kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf ve fer'i müdahil kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işverene ait Siteler'de bulunan mobilya ve dekorasyon imalat atölyesinde mobilya ustası olarak 15.10.2007 - 19.10.2012 tarihine kadar kesintisiz çalıştığını, ücreti düzenli ödenmediği için 19.10.2012 tarihinde haklı nedenle iş akdini feshettiğini belirterek, 15.10.2007 - 15-10-2008 tarihleri arasında 1.100,00 TL, 15.10.2008 - 15-10-2009 tarihleri arasında 1.200,00TL, 15.10.2009 - 15-10-2010 tarihleri arasında 1.300,00TL, 15.10.2010 - 15-10-2011 tarihleri arasında 1.400,00TL ve 15.11.2011 - 19.10.2012 tarihleri arasında 1.500,00TL ücretle çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı şirket vekili, derdestlik, yetki, husumet ve hak düşürücü süre gibi ilk itirazlarını sunduğunu, davacının şirket nezdinde hizmet akdine tabi bir çalışmasının bulunmadığını, davalı şirketin mutfak dolapları imalatı yapan bir şirket olduğunu, davacının müvekkilin imal ettiği mutfak mobilyalarının montajını, taşeron olarak anlaşmak suretiyle yaptığını, müvekkil şirket ile davacı arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığını, davacının müvekkilin iş yerinde fiili çalışması olmadığı gibi her gün işe gidip gelmesi gibi bir durumun da söz konusu olmadığını, davacının davalı nezdinde çalıştığını iddia ettiği dönemlerde başka firmalarda montaj işini yaptığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Fer'i müdahil kurum vekili, davanın 5 yıllık hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, ayrıntılı araştırma yapılması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
"Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine;
1-Davacının 30/10/2007-15/10/2012 tarihleri arası dönemde asgari ücretle kesintisiz çalıştığının tespitine,
2-Fazlaya ilişkin taleplerin reddine" karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
"1)Taraf vekilleri ile feri müdahil kurum vekilinin istinaf başvurularının HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine" karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, prime esas kazanç tespiti yönünden ve 15.10.2007-30.10.2007 tarihleri arasında da çalıştığını beyanla, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, davacı ile aralarında hizmet akdi olmadığını, davacı ile götürü usulü ve kendi nam ve hesabına çalıştığını, sadece montaj yaptığını beyanla, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
Fer'i müdahil kurum vekili, verilen hükmün eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğunu beyanla, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1) Hizmet tespitine ilişkin talebin yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7. maddesi gereğince 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleri olup Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Bu tür davalarda mahkemece yapılacak iş, davacıyla ilgili varsa tüm belge ve kayıtlar işverenden istenilmeli, çalışmanın gerçekleştiği ileri sürülen işyerinin Kurum nezdinde bulunan dosyası, işverence hazırlanması gerekli ücret ödeme bordroları, puantaj kayıtları ve diğer kayıtlar getirtilmeli, dönemsel sigorta primleri bordrosuyla veya aylık prim ve hizmet belgesiyle bildirimleri yapılan sigortalılar tanık sıfatıyla dinlenilmeli, Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa belgeler getirtilmeli, aynı çevrede faaliyet yürüten ve davacının çalışmasını bilebilecek durumda olan tarafsız nitelikte başka işverenler ve bordrolu çalışanlar yöntemince saptanarak tanık sıfatıyla dinlenilmeli, işçilik alacaklarına ilişkin dava dosyasının varlığı araştırılarak celbedilmeli ve işçilik hakları davasında dinlenen tanıkların anlatımları ile bu dosyada bilgi ve görgüsüne başvurulan tanıkların anlatımları karşılaştırılmalı, varsa çelişki giderilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, işin mevsimlik olduğu anlaşılırsa dönemleri belirlenmeli, bu dönemde davacı ile işveren arasındaki sözleşmenin askıda olduğu ve mevsimlik dönemlerde hak düşürücü sürenin işlemeyeceği gözönünde bulundurulmalı; böylelikle; çalışmanın varlığı, başlangıç ve bitiş tarihleri, mevsimlik mi, sürekli mi olduğu, yapılan işin kapsam ve niteliği de nazara alındığında kısmi çalışma mümkün olduğundan kısmi ve kesintili olup olmadığı yöntemince araştırılmalıdır.
Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde, mahkemece, hizmet tespiti talebi yönünden yapılan araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Yapılması gereken iş; davacının vergi kaydının araştırılarak kendi adına bağımsız çalışması olup olmadığı ve ... 6. İcra Müdürlüğü'nün 2913/9358 sayılı icra dosyasında bulunan bononun davacı ile ilgisi belirlendikten sonra uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesinden ibarettir.
2) Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas - 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas - 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas - 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas - 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Eldeki davada, ücretlerin banka kanalıyla ödendiği iddiası karşısında, banka kayıtları celbedilerek prime esas kazanç tespiti talebi yönünden karar verilmesi gerekirken, yukarıda öngörülen yönteme uygun inceleme ve araştırma yapılmaksızın davacının asgari ücret üzerinden çalıştığının tespitine karar verilmesi isabetsizdir. Diğer taraftan, davacının işçilik alacağı davası bulunması halinde ise buna ilişkin davanın neticelenip kesinleşmesi ve işverence sigortalıya ödemenin yapılması halinde sadece hizmetin gerçekleştiği son ayın prime esas kazancına dahil edilebileceği gözetilerek karar verilmesi gerekirken usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf ve fer'i müdahil kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 28.04.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.