Hukuk Genel Kurulu 2013/1589 E. , 2015/33 K.- BORCUN DEVRALINMASINDAN KAYNAKLI KİŞİSEL HAK
- YETKİLİ MAHKEME
- İŞ BÖLÜMÜ İTİRAZI YAPILMADIĞI
- TAPU İPTALİ VE TESCİLİ İSTEMİ
- HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 12
- KOOPERATİFLER KANUNU (1163) Madde 17
- TÜRK TİCARET KANUNU (6102) Madde 5
- TÜRK TİCARET KANUNU (6102) Madde 9
- TÜRK TİCARET KANUNU(MÜLGA) (6762) Madde 5
- TÜRK TİCARET KANUNU(MÜLGA) (6762) Madde 4
"İçtihat Metni"Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesince asıl davada; S.. A.. aleyhine açılan davanın reddine, diğer davalı Ş.. D.. aleyhine açılan davanın kabulüne, S.. A.. mirasçıları aleyhine açılan birleşen davanın kabulüne dair verilen 09.11.2010 gün ve 2008/942 E., 2010/815 K. sayılı kararın incelenmesi davalılardan S.. A.. mirasçıları vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 23.Hukuk Dairesi"nin 13.03.2012 gün ve 2011/2502 E., 2012/1921 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, müvekkili kooperatifin davalı Ş.. D.. ve arkadaşları tarafından kurulduğunu, arsa sahibi Y. E. ile düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, ortakların verdikleri aidatlarla inşaata başlandığını, Ş.. D.."nin, arsa sahibinden, sözleşmeden doğan haklarını devretmesi için muvafakatname aldığını, arsanın bir kısmını kooperatife devrederken bir kısmını önce uhdesinde bıraktığını, daha sonra kooperatif ile sözleşme yaptığını, buna göre arsa sahibinin alacağı daireler dışında kalan bağımsız bölümlerin müteahhit kooperatife ve hissesi oranında Ş.. D..’ye ait olmasının kararlaştırıldığını, yönetim kurulunca yetkilendirilen Ş..’un kat irtifakını kooperatif yerine kendi adına kurdurduğunu ve bir kısım akrabaları ile davalının da aralarında bulunduğu üçüncü kişilerle anlaşarak, kooperatiften mal kaçırmak ve haksız kazanç sağlamak amacıyla toplam 55 daireyi genel kurul kararı olmadan muvazaalı olarak sattığını, dava konusu daireyi satın alan davalının kooperatife tek kuruş ödemediğini, kooperatife üye de olmadığını, davalının tapu kayıtlarına güvenerek bu daireyi satın aldığının söyleneyemeyeceğini, bağımsız bölümlerin kooperatif ortağı adına tahsisli olduğunu, tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek, İstanbul, Kartal, 2. Bölge Samandıra köyü, Müderris sırtında bulunan 11 pafta, 1485 parsel sayılı taşınmaz üzerinde C Blokta bulunan 24 nolu bağımsız bölümün davalı adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili kooperatif adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir .
Davalı Ş.. D.., kat karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan haklarını kooperatife devrettiğini ancak tapuda işlem yapılmadığını, kat irtifakı kurulması sırasında hissesi nisbetinde bağımsız bölümleri adına kaydettirdiğini kooperatif inşaatları için dava dışı C.. E.."den borç para aldığını, ödeyemediği için karşılık olarak daire verildiğini, borç ödendiğinde dairenin geri verilmesini kararlaştırıldığını, borcu ödemek istediklerinde de C."in daireyi geri vermediğini, davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
Asıl ve birleşen davada diğer davalılar vekili, davalı S.. A..’ın dava açılmadan önce öldüğünü, davanın mirasçılarına karşı açılması gerektiğini, davalı S..’in diğer davalı ve kooperatifle ilişkisinin bulunmadığını, daireyi 3. bir şahıstan tapu kaydına güvenerek aldığını, tapuda satış vaadi şerhinin bulunmadığını, muvazaanın söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı murisin taşınmazları satın alırken ödediği bedelin, dairelerin değerinin çok altında olması nedeniyle tapu kaydından kuşkulanması gerektiği, satış bedelinin düşük olmasının tek başına muvazaaya delalet etmeyeceği ancak obektif kanıt niteliğinde olduğu, dairenin kısa sürede çok el değiştirdiği, davalı kooperatifin tabelasının inşaat yerinde görülecek bir yerde mevcut olduğu , inşaatın bir kooperatif inşaatı olması nedeniyle davalının tapu kaydının nasıl oluştuğunu araştırması gerektiği, bu konuda kendisine düşen özen görevini yerine getirmediği ve iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle dava konusu ... Blokta bulunan 3 ve 34 no’lu, E blokta bulunan 2 no’lu ve C blokta bulunan 10 no’lu bağımsız bölümün davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davalı Tasfiye Halinde D.D..Konut Yapı Kooperatifi adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Kararı, davalı birleşen davada davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, borcun devralınması nedeniyle kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Taşınmazların aynına ilişkin davaların taşınmazın tapu siciline kayıtlı bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerektiği 6100 sayılı HMK’nun 12. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Taşınmazın aynına ilişkin davaların taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılması hakkındaki bu yetki kuralı, kamu düzenine ilişkin olup kesindir. Bu nedenle, mahkeme yetkili olup olmadığını kendiliğinden gözetmek zorundadır.
Somut olayda, davacının tescilini istediği taşınmazın İstanbul, Kartal ilçesi sınırları içerisinde bulunduğu ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’ndan kaynaklanmadığından, bu kanunun 17. maddesinin uygulama alanı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davayı görmeye Kartal mahkemeleri yetkilidir. Mahkemece, yetkili olmadığı gözetilmeksizin davaya devamla işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalılardan S. A. mirasçıları vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan sonra gereği görüşüldü:
Asıl ve birleşen dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece, asıl davada S. A. aleyhine açılan davanın reddine, Ş.. D.. aleyhine açılan davanın kabulüne, birleşen ve S. A. mirasçıları aleyhine açılan davanın kabulüne dair verilen hüküm, davalılardan S. A. mirasçıları vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairece yetki yönünden bozulmuş; Mahkemece, Kartal ilçesinin Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesinin yetki alanında olduğu gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar verilmiştir.
Direnme hükmünü, davalılardan S. A. mirasçıları vekili temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen uyuşmazlık; eldeki tapu iptali ve tescil davasında Kadıköy Mahkemelerinin mi yoksa taşınmazın bulunduğu Kartal Mahkemelerinin mi yetkili olduğu noktasında toplanmaktadır.
Bu noktada, öncelikle hukukumuzda mahkemeler ve görevleri konusunda genel ve kısa bir açıklamanın yapılmasında yarar görülmüştür.
İlk derece (hüküm-bidayet) mahkemeleri, genel ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılır. Bakacakları davalar belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmayan, Kanun aksini öngörmedikçe Medeni Usul Hukuku alanındaki her türlü işe bakan mahkemelere genel mahkemeler denir. Hukukumuzda genel mahkemeler sulh ve asliye hukuk mahkemeleridir.
Buna karşılık, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli türdeki uyuşmazlıkları çözmek üzere özel kanunlarla kurulan mahkemelere özel mahkemeler denir. Örneğin iş mahkemeleri, bu anlamda özel mahkemelerdir. Özel bir mahkemede görüleceğine ilişkin özel bir kanun hükmü bulunmayan her dava, genel mahkemelerde görülür. İstisnai nitelikteki özel mahkemelerin hangi tür davalara bakacakları, özel kanunlarınca belirlenir.
Nitekim, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)"nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce asliye ticaret mahkemeleri, bulundukları yerdeki asliye hukuk mahkemesinin daireleri durumunda idiler ve yukarıdaki ayırım çerçevesinde özel değil, genel mahkemeler arasında yer almaktaydılar. Ancak 6102 sayılı TTK"nun 5/3.maddesi gereği asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüşmüş olup, bu durumda mahkemeler arasındaki uyuşmazlığa, göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Yeri gelmişken belirtilmelidir ki; 6102 sayılı TTK"nun geçici 9/1.maddesinde bu Kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda uygulanmayacağı düzenlendiğinden, eldeki davada mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)"nun 5.maddesinin uygulanması gerekmektedir.
Mülga 6762 sayılı TTK"nun 5.maddesi gereğince; bir (veya daha fazla) ticaret mahkemesi bulunan yerlerde, asliye hukuk ve ticaret mahkemeleri arasında görev değil, işbölümü ilişkisi mevcuttur. Esasen, bir yerdeki birden fazla asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki de bir iş bölümü ilişkisidir; ancak buradaki işbölümü ilişkisi, gerçekte bir iç ilişki niteliğindedir. Aynı şekilde, bir yerdeki birden fazla ticaret mahkemelerinin ve birden fazla sulh hukuk mahkemelerinin kendi aralarındaki ilişki de, gerçekte iç ilişki niteliği taşıyan bir işbölümü ilişkisidir.
Ancak, bir yerdeki birden çok aynı tür mahkeme; örneğin birden çok asliye hukuk mahkemesi arasındaki işbölümü ilişkisi (iç ilişki) ile, o yerdeki asliye hukuk ve ticaret mahkemeleri arasındaki işbölümü ilişkisi arasında iki önemli fark bulunmaktadır.
Birinci fark; ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki işbölümünün, kaynağını kanundan almasıdır. Şöyle ki: mülga 6762 sayılı TTK’nun 4.maddesinde ticari davalar sayılmış; 5.maddenin 1.fıkrasında aksine hüküm bulunmadıkça, müddeabbihe göre ticari davaların sulh veya asliye hukuk mahkemelerince de görüleceği açıklanmış; 2.fıkrada, ayrı ticaret mahkemesi bulunan yerlerde, asliye hukuk mahkemesinin görevinde olan ve 4.madde uyarınca ticari sayılan davalara ticaret mahkemesince bakılacağı belirtilmiş; 3.fıkrada ise, kural olarak iş sahası (işbölümü) itirazının taraflarca ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebileceği öngörülmüştür. Kanunun düzenlediği bu işbölümüne göre, bir yerdeki ticaret mahkemesi kanunda belirtilmiş olan ticari davalara; asliye hukuk mahkemesi ise kanunda belirtilen diğer hukuk davalarına bakacaktır.
İkinci fark ise: birden fazla asliye hukuk mahkemesi bulunan bir yerdeki asliye hukuk mahkemelerinden birinde görülmekte olan bir davada, tarafların, o davanın, aynı yerdeki başka bir asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği yönünde işbölümü itirazında bulunması mümkün olmadığı halde; o yerdeki asliye hukuk ve ticaret mahkemeleri yönünden böylesi bir işbölümü itirazının -örneğin, asliye hukuk mahkemesinde açılmış bir davayla ilgili olarak, oradaki ticaret mahkemesinin görevli bulunduğunun veya bunun tersinin ileri sürülmesi mümkündür.
Açıkça görüleceği üzere, buraya kadar yapılan genel açıklamalar, aynı yargı çevresinde hem asliye hukuk ve hem de asliye ticaret mahkemelerinin birlikte bulunduğu hallere ilişkin ve bu hallerle sınırlıdır.
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde;
Eldeki davalar, Kadıköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesine ve Kadıköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesine hitaben yazılan dava dilekçeleriyle açılmış ve davalar birleştirilerek Kadıköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmeye devam edilmiştir. Davalılar davaya cevaplarında işbölümü itirazında bulunmamışlardır.
Öte yandan, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin (Kadıköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi"nin) yetki alanının Kartal ilçesini de kapsadığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Buna göre İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi (Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesi) ile Kartal Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişki yetki değil iş bölümü ilişkisi olup, taraflarca somut uyuşmazlıkta dava tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 sayılı TTK"nda öngörülen düzenlemeye uygun işbölümü itirazı da yapılmadığından, davada İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi yetkili bulunmaktadır.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.04.2013 gün ve 2012/14-1081 E 2013/502 K sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Hal böyle olunca Yerel Mahkemenin, Kartal ilçesinin İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi (Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesi)"nin yetki alanında olduğuna ilişkin direnme kararı usul ve yasaya uygundur.
Ne var ki, Özel Dairece işin esasına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmemiş olup, dosyanın temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Dairesine gönderilmesi gerekir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkemenin yetkiye ilişkin direnmesi uygun bulunduğundan, davalılar Sebahattin Ayhan mirasçıları vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 23.HUKUK DAİRESİ"NE GÖNDERİLMESİNE, 14.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.