18. Hukuk Dairesi 2015/10272 E. , 2016/6410 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, kamulaştırmasız el koyma nedenine dayalı olarak ... İli ... İlçesi ... Köyü 203 ada 8 parsel (eski 997 parsel) sayılı taşınmaz bedelinin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Mahkemece yapılan araştırma ve alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki;
1-Dava konusu taşınmaza yol yapılmak suretiyle fiilen el konulmuş ise de, el koyma tarihi mahkemece kesin olarak belirlenmemiştir. Davacı, dava konusu taşınmaza 1988 yılında yol yapmak suretiyle fiilen el konulduğu, davalı ise 1950 yılından önce dava konusu taşınmazda yol olduğunu ve 1951 de tamamının kamulaştırıldığını ileri sürmektedir.Tarafların iddiaları gözönüne alındığında taşınmaza fiilen el koymanın 09.10.1956 tarihinden önce olup olmadığının araştırılarak gösterilecek tüm deliller ile o tarihte yol yapım ve bakımında sorumlu idarenin belgeleri incelenerek ilk el atma tarihi ve varsa sonraki yol genişletme zamanı gerektiğinde hava fotoğrafları da getirtilip uzman bilirkişiler marifetiyle zemine uygulanmak suretiyle kesin olarak belirlenmelidir.
El koyma tarihinin 09.10.1956 tarihinden önce olduğu anlaşıldığı takdirde taşınmazın bu kısmı hakkında 221 sayılı Kanun hükümleri uygulanmalıdır. 221 sayılı Kanunun 1.maddesinde "6830 sayılı İstimlak Kanununun yürürlüğe girdiği 09.10.1956 tarihine kadar kamulaştırma işlerine dayanmaksızın Kamulaştırma Kanunlarının gözönünde tuttuğu maksatlara fiilen tahsis edilmiş olan gayrimenkuller ilgili amme hükmi şahsı veya müessesesi adına tahsis tarihinde kamulaştırılmış sayılır”, 4. maddesinde de; “Gayrimenkulün bedelini dava hakkı, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki sene sonra düşer.” hükümleri yer almaktadır. 221 sayılı Yasa 12.01.1961 günü yürürlüğe girdiğinden, davacının dava hakkı 2 sene sonrası olan 13.01.1963 günü sona ermiş olup, taşınmaza 09.10.1956 gününden önce el konulduğu kabul edildiği takdirde davanın reddine karar verilmesi, taşınmaza 09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihleri arasında el koyulduğu tespit edildiği takdirde ise taşınmazın el koyma tarihindeki nitelikleri (arsa-arazi) belirlenerek buna uygun şekilde Kamulaştırma Kanununun 15.maddesi uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulu tarafından dava tarihindeki değerinin tespit edilmesi gerektiği düşünülmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
2-Mahkemece, dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edildiğine göre kamulaştırmasız el atma davalarında da uygulanan Kamulaştırma Yasası"nın 10. maddesi ile bedelin tespiti esaslarını düzenleyen 11. maddenin (g) bendi hükmüne göre; kamulaştırılacak taşınmazın arsa olarak kabulü halinde kamulaştırma (değerlendirme) gününden önceki özel amacı olmayan emsallerin satış değeri esas alınarak değerinin tespit edilmesi gerekir.
Bu esaslara göre gerçekçi ve doğru sonuçlara ulaşılabilmesi için; emsal alınan taşınmazın satış tarihinin değerlendirme tarihinden önce ve değerlendirme tarihine yakın bulunması, dava konusu taşınmaza örnek teşkil edebilecek nitelikte, dava konusu taşınmaz ile aynı veya yakın semtlerde bulunması, topografik yapısı, manzarası, konumu, üzerinde yapılabilecek inşaat ve katlar için izin ve ruhsat sınırları, yüzölçümleri, imar uygulamasına konu edilmiş olup olmadıkları, sokak, cadde veya şehir alanlarına cepheleri ve mesafeleri gibi yönlerden benzer ya da yakın özelliklere sahip bulunması ve özel satış olmaması gereklidir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda herhangi bir somut emsal değerlendirmesi yapılmadan genel ifadelerle taşınmazın metrekare bedelinin tesbiti uygun değildir.
Bu nedenle mahkemece, taraflara emsal bildirmeleri için imkan tanınması, gerektiğinde re"sen emsal getirtilmesi, dava konusu taşınmaza örnek teşkil edebilecek uygun emsal satışlar esas alınmak suretiyle değer biçilmesi gerekir. Emsal kayıtlar tapu müdürlüğünden getirtildikten sonra bunun imar parseli olup olmadığı da sorulup saptanmalıdır. İncelenen emsal imar parseli olup da dava konusu taşınmazın bu nitelikte olmaması halinde, dava konusu taşınmazın yapılacak karşılaştırmadan sonra bulunacak değerinden, İmar Yasasının 18.maddesinin 2. fıkrası gözetilerek, düzenleme ortaklık payına tekabül edecek oranda indirim yapılması gerektiği de dikkate alınmalıdır.
2942 sayılı Yasa"nın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi gereği emlak vergi değerlerinin de dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırılmasında gözönünde tutulması emsalle dava konusu taşınmazın 2013 yılı itibarıyla emlak vergisine esas asgari m² değerleri belediye başkanlığından getirtilerek karşılaştırılması ve değerlendirmeye esas alınan oranlar fahiş ölçüde farklı olduğunda bu farklılık ve çelişkinin giderilmesi gerekir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın yer aldığı ilçede emsal olabilecek özel amacı olmayan arsa satışlarının bulunmadığı düşünülemeyeceğinden uygun emsal araştırması yapılarak emsal kayıtları getirtilip yukarıda açıklandığı şekilde değerlendirme yapan rapor alınarak karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.