16. Hukuk Dairesi 2016/15389 E. , 2019/6850 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 111 ada 36, 108 ada ...,... ada 65 ve 103 ada 21 parsel sayılı muhtelif yüzölçümlü taşınmazlar davalı ... adına; 117 ada 18 parsel sayılı 2.348,57 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı ... ve ... adlarına, 105 ada 42 parsel sayılı 7.736,96 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı ... ve ... adlarına tespit ve tescil edilmiş, bilahare ... ada 42 parsel numaralı taşınmazın ... adına olan 1/2 hissesi 21.05.2007 tarihinde kayden satış nedeniyle ... adına intikal etmiştir. Davacı ..., taşınmazların müşterek muris ...’dan intikal ettiği ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediği iddiasına dayanarak taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ve miras payı oranında adına tescili; ayrıca 117 ada 18 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın da adına tespiti istemiyle ... ve ..."ı davalı olarak göstermek suretiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, çekişmeli taşınmazların davalılarla müşterek kök murisleri olan ..."dan kaldığını ve mirasçılar arasında yöntemine uygun şekilde taksim edilmediğini ileri sürerek, davalılar aleyhine miras payına yönelik olarak eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, çekişmeli taşınmazlardan 102 ada 65 parsel sayılı taşınmazın davalılara annelerinden intikal ettiği ve diğer taşınmazların ise müşterek muris ..."dan intikal ettiği ve terekenin taksim edilmediği, davacının kadastro tespit çalışmaları esnasında köyde bulunduğu, taşınmazların davalılar adına tespitinden haberdar olduğu ve rıza gösterdiği, davacının tespitlerin bu şekilde yapılmış olmasının davalılar ile arasındaki muvazaaya dayalı olduğuna dair keşif esnasında sonradan inkar ettiği beyanlarda bulunmuş olması nedeniyle davanın, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ne var ki, keşifte dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanıkların, çekişmeli taşınmazların tarafların müşterek murisi ...’dan intikal ettiğini ancak çekişmeli taşınmazların davacı tarafça kullanıldığını, muris ... "un terekesinin taksim edilip edilmediğini bilmediklerini; davacı ve davalıların kardeşleri olan tanıklar ...,..."nun ise, muris ..."un terekesinin taksim edilmediğini, yine bir kısım mahalli bilirkişiler ile tanıklar ...,..."nun ... ada 65 parsel sayılı taşınmazın tarafların anneleri ... "den intikal ettiğini beyan ettikleri anlaşılmıştır. Bu haliyle taraflar arasındaki uyuşmazlık, çekişmeli taşınmazların hangilerinin müşterek muris ...’dan geldiği ve ...’dan intikal eden taşınmazların mirasçılar arasında yöntemince taksim edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır. Ne var ki, mahkemece bu husus yeterince açıklığa kavuşturulmamış, mahallinde yapılan keşifte tek tek taşınmazların başına gidilmeden, çekişme konusu taşınmazların ada ve parsel numaraları yazılmak suretiyle yerel bilirkişilerden ortak beyan alınmış, alınan bu beyanlar ile taşınmazların edinme sebebinde belirtilen beyanlar çelişmesine rağmen bu çelişki giderilmemiş ve dava dilekçesinde ... ada 36 parsel sayılı taşınmaz dava konusu edildiği ve bu taşınmaza ait tapu kayıtları ve kadastro tutanakları dosya arasına alındığı halde, keşifte ve bilirkişi raporunda 111 ada 37 parselle ilgili değerlendirmeye yer verilmiş olması nedeniyle yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için, mahkemece, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişisinin katılımıyla, taşınmazlar tek tek gezilmek suretiyle yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından sorulmak suretiyle taşınmazların kök muris Mahmut’dan kalan yerler olup olmadığı belirlenmeli, ayrıca terekeye dahil taşınmazların tüm mirasçıların katılımı ile taksim edilip edilmedikleri ve taksim edilmiş iseler taksimin ne zaman yapıldığı, çekişmeli taşınmazların taksime konu olup olmadıkları, çekişmeli taşınmazlarda davacı tarafın payının bulunup bulunmadığı, taşınmazların kim tarafından ne zamandan beri ve ne şekilde kullandıkları maddi olaylara dayalı olarak mahalli bilirkişiler ve tanıklara açıklattırılmalı, tanık beyanları ile yerel bilirkişilerin beyanları çeliştiği takdirde yüzleştirme yapılarak çelişki giderilmeye çalışılmalı; davacının 117 ada 18 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan muhdesata yönelik talepleri hakkında da olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği de dikkate alınmak suretiyle, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan hususlar göz önünde bulundurulmaksızın, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.