Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/210
Karar No: 2010/1989
Karar Tarihi: 20.04.2010

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/210 Esas 2010/1989 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/210 E.  ,  2010/1989 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tescil

    ... ile Hazine ve ... aralarındaki tescil davasının reddine dair Terme Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 18.11.2008 gün ve 406/318 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.04.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat ... ve karşı taraftan Hazine vekili Avukat ... geldiler. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili, vekil edenine ait 104 ada 9 parselin kuzeyinde kalan ve kadastroca tespit dışı bırakılan dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı yaklaşık 4000 m² yüzölçümlü taşınmazın imar-ihya ve 30.11.1998 tarihinde ...dan satın almaya dayalı kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuş, davalı ... temsilcisi ise yargılama oturumlarına katılmamıştır.
    Mahkemece, tespit dışı bırakma işleminin kesinleştiği 7.9.1999 tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolmadığı görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki bilgilere göre, tescil konusu taşınmazın 1.6.1995 tarihinde başlayıp,30.7.1999 tarihinde tamamlanan ve 6.9.1999 tarihinde askıdan indirilen kadastro çalışmaları sırasında 104 ada 9 nolu taşınmazın kuzeyinden geçen kıyı kenar çizgisi içinde kumsal alanda kalması nedeniyle tespit dışı bırakıldığı ve görülmekte olan davanın 6.9.1999 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Yargıtay’ın ve Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre; böyle bir yerin kazanılabilmesi için tespit dışı bırakıldığı tarihten itibaren 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak tasarruf edilmiş olması gerekir. Kural bu olmakla beraber Daire uygulaması gereğince, tespit dışı bırakılma tarihinden itibaren makul süre içerisinde açılan davalarda, tespit dışı bırakılma tarihinden önceki zilyetliğin kazanma bakımından nazara alınacağı kabul edilmiştir. Davanın bölgede yapılan kadastro tespit çalışmalarına ilişkin ilanların askıdan indirildiği tarihte açılmış olması karşısında yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Makul sayılabilecek süre içinde davanın açıldığının kabulü gerekir.
    Dava, kadastroca tespit dışı bırakılan taşınmazın TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddeleri hükümleri uyarınca tescili isteğine ilişkindir.
    Kadastroca kıyı kenar çizgisi içinde kalan kumluk yerlerden olması nedeniyle tespit dışı bırakılan bir yerin genel hükümlere göre tescilinin yapılabilmesi için taşınmazın niteliği itibariyle kazanılmaya elverişli olması ve tescil tarihine kadar kanunda belirtilen koşullar altında tasarruf edilmiş olması gerekir. Ziraat mühendisi Ömer Siviş tarafından düzenlenen 16.3.2006 günlü rapor ve ziraat yüksek mühendisi Doç.Dr.... ile jeoloji mühendisi Hicabi Kılıç tarafından düzenlenen 30.3.2007 günlü rapordaki açıklamalar dikkate alındığında; dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi dışında kalan kısmının dahi tarıma elverişli bulunmayan,denizin etkisinde kalan deniz kumluğu niteliğindeki alanlardan olduğu anlaşılmış bulunduğuna göre; böyle bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlik hükümleri uyarınca edinilmesi olanaklı değildir. (TMK.m. 715,999). Ne var ki; davacı vekili 6.12.2006 hakim havale tarihli delil listesinde dava konusu taşınmazın öncesinin 20.11.1998 tarih 12 sıra nolu tapu kaydı uyarınca tapulu olduğunu ileri sürmüştür.Davacının delil olarak dayanağını oluşturan tapu kaydı ile geldi kayıtları kadastro çalışmaları sırasında 104 ada 9 parsele uygulanmış ve bu uygulama sonunda 9 parsel paylı mülkiyet hükümleri uyarınca davacı ve müşterekleri adına tespit ve tescil edilmiştir.104 ada 9 parsele uygulanan tapu kaydı ve geldi kayıtları incelendiğinde davacının bu tapu kaydına konu payını 20.11.1998 tarihinde ...’tan satın aldığı, buna karşılık dava konusu taşınmaz bölümünü ise 30.11.1998 tarihli senet uyarınca ...isimli şahıstan satın aldığı ve ...’un 104 ada 9 parselde 15/120 pay sahibi bulunduğu anlaşılmaktadır. 104 ada 9 parsele uygulanan tapu kaydı dava konusu taşınmaz yönünü Karadeniz olarak göstermekte olup, miktarı 12000 m² dir. 104 ada 9 parsel ise 10777,18 m² olarak kayıtlı bulunmaktadır.Bu durumda tapu kaydı uyarınca 1222,18 m² yerin tapu kayıt maliklerine ait olabileceği düşünülebilir ise de; 104 ada 9 parsel ile dava konusu taşınmaz arasından Miliç Irmağının geçtiği anlaşılmaktadır.Bu durumda dava konusu taşınmazın gayri sabit sınırlar içermesi nedeniyle miktarıyla geçerli olduğundan (3402 sayılı Kadastro Kanununun m.20,21) 20.11.1998 tarih 12 sıra nolu tapu kaydı ve geldi kayıtları kapsamında kaldığının kabulüne olarak yoktur. (3402 sayılı Kadastro Kanununun m.20,21). Tespit dışı bırakılan taşınmaz nitelik itibariyle TMK.nun 715 ve 999. maddeleri gereğince zilyetlik, imar ve ihya ile edinilebilecek ve özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden değildir. Davanın bu nedenlerle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru değil ise de; hüküm redde ilişkin olup sonucu itibariyle doğru olmaktadır.
    Davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan hükmün açıklanan nedenlerle ONANMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 750 TL. avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalı Hazineye verilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 15,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,55 TL’nın temyiz eden davacıdan alınmasına 20.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi