Esas No: 2022/3792
Karar No: 2022/6715
Karar Tarihi: 09.05.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/3792 Esas 2022/6715 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, 30/06/1989 - 22/08/1992 ve 04/01/1994 - 31/01/1999 tarihleri arasındaki hizmetinin tespitini istemiştir. İlk derece mahkemesi, davalının eczane işletmesinde çalıştığının tespit edilmesi sonucu kısmen kabul etmiştir. Ancak yapılan araştırma yetersiz kalmıştır ve davalı tarafından yapılan itirazlar da değerlendirilmemiştir. Bu nedenle, davalının temyiz itirazları kabul edilerek, bölge adliye mahkemesinin kararı kaldırılmış ve ilk derece mahkemesinin hükümü bozulmuştur. Bu tür davalarda, hak kayıplarının önlenmesi ve gerçeğe uygun sigortalılık süresi edinme durumlarının önüne geçmek için, re'sen araştırma yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle, mahkemece daha fazla araştırma yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
İlgili Hukuk Kuralları:
- Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin sağlanması ve yaşama geçirilmesi gözetilmelidir.
- İşçinin sigortalı konumunda geçirdiği sürelerin belirlenmesine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmelidir.
- Tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, re'sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... 37. İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, davacının davacının 30/06/1989 - 22/08/1992 ve 04/01/1994 - 31/01/1999 tarihleri arasındaki hizmetinin tespitini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı ... vekili, davacının 01/02/1999 da işe başladığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini,davanın reddini savunmuştur.
Fer’i müdahil Kurum vekili, davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davacının davalıya ait eczane iş yerinde 9/10/1990 - 22/8/1992 ve 4/1/1994 - 31/1/1999 dönemi asgari ücret ile çalıştığının tespitine, artan kısma ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davalı vekili, hak düşürücü süre itirazının dikkate alınmadığını, davacının sunduğu reçete kayıt defterinin delil kabul olarak kabul edilemeyeceğini, belgenin kim tarafından düzenlendiğine dair bir işaret olmadığını belirterek, temyiz incelemesi sonucu bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının davalıya ait eczanede kalfa olarak çalıştığı, 01/02/1999-19/12/2016 tarihleri arasında davalı işyerinden hizmetinin kesintisiz olarak bildirildiği, davalı işyerinin 01/02/1999 tarihinde kapsama alındığı, vergi kaydının 01/04/1982 tarihinden itibaren devam ettiği, davacının 28/08/1992 - 28/11/1993 tarihleri arasında askerliğini yaptığı, davacı tarafından dosyaya fotokopisi sunulan reçete kayıt defterinde, 09/10/1990 tarihinden itibaren ilaç tertibi, hazırlanması ile ilgili kayıtlar bulunduğu, defter aslına ulaşılamadığının belirtildiği, işverenin gösterilen belgelere itirazı bulunduğu, taraflar arasında görülen işçilik alacakları dosyasında,davacının 04/01/1994 ile 01/09/2016 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını belirterek tazminat ve diğer işçilik alacaklarını talep ettiği, tanıkların dinlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli bulunmamıştır. Davacının özellikle askerlik öncesi çalışma dönemi yönünden,reçete hazırladığı kişilerden çalışmasını kimlerin bilebileceği sorularak, bu kişiler dinlenmeli, 09/10/1990 tarihinde reçete kayıt defterinde bulunan yazının davacıya ait olup olmadığı açıkça sorularak, temin edilebiliyorsa defter aslı, edilemiyorsa fotokopisi üzerinde defterdeki yazıların davacıya ait olup olmadığı konusunda grafoloji uzmanı bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmalı,işverenin defterdeki yazı ve kayıtların kendisine ait olmadığı konusundaki itirazı da bu kapsamda değerlendirilmeli, yapılacak emniyet araştırması ile ve kurumdan sorularak tespiti istenen dönemin tamamı açısından daha fazla komşu işyeri tespit edilerek, komşu işyerlerinin işverenleri ve çalışanlarının bilgisine başvurulmalı, işçilik alacakları dosyasının eksiksiz bir örneği bu dosya içine alınarak, davacının işçilik alacakları dosyasının dava dilekçesinde, çalışmasının 04/01/1994 tarihinden başladığına dair açıklaması değerlendirilmeli, mahkemece dinlenen bir kısım tanıklar tarafından davacının 5-6 ay kadar ara verdiği beyan edildiğinden,bu husus tanıklardan ayrıntılı olarak sorulup,ara verilen dönem olduğunun sabit olması halinde, bu dönem belirlenerek hak düşürücü süre açısından değerlendirilmeli, gerçek ve fiili çalışma olgusu üzerinde hassasiyetle durulmalı, böylelikle uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 09/05/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.