20. Hukuk Dairesi 2016/4641 E. , 2018/1867 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 13/08/2014 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin İzmir ili, Narlıdere ilçesi 6105 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tam maliki iken ..... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/1099 E. - 2004/345 K. sayılı mahkeme kararı ile taşınmazının bir kısmının tescil harici bırakıldığını bu davanın Hazine tarafından açıldığını ve verilen hükmün 25/11//2004 tarihinde kesinleştiğini, taşınmazın tapu sicilinin özel mülkiyete konu yermiş gibi tescili sağlandığını ve güvenilen tapu sicil kaydı ile mülkiyet nakillerine sebebiyet verilerek müvekkilinin mülkiyet sahibi olduğunu, daha sonra Hazinenin açmış olduğu dava neticesinde tapu kaydının iptaline sebebiyet verdiğini ve müvekkilinin mülkiyet hakkının sona erdirildiğini bu eylem ve işlemler ile müvekkilinin zarara uğraması nedeni ile dava konusu taşınmazın dava tarihindeki piyasa değeri olan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00.-TL zararının doğduğunu belirterek zararın doğduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu bedelin davalıdan tahsili ile müvekkillerine verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 25/06/2015 tarihli duruşmada sunduğu ıslah dilekçesi ile, talep ettikleri tazminat miktarını 217900,00.-TL"ye artırmış, dava tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; yukarıda belirtilen gerekçeler uyarınca, ıslah dilekçesi de gözönünde tutularak davanın kısmen kabulü ile,
216.164,48.-TL"nin davacıdan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davalılara 1/2"şer hisse itibari ile verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin ise vazgeçme nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar nisbi harca tabi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır” hükmüne yer verilmiştir.
.....
Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Nitekim bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481, 24.12.2013 gün ve 2013/21- 445 E. - 2013/1625 K. sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Yargılama aşamasında taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Kural olarak ıslah işlemi harca tabi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, ıslah edilen dava değeri üzerinden nisbi tarifeye göre ıslah harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir. Islah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilam harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde 10.000.-TL tazminat talebinde bulunmuş, dava niteliği itibariyle nisbi harca tâbi olmasına rağmen, dava harcını 25,20.-TL maktu harç yatırmış, sonra da; ıslah dilekçesi ile dava değerini arttırmış ancak ıslah harcını yatırmamıştır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek, dava ve ıslah harcı tamamlanmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece; yürürlükteki harçlar tarifesi uyarınca dava ve ıslah edilen dava değeri üzerinden dava ve ıslah harcını ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harcı tamamlanan miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı tamamlanmayan dava ve ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, sair hususların incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, 15/03/2018 günü oybirliği ile karar verildi.