Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/425
Karar No: 2021/3232
Karar Tarihi: 10.06.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019/425 Esas 2021/3232 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2019/425 E.  ,  2021/3232 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS



    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın bir kısım taşınmazlar yönünden mirabırakan veya davalılarla ilgisi bulunmadığından, 1251 ada 25 parsel sayılı taşınmazda bulunan 1 ve 4 nolu bağımsız bölüm yönünden satışların gerçek olduğu, diğer taşınmazlar yönünden mirasbırakan adına kayıt bulunmadığından tapu iptali ve tescil istenemeyeceği, tenkis yönünden ise taşınmazlarda mirasbırakanın katkısı kanıtlanamadığından asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince de asıl ve birleştirilen davalarda davacılarının istinaf başvurusunun tenkis yönünden kabulü araştırma yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, diğer talepler yönünden istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile karar kaldırılarak 1251 ada 25 parsel sayılı taşınmazda bulunan 1 ve 4 nolu bağımsız bölümler yönünden temliğin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalılar adına kayıtlı olmayan taşınmazlar yönünden davanın reddine ilişkin olarak verilen karar asıl ve birleştirilen davada davalılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.06.2021 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar ... vd. vekili Avukat ve diğerleri gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:


    -KARAR-

    Asıl ve birleştirilen davalar, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
    Asıl davada davacılar, mirasbırakan ...ın kızların mal kaçırmak amacıyla satın aldığı taşınmazları davalılar oğlu ...ve torunları adına tescil ettirdiğini, mirabırakanın lokanta işlettiğini, davalı ...’in babasından 10 yıllık kontrat alarak düşük bedel ile lokantayı ele geçirdiğini, davalı ...’in dükkana mal gelecek beyanı ile imza almak bahanesiyle vekaletname aldığını ve adına taşınmazlar tescil ettirdiğini ileri sürerek Şişli’de bulunan 1661 ada 27, 1664 ada 24, 1260 ada 20 parsel 2 nolu bağımsız bölüm, 1292 ada 79 parsel 3 nolu bağımsız bölüm, 1245 ada 24 parsel 3 nolu bağımsız bölüm, 1251 ada, 25 nolu parsel sayılı taşınmazda bulunan 1,4 ve 5 nolu bağımsız bölüm, 1073 ada 82 parsel sayılı taşınmazda bulunan 2,4 ve 5 nolu bağımsız bölümler, 1005 ada 12 parselde bulunan 4 nolu bağımsız bölüm, Karabük’te bulunan 120 ada 29 ve 76 parsel, 121 ada 69 parsel, 126 ada 85 parsel, 126 ada 103 parsel, 127 ada 32 ve 81 parseller ile 145 ada 46 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adlarına miras payı oranında tesciline, olmazsa tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
    Birleştirilen davalarda davacılar ise, aynı sebeple 1073 ada 82 parsel sayılı taşınmazda bulunan 2,4 ve 5 nolu bağımsız bölüm dışındaki taşınmazlar yönünden miras payı oranında iptal tescile karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında tenkis isteğinde de bulunmuşlardır.
    Asıl ve birleştirilen davalarda davalılar, bir kısım taşınmazların mirasbırakanla veya kendileri ile ilgisi bulunmadığını, mirasbırakanın son 20 yıldır çalışmadığı, lokantayı işlettiklerini, ve mirasbırakana hasılattan payını her akşam muntazaman verdiklerini, 2003 yılından itibaren lokantanın mirasbırakan tarafından davalı ...’e kiralandığını, kira bedellerinin hesabına düzenli olarak ödendiğini, vekaletname alınmadığını, mirasbırakanın banklarda parası ve başka taşınmazları da olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    İlk Derece Mahkemesince, bir kısım taşınmazlar yönünden mirasbırakan veya davalılarla ilgisi bulunmadığından, 1251 ada 25 parsel sayılı taşınmazda bulunan 1 ve 4 nolu bağımsız bölüm yönünden satışların gerçek olduğu, diğer taşınmazlar yönünden mirasbırakan adına kayıt bulunmadığından tapu iptali ve tescil istenemeyeceği, tenkis yönünden ise taşınmazlarda mirasbırakanın katkısı kanıtlanamadığından asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince de asıl ve birleştirilen davalarda davacılarının istinaf başvurusunun tenkis yönünden kabulü araştırma yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, diğer talepler yönünden istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile karar kaldırılarak 1251 ada 25 parsel sayılı taşınmazda bulunan 1 ve 4 nolu bağımsız bölümler yönünden temliğin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalılar adına kayıtlı olmayan taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan 1927 doğumlu ...ın 03.12.2011 tarihinde ölümü ile geriye davacılar ...kendisinden önce ölen kızı ...’nın çocukları ... ve ...in mirasçı olarak kaldığı, davalılar...’in davalı ...’in çocukları olduğu, dava konusu 1251 ada 25 parsel sayılı taşınmazda bulunan 1 nolu bağımsız bölümün 27.04.1984 tarihinde dava dışı 3. kişiden satın alınarak eşit olarak mirasbırakan ve davalı ... adına tescil edildiği, 23.11.2006 tarihli akitle taşınmazın tamamının 28.000TL bedelle davalı ...’a devredildiği, aynı yer 4 nolu bağımsız bölüm mirasbırakan adına kayıtlı iken 22.06.2009 tarihinde 150.000TL bedelle davalı ...’e devredildiği, dava konusu 1661 ada 27 parsel, 1664 ada 24 parselin 2/3 payının, 1260 ada 20 parsel 2 nolu bağımsız bölüm, 1292 ada 79 parsel 3 nolu bağımsız bölüm, 1245 ada 24 parsel 3 nolu bağımsız bölümün dava dışı 3. kişilerden farklı tarihlerde davalı ... tarafından satın alındığı, 1251 ada 25 parsel sayılı taşınmazda bulunan 5 nolu bağımsız bölüm davalı ... ve 1005 ada 12 parselde bulunan 4 nolu bağımsız bölümün davalı ... tarafından dava dışı 3. kişiden satın alındığı, mirasbırakan adına kayda rastlanmadığı, dava konusu 1073 ada 82 parsel sayılı taşınmazda bulunan 2, 4 ve 5 nolu bağımsız bölümlerin dava dışı ... isimli kişi adına kayıtlı olduğu mirasbırakan veya davalılar ile ilgisi olmadığı, Karabük’te bulunan 120 ada 29 ve 76 parsel, 121 ada 69 parsel, 126 ada 85 parsel, 126 ada 103 parsel, 127 ada
    32 ve 81 parseller ile 145 ada 46 parsel sayılı taşınmazların ise senetsizden 20 yılı aşkın zamandır zilyetlik nedeniyle davalı ... adına kadastro tespiti ile tescil edildiği, taşınmazların köy karar defterlerinden mirasbırakan ...’ye aitken dava dışı ...e satış suretiyle devredildiği, onunda davalı ...’e temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Böyle bir durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." şeklinde yer alan hükümlerle, açılmış bir davada ispat yükünün kural olarak davacıya yüklendiği tartışmasızdır.
    Somut olayda; dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanlarından, davalıların 1251 ada 25 parsel sayılı taşınmazda bulunan 1 ve 4 nolu bağımsız bölümleri alım gücünün bulunduğu, 23.11.2006 tarihinde 28.000TL’nin davalı ... ve 24.07.2009 tarihinde 150.000TL’nin davalı ... tarafından mirasbırakanın banka hesabına yatırıldığı, bedellerin nemalarıyla birlikte halen mirasbırakanın hesabında bulunduğu, satış bedellerinin terekeden çıktığı, bu durumda muvazaa iddiasının kanıtlandığından söz etme olanağı yoktur.
    Hal böyle olunca, dava konusu 1251 ada 25 parsel 1 ve 4 nolu bağımsız bölümlere ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, tenkis isteği yönünden ise toplanan ve toplanacak taraf delilleri değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesine gönderme kararı verilmesi de isabetli değildir.
    Kabule göre de, davalar birleştirilseler de ayrı dava olma özelliklerini koruduklarından her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi de hatalıdır.
    Asıl ve birleştirilen davalarda davalılar vekilin değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nun 371/1-a maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HMK"nin 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi