Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/11068
Karar No: 2018/1863

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/11068 Esas 2018/1863 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/11068 E.  ,  2018/1863 K.

    "İçtihat Metni"

    ......
    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Yörede 1983 yılında yapılan kadastro sırasında ......7253 parsel sayılı 613,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 1744 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması sonucu orman tahdit sınırları dışına çıkartıldığı, Ocak 1955 tarih 193 sıra numaralı tapu kaydı ile tamamının ......ilyetliğinde bulunduğu belirtilerek ....... adına tespit edilmiştir.
    İtirazı tapulama komisyonunca reddedilen Hazine 20.06.1984 tarihli dilekçe ile; 7253 parsel sayılı taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanunla değişik 2.madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığını belirterek tespitin iptal edilip Hazine adına tescile karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
    ......Mahkemesi 24.07.1984 gün 1984/152-155 sayılı kararla; davaya konu taşınmazın 1973 yılında yapılan tapulama sırasında kadastro dışı bırakıldığı, 1983 yılında yapılan kadastronun ikinci kadastro olduğu, ilk yapılan tapulama sırasında nizalı taşınmazın tapulama dışı bırakılması işleminin bir tapulama faaliyeti olduğu ve bu tapulama dışı bırakma işlemi itiraz edilmeksizin kesinleştiğinden tapulama mahkemesinin görevsiz olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş ve bu karar Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 26.03.1985 tarih 1985/5806 – 3503 E.K. sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
    Davacı Hazine vekili 21.01.1990 havale tarihli dava dilekçesi ile ; .....7253 parsel sayılı taşınmazın içinde bulunduğu alanın 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sırasında .....olarak sınırlandırıldığını, 23.11.1944 tarihinde tapuya tescil edildiğini, daha sonra davalının murisinin hasımsız olarak ...... Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı dava ile davalı adına olan tapu kaydının yüzölçümünün ..... Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.04.1954 tarih ve 953/462 – 954/59 sayılı kararı ile 82710,00 m²"den 215000,00 m²"ye yüzölçümüne çıkartıldığını, 1972 yılında yapılan tapulama ile dava konusu yer Devlet ormanı sınırları içinde olduğundan aynı yüzölçümüyle tesbit edildiğini ve 6173 parsel numarası verilerek Hazine adına tescil edildiğini, ancak; davalı tarafın tapusu 82710,00 m² olduğu halde Devlet ormanı dışında kalan 102 dönümlük yerin tapu malikleri adına tesbit ve tescil edildiğini, tapu maliklerine tapuda yazılı olandan daha fazla yerin 1972 yılında yapılan tapulama ile verildiğini ve kesinleştiğini, 1744 sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonra dava konusu yerin Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığını, sonrasında aynı yerde ikinci defa tapulama çalışması yapıldığını ve dava konusu 7253 parselin davalı adına tesbit edildiğini, tesbite yaptıkları itiraz sonucu Üsküdar Tapulama Hâkimliğinin 24.07.1984 tarih 1984/152-155 sayılı kararı ile mahkemenin görevsizliğine karar verildiğini, davalı tarafın tapusunun geçersiz olmakla birlikte tapu miktarından daha fazla yer verildiğini ve taşınmazın sınırında fiilen orman bulunduğunu, tapu
    .....

    hudutlarının genişletilmeye elverişli olduğunu ve tapu miktar fazlasının.... Ormanından çıkarılan yer olduğunu belirterek, ......253 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
    ....Hukuk Mahkemesinin 13.09.1993 tarih ve 1990/1033 -1993/589 sayılı kararıyla dava konusu ..... mevkiinde bulunan 7253 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmiş, verilen karar temyiz edilmediği gerekçesiyle de 13.09.1994 tarihinde de kesinleşme şerhi verilmiştir.
    Temyiz eden ... vekili 12.05.2011 tarihli dilekçesiyle......Hukuk Mahkemesinin 13.09.1993 tarih ve 1990/1033 -1993/589 E.K. sayılı kararında davalı olarak yer alan .....müvekkilinin murisi olduğunu, anılan mahkemeye dava açıldığı tarihte müvekkilinin murisi davalı ... Sıtkı Atalay’ın ölü olduğunu, davanın ölü kişiye karşı açıldığı ve mahkemenin ölü kişi aleyhine açılan davayı usûlsüz olarak ilân yoluyla dava dilekçesi tebliğ ettirip kesinleştirdiği gerekçeleriyle .....Hukuk Mahkemesinin 13.09.1993 tarih ve 1990/1033 -1993/589 E.K. sayılı kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 18/02/2013 tarih 2013/158-1444 E.K. sayılı kararı ile; “Mahkemece, dava dilekçesi davalı ... . iki kez tebliğe çıkarılmış, ancak her iki tebligatın da tebliğ yapılamadan iade edilmesi üzerine herhangi bir adres araştırması yapılmadan dava dilekçesi davalı ... .....ilânen tebliğ edilmiştir. Ne var ki, iade kararı ile getirtilen nüfus kaydına göre davalı .........dava tarihinden çok önce 18.07.1959 tarihinde vefat ettiği ve mirasçılarına husumetin yaygınlaştırılmadan hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemenin bu uygulaması, ölü davalı gerçek kişinin mirasçılarının Anayasa ile güvence altına alınan davaya karşı cevap, savunma ve delillerini bildirme imkânının kısıtlanması niteliğindedir.
    Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukukî dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını da içerir. (HMK madde 27)
    Tarafların, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkı anayasal bir hak olduğu gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının da en önemli unsurudur.
    Anayasanın 36. maddesine göre herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Adil yargılama hakkı hak arama özgürlüğünün uygulamaya yönelik uzantısı niteliğinde olduğundan, ölü davalının mirasçıları belirlenip davaya dahil edilmeden, delil toplanılması, savunma ve delillerini bildirmelerine olanak verilmeden keşif kararı alınarak hüküm kurulması savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğu gibi adil yargılanma hakkı ve hukukî dinlenilme hakkına da aykırıdır.
    Bir davanın görülmesi için taraf teşkili esastır. Hâkimin bu hususu resen gözetmesi gerekir. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Mahkeme, tarafların hukukî dinlenilme hakkının gereği olarak, tarafları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden delilleri toplayıp hükmünü veremez.
    Yukarıda açıklanan nedenler ile karar şekli anlamda kesinleşmemiştir. Karara kesinleştirme şerhi vermiş olması, bu hukukî olguyu değiştirmez. Dosya kapsamına göre şekli anlamda kesinleşen bir hükmün varlığının kabulü mümkün değildir.
    Hal böyle olunca, öncelikle ölü davalının tüm mirasçılarının tereddütte mahal bırakmayacak şekilde belirlenmesi için veraset ilâmı çıkartmak üzere davacı vekiline yetki ve süre verilmesi, bu şekilde belirlenen mirasçılara Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak, dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ ettirilmek suretiyle husumet mirasçılara yaygınlaştırılarak, dosyada taraf teşkilinin tamamlanması; davada yer alan tüm tarafların savunma ve delillerini bildirmelerine olanak tanınması, tarafların iddia ve savunmalarında belirttikleri deliller toplanmalı, Üsküdar Tapulama Mahkemesi 24.07.1984 tarih ve 1984/152-155 sayılı kararının yine mirasçılar tarafından bu dava gibi temyiz edilip edilmediği
    -3- 2017/11068-2018/1863

    araştırılarak, temyiz edilmiş ise, sonucu beklenmeli, 5831 sayılı Kanunun 8. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen Ek 4. maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde kullanım kadastrosu ve güncelleme çalışmalarının yapılıp yapılmadığı kadastro müdürlüğünden sorularak, yapılmış ise, bu çalışmalarda dava konusu taşınmazın ne gibi işlem gördüğü, hakkında kullanım kadastro tutanağı düzenlenip düzenlenmediği, düzenlenmişse, buna ilişkin bütün tutanak, belge, liste ve askı ilân cetvelleri dosya arasına alınmalı, yine karar tarihinden sonra 26.04.2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe giren, 6831 sayılı Orman Kanununun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2, 2896 ve 3302 sayılı kanunlar ile değişik 2/B maddesi gereğince, nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla düzenlenen, 19.04.2012 tarihli ve 6292 sayılı “Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkındaki Kanunun davaya etkisi değerlendirilmeli, oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
    Açıklanan hususlardan özellikle taraf teşkili yöntemince tamamlanmadan, hukukî dinlenilme hakkı gözardı edilerek, davanın taraflarının savunma ve delillerini bildirmelerine olanak tanınmadan, Anayasa ile güvence altına alınan savunma hakkını kısıtlayacak biçimde işin esasına girilerek davanın sonuçlandırılması önemli bir usûl hatası olup, bozmayı gerektirmiştir ” denilmiştir.
    Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine, dava konusu 7253 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi davalı ... ......mirasçıları adına miras hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu ve daha sonra 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde sahasında kalan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 3116 sayılı Kanuna göre 1943 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 17.04.1981 tarihinde yapılıp dava tarihinde kesinleşen 1744 sayılı Kanunla değişik aplikasyon ve 2. madde uygulaması ile 1990 yılında yapılıp 04.01.1991 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen 3302 sayılı Kanunla değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır
    Mahkemece, dava konusu taşınmazın 6292 sayılı Kanunun 7. maddesine göre iadesi gereken taşınmazlardan olduğu gerekçesi ile Hazinenin davasının reddine karar verilmişse de yapılan değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
    Şöyle ki ; Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli taşınmazın, 1972-1974 yıllarında yapılan tapulama çalışmalarında orman sınırları içinde bulunması nedeniyle 766 sayılı Kanunun 2. maddesi gereğince orman olarak tespit dışı bırakıldığı, 1983 yılında yapılan kadastro sırasında 7253 parsel sayısı verilerek ve Ocak 1955 tarih 193 sıra numaralı tapu kaydı uygulanarak ....adına tespit edildiği, Hazinenin açtığı dava sonucu .... Tapulama Mahkemesinin 1984/152-1984/155 sayılı kesinleşen kararı ile işlemin ikinci tapulama olduğu kabul edilerek iptal edildiği, Hazine tarafından 21.01.1990 tarihli dilekçe ile açılan dava üzerine ......ukuk Mahkemesinin 1990/1033E-1993/589K sayılı ilamıyla 7253 parselin Hazine adına tesciline karar verildiği, hükmün kesinleştirerek tapuda tescil işleminin hazine adına yapıldığı, ancak anılan kararın tespit malikinin mirasçılarının temyizi üzerine bozularak yukarıdaki esasa kayıt edildiği, 1998 yılında 2924 sayılı kanuna göre yapılan kullanım kadastro çalışmalarında ise 599 ada 4 sayılı parsel olarak Hazine adına tespit ve tescil edildiği, çekişmeli taşınmazın, 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman tahdidinde, ..... sınırları içinde kaldığı, daha sonra 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanunla değişik 2.madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, davalıların tutunduğu tapu kaydının .....tarih 116 nolu kök tapudan ifraz yoluyla oluştuğu, anılan kök tapunun 82710 m2 olan yüzölçümünün -4- 2017/11068-2018/1863


    Orman ve Hazinenin taraf olmadığı, ....Hukuk Mahkemesinin 21.04.1954 tarih ve 1953/462-1954/179 sayılı kararı ile 215160 m2’ye çıkartılarak haritaya bağlanıp tescil edildiği, daha sonra Haziran 1954 tarih 21 nolu kayıt ile ......ve arkadaşlarına geçtiği, bu sırada ......24.09.1954 tarih ve 1578 nolu harita gereğince özel parselasyon yapılıp 6570 m2’sinin yol olarak ayrıldıktan sonra kalan 178640 m2’si 1 ila 20 adalarda 353 adet özel parsele ifraz edildiği, dava konusu taşınmazında bu şekilde ifrazen oluştuğu, çekişmeli taşınmazın kök tapunun miktarıyla geçerli kapsamı dışında kaldığı anlaşılmaktadır.
    1744 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması sonucu orman dışına çıkartılan yerlerde tapu kaydına değer verilebilmesi için dayanılan tapu kaydının ; çekişmeli yeri miktarı ve sınırları itibariyle kapsaması, ilk orman kadastrosunun kesinleşmesinden önce oluşması, orman kadastrosunun itirazsız kesinleşmesi ve tapu kaydının 4785 sayılı Kanun karşısında geçerliliğini sürdürmesi gerekmektedir. Davalıların tutunduğu tapu kaydının geldisi olan Rebüülahir 1285 tarih D.9 Y.116 nolu tapu kaydının sınırları değişir ve genişletilebilir nitelikte ve Devlet ormanına bitişik olduğundan, 3402 sayılı Kanunun 20/C, 21 ve 32/3 maddeleri uyarınca sabit sınırlarla bağlantı kurularak kapsamı tespit edilmelidir. Kök tapunun miktarı hükmen artırılmış ise de anılan kararda Orman Yönetimi ve Hazine taraf olmadığından kök tapudaki miktara itibar edilmelidir. Çekişmeli taşınmazın, kök tapunun miktarı olan 82710 m2 yüzölçümlü alanın dışında kaldığı belirlendiğinden 1744 sayılı Kanunun 2. maddesi uyarınca orman niteliğini yitirmesi nedeniyle tapu sahipleri adına orman sınırı dışına çıkarılacak yerler doğru esasa dayalı tapu kaydının yüzölçümünden fazla olamayacağından Hazinenin davasının reddine karar verilmesi isabetsizdir.
    Diğer taraftan davaya konu 7253 parsel sayılı taşınmazın kullanım kadastrosu sırasında 599 ada 4 parsel numarasını aldığı anlaşılmakla, 599 ada 4 parselin tutanak ve tapu kaydı getirtilip incelenmeli davada taraf olmayan gerçek veya tüzel kişiler adlarına tapuda kayıtlı olduğunun belirlenmesi halinde tapu maliki/malikleri davaya dahil edilerek delil ve belgeleri istenip incelenmeli sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik incelemeyle dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir..
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 15/03/2018 günü oy birliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi