
Esas No: 2021/3833
Karar No: 2022/6806
Karar Tarihi: 10.05.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/3833 Esas 2022/6806 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/3833 E. , 2022/6806 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Anadolu 17. İş Mahkemesi
Dava, iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair verilen karara karşı, davacı ... davalı vekillerinin istinafa başvurması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 41.Hukuk Dairesince davalı vekilinin istinaf istemlerinin esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında kısmen kabul ve kısmen redde dair karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 41.Hukuk Dairesince verilen karar davalı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
I- İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi sigortalının iş kazasında vefatı nedeniyle eş ... lehine 100.000 TL maddi ve 150.000 TL manevi, çocuklardan ... lehine 30.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi, çocuk Aleyna lehine 20.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi, çocuk ... lehine 100.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
II- CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ... Mühendislik ile müvekkili firma arasında ömrünü tamamlamış lastik geri kazanım ve bertaraf tesisinin anahtar teslim kurulumu için sözleşme imzalandığı, ekipmanların montajında, kurulumundan ... şirketinin sorumlu olduğu, kazanın meydana geldiği tarihte tesisin kurulumunun tamamlanmadığı, müteveffa kazalının işyerinde sadece denemeler esnasında uygulamaları görmek için orada bulunduğu, bu halde bile müvekkilin gerekli eğitimleri ve kişisel koruyucu ekipmanları verdiği, Kolluk tarafından düzenlenen tutanaklarda geçen zehirlenme ibarelerinin kanıtsız ve dayanağı olmayan suçlamalar olduğu, müvekkil şirketin kusurunun bulunmadığını beyan ederek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesince; “1- Maddi tazminat yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddine,
Davacı ... için 19.850,34 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 04/10/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı ... için 19.151,85 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 04/10/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı ... yönünden açılan maddi tazminat talebinin reddine,
2-Manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddine,
Davacı ... için 80.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04/10/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı ... için 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04/10/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı ... için 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04/10/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı ... için 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04/10/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Bölge Adliye Mahkemesince özetle “I-1-Davalının istinaf kanun yoluna başvuru taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Davalıdan alınması gereken 23.157,23 TL karar ve ilam harcından davalı tarafça yatırılan 4.081,56 TL'nin mahsubu ile bakiye 19.075,67 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılamasına ilişkin davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
II-Davacıların istinaf itirazlarının manevi tazminat miktarları yönünden yerinde olduğu, buna göre ilk derece mahkemesince verilen kararın kısmen usul ve yasaya aykırı olduğu, lakin dosyada delillerin toplanmış olmasına göre karardaki hata ve eksikliklerin yerel mahkemesine gönderilmeksizin dosya üzerinden Dairemizce değerlendirilip yeniden hüküm kurulabileceği anlaşıldığından, HMK 'nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına,
A)Davanın kısmen kabulü ile,
1- Maddi tazminat yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddine,
Davacı ... için 19.850,34 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 04/10/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı ... için 19.151,85 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 04/10/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı ... yönünden açılan maddi tazminat talebinin reddine,
2-Manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddine,
Davacı ... için 150.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04/10/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı ... için 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04/10/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı ... için 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04/10/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı ... için 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 04/10/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle: hükme esas alınan kusur raporunun olayın oluşuna ve rücu dava dosyasında kabul edilen oranlara uygun olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesince manevi tazminat miktarlarının artırılmasına karar verilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
A) Davalı vekilinin davacı ... lehine hükmedilen maddi tazminat, ... lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminatlar ile ... ve ... lehine hükmedilen manevi tazminatlara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde
Mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 8. maddesinin 3. fıkrasına göre, “Bölge Adliye Mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beşbin” ibaresi 6763 sayılı Kanunun 5. maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
Mülga 5521 sayılı Kanunun, 6763 sayılı Kanun 5. maddesi ile değişik beşinci fıkrasına göre parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı öngörülmüştür.
25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesinde “temyiz edilemeyen kararlar” sayılmış ancak miktar itibariyle kesinliğe bu maddede yer verilmemiş, 7/3. maddede, 6100 sayılı HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, Bölge adliye mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK Ek madde 1 hükmüne göre de, 362. maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.
HMK 362/2. maddesine göre “Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir”
HMK 366. maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. madde uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E. - 1990/4 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verebilecektir.
Yukarıda belirtildiği şekilde, iş mahkemelerinin kararlarının istinaf incelemesi sonucu Bölge adliye mahkemelerince verilen kararlarda karar tarihine göre kesinlik sınırı: 20.07.2016 - 01.12.2016 tarihleri arasında 5.000,00 TL; 02.12.2016 tarihi sonrası için 40.000,00 TL; 01.01.2017 sonrası için 41.530,00 TL, 01.01.2018 tarihi sonrası için 47.530,00 TL; 01.01.2019 tarihi sonrası için 58.800,00 TL, 01.01.2020 tarihi sonrası için 72.070,00 TL, 01.01.2021 tarihi sonrası için 78.630,00 TL’dir.
Somut olay incelendiğinde Bölge Adliye Mahkemesinin 14.07.2021 tarihli kararıyla davalının istinaf istemlerinin esastan reddine, davacıların istinaf isteminin kabulü ile davacı ... lehine 19.850,34 TL maddi, ... lehine 19.151,85 TL maddi ve 50.000 TL manevi, ... ve ... lehine 50.000 TL’şer manevi tazminata hükmedildiği
6100 sayılı HMK’nun 110. maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı dikkate alındığında, davacıların her biri lehine hükmedilen ve maddi ve manevi tazminat istemlerinin birbirlerinden bağımsız olarak Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinde yürürlükte olan 78.630,00 TL’lik temyiz (kesinlik) sınırının altında kaldığı anlaşılmakla davalı vekilinin anılan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının kesinlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.
B) Davalı vekilinin davacı ... lehine hükmedilen manevi tazminata ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz edenin sıfatına temyiz kapsam ve nedenleriyle kanunun açık hükmüne aykırı görülen sebeplere göre; davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Somut olayda her ne kadar kusur oranı temyiz sebebi yapılmış ise de; hükme esas alınan kusur raporunda müteveffa sigortalının %15 oranındaki kusuru oranının kesinleştiği, davalının %85 oranındaki kusur oranından davacılara karşı müteselsilen sorumlu olduğu, %85 oranındaki bu kusurun davalı ile iş kazasının gerçekleşmesinde kusuru bulunan dava harici üçüncü kişiler arasındaki aidiyetinin, kendi aralarında ileride açılma ihtimali bulunan rücu dava dosyasında tartışılıp karara bağlanması imkanının bulunmasına göre bu husus bozma sebebi yapılmamıştır.
1- 6100 sayılı HMK’nun “yargılama giderlerinin kapsamı” başlığını taşıyan 323. maddesinde yargılama giderlerinin hangi kalemleri kapsadığı tek tek sayılmış, bu madde içerisinde “Başvurma , karar ve ilam harçları yargılama gideri” kapsamında belirtilmiş, “yargılama giderlerinden sorumluluk” başlığını taşıyan 326. maddede “kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği,” “yargılama giderlerine hükmedilmesi” başlığını taşıyan 332. maddesinde ise; “yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği, yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümün hüküm altında gösterileceği,” hüküm altına alınmıştır.
492 sayılı Harçlar Kanunun 15. Maddesinde “Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev'i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır.” 16/1- 1.cümlesinde “Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır.” 28/1-a maddesinde “Karar ve İlam Harcı” düzenlenmiş olup “Karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir. Şu kadar ki, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanır. Bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez.” Hükümleri yer almaktadır.
Anayasa Mahkemesinin 14.01.2010 tarihli ve E. 2009/27, K. 2010/9 sayılı Kararında da belirtildiği üzere “Harç, idarece yapılan bir hizmetten yararlananlardan bu hizmet dolayısıyla alınan para, diğer bir deyimle verginin özel ve ayrık bir türüdür. Bu nedenle diğer harçlarda olduğu gibi, yargı harçlarında da kural; harcın, davayı açan veya harca mevzu olan işlemin yapılmasını isteyen kişi tarafından ödenmesidir. Ancak yargı yoluna başvurmak, başvuran kişiye bir harç yükümlülüğü yüklediği gibi, başvuranın haklı çıkması halinde bu yükümlülük yer değiştirmekte ve davada haksız çıkan tarafa yükletilmektedir. Bu nedenle nispi harca tabi davalarda, yargılama sonunda ödenecek harç miktarıyla birlikte, harcın gerçek sorumlusu da mahkeme kararıyla belirlenmektedir.”
Bu açıklamalar doğrultusunda somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddolması nedeniyle aleyhine yüklenecek harcın ilk derece mahkemesince aleyhine hükmedilmiş olan tazminat miktarı üzerinden hesap edilmesi gereken nispi karar ve ilam harcı olacağı açık olmasına karşın; Bölge Adliye Mahkemesinin iş bu temyize konu edilen kararında olduğu gibi davacının istinaf başvurusunun kabulü nedeniyle artırılan tazminat miktarlarının davalıya yüklenen harçta dikkate alınması hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları ile HMK 369.maddesi kapsamında kanunun açık hükmüne aykırılıklar da gözetilerek, ... Bölge Adliye Mahkemesi 41. Hukuk Dairesince verilen hüküm bozulmalıdır.
Ne var ki bu konuların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi hükmü bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 41. Hukuk Dairesinin 13.01.2021 tarih ve 2020/1653 E- 2021/15 K sayılı kararının “I nolu bendinin 2 nolu alt bendinin” silinerek yerine:
“2- Davalıdan alınması gereken 16.326,23 TL karar ve ilam harcından davalı tarafça yatırılan 4.081,56 TL'nin mahsubu ile bakiye 12.244,67 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına, hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harçlarının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.05.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.