Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/3920
Karar No: 2022/6810
Karar Tarihi: 10.05.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/3920 Esas 2022/6810 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/3920 E.  ,  2022/6810 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Yerköy Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Dava, meslek hastalığı nedeniyle sürekli iş göremezliğe uğradığı iddiasıyla sigortalının maddi ve manevi zararlarının tazmini istemine ilişkindir.
    İlk derece mahkemesince ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I- İSTEM:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 01.12.1992 tarihinde davalı işveren bünyesindeki Çimento fabrikasında çalışmaya başlayıp farin değirmeni, laboratuvar ünitesi, çimento değirmeni ve klinker yükleme sisteminde çalıştığını ve 14.07.2009 tarihinde iş akdinin feshedildiğini, müvekkilinin 17 yıl bilfiil çalışması nedeniyle cilt hastalığı, hipertansiyon, hastalığı, astım ve bronşit hastalıklarına yakalandığını bu hastalıkların mesleki nitelikte olduğunu iş gücünden yoksun bıraktığına dair devlet hastanesi raporları bulunduğunu beyanla fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak üzere 1.000,00 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
    II- CEVAP:
    Davalı vekilinin cevap dilekçesinde: davacının bahse konu tüm rahatsızlıklarının zaten işe başlamadan evvel mevcut olduğunu, yaptığı işlerden kaynaklı olmadığını, işe başladıktan sonra ortaya çıkan hastalıkları olduysa bile meslek hastalığı niteliğinde olmadığını, davacının uzun süre laborant ve kantarcı olarak çalıştığını, bu iki birim açısından da davacının iddiasının aksine tansiyon, astım, alerji ve benzeri rahatsızlıklara sebebiyet verebilecek yada mevcut rahatsızlıkları arttırabilecek bir iş ortamının söz konusu olmadığını, anılan yerlerde vardiyalı iş olmakla birlikte ağır ve tehlikeli işler yönetmeliğine göre ağır ve tehlikeli sayılmayan işler olduğunu, ayrıca ÇEİS vasıtası ile yapılan maruziyet ölçümlerinde tozlu ortam olarak da değerlendirilmediğini, davacı işçinin çalışmış olduğu müvekkili şirkete ait işyeri bir çimento fabrikası olduğunu, burada hammadde taşıma bantları, kepçeler ve vinçler ile üretim bölümüne aktarıldığını, buradan çıkan ürünler benzeri alet yardımıyla istiflenerek, taşınıp, tahliye edildiğini, davacının tansiyon rahatsızlığının sebebinin yaptığı iş olmadığını, davacıda mevcut alerjik bir cilt rahatsızlığının çalıştığı iş ortamı ile uzaktan yakından alakası olmadığını, ayrıca fabrika genelinde gürültülü ortamlarda kulak koruyucular, gözlük ve toz maskelerinin kullanımının da mecburi olduğu, davacının tansiyon hastalığına rağmen yüksükte çalıştırıldığını da iddia ettiği, oysa ki çimento değirmeninde yüksekte çalışma yalnız 15 günde bir kapak açma, ızgara deliklerinin kontrolü ve temizlenmesi amacıyla yapılmakta olduğunu, bu çalışma sırasında yükseklik sadece 428 cm olduğu, bu iş yapılırken kişisel koruyucu ekipmanların da kesinlikle kullanıldığını, ağır malzemeler vinç yardımıyla kaldırıldığını, bu çalışma vardiyalı sistemde değişik vardiyalara denk geldiğinden çalışanlara sadece 1,5-2 ayda bir tesadüf ettiğini, kaldı ki davacının o ünitede klinker tartımı ve otomatik sistemle kamyon yüklemesi yaptığını, dosyaya sunulan belge ve raporlar karşısında davacı tarafın meslek hastalığı iddialarının soyut olduğunu, davacının çalıştığı dönemlerde astım hastalığı yada benzeri hastalıklarla ilgili herhangi bir şikayetinin bulunmadığını, davacının çalıştığı müvekkili şirkete ait işyerinde işçilerin periyodik sağlık kontrolüne tabi tutuldukları, davacının çalıştığı ortamın tozlu olduğu bu sebeple rahatsızlık yaşadığı iddiasının da gerçek dışı olduğunu, davacının çalıştığı ortamın iddiasının aksine tozlu olmadığını, davacı gibi diğer işçilerin de rutin kontrollerden geçtiklerini ve ayrıca tozlu ortamlarda çalışan işçilere de tozdan korunma amaçlı maskeler verdiklerini, müvekkili şirkette düzenli olarak solunabilir toz ölçümü yapıldığını, bu ölçümler de düzenli olarak raporlandığını, müvekkili şirketin işyerinde davacı ile aynı pozisyonda ve birimde çok daha uzun yıllar çalışan işçiler bulunduğunu, bu güne değin toz sebebi ile yapılmış bir şikayetin, ortaya çıkan bir rahatsızlığın olmadığını ayrıca davacının iş akdinin müvekkili şirket tarafından feshedilmesi neticesinde manevi yönden zarara uğradığını ve depresyona girerek işten çakılması neticesinde bedeni anlamda çalışamaz hale geldiği yönündeki iddiasının da bütünüyle hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    III- MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
    Bölge Adliye Mahkemesince “Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, Davalı vekilinin istinaf başvurusunun karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/4.maddesine göre manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedileceği, somut uyuşmazlıkta; vekille temsil edilen davalı lehine maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden ayrı ayrı vekâlet ücretleri takdir edilmesi gerekirken tek vekâlet ücreti takdir edilmesinin hatalı olduğuna işaretle II-) Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,
    1- Davanın reddine,
    2-Davalı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maddi tazminat talebi yönünden 1.000 TL vekâlet ücretinin; manevi tazminat talebi yönünden ise 4.080 TL vekâlet ücretinin, davacıdan alınıp davalıya verilmesine,” karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle: müvekkilinin cilt rahatsızlığının çimento içerisindeki kimyasal maddelerden kaynaklı olduğunu, müvekkilinin cildiye bölümünde yapılan muayenelerinde “potassium dichromate” ve “thiuram mix” adı verilen kimyasallara maruz kaldığının tespit edildiğini, bu maddelerin çimentonun ham maddesi olduğunu, bu hususun dosya kapsamında alınan raporlarda irdelenmediğini, bu hususta Adli Tıp Genel Kurulundan veya Üniversite Hastanelerinden meslek hastalığı hakkında rapor alınması gerektiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin tazminat davaları açısından SGK tarafından olayın iş kazası veya meslek hastalığı olarak tespiti yargılamanın esasını çözüme kavuşturmadan önce açıklığa kavuşturulması gereken bir sorun niteliğindedir.
    6100 sayılı HMK’nun Ön Sorun ve Bekletici Sorun Başlığını taşıyan 3. Ayrımında 163.maddede: Yargılama sırasında, davaya ilişkin bir ön sorun ortaya çıkarsa, ilgili taraf, bunu dilekçe vermek suretiyle yahut duruşma sırasında sözlü olarak ileri sürebilir. 164.maddesinde “Hâkim, taraflardan birinin ileri sürdüğü ön sorunu incelemeye değer bulursa, belirleyeceği süre içinde, varsa delilleriyle birlikte cevabını bildirmesi için diğer tarafa tefhim veya tebliğ eder. Ön sorun hakkında iki taraf arasında uyuşmazlık varsa, hâkim gerekirse tarafları davet edip dinledikten sonra kararını verir. Hâkim, ön sorun hakkındaki kararını taraflara tefhim veya tebliğ eder.165.maddesinde ise “Bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir. Bir davanın incelenmesi ve sonuçlandırılması başka bir davanın veya idari makamın çözümüne bağlı ise mahkeme, ilgili tarafa görevli mahkemeye veya idari makama başvurması için uygun bir süre verir. Bu süre içinde görevli mahkemeye veya idari makama başvurulmadığı takdirde, ilgili taraf bu husustaki iddiasından vazgeçmiş sayılarak esas dava hakkında karar verilir.” Düzenlemeleri yer almaktadır.
    İş Kazası 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 13.maddesine göre;
    a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
    b) (Değişik bend: 17.04.2008-5754 S.K./8.mad) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
    c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
    d) ( Değişik bend: 17.04.2008-5754 S.K./8.mad) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
    e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.
    Meslek Hastalığı ise 5510 sayılı Kanunun 14.maddesinde tanımlanmış olup, Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleridir.
    İş Kazası ve Meslek Hastalığı arasındaki temel fark iş Kazasının ani bir olay sonucu meydana gelirken Meslek hastalığının çalışılan ortam ve koşullar neticesindeki süreç neticesinde meydana gelmesidir
    5510 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde İş kazasının 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 nci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde iş kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği bildirilmiştir.
    Öte yandan, 5510 sayılı Yasa'nın 18'nci maddesinde Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla; iş kazası nedeniyle iş göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verileceği, 19'ncu maddesinde iş kazası sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık Kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az % 10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanacağı bildirilmiştir.
    Kurumca sigortalının sürekli iş göremezlik oranının belirlenerek sigortalıya gelir bağlanabilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın iş kazası veya meslek hastalığı niteliğinde olup olmadığının tespiti ön sorundur.
    Kuruma belirtilen şekilde bir bildirimde bulunulmadığının anlaşılması halinde ise yapılacak iş, davacıya iş kazasını veya meslek hastalığını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca iş kazası veya meslek hastalığı olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazası/ meslek hastalığı tespiti” davası açması için önel verilmesi, önel içerisinde dava açılması halinde iş bu davanın sonucu beklenilerek, sonucuna göre davacı sigortalının Kurum tarafından sürekli iş göremezlik oranın tespiti ve giderek tespit edilen bu oran doğrultusunda gelir bağlanmasının temini sağlandıktan sonra tazminat davasının çözüme kavuşturulması gerektiği açıktır. (Kapatılan 21. HD’nin 14.01.2020 Tarih 2019/411 E- 2020/66 K, Aynı mahiyette aynı dairenin 03.07.2018 tarih ve 2016/19961 E- 2018/5961 K sayılı, 14.05.2013 tarih ve 2013/1704 E- 2013/9754K sayılı kararları da bu doğrultudadır)
    Somut olayda, davacı sigortalının, davalı şirkete ait çimento fabrikasında çalışması sürecinde maruz kaldığı kimyasal maddeler nedeniyle meslek hastalığına uğradığını iddia etmiş olduğu, Kurum müfettişi tarafından tahkikat raporu düzenlenerek kurum sağlık kurulu raporu sonucuna göre zararlandırıcı olayın, meslek hastalığı kabul edilip edilmeyeceğinin belirtildiği, Kurum Sağlık Kurulunun 25.06.2015 tarihli raporunda ise olayın alerjik kontakt dermatit, eritema ve egzema hastalıklarının mesleki olmadığına karar verildiği, Mahkemece Kurum sağlık raporuna itiraz nedeniyle Yüksek Sağlık Kurulundan rapor alınmadan Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan rapor alındığı, alınan raporda da sigortalıda mevcut hastalıkların meslek hastalığı niteliğinde olmadığının tespit edildiği anlaşılmaktadır.
    Bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece yapılacak iş, SGK tarafından dava konusu olayın meslek hastalığı olarak tespitinin kurum sağlık kurulu rapor sonucuna bağlandığı ve bu raporda da davacıdaki rahatsızlığın mesleki olmadığının tespit edilmiş olmasına göre, davacıya kuruma ve işverene karşı işyerinde çalışması nedeniyle bünyesinde geliştiğini iddia ettiği hastalıkların meslek hastalığı niteliğinde olduğunun tespitine dair dava açması için (HMK 165.maddesi kapsamında) önel vermek, verilecek bu önel neticesinde süresi içerisinde açılacak davayı bekletici mesele yaparak tespit davasının sonucuna göre davacının iş bu davaya konu maddi ve manevi tazminat istemi hakkında bir karar vermekten ibarettir.
    İlk Derece Mahkemesince, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10/05/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi