Esas No: 2021/6944
Karar No: 2022/6815
Karar Tarihi: 10.05.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/6944 Esas 2022/6815 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararları için açılan dava kısmen kabul edilmiştir. Ancak davalı şirketin tüzel kişiliğinin terkin edilmesi nedeniyle taraf ehliyeti olmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle davalı şirketin ihyası ve taraf teşkili sağlandıktan sonra davaya devam edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca, davacı çocuk hakkında vekilinin görevlendirilmesine dair vekâletnamenin dosyada olmadığı belirlenmiştir. Bu nedenle davacı tarafından avukata vekâletnamesini ibraz etmesi için kesin süre içerir muhtıra tebliğ edilmesi gerekmektedir. Karar ve ilam harcı miktarı adil bir şekilde hesaplanmadığı ve hatalı bir şekilde belirlendiği belirtilmiştir. Bu nedenlerle mahkeme hükmü bozulmuştur.
Kanun maddeleri:
- Medeni Hukuk ve Usul Hukuku
- Ticaret Kanunu
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 77. madde
- Harçlar Kanunu, 15., 16./1, ve 28/1-a maddeleri
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, (kapatılan) 21. Hukuk Dairesi'nin bozma kararına uyularak ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacılar vekili ve davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, ... 1995, s. 231). Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder (Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, ... 2000, s.288).Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.06.2007 tarih, 2007/10-358 Esas, 2007/337 Karar sayılı kararında da benimsendiği üzere; ticari şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. Şayet tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. Bu durumda, tüzel kişiliğin yeniden ihyasına gidilerek taraf teşkili sağlanmak suretiyle yargılamanın devamının sağlanması gerekir. Şu halde yapılması gereken iş; anılan HGK kararı çerçevesinde, tüzel kişiliği sona eren davalı şirketin ihyası için tasfiye memurluğu ile Ticaret Siciline husumet yöneltilerek ayrı bir dava açılması için davacı tarafa uygun bir süre verilmeli, dava açıldığı takdirde bu davanın sonucu beklenmeli, tüzel kişiliğin yeniden ihyası halinde, taraf teşkili sağlanarak, sonucuna göre karar verilmelidir.
Somut olayda, davalı ...S. Geri Dönüşebilir Atık Maddeler İnşaat Petrol Ürünleri Turizm Temizlik Nakliyat Taahhüt Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nin vekil tarafından temsil edildiği kabul edilerek yargılama yapılarak vekiline karar tebliği ile yetinilmiş ise de; Ticaret Sicil Gazetesinden yapılan incelemede, anılan davalı şirketin 27.02.2015 tarihinde Türk Ticaret Kanunun geçici 7.maddesi gereğince ticaret sicilinden terkin edildiği anlaşılmaktadır.
O halde taraf ehliyeti bulunmayan adı geçen davalı şirket adına karar verilebilmesi için anılan davalı şirketin usulüne uygun ihyasına dair karar alındıktan sonra, usulüne uygun şekilde taraf teşkilinin sağlanması gerekmektedir
2- Davacı çocuk ...’in ilk derece mahkemesi kararından önce 18 yaşını ikmal ederek dava ehliyetini kazandığı, anılan davacı adına velayeten düzenlenmiş bulunan vekâletnameye dayanılarak vekili tarafından temsil edildiği, anılan davacının vekilini görevlendirmesine dair vekâletinin dosya kapsamında yer almadığı anlaşılmaktadır.
O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 77. maddesi gereğince; avukata davacı ... vekili olduğuna ilişkin vekâletnamesini ibraz etmesi için kesin süre içerir muhtıra tebliğ edilip, vekâletname sunulmaması halinde ise, davacı asile yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçe ile bildirmesi için kesin süre içerir muhtıra tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanması gerekmektedir.
3- 492 sayılı Harçlar Kanunun 15. Maddesinde “Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev'i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır.” 16/1- 1.cümlesinde “Değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır.” 28/1-a maddesinde “Karar ve İlam Harcı” düzenlenmiş olup “Karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir. Şu kadar ki, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanır. Bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez.” Hükümleri yer almaktadır.
Somut olayda kabule göre hüküm altına alınan tazminat alacakları üzerinden hükmedilmesi gereken karar ve ilam harcı miktarının 3.278.88 TL olması gerekirken yazılı şekilde 88,03 TL harca hükmedilmesi de hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, özellikle kanunun açık hükmüne aykırı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekili ile davalılardan ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları dikkate alınarak bu aşamada davacı ve davalı vekillerinin temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin mahkeme hükmü bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 10.05.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.