20. Hukuk Dairesi 2016/4416 E. , 2018/1858 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 29/12/2004 tarihli dilekçesi ile müvekkilinin ... köyünde ev yapmak için Hazine tarafından satılan arsalara talip olduğunu, ilgili tapu müdürlüğüne gittiğini, kontrol memuru olarak görev yapan ...’ın müvekkili ile ilgilendiğini, 162 ada 2 parselde 5448 m2 yüzölçümlü taşınmazı sattığını, toplam 3327.000.000.-TL miktarı sayman mutemed alındı makbuzu karşılığında ödediğini, bunun karşılığında 18.09.2001 tarih ..... yevmiye 831 sayfada kayıtlı tapu verildiğini, ancak bir süre sonra müvekkilin elindeki senetle başvurduğunu çapını çıkartmak istediğini bunun üzerine bu yerin harita ve krokiye dayanmadığını kadastro sırasında tespit edilmediğini ve zeminde karşılığının olmadığının belirtildiği, müvekkilinin tapu memuru tarafından dolandırıldığını müvekkilin makbuzlu olarak 3327.000.000.-TL ve makbuzsuz olarak 2500.000.000.-TL ödediğini buna rağmen elinde sahte bir tapu kaldığını, tapu memuru hakkında suç duyurusunda bulunduğunu ve hakkında mahkumiyet hükmü kurulduğunu belirterek şük olduğunu ancak temyiz hakkını saklı tutmak kaydı ile müddeabihi raporda belirlenen 167525,63.-TL"ye artırdıklarını dava tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; Hazine aleyhine açılan davanın husumet nedeni ile reddine, davalı tapu kadastro müdürlüğü hakkında açılan davanın kabulü ile 3327.-TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine hüküm Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 20.05.2013 tarih, 2247-9930 E.K. sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “4721 sayılı TMK"nın 1007/3. maddesi gereğince Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Bu durumda, davaya konu tapu sicili ...... ilçesinde bulunduğundan ve .... Mahkemeleri yetkili olduğundan, mahkemenin yetkisizliğine ve dosyanın yetkili ve görevli ....... Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması, doğru görülmemiştir.” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak verilen yetkisizlik kararı üzerine dosya .... Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmiş, yapılan yargılama sonucu Hazine aleyhine açılan davanın husumet nedeni ile reddine, davalı tapu kadastro müdürlüğü hakkında açılan davanın kabulü ile; 3327.-TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün taraf vekillerince temyiz edilmiş, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 27.01.2015 tarih, 2014/24976-2015/986 E.K. sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
- 2 -
2016/4416 - 2018/1858
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “4721 sayılı TMK"nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur." hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu sicil müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında; kişilerin mal varlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece, Devletin memuruna rücuu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır.
Bu nedenle, somut olayda 4721 sayılı Kanunun 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğu anlaşıldığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle, TMK"nın 1007. maddesi gereğince açılan tazminata ilişkindir.
Söz konusu madde gereğince açılan tazminat davalarında davalı sıfatı Hazinenin olup, davalılardan Hazine hakkındaki davanın kabulüne, davalı tapu ve kadastro yönünden ise pasif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, doğru görülmemiştir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu tapu kadastro genel müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine, Hazine aleyhine açılan davanın kabulü ile 3327,00.-TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen miktarın 260,00.-TL"sine 28.02.2002, 2263,00.-TL"sine 13.03.2002, 804.-TL"sine 18.02.2002 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat istemine ilişkindir.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; davacının köyü olan .... ili, .... ilçesi, .... köyünden ev almak için .... Mal Müdürlüğüne başvurduğu, o tarihlerde .... Kadastro Müdürlüğünde görevli ...’ın Kadastro Genel Müdürlüğüne ait bir yer bulunduğunu belirterek düzenlediği sahte evraklarla zeminde bulunmayan .... ilçesi, .... köyü, Köyiçi mevkiine ait 162 ada 2 parsel sayılı taşınmaza ilişkin tapu düzenleyerek, bunu toplam 3.327,00.-TL karşılığında davacıya sattığı ve davacı adına da tapu sicili oluşturduğu, daha sonra davacının taşınmazının çapını çıkarmak için kadastro müdürlüğüne başvurduğunda bu durumun fark edildiği, ...’ın ise ....Mahkemesinin 2005/189, 2006/39 sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda resmi evrakta sahtecilik suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, kararın da kesinleştiği anlaşılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 15/03/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.