11. Hukuk Dairesi 2016/3611 E. , 2018/925 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasında görülen davada.... bozmaya uyularak verilen 29/12/2015 tarih ve 2014/311-2015/1122 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı bankanın .... Şubesinden kullandığı kredinin teminatı olarak 25.000-TL bedelli çeki şubeye teslim ettiğini, müvekkilinin borçlarını ödedikten sonra teminatının kendisine iadesini istediğini ancak cevap alamadığını, bunun üzerine yıllık mevduat faiziyle birlikte 22/8/2005 tarihindeki tutarı 115.000-TL olarak hesapladıkları alacaklarının 10.000-TL’lik kısmının 22/8/2005 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini; birleşen davada ise asıl dava dosyasında saklı tuttukları fazlaya ilişkin hakları olan 15.000TL ve yasal faizi olan 104.313,19TL’nin tahsilini istemiştir.
Davalı banka vekili, davacı şirketin müvekkili banka .... Şubesi müşterilerinden olduğunu ve müvekkilinden muhtelif tarihlerde kredi kullandığını ve bunlara karşılık olarak da teminatlar gösterdiğini, dava konusu 25.000-TL bedelli çek yaprağının kredi risklerinin 2004 yılında kapanmış olmasına rağmen müvekkili banka tarafından iade edilmediğini, 115.000-TL istenilmesinin hukuken geçerli olmadığını, hangi hukuki gerekçe ile çek bedelini faiziyle talep ettiklerini açıklamadıklarını, çekin keşide tarihi 15/11/1998 olup yasal sürelerin geçtiğini, kambiyo senedi vasfını yitirdiğini, haksız ve hukuki dayanağı bulunmayan davanın reddini; birleşen davada ise talebin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, asıl davada davanın dava dilekçesindeki talep dikkate alınarak kabulü ile, 10.000-TL"nin 25/11/1998 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, asıl davada, bozmadan sonra ıslah usulen mümkün olmadığından, ıslaha konu talebin bu nedenle reddine; birleşen davanın ise zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları ile davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
./..
2- Mahkemece, faizin işlemeye başladığı tarih olarak çekin keşide tarihi esas alınmış ise de, iddianın ileri sürülüş biçimi ve dosya kapsamı uyarınca, davalının söz konusu çeki iade borcu, kredinin davacı yanca kapandığı tarihte muaccel hale gelmiş olup davacı yanca bu yoldaki talebi içeren 07.04.2005 tarihli dilekçenin davalı banka kayıtlarına intikal ettiği anlaşılan 11.04.2005 tarihinde davalı bankanın iade borcu bakımından temerrüde düşmüş olduğu, ancak dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak faizin 22.08.2005 itibaren işletilmesi gerektiği anlaşılmakta olup, açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekiyor ise de, bu husus, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yerel mahkeme kararının faiz başlangıcı yönünden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarida (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekili-nin ise sair temyiz itiralarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile yerel mahkeme kararının hüküm fıkrasının 1-a maddesinin ikinci satı-rındaki "25.11.1998" tarihi yerine "22.08.2005" tarihi yazılmak suretiyle kararın davalı yararına DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 42,60 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davalıya iadesine, 08/02/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
....
KARŞI OY
Dava, 15.11.1998 keşide tarihli dava dışı....tarafından keşide edilen ve kullanılan kredinin teminatı olarak davalı bankaya verildiği iddia edilen çekin kredi borcunun kapatılmasından sonra 11.04.2005 tarihinde iadesi talep edilmesine rağmen çekin iade edilmemesi nedeniyle zarar gerçekleştiği iddiasıyla açılan çek bedeli ve faizinin tahsili istemine ilişkin olup; dava 26.10.2005 tarihinde açılmıştır.
Keşideci .....n çek hesabında yapılan incelemeye göre 29.09.2006 tarihi itibariyle dava konusu .....seri numaralı çek henüz ödenmemiş ve bankaya da ödeme için ibraz edilmemiştir. Ayrıca 03.02.2010 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu çekin davalı bankaya teslim edildiğine dair hiçbir belge ve bankada kayıt olmamakla birlikte 176343 seri numaralı senet ihbarnamesi nedeniyle dava konusu çekin davalı banka tarafından alındığı ve bu çekin 19.11.1998 tarihinde nazım hesaplardan çıkışının yapıldığı belirtilmiştir.
-/-
Dava konusu çekin muhatabı ...... Şubesi olup davacının iddiasına göre çek, davacı tarafından yine .... Şubesine teminat olarak verilmiştir. Çekin teminata yönelik inançlı işlem olarak temlik cirosu ile alınması mümkün ve hukuken geçerlidir. Ancak, uygulamada genellikle kredi veren bankaya temlik edilecek çekler bu bankanın şubelerinin muhatap oldukları kendi çekleridir. Eğer çekle çalışan hesabın bulunduğu şube aynı zamanda krediyi veren şube ise çeklerin bu şubeye temlik cirosu ile devri mümkün değildir. Zira, çekin muhatap bankanın bulunduğu şubeye ibrazında hamilin imzası (temlik cirosu değil) makbuz hükmündedir. (6762 s TTK 701/3 md, 6102 s TTK 789/4) Ayrıca çeklerde teminat cirosu olmadığından temlik cirosu ile verilmiş bir çekin teminat amacıyla verildiğini ispat yüküde hiç kuşkusuz çeki temlik cirosuyla cirolayan hamile aittir. Bu durumda, somut olayda davalı bankanın davanın bütün aşamalarında dava konusu çeki teslim almadığını savunduğu gözönüne alındığında ....... Şubesi tarafından düzenlenen 30/09/1998 tarihli senet ihbarnamesi, üzerindeki bilgilere göre dava konusu çekin teminat amacıyla davalı banka tarafından teslim alındığı hususunun ispatı için kanaatimizce bir başına yeterli değildir. Davacı tarafından muhatabı .... Şubesi olan bu çekin cirolanarak yine davalı olan . Şubesine teslim edildiği kabul edildiği takdirde ise bu cironun makbuz hükmünde olduğunun kabulü gerekmektedir.
Ayrıca, Dairemizin yerleşmiş kararlarına göre (11. H.D 2009/9795 E 2011/2319 K, 2010/15224 E 2011/14015 K, 2016/5097 E 2017/7453 K) bono veya çekin kaybedilmesi nedeniyle tahsil edilememesi sonucu uğranılan zararın tahsili istemlerinde kaybedilen senet nedeniyle kaybeden bankadan tazminat istenebilmesi ancak uğranılan zararın senet ilgilisine başvurulup alacağın tahsil edilememesi halinde mümkün olmaktadır. Yine çekin iadesinin talep edildiği 11.04.2005 tarihinde çek keşidecisi olan .... Ltd. Şti"nin bu çeki ödeyebilecek durumda olup olmadığı ve dolayısıyla davacının zararına çekin kaybolmasının yol açıp açmadığı hususu üzerinde de durulmamıştır. Somut olayda, mahkemece davacının öncelikle akidi olan ..... Ltd. Şti"ye müracaat ederek yasal yolları tüketip tüketmediği ve çeki teslim alsa dahi çek bedelini tahsil edip edemeyeceği üzerinde durulmamış; bu yönde hiçbir inceleme yapılmamıştır. Bu nedenle de işbu davada çek bedelinin doğrudan davalı bankadan tahsiline karar verilmesi Dairemizin yerleşmiş kararlarına uygun olmamıştır.
Gerek davacının dava konusu çekin kredi borcu bittiğinde iade edilmek üzere teminat amacıyla davalı bankaya teslim ettiğini ispatlayamaması, bankanın ..... Şubesine yapılan cironun makbuz hükmünde bulunmasına gerekse de davacının akidi olan ..... Ltd. Şti"ye müracaat edip zararı gerçekleşmeden doğrudan davalı bankadan çek bedelinin tahsilini isteyemeyecek olmasına göre sayın çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.