14. Hukuk Dairesi 2016/10873 E. , 2019/4517 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, 18.06.2014 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesi verilmesi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 17.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkindir.
Davacı Hazine vekili, .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/124 E. sayılı dosyasından verilen yetkiye istinaden “...”in mirasçılık belgesi verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen hükmün, davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizce 20.05.2015 tarih ve 2015/1816 Esas 2015/5600 Karar sayılı ilamda “...Dava konusu taşınmazların dosya içerisinde mevcut kadastro tutanaklarında adı geçen bilirkişilerin sağ olup olmadıkları tespit edildikten sonra bu şahıslar tanık sıfatıyla dinlenerek tutanakta edinme sebebi sütununda taşınmazın zilyedi olduğu belli olan ...isimli şahısların kim oldukları sorulup araştırılarak ve edinilecek bilgilere göre zabıta araştırması da yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir...” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş olup, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 598. maddesine göre, başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, sulh mahkemesince veya noterlikçe mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verilir. 501. maddesine göre ise, mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası devlete geçer.
TMK"nın 30. maddesinde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır.
TMK"nın 594. maddesi ile “Mirasbırakanın mirasçısı bulunup bulunmadığı veya mirasçıların tamamı bilinmiyorsa, sulh hakimi uygun araçlarla ve bir ay ara ile iki defa ilan yapıp hak sahiplerini son ilandan başlayarak en geç bir yıl içinde mirasçılık sıfatlarını bildirmeye çağırır. İlan süresinde kimse başvurmazsa ve sulh hakimi de hiçbir mirasçı tespit edememişse, miras sebebiyle istihkak davası açma hakkı saklı kalmak üzere miras Devlete geçer.” düzenlemesi getirilmiştir.
Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisi kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunur. Nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle tabi değildir (TMK md.7). Hakim çekişmesiz yargıda re"sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabilir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 29. maddesinde bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren tarafın iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, 30. maddesinde ise doğum ve ölümün öncelikle nüfus sicilindeki kayıtlarla, nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa her türlü delille kanıtlanabileceği belirtilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamı uyarınca yapılan araştırmalarda dava konusu taşınmazların kadastro tutanaklarında adı geçen bilirkişlerin adres ve kimlik bilgilerine ulaşılamadığı davacı vekilinin başkaca delillerinin de bulunamadığı, tapu maliki murisin kimlik bilgileri tespit edilemediğinden davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve soruşturma, toplanan deliller hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi varılan sonuç da davanın niteliğine uygun düşmemiştir.
Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davalarda davanın kabulüne karar verilmesi için miras bırakanın nüfusa kayıtlı olması zorunlu değildir. Miras bırakanın gerçekte var olduğu ancak nüfusa kayıtlı olmadığı, mirasçı bırakmaksızın öldüğü belirlendiği takdirde son mirasçının Hazine olacağı göz önüne alınarak buna göre mirasçılık belgesi verilmesi gerekir. Bu tür davaların reddine karar verilebilmesi için miras bırakanın hiçbir şekilde yaşamadığının, böyle bir kişinin mevcut olmadığının belirlenmesi veya davacının miras bırakanın mirasçısı olmadığının tespiti gerekir. Mahkemece verilen yetki üzerine açılan davalarda davanın kabulüne karar verilebilmesi için davacının mirasçı olmasının gerekmediği de kuşkusuzdur.
Dava konusu 30740 ada 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazın ...oğlu adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Taşınmazların 18.09.1970 tarihinde kesinleşen kadastro tutanağında taşınmazların....’i mirasçılarından olan ...adında şahıs tarafından kullanıldığının beyan edildiği, halen de bu yeri nizasız fasılasız ve malik sıfatıyla kullanılmakta olduğunun mahalli tahkikatlar ve bilirkişi beyanlarından anlaşıldığı tespit edilmekle taşınmazın tapu kaydında adı geçen ...’in mirasçıları tarafından vesaik ibraz edilmemiş olduğundan ... adına tespit ve tescilinin yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. Kadastro tespiti esnasında bilirkişi ve muhtar olarak görev yapan kişilerin hayatta olup olmadıkları ilgili kolluk kuvveti aracılığıyla tespit edilememesi halinde taşınmazlar üzerinde keşif yapılmak suretiyle taşınmazların evveliyatını, kullanımını vs. bilen, görgüye ya da duyuma dayalı bilgisine başvurulabilecek köyün yaşlı kişilerinin tespiti sağlanıp tanık olarak dinlenilmeli, taşınmazları kullanan kişiler varsa kimliği açık bir şekilde belirlenerek, taşınmazların maliki muris Hacı Ahmet ile aralarında irs bağının bulunup bulunmadığı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmeli, murisin adres ve kimlik bilgileri araştırılmalı, nüfus kayıtları Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden sorulmalıdır. Ne var ki, mahkemece bu olgular gözden kaçırılarak belirtilen doğrultuda araştırma ve soruşturma yapılmamış, tapu maliki murisin kimlik bilgileri tespit edilemediği gerekçesiyle ve mirasçıların tespit edilmemesi halinde ise son mirasçının da Hazine olacağı düşünülmeksizin davanın reddine karar verilmiştir. Eksik araştırma ve soruşturma ile karar verilemesi doğru görülmemi, açıklanan nedenlerle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.05.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.