21. Hukuk Dairesi 2017/448 E. , 2018/8064 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : . İş Mahkemesi
K A R A R
A) Davacı İstemi;
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; müvekkilinin 08.11.2010-03.09.2012 tarihleri arasında davalı şirkette metal işlerinde kaynak dikme bölümünde operatörü olarak 1.070,00 TL ücretle aralıksız çalıştığını, iş akdinin bildirimsiz ve haksız olarak feshedildiğini, işy erinde çalışırken 22.12.2012 tarihinde iş kazası geçirerek sakatlandığını, vücut fonksiyon kaybının % 40 olduğunu, davacıya işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimi verilmediğini, davalı işverenin % 100 kusurlu olduğunu, davacı işçinin sakatlığı nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep etme gereği duyulduğunu, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL maddi 100.000.00 TL manevi olmak üzere toplam 101.000,00-TL Tazminatın iş kazası tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabı;
Davalı vekili cevap dilekçesinde özet olarak; davacı işçinin davalı iş yerinde 14.03.2011-03.09.2012 tarihleri arasında çalıştığını, aylık 949,80 TL maaş aldığını, maaşın bankaya yatırıldığını, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarının ödendiğini, davacının tüm haklarını aldığına dair 2.221,09 TL"lik ödeme neticesinde ibraname imzaladığını, davalı firmayı ibra ettiğini, kazada davacı işçinin kusurlu olduğunu, sağlık hizmetine karşılık 4.000 TL ödeme yapıldığını, 320 TL"lik oksijen tedavisi gideri ve sağlık kuruluşu adına yapılmış olan 300 TL"nin ödendiğini, davalı firmanın kazada bir kusurunun olmadığını, davacının % 40 fonksiyon kaybı iddiasının asılsız olduğunu, buna ilişkin raporu kabul etmediklerini, sigortadan alınan herhangi bir ödeme varsa tenzilinin gerektiği bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
“...Davanın Kısmen Kabulüne
Davacının maddi tazminat davasının Kabulüne, 22.136,00 TL maddi tazminatın, 22/12/2011 tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıdan ödenmesine,
Davacının manevi tazminat davasının Kısmen Kabulüne, 8.000,00 TL lik manevi tazminatın 22/12/2011 tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,..”
GEREKÇE
“...Mahkememizce sigorta kayıtları getirtilmiş, SGK tahkikat raporu ile meydana gelen olayın iş kazası olduğunun belirlendiği görülmştür. Tarafların tanıkları dinlenerek alınan iş güvenliği uzmanı makina mühendisi bilirkişinin 29/04/2015 tarihli bilirkişi raporu ile davalı işverenin meydana gelen olayda %85 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, ... Sgm tarafından düzenlenen 11/12/2013 tarihli yazı ile davacının maluliyet oranın %3,3 oranında olduğunun bildirildiği görülmüştür. Hesap bilirkişisi 22/02/2016 tarihli raporu ile davacının maddi zararını belirlemiştir. Hesap bilirkişisinden alınan rapordan sonra her ne kadar davacı tarafça maluliyet oranına itiraz edildiğine ilişkin dilekçe sunulmuş ise de davalı tarafa 24/05/2016 tarihli duruşmada verilen 4 hafta kesin süreye rağmen maluliyet tespitine ilişkin dava açılmadığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, sigorta kayıtları, tahkikat raporu, tanıkların beyanları ile mahkememiz tarafından alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; davacının iş yerinde meydancı olarak çalıştırıldığı kaza tarihinde kendisine dilme makinesinin üzerindeki parçanın çapaklarını zımpara ile temizleme görevi verildiği, makineden çıkan kesilmiş paslanmaz çeliklerdeki çapakları makine çalışır durumdayken zımparaladığı sırada sağ elini makine merdanelerine sıkıştırarak yaralanması şeklinde meydana gelen olay nedeniyle davacının maddi zararının kusuru oranında davalıdan tahsiline davacının geçirdiği iş kazası nedeniyle duyduğu elem ve üzüntünün bir nebze olsun giderilmesi amacıyla davalının % 85 kusurlu olması ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilmek suretiyle manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir...”
D) Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
“..1-Hukuk Muhakemeleri Kanununun 346. maddesi gereğince; İstinaf kanun yoluna başvuru talebinin süre yönünden reddine.. ”
GEREKÇE
“... . İş Mahkemesi 2013/780 ve 2016/349 sayılı kararının, İstinaf süre tutum başvurusu dilekçesi 03/08/2016 tarihinde süresi içerisinde verilmiştir, ancak davalıya gerekçeli kararın 15/08/2016 tarihinde tebliğinden sonra ayrıntılı istinaf başvuru dilekçesi 8 günlük süresi geçtikten sonra 02/09/2016 tarihinde verilmiştir.
Başvuru sebebi veya gerekçesi süresi geçtikten sonra 02/09/2016 tarihinde gösterilmiştir.
Gerekçeli kararın taraflara tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Yapılan inceleme sonucunda; süresi içerisinde verilen süre tutum başvuru dilekçesinde, istinaf sebepleri ile gerekçesinin gösterilmediği, davalıya gerekçeli kararın
15/08/2016 tarihinde tebliğinden sonra ayrıntılı istinaf başvuru dilekçesini süresi geçtikten sonra 02/09/2016 tarihinde verdiği anlaşıldığından; HMK 346. Maddesi gereğince istinaf başvuru talebinin SÜRE YÖNÜNDEN REDDİNE karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır...”
E) Davalı Temyiz Nedenleri;
• kararın 03.08.2016 tarihinde harçları yatırılarak temyiz edildiği,
• mahkemenin kısa ve gerekçeli kararda temyiz mercini göstermediği, sadece 8 gün içinde temyiz edilebileceğini belirtmekle yetindiği,
• 03.08.2016 tarihli dilekçe ile temyizin hukuki sonuçlarının doğduğu,
• temyizin süresinde olduğunu ileri sürmüştür.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dava, iş kazasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, 22136,00 TL maddi tazminat ile 8000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 22.12.2011 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir.
Somut olayda; 28.07.2016 tarihli kısa kararın davacı ve davalı vekillerine tefhim edildiği, gerekçeli kararın 15.08.2016 tarihinde davalı vekiline tebliğ edildiği, davalı vekilinin 03.08.2016"da harçlandırmak sureti ile istinaf yoluna başvurduğu, 02.09.2016 tarihinde ise gerekçeli istinaf dilekçesini ibraz ettiği, evrak üzerinde aynı tarihli havale işleminin olduğu ve UYAP sisteminde istinaf başvuru dilekçesinin aynı tarihte kaydının yapıldığı anlaşıldığından, istinaf başvuru dilekçesinin 03.08.2016 tarihli olduğu gözetildiğinde Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun süresinde olmadığından usulden reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Davalı vekilinin istinaf başvurusuna karşı Bölge Adliye Mahkemesince istinaf incelemesi yapılması gerekirken başvurunun süresinde olmadığından usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin kararının ortadan kaldırılması gerekmiştir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
G) SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın davalı istinafı incelenmek üzere Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 08.11.2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 362/1-(a) maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 362/2. maddesinde; ""Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir."" denilmektedir.
Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararlar için kesinlik sınırı, karar tarihi 20.07.2016-01.12.2016 tarihleri arasındaki ilamlar için 25000 TL, 02.12.2016-31.12.2016 tarihleri arasında 40000 TL, 01.01.2017-31.12.2017 tarihleri arasında 41530 TL ve 01.01.2018 tarihinden sonra verilen kararlar için 47530 TL" dir.
Dava dilekçesi değerlendirildiğinde; Temyiz konusu karar kesinlik sınırı altında kaldığından temyiz talebinin kesinlik nedeniyle reddine karar verilmesi görüşünde olduğumuzdan Sayın çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.