9. Hukuk Dairesi 2017/24739 E. , 2018/1025 K.
"İçtihat Metni"....
DAVA : Davacı, fazla mesai ücreti alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı Banka’da 19/03/2002 tarihinden itibaren 19/07/2012 tarihine kadar Krediler Analiz Grubunda uzman iş analisti olarak çalışmakta iken 19/07/2012 tarihi itibariyle iş akdinin feshedildiğini, çalıştığı süre içerisinde görevi ve ağır sorumlulukları sebebiyle 4857 sayılı İş Yasası"nda belirlenen haftalık 45 saatin çok üstünde çalıştığını ve yüzlerce saat mesai yaptığını, fazla mesaiye ilişkin bilgi ve belgelerin kendisine verilmediğini, fazla mesai ücretlerinin kendisine ödenmediği gibi serbest zamanda verilmediğini iddia ederek fazla çalışma ücret alacağının tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının alacaklarının zamanaşımına uğradığını, tüm çalışma süresi boyunca fazla mesai yaptığı iddiasının gerçeklerle bağdaşmadığı gibi hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, fazla mesai alacağı bulunmadığını, taleplerinin haksız ve kötü niyetli olarak ileri sürdüğünü, tüm maaşlarının bankaya yatırıldığını, davacı ile imzalanan hizmet sözleşmesinde fazla mesai alacağının ücrete dahil olduğunun açıkça belirtildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı, davacı vekili tarafından 07.06.2017 tarihinde talep artırım dilekçesi verildiği, burada bozma sonrasında talep artırım dilekçesi verilip verilmeyeceği hususuna değinmek gerektiği, bozmadan sonra ıslah yapılıp, yapılamayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi amacı ile içtihatların birleştirilmesinin gündeme geldiği ve konunun Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunda değerlendirildiği, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu" nun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararı ile “ Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK. nın değiştirilmesine gerek olmadığına” karar verildiği, söz konusu Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu kararında özellikle ıslahın tahkikat sona erinceye kadar yapılacağı ve ilk hüküm ile tahkikatın bitmesi nedeni ile bozmadan sonra ıslah yapılamayacağının belirtildiği, dava dosyasının belirsiz alacak davası olarak açıldığı, HMK 107/2 maddesinde talep artırım dilekçesinin verileceği süre "alacağın miktarı ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu an" olarak düzenlendiği, bozma öncesi yargılama da mahkemece bilirkişi raporu aldırılmış ise de, davacı vekili tarafından 7 ve 8 nolu celselerde davalıdan işe giriş çıkış kayıtları istendikten sonra rapor aldırılmasının talep edildiği, bu durumda ilk rapora itiraz eden davacı yönünden alacağın tam ve kesin olarak belirlenmesinden bahsetmenin mümkün olmadığı, davacının alacağı gerek itirazı gerekse Yargıtay kararı gereği bozma sonrası alınan rapor ile tam ve kesin olarak tespit edildiğinden davacının bozma sonrası vermiş olduğu talep artırım dilekçesine itibar edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Belirsiz alacak davası 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile öngörülen ve alacaklıya bazı avantajlar sağlayan yeni bir dava türüdür. Sözü edilen hükme göre “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir”. Şu hale göre davanın açıldığı tarihte alacak miktarının belirlenmesi imkansız ise belirsiz alacak davası açılabilir. Öte yandan alacaklı tarafından alacağın miktar veya değerinin tam olarak belirlenmesi beklenemez ise yine belirsiz alacak davası açılabilir.
Belirsiz alacak davası ise mevcut yasal düzenleme çerçevesinde üç değişik şekilde açılabilir. Eda (tahsil talebi ile) davası niteliğinde belirsiz alacak davasının açılabileceği HMK’nun 107. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında öngörülmüştür. Tespit niteliğinde belirsiz alacağı tespit davası ise aynı maddenin 3. fıkrasına dayanmaktadır. Maddenin gerekçesine göre ise alacaklı kısmi eda külli tespit davası da açabilir. Her bir dava türünün farklı özellikleri bulunmaktadır.
Belirsiz alacak davasının tespit davası olarak açılmasının ardından, alacağın yargılama sırasında belirlenmesi üzerine HMK’nun 107/2. maddesine göre miktarın arttırılması mümkün değildir. Zira sözü edilen hüküm, belirsiz alacak davasının miktar belirtilmesi yoluyla eda davası biçiminde açılması halinde uygulama alanı bulabilir. Ancak belirsiz alacak tespit davasında yapılan yargılama ile alacak belirlendikten sonra, davanın tamamen ıslahı suretiyle alacağın tahsili talep edilebilir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı davasını kısmî eda külli tespit talepli belirsiz alacak davası olarak açmıştır. Davacı bozma sonrası dava dilekçesindeki miktarları ıslah ile artırmıştır. Bu durumda davacının bozma sonrası verdiği 08.06.2017 havale tarihli dilekçesi talep artırımı olmayıp ıslahtır. Hukukî tavsif hakime aittir. Davacının bozmadan sonra yaptığı ıslahta HMK.nun 177/1. maddesinin “Islah tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir” hükmüne ve her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK.nın değiştirilmesine gerek olmadığına ilişkin 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı YİBK aykırı olup, Mahkemece bu dilekçeye değer verilerek hüküm kurulması hatalıdır.
Açıklanan nedenlerle usule aykırı verilen kararın bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
....