11. Ceza Dairesi 2017/10000 E. , 2019/5609 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması
HÜKÜM : Mahkumiyet
I- Sanık ... hakkında başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığa yüklenen suçun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
II- Sanıklar ... ve ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık ... müdafii ile sanık ...’ın temyiz taleplerinin incelenmesine gelince;
1- Pendik Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 26.11.2010 tarihli iddianamesi ile sanıklar hakkında sahte olduğu iddia edilen, ... adına düzenlenmiş diploma, bu diplomanın noter onaylı suretleri ve ayrıca Fortis Bank’a ait çek ile sanık ... hakkında ayrıca ... adına düzenlenmiş sahte sürücü belgesinden dolayı resmi belgede sahtecilik suçundan kamu davası açıldığı, suça konu çek incelendiğinde; keşideci imzası atılmış, diğer kısımlarının boş olduğunun tespit edildiği, belgede sahtecilik suçunun oluşabilmesi için, o belgenin hukuki sonuç doğurabilecek ve ilk bakışta dikkati çekmeyecek biçimde düzenlenerek çok sayıda kişiyi aldatabilecek yetenekte olması ve bu konunun objektif olarak saptanması gerektiği; suça konu boş çek yaprağında, keşideci imzası dışında herhangi bir yazı bulunmadığından, hukuki değer taşımadığı ve bu nedenle belgede sahtecilik suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı; dosya arasında bulunan diploma aslının incelenmesinde ise, üzerinde soğuk mühür izinin olmadığı ve düzenleme tarihi olarak “15.06.1009” tarihinin yer aldığı anlaşıldığından, bu hususlar da gözetilerek, aynı okulun 2009 yılında düzenlediği bir diploma aslı veya onaylı fotokopisinin getirtilerek suça konu sahte belge aslı ile duruşmada karşılaştırmalı olarak incelenmek suretiyle özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve aldatıcı nitelikte olup olmadığının değerlendirilmesi; ayrıca sanıkların aynı belgeler nedeniyle haklarında açılan Kocaeli 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2011/359 Esas sayılı derdest dava bulunduğuna ilişen savunmaları nedeniyle, mükerrer yargılamanın önlenmesi ve zincirleme suç hükümlerinin değerlendirilmesi bakımından, söz konusu dava dosyanın getirtilerek incelenmesi, gerektiğinde ve mümkünse birleştirilmesi, mümkün olmadığı takdirde gerekli belgelerin onaylı örneklerinin dosya içerisine alınması, sonucuna göre sanıkların eylemleri ile ilgili zincirleme suç hükümlerinin uygulanma olanağının veya mükerrer dava bulunup bulunmadığının tartışılması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
2- Kabule göre de;
a-) 5237 sayılı TCK"nin 43. maddesinde, "değişik zamanlarda" ibaresine yer verilmiş olması nedeniyle, aynı zamanda düzenlenen belgeler nedeniyle zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığı anlaşılmakla; suça konu sahte belgelerin aynı anda ele geçirilmesi, değişik zamanlarda düzenlendiğine dair delil bulunmaması karşısında; 5237 sayılı TCK"nin 43. maddesinin uygulanması koşullarının oluşmadığı, ancak belge sayısının temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınması gerektiği gözetilmeden, sanıklar hakkında bu madde uyarınca cezada artırım yapılması; ayrıca sanık ...’in düzenlediği sahte sürücü belgesinin diğer belgelerle birlikte aynı anda ele geçirilmesi ve farklı zamanda düzenlediğine ilişkin delil bulunmaması karşısında, tüm belgelerin tek suç oluşturduğu gözetilmeden, sahte sürücü belgesi düzenleme suçundan ayrıca mahkumiyet hükmü kurulması,
b) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafii ve sanık ...’in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.06.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.