Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/4231
Karar No: 2021/3230
Karar Tarihi: 10.06.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019/4231 Esas 2021/3230 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2019/4231 E.  ,  2021/3230 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine dair verilen kararın davacılar, davalı ... ve davalı ... tarafından istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davalılar ...’ın istinaf başvurusunun esastan reddine, davacıların istinaf başvurusunun ise kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak davalılar ... yönünden davanın kabulüne, davalı ... yönünden ise pasif husumet yokluğundan davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, davalılar... ve vekalet ücretine hasren davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 10.06.2021 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı asil ..., temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden davalı ... vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen asilin ve vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacılar, mirasbırakanları ... ...’in alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla dava konusu 5835 parsel sayılı taşınmazdaki payını geri vermesi şartıyla kardeşi olan davalı ...’ye bedelsiz olarak satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, devredilen payın mirasbırakana iadesi için Bakırköy 9. Noterliğinin 11.12.2007 tarihli vekaletnamesi ile davalı ...’in dava dışı ...’ye vekaletname verdiğini, ancak daha sonra muris ... ile davalı ... arasında tartışmalar yaşandığını ve davalı ...’in iadeye yanaşmayarak taşınmazdaki paylarını muvazaalı olarak davalı ... ve diğer davalı ...’e devrettiğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürerek mirasbırakanları tarafından temlik edilen 1/8 payın tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
    Davalı ..., dava konusu taşınmazı bedelini ödeyerek davacıların murisi ...’den satın aldığını, daha sonra İstanbul’dan taşındığı için taşınmazdaki paylarını davalılara sattığını, satışın gerçek olduğunu; diğer davalılar ... ve ..., davacılar ile davalı ... arasındaki ilişkiyi bilmediklerini, taşınmazdaki paylarını bedelini ödeyerek satın aldıklarını, iyiniyetli olduklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    İlk derece Mahkemesince, inançlı işlem iddiasının yazılı delille ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacılar, davalı ... ve davalı ...’ın istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, davalılar ...’ın istinaf başvurusunun esastan reddine, davacıların istinaf başvurusunun ise kabulü ile, Bakırköy 9.Noterliğinin 11.12.2007 tarihli vekaletnamesinin inançlı işlemin varlığına ilişkin yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu, çekişmeli 1/8 payın mirasbırakan ... tarafından inançlı işlem ile davalı ...’e temlik edildiği, mirasbırakandan davalı ...’e temlik edilen çekişmeli 1/8 payın davalı ...’a devredildiği ve davalı ...’ın iyiniyetli olmadığı, diğer davalı ...’e devredilen payın ise mirasbırakandan temliken geçen pay olmadığı gerekçesiyle hüküm ortadan kaldırılarak davalılar ... yönünden davanın kabulü ile tapu iptali ve tescile, diğer davalı ... yönünden ise pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ... ...’in 17.10.2011 tarihinde ölümü üzerine geride mirasçı olarak eşi ve çocukları olan davacılar ... kaldıkları, dava konusu 5835 parsel (yeni 1119 ada 13 parsel) sayılı taşınmazın 1/8 payı mirasbırakan ...adına kayıtlı iken payının tamanını 30.03.2007 tarihinde ablası olan davalı ...’e satış suretiyle temlik ettiği, daha sonra ...’in de taşınmazda bulunan toplam 3/8 payından, 2/8 payını 08.02.2013 tarihinde davalı ...’e; kalan 1/8 payını da 22.02.2013 tarihinde diğer davalı ...’e devrettiği, bölge adliye mahkemesince yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilen Bakırköy 9. Noterliğinin 11.12.2007 tarih ve 54050 yev. nolu vekaletnamesinde ise davalı ...’in taşınmazdaki 1/8 payının mirasbırakan ...’e satılması hususunda dava dışı ...’ye vekaletname verdiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
    Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar.
    Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.
    Belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararında uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların yazılı delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, yazılı delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.
    Hemen belirtilmelidir ki; hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alışverişte bulunmaları, satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
    Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke
    TMK"nin 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
    Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.
    Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Nitekim bu görüşten hareketle, "kötü niyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 8.11.1991 tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşler de aynı doğrultuda gelişmiştir.
    Somut olayda, davacıların inançlı işlem iddiasını yazılı delil ile ispat edemediği, delil başlangıcı niteliğinde bir belgenin de dosyaya sunulmadığı gibi, bölge adliye mahkemesince hükme esas alınan Bakırköy 9. Noterliğinin 11.12.2007 tarihli vekaletnamesinin de niteliği ve içeriği itibariyle delil başlangıcı niteliğinde olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
    Ne var ki, davacılar dava dilekçesinde açıkça yemin deliline de dayanmış olup, mahkemece davacıların davalı ...’e yemin teklif hakkı hatırlatılmadan sonuca gidilmiştir.
    Hâl böyle olunca, davacılara davalı ...’e yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, bu hakkın kullanılıp inançlı işlemin varlığının ispatlanması halinde, diğer davalılar yönünden TMK"nın 1023. maddesi uyarınca değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.
    Davalılar ...’ın yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nın 371/1-a maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK"nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi