Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/5597
Karar No: 2018/1840

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/5597 Esas 2018/1840 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/5597 E.  ,  2018/1840 K.

    "İçtihat Metni"

    ......
    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar vekili 16.11.2015 tarihli dilekçe ile; müvekkilleri ve dava dışı kişilerin paylı mülkiyet üzere maliki olduklar.......mahallesi 359 ada 12 parsel sayılı taşınmazın 1.185,78 m2 yüzölçümlü kesiminin kıyıda kaldığı gerekçesiyle hükmen tapu kaydının iptaline karar verildiğini, bu sebeple zararın oluştuğunu, kıyıya terkin edilen kesimine yönelik fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 200.000 TL tazminat istemiyle dava açtıklarını, ..... Mahkemesinin 2012/115 E-2013/192 K. sayılı kısmi tazminat davasında kıyıya terkin edilen taşınmazın değerinin 729.254,70 TL olarak belirlendiğini, taleple bağlı kalınarak 200.000 TL tazminata hükmedildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 529.254,00 TL tazminatın 09.10.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle ek dava açmıştır.
    Davalı Hazine; davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece; davacıların 359 ada 12 parselin kıyıya terkin edilen kesimine yönelik fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 200.000 TL tazminat istemiyle dava açtıkları,..... Hukuk Mahkemesinin 2014/714 E-2015/711 K sayılı ilamıyla 200.000 TL tazminata hükmedildiği anılan davada kıyıya terkin edilen kesim için 729.254,70 TL bedel takdir edildiği, davacıların paylarına 695.917,34 TL’nin isabet ettiği gerekçesiyle kısmi davada hüküm altına alınan 200.000,00 TL bedel mahsup edilerek bakiye 495.917,34 TL tazminatın dava (16.11.2015) tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden alınarak davacılara payları oranında ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
    Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir.
    Dosya kapsamından; 1987 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında 662 parsel sayılı 1.509 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tapu kayıtları uygulanarak..... ve ortakları adlarına tespit ve tescil edildiği, satışlar yoluyla bir kısım davacılara bir kısım davacılarında murislerine ve dava dışı kişilere geçtiği, 2005 yılında yenileme kadastrosuyla 1.559,87 m2 yüzöçümlü olarak 359 ada 12 parsel numarasını aldığı, Hazine tarafından açılan dava üzerine ..... Mahkemesinin 2012/115 E-2013/192 K sayılı ilamıyla 359 ada 12 parselin 1.185,78 m2 yüzöçümlü kesiminin kıyıda kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaline, sicilden terkinine karar verildiği, 16.09.2014 tarihinde kesinleştiği, davacıların 09.10.2014 tarihinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 200.000 TL tazminat istemiyle kısmi -2- 2016/5597-2018/1840

    dava açtıkları.......Mahkemesinin 2014/714 E-2015/711 K sayılı ilamıyla 200.000 TL. tazminata hükmedildiği, temyiz üzerine Dairenin 2016/4724 E-2018/1866 K. sayılı ilamıyla araştırmaya yönelik olarak bozulduğu, anılan kısmi davada kıyıya terkin edilen kesim için 729.254,70 TL bedel takdir edildiği, davacıların paylarına 695.917,34 TL’nin isabet ettiğinin belirlendiği, davacıların bunun üzerine 16.11.2015 tarihinde eldeki ek davayı açtıkları, mahkemece kısmi davadaki bilirkişi kurul raporu esas alınarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
    4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerledirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
    Somut olaya gelince kıyılar özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün oluşturulduğu, satışlar yoluyla çekişmeli taşınmazın davacılara geçtiği bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların gerçek zararının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur. Davacıların zararı, Vakfıkebir Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/115 E- 2013/192 K. sayılı kararının kesinleştiği 16.09.2014 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerekmektedir.
    Ne var ki; kısmi ve eldeki ek davada hükme dayanak yapılan bir inşaat yüksek mühendisi, bir mülk ve bir şehir plancısı bilirkişi tarafından ortak düzenlenen 22.06.2015 tarihli raporda; tazminata konu taşınmazın kadastral arsa parseli olduğu belirtilip bir tane ve eski tarihli (15.03.1985 tarihli) emsal incelemesi yapılmak suretiyle taşınmazın dava tarihindeki değeri belirlenmiştir. Diğer taraftan bilirkişi kurulunca emsal olarak incelenen taşınmazın satış akit tablosu tapu müdürlüğünden getirtilmediğinden, satış ve değerlendirme tarihleri itibariyle çekişmeli taşınmaz ile emsalin imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediği, düşülmüş ise oranları yine davaya konu taşınmaz ile somut emsal alınarak incelenen taşınmazın bulundukları cadde veya sokak itibariyle belediyece belirlenen 2014 yılı emlak vergisine esas asgari m² değerleri belediye başkanlığından sorulup getirtilmediğinden bilirkişi kurul raporuda denetlenememektedir.
    Bu durumda somut olayda davaya konu taşınmazın değerinin yöntemine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
    Bu nedenle, mahkemece öncelikle eldeki ek dava, kısmi dava ile birleştirilmeli, ondan sonra mahkemece arsa niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan ..... payının düşülmesinin gerekip gerekmediği
    .....

    belirtilmek gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması,emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait .......tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili ..... Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, emsal alınan taşınmaz/taşınmazların satış tarihi, davalı taşınmazın ise değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 15/03/2018 günü oy birliği ile karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi