8. Hukuk Dairesi 2010/306 E. , 2010/1855 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Midyat Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 26.05.2009 gün ve 336/155 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalı ... vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak 257 ada 27 parsel sayılı taşınmazın davalı ... üzerindeki tapu kaydının kısmen iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazın niteliği gereği zilyetlik yoluyla kazanılamayacağını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı yararına kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle Fen Bilirkişileri ...ve ...’in 05.05.2009 tarihli raporlarına ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 2.725,71 m2 ‘lik taşınmaz bölümüyle ilgili davanın kabulüne, aynı krokide (B) harfi ile gösterilen 9.761,30 m2’lik kısmın ise Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşlık, kayalık ve kıraç arazi olduğu gerekçesiyle bu bölümle ilgili davanın reddine karar verilmesi üzerine; redde ilişkin hüküm kısmı davacı vekili, kabule ilişkin hüküm kısmı da davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, yapılan kadastro çalışmalarında 76.639,15 m2 yüzölçümü ile belgesizden ... adına hali arazi vasfıyla tesbit ve tapuya tescil edilen dava konusu 257 ada 27 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişilerinin sundukları krokide mavi boyalı ve (B) harfi ile gösterilen 9.761,30 m2’lik bölümünün keşifteki mahkeme gözlemine ve Ziraî Bilirkişiler ..., ... ve ...’ın hazırladıkları 08.05.2009 tarihli rapora göre taşlık ve kayalık yapıda, kıraç ve verimsiz, tarıma elverişsiz arazi olduğu ayrıntılı olarak açıklandığına göre bu bölümle ilgili olarak davanın reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin yerinde olmayan tüm temyiz itirazlarının reddi ile dava konusu taşınmazın (B) harfi ile gösterilen kısmıyla ilgili hüküm bölümünün ONANMASINA,
Davalı ... vekilinin kabule ilişkin hüküm bölümüne yönelttiği temyiz itirazlarına gelince; davacı, dava dilekçesinde taşınmazı 30 yılı aşkın süre zilyetliği bulunan Şerif İleri’den 22 yıl önce satın aldığını ileri sürmesine karşın; keşif sırasında, yerin kendisine babasından kaldığını, 15 yıldır ekip-biçtiğini ifade etmiştir. Mahkeme tarafından davacının iddialarındaki bu çelişki üzerinde durulmadığı gibi, zilyetlik yönünden yapılan araştırma da hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Bir yerin olağanüstü zamanaşımı ile edinilebilmesi için taşınmazın niteliği itibarı ile kazanılmaya elverişli yerlerden olması yanında, tespit tarihine kadar kanunda belirtilen koşullar altında 20 yıldan fazla süre ile malik sıfatıyla zilyet edilmiş olması gerekir. Bu nedenle zilyetliğin başlangıç tarihi kesin olarak belirlenmeli ve bu tarihten itibaren kazanma süresi hesap edilmelidir. Yerel bilirkişiler ve davacı şahidi, taşınmazı davacıya babasının verdiğini, 15 yıldır davacının kullandığını söylemişlerse de zilyetliğin başlangıcı ve süresi açıklığa kavuşmamıştır. Mahkemece TMK.nun 713/1 ve 996. maddeleri gözönünde bulundurularak taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, zilyetliğin ne zaman başladığı ve ne şekilde sürdürüldüğü, ayrıca zilyetliğin kimden kime devrolunduğu taşınmaz başında yapılacak olan keşifte davacı şahitlerinden sorularak tespit edilmeli, davacıya iddiaları arasındaki çelişkinin nedeni açıklattırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
Davalı ... vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde bulunduğundan kabulüyle usul ve yasaya aykırı olan kabule dair hüküm bölümünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 15,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,55 TL’nin temyiz eden davacıdan alınmasına 15.04.2010 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
Davacı, kadastro çalışmalarında “hali arazi” niteliğiyle 76639,15 m2 olarak ... adına tespit ve tescil edilen taşınmazın bir kısmını 22 yıl kadar önce Şerif İleri isimli kişiden haricen satın aldığını açıklayarak davalı adına kayıtlı olan taşınmazın bir kısmının tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ..., dava konusu yerin “hali arazi” niteliğinde olduğunu, henüz toprak işlemesinin yapılmadığını, üzerindeki fidanların birkaç yıl önce dikilmiş olduğunu, esasen idare tarafından yaptırılan tahkikatta görevlendirilen ziraatçi bilirkişinin rapor ve kapsamına göre, dava konusu yerin içerisinde geven otunun bulunduğunu, bu yeri Selahattin İleri isimli şahsın satın almak için 20.4.2006 tarihinde kaymakamlık makamına müracaat ettiğini açıklayarak koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabul ve kısmen reddine, 5.5.2008 tarihli rapor ve ekindeki 1/5000 ölçekli krokide A harfiyle gösterilen sarı renkle boyalı 2725.71 m2 lik kısmın ... adına olan tapusunun iptaliyle davacı Mustafa oğlu ... adına tapuya tesciline, aynı krokide B harfiyle işaretli 9761.30 m2 lik yere ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içerisinde davacı ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; davacı kişinin temyiz itirazları yerinde olmadığından reddine, davalı Hazinenin temyizine gelince;
1- Dava konusu yere ilişkin olarak pafta, krokisi getirilmiştir. Dava konusu 257 ada 27 nolu parselin sınırlarında: 7, 8, 9, 10, 28, 29, 30, 33, 32, 31, 26, 22, 21, 16, 15, 14, 12 ve 11 nolu parsellerin bulunduğu görülmüştür. Komşu parsellere ilişkin kadastro tutanaklarının çoğu getirilmiş, bunlardan ekseriyetinin senetsizden ilgilileri adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmıştır.
2- Komşu 257 ada 9 parsele ilişkin kadastro tutanağı getirilerek incelenmiştir. Bu yerin susuz bağ niteliğiyle 8206.19 m2 olarak 19.03.1997 tarih ve 11 sıra nolu tapu kaydı esas alınarak 27.03.1997 tarihinde Mustafa oğlu ... (davacı kişi) adına tespit gördüğü ve itirazsız olarak 30.10.1997 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir.
3- Noksanın tamamlanması yoluyla getirtilen dava dışı 257 ada 9 nolu parsele revizyon gören tapu kaydı getirilip incelenmiştir. Tamamı Mehmet oğlu Mustafa İleri (davacının babası) adına kayıtlı iken bu kişinin tapu memuru huzurundaki satışı sonucunda davacı adına kayıtlandığı anlaşılmıştır. Davacının tapuyla sahip olduğu tapunun dayanağı belgeler getirilip incelenmiştir. Davacının babası Mehmet oğlu Mustafa İleri tarafından ... ve Belediye Başkanlığı hasım gösterilerek 30.9.1991 tarihinde açılan tescil davasının yapılan yargılama neticesinde kabul kararı verildiği, dava konusu yerin kesinleşen mahkeme ilamı sonucunda tescil kararıyla oluştuğu ve tescil kararına esas olan krokinin dosyada mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki, dosya içerisinde tapunun esasını teşkil eden Midyat Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/220 esas, 1992/199 karar sayılı dosyası dahi bulunmaktadır.
4- Mahalli mahkeme, mahallinde bir kez yapmış olduğu keşifteki gözleminde; dava konusu 257 ada 27 nolu parselin bir tepenin üstü ve zirveden aşağı doğru olan yamaçlarının olduğu, henüz yeni yeni işgal edilmeye başlandığı, bir kısım yerlerin taşlık, kayalık, kıraç olduğu, bazı bölümlerine hububat ekildiği saptanmıştır. Keşifte dinlenen üç yerel bilirkişi; dava konusu taşınmazın güney sınırındaki dava dışı 8 ve 9 nolu parsellerin devamı niteliğinde olduğunu, dava konusu yerin davacıya babası tarafından verildiğini söylemişlerdir. Dinlenen davacı tanığı da davacının burayı 15 yıldan beri kullandığını, davacıya babası tarafından verildiğini beyan etmiştir. Karara esas olan ziraat bilirkişi ile fenni bilirkişiler krokili raporlarını sunmuşlardır. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin kabulündedir. Uyuşmazlık kadastroda hali arazi niteliğiyle ... adına yazılan 257 ada 27 nolu parselin davacı ve dava dışı birçok kişi tarafından (özellikle aynı soyadı taşıyan şahıslarca) bir nevi işgal edilerek ve fiilen paylaşılarak edinilmeye çalışılmasından kaynaklanmaktadır. Nitekim aynı parselin bir kısmı için 2007/324 esasta kayıtlı dava dışı Veysi Polat tarafından dava açılmış olup, mahkeme hakimi keşif zaptının gözlem kısmında bunu belirlemesine rağmen sonraki aşamalarda değinilen dava dosyasını araştırmamıştır. Bundan ayrı, Sebahattin İleri isimli kişi, bu yeri satın almak için 20.4.2006 tarihinde yerel kaymakamlığa müracaat etmiştir. Bu evrakın akibeti ilgili merciden sorulmamıştır. İdari tahkikattaki ziraatçi bilirkişinin raporu dikkate alınmamıştır. Hepsinden öte, davacının babasının hükmen tescil yoluyla edindiği tapulu yeri o yerdeki kadastro çalışmalarından 3 ay kadar önce tapudaki satıştan edinmiştir. Kendisi dilekçesinde bu yeri Şerif İleri isimli kişiden haricen aldığını açıklamış ise de, keşifte dinlenen davacı tanığı ve mahalli bilirkişiler buranın davacının babasına ait olduğunu, davacıya babasının verdiğini söylemişlerdir. Babası ise, 8 ve 9 nolu parsellerin olduğu yer için 1991 yılında MK. nun 639/1. maddesine göre tescil davası açmış ve o yerleri 1992 yılında tescil davası yoluyla kazanmıştır. Babasının 1991 yılında mahkeme ilamıyla kazandığı bir yerin hemen bitişiğinde ve kuzeyindeki dava konusu alanın daha sonra işgal edilerek ya da hali araziden açarak oğlu tarafından kazanılmaya çalışılması usul ve yasaya aykırıdır. Kaldı ki, zilyetlik süresi de dolmamıştır. İmar ve ihyası da tamamlanmamıştır. Bu durumda, davacının davasının tümüyle reddi gerekirken yerel mahkeme kararında yazılı olduğu üzere kısmen kabul kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Açıkladığım nedenlerle mahalli mahkeme kararı usulden ve esastan TMK. nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerine aykırı olmakla davanın tamamıyla reddine karar verilmesi gerekmektedir. Belirtilen nedenlerle Dairenin sayın çoğunluğunun görüşlerine katılmam mümkün olmamıştır. 15.4.2010