5. Hukuk Dairesi 2016/2207 E. , 2016/9289 K.
"İçtihat Metni"
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/12/2014
NUMARASI : 2013/513-2014/641
Taraflar arasındaki el atmanın önlenmesi ve eski hale getirme davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, davacı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, el atmanın önlenmesi ve eski hale getirme istemine ilişkindir.
Davacı, davalı idareler tarafından yapılan kanalizasyon, kaldırım ve yol yapımı sırasında yolun ve kaldırım kotunun yükselmesi nedeniyle işyerine müşteri giriş çıkışının zorlaştığını, ayrıca işyerinin yol kotunun altında kalması nedeniyle yağmur sularının işyerine dolduğunu ve bundan zarar gördüğünü ileri sürerek davalı idarelerin müdahalelerinin önlenmesini ve eski hale getirilmesini istemiştir.
Mahkemece, ASKİ Genel Müdürlüğü hakkında açılan davanın, söz konusu eylemin A.. B..nin taşaronu Özsoy İnşaat Ltd. Şti. tarafından yapıldığından bahisle sıfat yokluğundan reddine, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı hakkında açılan davanın ise idarenin işlem ve eylemleri nedeniyle verdiği zararların gideriminin tam yargı davası yoluyla idari yargıya ait olduğundan bahisle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden, dava konusu işyerinin önünde bulunan Neşet Ertaş Sokağında Aski Genel Müdürlüğü tarafından yapılan ihale ile taşaron Özsoy İnşaat Ltd. Şti."ne "Ankara İli Altındağ İlçesi Çıkrıkçılar Yokuşu ve Civarı İçmesuyu-Atıksu ve Yağmursuyu Hatları Yapım İşi"nin verildiği ve bu kapsamda bu idare adına çalışma yürütüldüğü, ayrıca Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı Koruma Uygulama Denetim Şube Müdürlüğü (KUGEM)"nün koordinatörlüğünde altyapı çalışmalarının yürütüldüğü, bu nedenle her iki idarenin çalışmaları nedeniyle davacıya ait işyerinin bulunduğu yerde yol ve kaldırım kotunun yükseltildiği, dosyada bulunan bilirkişi raporuna göre, bina gişinin bir kısmı ile yol arasında 70 cm kot farkının oluştuğu ve mağaza girişini tehlikeye soktuğu, öte yandan yağmur sularının bu alana birikmesi nedeniyle kot farkının mağaza için tehlike arzettiği, davacı tarafından davalı idarelere bu konuda ihtarnameler gönderilmesine rağmen bu durumun giderilmediği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin 1.fıkrasında idari yargıda iptal ve tam yargı davası açılabileceği; 2. fıkrasında ise "İdari yargı yetkisinin idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu, idari mahkemelerin yerindelik denetimi yapamayacakları, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremeyecekleri" belirtilmektedir.
Davacının idari işlemin iptali veya tam yargı mahiyetinde tazminat davası açmadığı, mülkiyet hakkına dayalı olarak elatmanın önlenmesi ve eski hale getirilmesini talep ettiği görülmektedir. Taraflar arasındaki çekişme hangi hususa ilişkin ise taleple bağlı kalınarak çekişmenin giderilmesi asıldır. Anılan bu kural, HMK"nin 26.maddesi hükmünün bir gereği olup, istek dışına çıkılarak karar verilemez. Hal böyle olunca, davacının talebinin inceleme ve görülme yerinin adli yargı yeri olduğu açıktır.
Bu durumda, davalı her iki idarenin de davacının zararının oluşmasında katkısı ve sorumluluğu bulunduğu anlaşıldığından, her iki idare yönünden de inceleme yapılarak, davacının söz konusu zararının nasıl giderilebileceği (Mania, mazgal yapımı, yol ve kaldırım düzenlemesi gibi) konusunda bilirkişi kurulundan ayrıntılı bir rapor alınması, gerekirse bu konuda mahallinde yeniden keşif yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gekirken uygun olmayan gereklerle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 09/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.