12. Hukuk Dairesi Esas No: 2008/13866 Karar No: 2008/17364 Karar Tarihi: 13.10.2008
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2008/13866 Esas 2008/17364 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2008/13866 E. , 2008/17364 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara 8. İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 08/04/2008 NUMARASI : 2007/1216-2008/272
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı vekili tarafından borçlu hakkında bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine geçildiği ve borçluya gönderilen örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliğ edilmesinden sonra borçlu vekili tarafından yasal süresi içerisinde icra mahkemesine başvurulduğu ve takibe itiraz edildiği anlaşılmaktadır. İtiraz dilekçesinde takip dayanağı bononun ilgili borcun lehtar A.K.’a 29.06.2007 tarihli sözleşme nedeniyle teminat olarak verildiği ileri sürülmüş; takip alacaklısı vekili ise bonolara ciro ile sahip olan müvekkilinin (iyiniyetli hamil) sıfatını taşıdığını, lehtara yapılan ödeme def"inin kendilerini bağlamayacağını beyan etmiş ve itirazın reddine karar verilmesini talep etmiştir. TTK. nun 690.maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gerekli olan aynı kanunun 599. maddesi gereğince, bonolardan dolayı kendisine müracaat edilen kimse önceki hamillerden birisiyle kendisi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan şahsi defilerini yetkili hamile karşı ileri süremez. Ancak, hamilin bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğinin takip hukuku açısından geçerli yazılı bir belge ile kanıtlanması veya cironun alacağın temliki hükmünde olması hallerinde anılan def’iler yetkili hamile karşı da ileri sürülebilir. Somut olayda takibe konu bono lehdar A. K.ın cirosu ile alacaklıya geçmiştir. Borçlu keşideci, alacaklı hamilin bonoyu iktisap ederken bile bile kendisinin zararına hareket ettiğini takip hukuku açısından geçerli yazılı bir belge ile kanıtlayamamıştır. Ancak, alacaklı vekilinin Mahkemeye verdiği 25.12.2007 tarihli cevap dilekçesinde ki beyanları incelendiğinde; keşideci borçlu ile lehdar arasında düzenlenen sözleşmeden, senedin düzenlenme nedeninden ve ilişkiden haberdar olduğu anlaşılmakla hamil olan alacaklının iyiniyetli olduğundan bahsedilemeyeceğinden yukarıda açıklanan yasa hükümleri uyarınca keşideci borçlu, lehdarla arasındaki ilişkiye dayanan şahsi def’ilerini, alacaklı hamile karşı ileri sürebilir. Borçlu tarafından sunulan 29.06.2007 tarihli satış sözleşmesi ile senedin tanzim tarihi aynı olduğu gibi miktar olarak takip dayanağı bonoya atıf yapıldığı, senedin anılan sözleşme nedeniyle peşin olarak yapılan ödemenin teminatı olarak lehdara verildiği görülmektedir. Bu durumda, dayanak belgenin yukarıda açıklanan nedenle T.T.K.’nun 688/2.maddesinde öngörülen mücerret borç ikrarını içermediği tespit edilmiş olup, tarafların sözleşme doğrultusunda edimlerini yerine getirip getirmediğinin ve dolayısı ile alacağın tahsil edilip edilmeyeceğinin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle Mahkemece, İ.İ.K.nun 170/a-2.maddesi gereğince itiraz kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 13.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.