13. Hukuk Dairesi 2016/29216 E. , 2020/510 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, yapı denetim hizmeti veren bir firma olduklarını, davalı ile gerek Düzce’de denetledikleri yapıları yardımcı kontrolör sıfatı ile denetlemesi gerekse Belediye ve bankalardaki işleri takip etmesi için anlaştıklarını ve 07.11.2006 tarihli vekaletname ile 1 yıllığına vekil tayin etiklerini, davalının şirket adına toplam 115.760,53 TL hak ediş bedeli tahsil ettiğini ve bunun 36.690,00 TL’si dışında kalan 70.172,73 TL’yi ihtarname tebliğine rağman ödemediğini ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 8.000,00 TL alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsilini istemiş; bilahare talebini 56.471,59 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile toplam 56.471,59 TL alacağının 8.000,00 TL’lik kısmının 24.11.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 48.471,59 TL’lik kısmının ise 27.04.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, hakedişlerinin tahsili amacı ile 07.11.2006 tarihli ve 1 yıl süreli vekaletname verdiği davalının tahsil ettiği hakediş bedellerinden 70.172,73 TL’sini şirketlerine ödemediğini ileri sürerek davalıdan tahsilini istemiş; mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. İleri sürülüş şekli ve dayanılan olgular çerçevesinde, davacının bu davadaki alacak istemi vekilin hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranması hukuksal nedenine dayandırılmaktadır. Gerçekten de vekil, vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlüdür. (B.K. md. 390/2) Başka bir ifade ile, müvekkilin kendisine verdiği görevi özen ve sadakatle ifa etmek yükümlülüğü altındadır. Öte yandan, müvekkilin talebi üzerine, yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun, almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle yükümlüdür. (B.K.md. 392/1) Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerler evleviyetle dahildir.
Vekilin hesap verme borcu, vekalet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup, işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. Vekilin aldıklarını geri verme borcunda muacceliyet, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlar. (Bkz. Hukuk Genel Kurulunun 2011 tarih ve 2011/13-161 esas ve 2011/276 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)
Mahkemece, davacının davalıya 07/11/2006-07/11/2007 tarihlerini kapsayan 1 yıl süreli vekaletnameyi verdiği, davalının davacı şirket hesabına yatan yapı denetim bedellerinden 56.471,59 TL’lik kısmı davacı adına tahsil etmesine rağmen davacıya ödemediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosyanın incelenmesinden davalının 07.11.2006 tarihli vekaletname ile bir yıl süreli olarak vekil tayin edildiği, davacının 06.04.2009 tarihli ihtarname ile uhdesinde bulunan 70.172,73 TL’yi 5 iş günü içinde bildirilen hesaba yatırması hususunu davalıya ihtar ettiği, 24.11.2009 tarihinde eldeki davanın açıldığı, 04.04.2016 tarihinde davacı tarafından ıslah dilekçesi verildiği ve 27.04.2016 tarihinde ıslah harcı yatırıldığı, davalı tarafından ıslah dilekçesine karşı süresinde zamanaşımı defi ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır. Ne var ki; mahkemece ıslah dilekçesine karşı ileri sürülen zamanaşımı defi hakkında bir değerlendirme yapılmamıştır. Mahkemece, vekilin aldıklarını geri verme borcunda muacceliyetin, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlayacağı hususu gözetilerek ve davacı tarafından davalıya gönderilen 06.04.2009 tarihli ihtarnamenin tebliğ tarihi de araştırılarak ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı definin değerlendirilmesi ve bu hususta olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bu değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenlerine göre, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 965,00 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/01/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.