Esas No: 2021/4864
Karar No: 2022/1980
Karar Tarihi: 29.03.2022
Danıştay 4. Daire 2021/4864 Esas 2022/1980 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2021/4864 E. , 2022/1980 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2021/4864
Karar No : 2022/1980
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ...Vergi Dairesi Başkanlığı
(...Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ...Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: ...Eğitim Hizmetleri Tic. A.Ş.'nin kanuni temsilcisi sıfatıyla davacı adına tarh edilen 2014/10, 11, 12, 2015/1, 2, 3, 5, 6. dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergileri ile ...Eğitim Hizmetleri Tic. A.Ş. adına tarh edilen 2015/4. dönemi vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... Vergi Mahkemesince verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararda; asıl şirkete ait amme borçlarının 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 5. maddesi uyarınca tahsili yoluna gidildiği ancak işlemler devam ettiğinden henüz bir ödemede bulunulmadığı gözönüne alındığında, 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesinde öngörülen tasfiyeye ilişkin işlemler yerine getirilmeden tasfiyenin sona erdiğinin kabulü mümkün olmadığından, 5520 sayılı Kanun'un 17. maddesinin 9. fıkrasında öngörülen asıl mükellefin tasfiye edilme koşulunun gerçekleşmediği, bu aşamada davacının şirket adına önerilen vergi ve cezalardan sorumlu tutulmasına hukuken olanak bulunmadığı anlaşıldığından, davacı adına yapılan dava konusu vergi ziyaı cezalı tarhiyatlarda hukuka uygunluk bulunmadığı; ...sayılı vergi/ceza ihbarnamesi yönünden ise, ...Eğitim Hizmetleri Ticaret A.Ş. adına düzenlendiği sabit bulunan dava konusu vergi/ceza ihbarnamesinin, yayımlanan 24/11/2016 tarih ve 9205 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ...Eğitim Hizmetleri Ticaret A.Ş'nin sicilden re'sen silindiği hususu ilan edildiğinden, ticaret sicilinden kaydı silinen şirket adına tarh, tahakkuk ve tahsilat işlemleri tesis edilemeyeceği gibi, tesis edilen işlemler de herhangi bir hukuki sonuç doğurmayacağı ve ticaret sicilinden silinmekle tüzel kişiliği sona eren şirketin medeni haklardan yararlanma ve bu hakları kullanma ehliyeti de son bulacağından, ticaret sicilinden silinmekle hukuki varlığı sona ermiş tüzel kişiliğin, gerek yargı mercilerinde, gerekse diğer resmi merciler önünde temsil edilebileceğinden bahsetmek de mümkün bulunmadığından, davacı tarafından açılan işbu davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne, kısmen incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Yapılan işlemlerin yerinde ve hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın aleyhe olan kısmının bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle, küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 365. maddesinde, "Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur.", 367. maddesinde, "Yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir. ....Yönetim, devredilmediği takdirde, yönetim kurulunun tüm üyelerine aittir.", "Temsil yetkisi" başlıklı 370. maddesinde de, "Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir. Yönetim kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. En az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır." hükümlerine yer verilmiştir.
Bu hükümler uyarınca, anonim şirketlerde, temsil ve ilzam yetkisinin yönetim kurulu üyelerinden bir kısmına ya da müdür sıfatıyla üçüncü bir kişiye verilebilmesi mümkün olup, bu yetkinin verilmesi halinde asıl borçludan alınamayan vergi borçlarının tahsili amacıyla ancak temsil ve ilzam yetkisi taşıyan kişiler nezdinde takip yapılabilecektir. Dolayısıyla, yönetim kurulu üyesi olmasına rağmen bu tür bir yetkisi bulunmayan kişilerin kanuni temsilci sıfatıyla şirket borçlarından sorumlu tutulabilmesi mümkün değildir.
Dosyanın incelenmesinden, 25/01/2012 tarihli Ticaret Sicil Gazetelerinde yayımlanan Genel Kurul kararı ile davacının da aralarında bulunduğu üç kişinin üç yıl süre ile ...Eğitim Hizmetleri A.Ş.' nin yönetim kurulu üyeliğine seçildiği ve bu kişiler arasından yönetim kurulu başkanı olarak seçilen Fatih Yurdakul'un münferiden şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığının ilan edildiği, 03/02/2015 tarihli Ticaret sicilinde yayımlanan Genel Kurul kararı ile 25/01/2012 tarihli Ticaret Sicil Gazetesindeki yetkilendirmenin yinelendiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen hususlar birarada değerlendirildiğinde, şirketi temsil ve ilzam yetkisinin başka bir yönetim kurulu üyesine münferiden verildiği anlaşılan asıl borçlu şirket için önerilen vergi ve cezaların ilgili dönemlerde yönetim kurulu üyesi olmakla birlikte şirketi temsil ve ilzama yetkili olmayan davacı adına tarh edilmesi ve kesilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığından sonucu itibariyle Vergi Dava Dairesi kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu ...Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 29/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.