Esas No: 2019/7060
Karar No: 2022/1730
Karar Tarihi: 30.03.2022
Danıştay 10. Daire 2019/7060 Esas 2022/1730 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2019/7060 E. , 2022/1730 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/7060
Karar No : 2022/1730
DAVACI : ...Derneği
VEKİLİ : Av. ...
DAVALI : ...Bakanlığı / ...
VEKİLLERİ : Hukuk Müşaviri Av. ...
Hukuk Müşaviri Av. ...
DAVANIN KONUSU : 16/06/2017 tarihli ve 30098 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı ile İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 5., 8., 9., 10. ve 11. maddelerinin iptali ile bu düzenlemelerin dayanağını oluşturan 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun ek 9. maddesinin 1., 2., 3., 4., 5., 6., 7. ve 8. fıkralarının Anayasaya aykırılığı iddiasıyla iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu düzenlemelerin dayanağı olan 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun ek 9. maddesinin 1., 2., 3., 4., 5., 6., 7. ve 8. fıkralarının Anayasanın 2., 7., 130. ve 131. maddelerine aykırı olduğu, Anayasaya aykırılık iddiasının ciddiye alınarak itiraz yolu ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması gerektiği, söz konusu düzenlemelerin Anayasaya, ilgili mevzuata ve yükseköğretim kurumlarının kuruluş amacına aykırı olduğu, düzenleme ile büyükşehir olan iller dışındaki bütün illerde, herhangi bir seçme hakkı tanınmaksızın, üniversite hastaneleri ile Sağlık Bakanlığına bağlı eğitim ve araştırma hastanelerinin birleştirilerek birbirlerinin içinde eritildiği, üniversite hastanelerinin Sağlık Bakanlığına devredileceği, iptali talep edilen maddelerin dayanağı Kanuna aykırı olduğu, bu düzenlemelerin üniversitelerin bilimsel ve mali özerkliğini sona erdireceği, temel tıp eğitimi ile tıpta uzmanlık eğitimini olumsuz etkileyeceği ve nihayet toplum sağlığını olumsuz etkileyeceği, eğitim kurumlarının özellikleri bir yana bırakılarak sağlık hizmeti sunma odaklı işletmelere dönüştürüldüğü, düzenlemelerin, üst hukuk normlarına aykırı şekilde gerek üniversitelerde gerekse eğitim ve araştırma hastanelerinde yönetsel ve organizasyonel şemayı ve işleyişi bozduğu, var olan düzenlemelerle çelişen ve bu düzenlemelere açıkça aykırı düşen kurallar ihdas edilerek hak ve yetki gasbına sebebiyet verdiği iddia edilmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI : Usul bakımından, davacı derneğin bu davayı açmakta menfaatinin olmadığı, dava konusu edilen maddelere yönelik olarak tek tek hukuka aykırılık sebeplerinin ortaya konulmadığı, genel olarak bu maddelerin Anayasaya ve 2547 sayılı Kanun’a aykırı olduğu yönünde iddialarda bulunulduğu, dilekçenin reddi gerektiği; esas bakımından ise, Yönetmeliğin dayanağı olan, 20/08/2016 tarihli ve 6745 sayılı Kanun’un 39. maddesi ile değiştirilen 3359 sayılı Kanun’un ek 9. maddesi hükmü ile, büyükşehir olan iller dışındaki illerde eğitim ve araştırma hizmetlerinin Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanesi veya üniversite sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinden yalnızca biri tarafından verileceği, birlikte kullanıma geçilen sağlık tesislerinin Sağlık Bakanlığının tâbi olduğu mevzuat uyarınca işletileceği, birlikte kullanıma geçilen sağlık tesislerinin döner sermaye hesaplarının sadece birlikte kullanılan birimlerle sınırlı olmak ve birlikte kullanıma geçildikten sonraki tasarruflara etkili olmak kaydıyla birleştirileceği, özlük işlemleri ile ek ödeme tavan matrah ve katsayıları ayrı olmak üzere, personele ilişkin tüm düzenlemelerin yine Sağlık Bakanlığı mevzuatı uyarınca belirleneceği düzenlemelerine yer verildiği, Kanun hükmüyle, sağlık alanında ülkemizin sahip olduğu kaynakların ve yetişmiş insan gücünün etkili ve verimli kullanılması, kaynak israfının önlenmesi, vatandaşların eğitim hastanesi/uygulama araştırma merkezi statüsünde hizmet verecek olan sağlık birimlerinde en üst seviyede sağlık hizmetinden yararlanmasının sağlanması, eğitim yönüyle de tıp ve tıpta uzmanlık eğitiminin daha nitelikli ve yaygın şekilde verilebilmesi, üniversitelerin uygulama ve araştırma merkezi oluşturamamasından kaynaklanan sorunların da aşılması, sağlık işletmeciliği yönüyle de performansa dayalı ek ödeme sistemi ile birlikte, gerek etkin hastane işletmeciliğinin sağlanması gerekse burada görev yapacak sağlık personeli ve diğer görevlilerin hizmete katılımları oranında ilave ödemeden yararlandırılarak verimliliğin artırılmasının hedeflendiği, dava konusu Yönetmelik ile yapılan düzenlemelerde Kanun hükmünün belirlediği kapsamın aşılmadığı, münhasıran Kanun'un yönetmelik ile düzenlenmesinin emrettiği konuların düzenlendiği, dava konusu edilen maddelerin dayanağı Kanuna ve hukuka uygun olduğu, Anayasaya aykırılık iddialarının ciddiye alınabilir bir yönünün bulunmadığı, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun ek 9. maddesine, 15/11/2018 tarih ve 30616 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 7151 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile iki fıkra eklenmiş, yapılan bu değişikliğin ardından Sağlık Bakanlığı tarafından, Sağlık Bakanlığına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı ile İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hazırlanmış, dava konusu Yönetmelik 04/03/2020 tarih ve 31058 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan anılan Yönetmeliğin 15. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin amacını ve dayanağını oluşturan 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun ek 9. maddesinde yeni düzenlemelere yer verilmesi ve davaya konu Yönetmeliğin tamamının yürürlükten kaldırılması, yine davacının haklarını ihlâl eder nitelikte tesis edilen herhangi bir bireysel işlemin de dava konusu edilmemesi karşısında, dava konusu düzenleyici işlemin yürürlükte bulunduğu süre içinde davacı yönünden gerçekleşmiş bir menfaat ihlalinden söz edilemeyeceğinden dava hakkında karar verilmesine olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI : ...
DÜŞÜNCESİ : Dava; 16/06/2017 tarihli, 30098 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı ile İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 5., 8., 9., 10. ve 11. maddelerinin iptali istemiyle açılmıştır.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun 6745 sayılı Kanunun 39. maddesi ile değişik Ek 9. maddesinin 1. fıkrasında; (Değişik birinci cümle: 20/8/2016-6745/39 md.) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna (7078 sayılı Kanunun 189. maddesinin 2. fıkrası uyarınca Sağlık Bakanlığına) bağlı sağlık tesisleri ile üniversitelerin tıp ve diş hekimliği alanında lisans ve uzmanlık eğitimi veren kurumlarının; eğitim, araştırma ve sağlık hizmeti sunumu için insan gücü, mali kaynak, fiziki donanım, bina, tıbbi cihaz ve diğer kaynakları karşılıklı olarak maddede belirtilen usul ve esaslara göre birlikte kullanabileceği kuralına yer verilmiştir.
Anılan maddenin son fıkrasında (Değişik fıkra: 20/8/2016-6745/39 md.) ise; birlikte kullanım ve işbirliğine ilişkin usul ve esaslar ile ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde döner sermaye gelirlerinden personele yapılacak ek ödemelere ilişkin diğer hususların Maliye Bakanlığının ve Yükseköğretim Kurulunun uygun görüşü alınarak Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle belirleneceği kurala bağlanmıştır.
Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı ve İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik (2017 tarihli Yönetmelik olarak anılacaktır) yukarıda yer verilen yasal düzenlemeye dayanılarak Sağlık Bakanlığı tarafından 16/06/2017 tarihli, 30098 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
08/05/2018 tarihli, 30415 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarına Ait Kurum ve Kuruluşlar İle Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı İle İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikle (2018 tarihli Yönetmelik değişikliği olarak anılacaktır) değişikliğe uğramış, davacı tarafından değiştirilen 2017 tarihli asıl Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin, 9. maddesinin 2. fıkrasının, 10. maddesinin 1. ve 5. fıkralarının, 11. maddesinin 7. fıkrasının iptali istemiyle Danıştay Onuncu Dairesinin 2019/9997 esasına kayden dava açılmıştır.
04/03/2020 tarihli, 31058 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan Sağlık Bakanlığına Ait Kurum Ve Kuruluşlar İle Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı İle İşbirliği Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin (2020 tarihli Yönetmelik olarak anılacaktır) 15. maddesi ile 2017 tarihli Yönetmelik ve değişiklikleri yürürlükten kaldırılmış, 2020 Yönetmeliğinin iptali istemiyle Danıştay Sekizinci Dairesinin 2020/3358 esasına kayden açılmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu ve Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığı Anayasa Mahkemesince kabul edilmektedir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75).
Düzenleyici işlemin kısmen değiştirilmesi ve/veya tümüyle yürürlükten kaldırılmasına karşın, dava konusu edilen düzenlemeleri yönünden herhangi bir değişiklik yapılmaması ya da önemli nitelikte değişikliğe gidilmemesi suretiyle yürürlüğünün sürdürülmesi halinde davanın konusuz kaldığına hukuken söz etmeye olanak bulunmamakta olup, bu nitelikteki kurallara yönelik olarak işin esasının incelenmesi gerekmektedir. Aksine bir yaklaşım, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlayan gerekçeli karar hakkının ihlali sonucunu doğuracaktır.
Dava konusu edilen düzenleyici işlemden sonraki tarihli düzenleyici işlemle değişikliğe uğrayıp daha sonra da yürürlükten kaldırılmakla birlikte sonraki düzenlemelerde önceki kuralların yürürlüğünün sona erdirilmesi, yeni ve farklı bir içerik kazandırılması halinde dava konusuz kalacaktır. Bu durum, adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlali niteliği taşımayacaktır.
Uyuşmazlığa konu 2017 tarihli Yönetmelik, 2018 tarihli Yönetmelik ile değişikliğe uğramış ve 04/03/2020 tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılmış olup, yerine yürürlüğe giren 2020 tarihli Yönetmelik kuralları ile dava konusu edilen düzenlemeler, değişikliğe uğraması halinde bu durum da dikkate alınıp karşılaştırılmak suretiyle yukarıda aktarılan ilkeler çerçevesinde incelenecektir.
İnceleme sırasında; 3359 sayılı Kanunun Ek-9. maddesiyle Maliye Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının uygun görüşünün alınmasını öngören idari usul şartının varlığı dava konusu düzenlemelerin dikkate alınması gerekmektedir.
Yürürlüğü devam eden düzenlemelere yönelik olarak; 04/03/2020 tarihinde yayımlanan Yönetmelik taslağı için uygun görüş alınmak üzere Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına Sağlık Bakanlığı tarafından başvurulması üzerine Yükseköğretim Yürütme Kurulunun 31/12/2019 tarihli, 2019.58 sayılı kararı ile Yönetmelik taslağının 11. maddesinin 4. fıkrasında yer alan düzenlemeye itirazı devam ettirdikleri, anılan fıkra ile yapılmak istenilen düzenlemenin uygun olmadığı, diğer maddelerin ise Sağlık Bakanlığının açıklamaları çerçevesinde uygun olduğu yolunda görüş verilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 130. maddesine göre;
-Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversitelerin Devlet tarafından kanunla kurulur;
-Yükseköğretim kurumlarının kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların seçimleri, görev, yetki ve sorumlulukları üniversiteler üzerinde Devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri, öğretim elemanlarının görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri, öğretim elemanı yetiştirme, üniversitelerin ve öğretim elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer kurumlar ile ilişkileri, öğretim düzeyleri ve süreleri, yükseköğretime giriş, devam ve alınacak harçlar, Devletin yapacağı yardımlar ile ilgili ilkeler, disiplin ve ceza işleri, mali işler, özlük hakları, öğretim elemanlarının uyacakları koşullar, üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi, öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine göre yürütülmesi, Yükseköğretim kuruluna ve üniversitelere Devletin sağladığı mali kaynakların kullanılması kanunla düzenlenir;
131. maddesi de; yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, yükseköğretim kurumlarındaki eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını, geliştirilmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak maksadı ile Yükseköğretim Kurulu kurulur şeklinde olup, yükseköğretime ilişkin anayasal ilke ve kurallar bu maddelerde gösterilmiştir.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 3. maddesinde; Üniversite: bilimsel özerkliğe ve kamu tüzelkişiliğine sahip yüksek düzeyde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapan; fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri kuruluş ve birimlerden oluşan bir yükseköğretim kurumu; Fakülte: Yüksek düzeyde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan; kendisine birimler bağlanabilen bir yükseköğretim kurumu; Enstitü: Üniversitelerde ve fakültelerde birden fazla benzer ve ilgili bilim dallarında lisans üstü, eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve uygulama yapan bir yükseköğretim kurumu; Uygulama ve Araştırma Merkezi: yükseköğretim kurumlarında eğitim öğretimin desteklenmesi amacıyla çeşitli alanların uygulama ihtiyacı ve bazı meslek dallarının hazırlık ve destek faaliyetleri için eğitim-öğretim, uygulama ve araştırmaların sürdürüldüğü bir yükseköğretim kurumu; Bölüm: amaç, kapsam ve nitelik yönünden bir bütün teşkil eden, birbirini tamamlayan veya birbirine yakın anabilim ve anasanat dallarından oluşan; fakültelerin ve yüksekokulların eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve uygulama birimi; Öğretim Elemanları: Yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim üyeleri, öğretim görevlileri ve araştırma görevlileri; Öğretim Üyeleri: Yükseköğretim kurumlarında görevli profesör, doçent ve doktor öğretim üyeleri; Lisans Üstü: Yüksek lisans ve doktora ile tıpta, diş hekimliğinde, eczacılıkta ve veteriner hekimlikte uzmanlık ve sanatta yeterlik eğitimini kapsadığı; Tıpta Uzmanlık: Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından düzenlenen esaslara göre yürütülen ve tıp doktorlarına belirli alanlarda özel yetenek ve yetki sağlamayı amaçlayan bir yükseköğretim olarak tanımlanmıştır.
Tıp ve diş hekimliği fakültelerinin ihtiyaç duyulan alanlarında teorik ve uygulamalı eğitim ve öğretimin desteklenmesi amacıyla çeşitli alanların uygulama ihtiyacı ve hekimlik mesleği ile bu alandaki diğer meslek dallarının hazırlık ve destek faaliyetleri için eğitim-öğretim, uygulama ve araştırma faaliyetlerinin sürdürülmesi ve bu faaliyetlerin gerektirdiği işleri yapmak üzere üniversitelerin sağlık uygulama ve araştırma merkezleri ile ağız ve diş sağlığı uygulama ve araştırma merkezlerinin uygulamaları üniversiteler tarafından işletilen hastanelerde ve sağlık tesislerinde yapılmak suretiyle yükseköğretim kurumu olarak işlev görmekte, anılan fakültelerin ayrılmaz bir parçasını oluşturmakta, 2547 sayılı Kanundaki yükseköğretim kurumları, programları ve öğretim elemanları eliyle gerçekleştirilmektedir.
3359 sayılı Kanunun Ek-9. maddesiyle tıp ve diş hekimliği fakültelerinin yükseköğretim kurumu olarak işlev görebilmesi için, sağlık uygulama ve araştırma merkezi ile ağız ve diş sağlığı uygulama ve araştırma merkezi bulunmayan veya yeterli kapasite ve eğitim altyapısı bulunmayan üniversitelerin, Sağlık Bakanlığının eğitim ve araştırma hastanelerinde birlikte kullanım protokolü imzaladığı hastanelerde veya sağlık tesislerinde yapılabilmesine olanak sağlandığı gibi Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastaneleri yönünden de üniversitelerin ilgili bölümlerinin aynı şekilde kullanılmasına hukuki zemin oluşturduğu görülmektedir.
Anayasal ilke ve kurallara göre çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amaçlayan eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversitelerin tıp ve diş hekimliği alanında lisans ve uzmanlık eğitimi veren kurumları ile Sağlık Bakanlığın bağlı sağlık tesislerinin karşılıklı olarak birlikte kullanımında, 3359 sayılı Kanundaki kuralların üniversitelere ilişkin kanunlara göre özel kanun niteliği taşımakta olup, bu kanunda hüküm bulunmaması halinde üniversitelere ilişkin kanunların, sonrasında da sağlık alanına ilişkin kanunların uygulanması şeklinde yorum tekniğinin kullanılması gerekmektedir.
Bu durum üniversitelerin bilimsel özerkliğe sahip olmalarından kaynaklanmakta olup, üniversitelerin sağlık hizmeti sunumuyla sınırlı olarak ele alınması anayasal ilke ve kurallara aykırı olacağından uyuşmazlık konusu yönetmeliğin yargısal denetiminde yukarıda belirlenen ilkeler uygulanacaktır.
Uyuşmazlık konusu 2017 tarihli Yönetmeliğin Planlama esasları başlıklı 5. maddesinin iptal isteminin incelenmesi;
Yönetmeliğin dava konusu 5. maddesinde;
"(1) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna bağlı sağlık tesisleri ile üniversitelerin ilgili birimlerinin, sağlık hizmeti sunumu ile eğitim, araştırma ve uygulama hizmetlerinin daha verimli ve etkin yürütülebilmesi amacıyla imzalanacak birlikte kullanım protokolleri, aşağıda belirtilen usul ve esaslara göre planlanır ve uygulama buna göre yürütülür.
a) Büyükşehir olan iller dışındaki illerde eğitim, araştırma ve uygulama hizmetleri, Bakanlık eğitim ve araştırma hastanesi veya üniversite sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinden yalnızca biri tarafından verilebilir.
b) Büyükşehir olan illerde eğitim, araştırma ve sağlık hizmeti sunumu için, sağlık tesisi ve üniversitenin ilgili birimleri arasında birlikte kullanım protokolü yapılabilir.
c) Birlikte kullanım protokolleri, klinik ya da branş bazlı yapılamaz.
ç) Birlikte kullanılacak sağlık tesislerine ait özellikli planlama gerektiren sağlık hizmet birimleri ve planlamaya tâbi tıbbi ekipman yatırımlarında, tıp fakültesi, diş hekimliği fakültesi ya da tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık öğrencilerinin eğitimleri ile ilgili standartları gereği rektörlüğün görüşleri alınır ve Bakanlıkça belirlenmiş olan sağlık planlamaları çerçevesinde işlem tesis edilir." kuralı yer almaktadır.
2020 tarihli Yönetmeliğin 5. maddesinde;
(1) Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık tesisleri ile üniversitelerin ilgili birimlerinin, sağlık hizmeti sunumu ile eğitim, araştırma ve uygulama hizmetlerinin daha etkin ve verimli yürütülebilmesi amacıyla imzalanacak birlikte kullanım protokolleri, aşağıda belirtilen usul ve esaslara göre planlanır ve uygulanır:
a) Büyükşehir olmayan illerde eğitim, araştırma ve uygulama hizmetleri, Bakanlık eğitim ve araştırma hastanesi veya üniversite hastanelerinden yalnızca biri tarafından verilebilir.
b) Büyükşehir olan illerde eğitim, araştırma ve sağlık hizmeti sunumu için sağlık tesisi ve üniversitenin ilgili birimleri arasında birlikte kullanım protokolü yapılabilir.
c) Birlikte kullanım protokolleri, birden fazla üniversite ile de yapılabilir. Birlikte kullanıma geçilen sağlık tesisleri ile üniversitelerin birlikte kullanım kapsamına alınan hastanelerinin döner sermaye hesapları, birlikte kullanılan birimlerle sınırlı olmak üzere birleştirilir.
ç) Birlikte kullanılacak sağlık tesislerine ait özellikli planlama gerektiren sağlık hizmet birimleri ve planlamaya tabi tıbbi ekipman yatırımlarında, tıp fakültesi, diş hekimliği fakültesi ya da tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık öğrencilerinin eğitimleri ile ilgili standartları gereği rektörlüğün görüşleri alınır ve Bakanlıkça belirlenmiş olan sağlık planlamaları çerçevesinde işlem tesis edilir.” kuralları getirilmiş; 5. maddenin 1. fıkrası, a), b) ve ç) bentlerinin c) bendi dışında dava konusu bentlerle aynı şekilde tekrar edilmiştir.
Dava konusu edilen düzenleyici işlemden sonraki tarihli düzenleyici işlemle değişikliğe uğrayıp daha sonra da yürürlükten kaldırılmakla birlikte sonraki düzenlemede önceki kuralların yürürlüğünün sona erdirildiği, yeni ve farklı bir içerik kazandırıldığı görülen 5. maddenin 1. fıkrasının c) bendi yönünden dava konusuz kaldığından davanın bu kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
Bu haliyle, dava konusu edilen düzenlemenin 5. maddenin 1. fıkrası, a), b) ve ç) bentleri yönünden herhangi bir değişiklik yapılmadığı, aynı şekilde tekrar edildiği ve yürürlüğünün sürdürüldüğü görüldüğünden adil yargılanma hakkı kapsamında işin esasının incelenmesi gerekmektedir.
2017 tarihli Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının dava konusu ç) bendinde;
“Birlikte kullanılacak sağlık tesislerine ait özellikli planlama gerektiren sağlık hizmet birimleri ve planlamaya tâbi tıbbi ekipman yatırımlarında, tıp fakültesi, diş hekimliği fakültesi ya da tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık öğrencilerinin eğitimleri ile ilgili standartları gereği rektörlüğün görüşleri alınır ve Bakanlıkça belirlenmiş olan sağlık planlamaları çerçevesinde işlem tesis edilir.” kuralı yer almaktadır.
Dava dilekçesinde, Sağlık Bakanlığınca belirlenmiş olan sağlık planlamalarının üniversite standartlarını belirleyecek olmasının 2547 sayılı Kanununa aykırı olduğu, özerkliğe zarar vereceği, cerrahi branşlarda durumun daha örünür olacağı öne sürülmektedir. Cevap dilekçesinde, 3359 sayılı Kanunun 3. maddesine göre Sağlık Bakanlığının sağlık kurum ve kuruluşlarını planlama yetkisinin bulunduğu, 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin sağlık hizmetlerini yürütme görevinin münhasıran Sağlık Bakanlığına ait olduğu, Bakanlığın sağlık kurum ve kuruluşlarına izin verme yetkisinin olduğu, özellikli hizmetlerin öncelikli olarak üniversiteler eliyle verilmesi sağlanacak şekilde planlama yapıldığı, üniversitelerin taleplerinin buna göre değerlendirildiği, hukuka uygun düzenleme yapıldığı savunulmaktadır.
Dava konusu düzenlemede, tıp fakültesi, diş hekimliği fakültesi ya da tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık öğrencilerinin eğitimleri ile ilgili standartları gereğine uygun olarak temel karar verici üniversitelere ait olup, bu görev, yetki ve sorumluluklar üniversitenin ilgili organları ve birimleri eliyle kullanılacağından, 3359 sayılı Kanunda özel hüküm bulunmayan bu konuda, yükseköğretim kurumu olarak işlev gören tıp ve diş hekimliği fakültelerinin ayrılmaz bir parçasını oluşturan sağlık hizmet birimleri ve planlamaya tâbi tıbbi ekipman yatırımlarında alınacak görüşün hukuki derecesinin “uygun görüş” niteliğinde ifadeye yer verilmemesi hukuka aykırı olup, iptali gerekir.
2017 tarihli Yönetmeliğin 5. maddesinin dava konusu 1. fıkrası, a) ve b) bentlerine gelince; yukarıda içeriğine yer verilen dava konusu düzenlemelerin 3359 sayılı Kanunun Ek-9. maddesindeki hükümlere uygun olduğundan davanın bu yönden reddi gerekir.
Uyuşmazlık konusu 2017 tarihli Yönetmeliğin 8. maddesinin iptal isteminin incelenmesi;
Yönetmeliğin "Eğitim hizmetleri" başlıklı dava konusu 8. maddesinde;
"(1) Tıp ve diş hekimliğinde lisans ve uzmanlık eğitimleri, birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde dekanın yetki ve sorumluluğunda yürütülür. Dekan ve hastane yöneticisi, eğitim, araştırma ve sağlık hizmetlerini aksatmayacak şekilde işbirliği içinde çalışarak gerekli tedbirlerin alınmasından ve planlamaların yapılmasından sorumludur.
(2) Birlikte kullanımdaki lisans ve uzmanlık eğitimleri, Fakülte Kurulu ve Fakülte Yönetim Kurulu kararları doğrultusunda yürütülür. İlgili sağlık tesisinin eğitim görevlileri Dekanın daveti üzerine, Fakülte Kurulu ve Fakülte Yönetim Kurulu toplantılarına oy hakkı olmaksızın katılabilir.
(3) Birlikte kullanılan sağlık tesisinde bulunan profesör, doçent, eğitim görevlileri ve başasistanlar ile sağlık tesisinde görevlendirilen öğretim üyeleri tıpta uzmanlık eğitim yetki ve sorumluluğunu taşırlar. Ancak, Dekan tarafından ihtiyaç duyulması halinde birlikte kullanılan sağlık tesisinde bulunan eğitim görevlileri ve başasistanlara lisans eğitiminde de sorumluluk verilebilir.
(4) Üniversitenin sağlık alanında ön lisans, lisans ve lisansüstü eğitim gören öğrencileri, uygulamalı eğitimlerini birlikte kullanılan sağlık tesisinin yanı sıra işbirliği protokolü imzalanan diğer sağlık tesislerinde de yapabilir.
(5) Eğitim hizmetlerinin aksamadan yürütülmesi için Dekan, hastane yöneticisinin görüşünü alarak varsa profesör yoksa doçent unvanlı öğretim üyelerinden birini, doçent de yoksa yardımcı doçent veya eğitim görevlilerinden birini ilgili sağlık tesisinin eğitiminden sorumlu olarak görevlendirir." kuralları bulunmaktadır.
2020 tarihli Yönetmeliğin 8. maddesinin ilk beş fıkrasında;
"(1) Tıp ve diş hekimliğinde lisans ve uzmanlık eğitimleri, birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde dekanın yetki ve sorumluluğunda yürütülür. Dekan ve başhekim eğitim, araştırma ve sağlık hizmetlerini aksatmayacak şekilde işbirliği içinde çalışarak gerekli tedbirlerin alınmasından ve planlamaların yapılmasından sorumludur.
(2) Birlikte kullanımdaki lisans ve uzmanlık eğitimleri, Fakülte Kurulu ve Fakülte Yönetim Kurulu kararları doğrultusunda yürütülür. İlgili sağlık tesisinin eğitim görevlileri Dekanın daveti üzerine, Fakülte Kurulu ve Fakülte Yönetim Kurulu toplantılarına oy hakkı olmaksızın katılabilir.
(3) Birlikte kullanılan sağlık tesisinde görev yapan profesör, doçent, doktor öğretim üyesi, eğitim görevlileri ve başasistanlar tıpta uzmanlık eğitim yetki ve sorumluluğunu taşırlar. Ancak, Dekan tarafından ihtiyaç duyulması halinde birlikte kullanılan sağlık tesisinde bulunan eğitim görevlileri ve başasistanlara lisans eğitiminde de sorumluluk verilebilir.
(4) Üniversitenin sağlık alanında ön lisans, lisans ve lisansüstü eğitim gören öğrencileri, uygulamalı eğitimlerini birlikte kullanılan sağlık tesisinin yanı sıra işbirliği protokolü imzalanan diğer sağlık tesislerinde de yapabilir.
(5) Eğitim hizmetlerinin aksamadan yürütülmesi için Dekan, başhekim görüşünü alarak varsa profesör yoksa doçent unvanlı öğretim üyelerinden birini, doçent de yoksa doktor öğretim üyesi veya eğitim görevlilerinden birini kurum eğitim sorumlusu olarak görevlendirir. Dekan veya kurum eğitim sorumlusu, yıllık lisans ve lisansüstü eğitim planlarını hazırlayarak performans hedeflerinde değerlendirilmek üzere başhekime sunar. Klinik derslere ilişkin zaman çizelgesi Başhekimce planlanır." kuralları getirilmiş; 8. maddenin 1., 2., 3., ve 4. fıkrası, 5.fıkra dışında dava konusu fıkralarda aynı şekilde tekrar edilmiştir.
Dava konusu edilen düzenleyici işlemden sonraki tarihli düzenleyici işlemle değişikliğe uğrayıp daha sonra da yürürlükten kaldırılmakla birlikte sonraki düzenlemede önceki kuralların yürürlüğünün sona erdirildiği, yeni ve farklı bir içerik kazandırıldığı görülen 8. maddenin 5. fıkrası yönünden dava konusuz kaldığından davanın bu kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
Bu haliyle, dava konusu edilen düzenlemenin 8. maddenin 1., 2., 3. ve 4. fıkraları yönünden esaslı bir değişiklik yapılmadığı, aynı şekilde tekrar edildiği ve yürürlüğünün sürdürüldüğü görüldüğünden adil yargılanma hakkı kapsamında işin esasının incelenmesi gerekmektedir.
3359 sayılı Kanunun Ek-9. maddesinin 5. fıkrasına göre; ilgili fakülte dekanının yetki ve sorumluluğunda yürütülecek hizmetlerin, birlikte kullanıma konu sağlık tesislerinde tıpta uzmanlık ve lisans eğitimlerinin yanı sıra görüş almak suretiyle de olsa eğitim sorumlusu olarak görevlendirecek kişinin belirlenmesi olduğu görüldüğünden bu düzenlemeye doğrultusunda dava konusu maddenin düzenlendiği, hukuka aykırılık görülmediğinden davanın bu kısmının reddi gerekir.
Uyuşmazlık konusu 2017 tarihli Yönetmeliğin 9. maddesinin iptal isteminin incelenmesi;
2017 tarihli Yönetmeliğin Sağlık tesislerinin işletilmesi başlıklı dava konusu 9. maddesinde;
(1) Birlikte kullanıma geçilen sağlık tesisleri, Kurum tarafından bu Yönetmelik hükümleri saklı kalmak kaydıyla, Kurumun tâbi olduğu mevzuat uyarınca işletilir. Birlikte kullanılan sağlık tesisinin hastane yöneticisi, üniversitenin görüşü alınarak ilgili mevzuat uyarınca atanır ve işlemler Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun tabi olduğu mevzuat çerçevesinde yürütülür.
(2) Sağlık tesisindeki her türlü sağlık ve destek hizmeti, üniversite personelinin sağlık hizmeti sunumu da dâhil olmak üzere hastane yöneticisinin sorumluluğundadır. Hastane yöneticisi, eğitim ve sağlık hizmetlerinin aksamadan ve verimli şekilde yürütülmesi için ilgili mevzuat çerçevesinde her türlü tedbiri almaya yetkilidir ve bu konuda Dekan ile işbirliği içinde çalışır.
(3) Birlikte kullanılan sağlık tesisleri ve ilgili birimlerde görevli personeller, öğretim elemanları ile eğitim görevlileri dâhil tüm tabipler eğitim ve araştırma faaliyetlerinin yanında, ilgili mevzuatında öngörülen nöbetler dâhil, sağlık hizmetlerinin aksatılmadan sürekli bir şekilde yürütülmesine yönelik çalışmaları yerine getirmekle yükümlüdürler.” kuralı bulunmaktadır.
2018 tarihli Yönetmelik değişikliğinin 8. maddesi ile asıl Yönetmeliğin 9. maddesinde;
(1) Birlikte kullanıma geçilen sağlık tesisleri, Bakanlık tarafından bu Yönetmelik hükümleri saklı kalmak kaydıyla, Bakanlığın tâbi olduğu mevzuat uyarınca işletilir. Birlikte kullanılan sağlık tesisinin Başhekimi, üniversitenin görüşü alınarak ilgili mevzuat uyarınca atanır ve işlemler Bakanlığın tabi olduğu mevzuat çerçevesinde yürütülür.
(2) Sağlık tesisindeki her türlü sağlık ve destek hizmeti, üniversite personelinin sağlık hizmeti sunumu da dâhil olmak üzere Başhekimin sorumluluğundadır. Başhekim, eğitim ve sağlık hizmetlerinin aksamadan ve verimli şekilde yürütülmesi için ilgili mevzuat çerçevesinde her türlü tedbiri almaya yetkilidir ve bu konuda Dekan ile işbirliği içinde çalışır.” şeklinde altı çizili kısımda değişikliğe gidilmiştir.
2020 tarihli Yönetmeliğin 9. maddesinde;
“(1) Birlikte kullanımdaki sağlık tesisi, Bakanlık tarafından bu Yönetmelik hükümleri saklı kalmak kaydıyla, Bakanlığın tabi olduğu mevzuat uyarınca işletilir.
(2) Sağlık tesisindeki her türlü sağlık ve destek hizmeti, üniversite personelinin sağlık hizmeti sunumu da dâhil olmak üzere Başhekimin sorumluluğundadır. Başhekim, eğitim ve sağlık hizmetlerinin aksamadan ve verimli şekilde yürütülmesi için ilgili mevzuat çerçevesinde her türlü tedbiri almaya yetkilidir ve bu konuda Dekan ile işbirliği içinde çalışır.” kuralına yer verilmiştir.
(3) Birlikte kullanılan sağlık tesisleri ve ilgili birimlerde görevli öğretim elemanları ve eğitim görevlileri ile başasistanlar eğitim ve araştırma faaliyetlerinin yanında, ilgili mevzuatında öngörülen nöbetler dâhil, sağlık hizmetlerinin aksatılmadan sürekli bir şekilde yürütülmesine yönelik çalışmaları yerine getirmekle yükümlüdürler” kuralı getirilmiştir.
Bu haliyle, dava konusu edilen düzenlemeler yönünden esaslı bir değişiklik yapılmadığı, uyum amaçlı düzenleme yapıldığı, yürürlüğünün sürdürüldüğü görüldüğünden adil yargılanma hakkı kapsamında işin esasının incelenmesi gerekmektedir.
3359 sayılı Kanunun Ek-9. maddesinin 5. fıkrasına göre; ilgili fakülte dekanının yetki ve sorumluluğunda yürütülecek hizmetlerin, birlikte kullanıma konu sağlık tesislerinde tıpta uzmanlık ve lisans eğitimlerinin yanı sıra görüş almak suretiyle de olsa eğitim sorumlusu olarak görevlendirecek kişinin belirlenmesi olduğu; başhekimin aynı zamanda üniversite yönünden sağlık uygulama ve araştırma merkezi müdürü sayılıp birlikte kullanıma geçilen sağlık tesislerin Bakanlığın tâbi olduğu mevzuat uyarınca işletilmesi ve tesisin üniversitenin görüşü alınarak Bakanlıkça atanan başhekim tarafından yönetileceği, ancak birlikte kullanıma geçilen sağlık tesisinin Sağlık Bakanlığına bağlı olması hâlinde tesise ait yönetici görevlendirmelerinin Sağlık Bakanlığı mevzuatı çerçevesinde yapılması öngörülmektedir.
Yönetmeliğin dava konusu edilen 9. maddesinin 1. fıkrasıyla getirilen, birlikte kullanıma geçilen sağlık tesislerin Bakanlığın tâbi olduğu mevzuat uyarınca işletilmesi ve sağlık tesisinin hastane yöneticisinin üniversitenin görüşü alınarak Sağlık Bakanlığınca atanır ve işlemlerin anılan mevzuat çerçevesinde yürütülmesine ilişkin düzenlemelerde dayanağı yasal düzelmeye aykırılık bulunmadığından davanın bu yönden reddi gerekir.
Yönetmeliğin dava konusu edilen 9. maddesinin 2. fıkrasında ifadesini bulan hastane yöneticisinin eğitim ve sağlık hizmetlerinin aksamadan ve verimli şekilde yürütülmesi için ilgili mevzuat çerçevesinde her türlü tedbiri almaya yetkili olduğu ve bu konuda Dekan ile işbirliği içinde çalışacağı yolundaki düzenlemeler, 3359 sayılı Kanunun Ek-9. maddesinin 5. fıkrasında ilgili fakülte dekanının yetki ve sorumluluğunun bulunan sağlık tesislerinde tıpta uzmanlık ve lisans eğitimleri ile eğitim sorumlusu olarak görevlendirecek kişinin belirlenmesini içerdiği, hastane yöneticisinin eğitime ilişkin görev ve sorumluluk üstlenmediği halde Dekana eğitim konusunda ikincil nitelikte görev verilmesi yasaya aykırı olup, iptali gerekir.
9. maddenin 3. fıkrası ise; 3359 sayılı Kanunun Ek-9. maddesindeki kurallara uygun olarak düzenlediği görüldüğünden davanın bu yönden reddi gerekir.
Uyuşmazlık konusu 2017 tarihli Yönetmeliğin 10. maddesinin iptal isteminin incelenmesi;
2017 tarihli Yönetmeliğin Program yöneticisi ve idari sorumlunun görev ve yetkileri başlıklı 10. maddesinde;
“(1) Birlikte kullanımdaki tesislerde Dekan tarafından hastane yöneticisinin de görüşü alınarak her uzmanlık eğitimi programı yürütülen birim için uzmanlık eğitimi mevzuatındaki şartları haiz bir program yöneticisi ile bir idari sorumlu görevlendirilir. Program yöneticisine aynı zamanda idari sorumluluk görevi de verilebilir.
(2) Program yöneticisi, müfredata uygun olarak ilgili mevzuat çerçevesinde tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık eğitimlerinin planlanması, yürütülmesi ve denetiminden sorumludur.
(3) İdari sorumlu, ilgili klinik ve laboratuvarda sunulan sağlık hizmetinin yirmi dört saat esasına göre kesintisiz olarak yürütülmesi ve verimlilik ölçütlerinin gerektirdiği yönetsel önlemlerin alınması, mevcut kaynakların müşterek ve verimli bir şekilde kullanılması ile diğer birimler ve hastane yönetimiyle olan ilişkileri yürütmekle görevli olup; bu görevlerin yürütülmesinden hastane yöneticisine karşı sorumludur.
(4) Program yöneticisi ve idari sorumlunun farklı kişiler olması halinde bunlar işbirliği ve uyum içerisinde çalışır.
(5) Program yöneticisi, programa dâhil olan tüm eğiticilerle birlikte eğitim programını hazırlayarak, hastane yöneticisinin uygun görüşü ile birlikte ana dallarda ilgili anabilim dalı başkanı, yan dallarda ise bilim dalı başkanı aracılığıyla Dekana sunarak eğitim programını onaylatır. Eğitim programında değişiklik olması halinde hastane yöneticisine bilgi verilir.” kurallarına yer verilmiştir.
2018 tarihli Yönetmelik değişikliğinin 9. maddesi ile asıl Yönetmeliğin 10. maddesinin 1. ve 5. fıkralarında;
“(1) Birlikte kullanımdaki tesislerde Başhekim tarafından her uzmanlık eğitimi programı yürütülen birim için uzmanlık eğitimi mevzuatındaki şartları haiz bir program yöneticisi ile bir idari sorumlu görevlendirilir. Program yöneticisine aynı zamanda idari sorumluluk görevi de verilebilir.
(5) Program yöneticisi, programa dâhil olan tüm eğiticilerle birlikte eğitim programını hazırlayarak, Başhekimin uygun görüşü ile birlikte ana dallarda ilgili anabilim dalı başkanı, yan dallarda ise bilim dalı başkanı aracılığıyla Dekana sunarak eğitim programını onaylatır. Eğitim programında değişiklik olması halinde Başhekime bilgi verilir. Eğitim programı değişikliğinde de Başhekimin uygun görüşü alınır.” şeklinde altı çizili kısımda değişikliğe gidilmiştir.
2020 tarihli Yönetmeliğin Program yöneticisi ve idari sorumlunun görev ve yetkileri başlıklı 10. maddesi iki fıkra halinde düzenlenmiştir.
“(1) Eğitim sorumlusu, müfredata uygun olarak ilgili mevzuat çerçevesinde tıpta ve diş hekimliğinde lisans ve uzmanlık eğitimlerinin planlanması, yürütülmesi ve denetiminden dekana karşı sorumludur. Birden fazla Üniversite ile birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinin bütün klinik/laboratuvarlarında ilgili çekirdek eğitim müfredatına uygun tek bir program uygulanır.
(2) İlgili klinik ve laboratuvarda sunulan sağlık hizmetinin yirmi dört saat esasına göre kesintisiz olarak yürütülmesi ve verimlilik ölçütlerinin gerektirdiği yönetsel önlemlerin alınması, mevcut kaynakların müşterek ve verimli bir şekilde kullanılması ile diğer birimler ve hastane yönetimiyle olan ilişkileri yürütmekle görevli olmak üzere bir idari sorumlu görevlendirilir. İdari sorumlu, bu görevlerin yürütülmesinden başhekime karşı sorumludur. Eğitim sorumlusuna aynı zamanda idari sorumluluk görevi de verilebilir.” kuralı getirilmiştir.
Dava konusu edilen düzenleyici işlemden sonraki tarihli düzenleyici işlemle değişikliğe uğrayıp daha sonra da yürürlükten kaldırılmakla birlikte sonraki düzenlemede önceki kuralların yürürlüğünün sona erdirildiği, yeni ve farklı bir içerik kazandırıldığı görüldüğünden dava konusuz kaldığından davanın bu kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.
Uyuşmazlık konusu 2017 tarihli Yönetmeliğin 11. maddesinin iptal isteminin incelenmesi;
2017 tarihli Yönetmeliğin Mali hususlar başlıklı 11. maddesinde;
(1) Birlikte kullanımdaki sağlık tesisleri, sundukları sağlık hizmetleri bakımından 31/5/2006tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 72 nci maddesinin uygulanmasında, üniversite sağlık uygulama ve araştırma merkezi statüsündedir.
(2) Birlikte kullanıma geçilen sağlık tesislerinin döner sermaye hesapları, sadece birlikte kullanılan birimlerle sınırlı ve birlikte kullanıma geçildikten sonraki tasarruflara etkili olmak kaydıyla birleştirilir. Birlikte kullanım sona erdiğinde döner sermaye hesabı, hukuki ve fiziki olarak ayrılması ve bölünmesi mümkün olmayanlar hariç olmak üzere yeniden ayrılır.
(3) Ek Ödeme Yönetmeliğinin uygulanmasında üniversite personeli için 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen ek ödeme matrahı ve tavan ek ödeme oranları, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu personeli için ise 4/1/1961 tarihli ve 209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları İle Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanunun 5 inci maddesinde öngörülen ek ödeme matrahı ve tavan ek ödeme oranları dikkate alınır.
(4) Birlikte kullanımdaki sağlık tesisinin döner sermaye gelirlerinden; ilgili mevzuatı gereğince hazine payı, 25/4/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununun 18 inci maddesinin birinci fıkrasının (k) bendi gereğince ayrılacak pay ile Bakanlık merkez payı ayrılır. Kalan miktar, 209 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirlenen oranları geçmeyecek şekilde Ek Ödeme Yönetmeliği hükümlerine göre personele ek ödeme olarak dağıtılır.
(5) Rektör, rektör yardımcıları ve üniversite genel sekreterine, birlikte kullanım protokolü kapsamındaki ilgili birimin dekan ve dekan yardımcılarına 2547 sayılı Kanunun 58 inci maddesi gereğince yönetici payı olarak yapılacak ek ödeme, dağıtılabilecek tutardan olmak kaydıyla üniversite yönetim kurulu kararına dayalı olarak birlikte kullanımdaki sağlık tesisinin/sağlık tesislerinden birisinin döner sermaye hesabından yapılır.
(6) Birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde üniversitenin eğitim sorumluluğunda olan uygulamalı eğitimle ilgili giderler sağlık tesisinin döner sermaye gelirlerinden karşılanır. Bu fıkranın uygulanması ile ilgili sorunlar rektörün önerisi üzerine Bakanlık tarafından giderilir.
(7) Birlikte kullanım protokolü yapılan üniversite sağlık birimlerinin Sosyal Güvenlik Kurumundan alacakları tutar, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 73 üncü maddesi çerçevesinde Bakanlık ve bağlı kuruluşları için belirlenen götürü hizmet bedeline eklenir.
(8) Birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde Ek Ödeme Yönetmeliğinin uygulanmasında; Ek Ödeme Yönetmeliğine göre gelir getirici faaliyeti ve tıbbi işlemler puanı üretme imkânı bulunmayan personelin kadro-unvan katsayıları; profesörler için 1,5, doçentler için 1,2, yardımcı doçentler için 1,0 ve tıpta uzmanlık mevzuatına tabi olmaksızın atanan araştırma görevlileri için 0,4 olarak uygulanır. Ek Ödeme Yönetmeliğine göre puan üretme imkânı bulunan üniversite kadrosundaki profesör ve doçentler için eğitim görevlisi kadro-unvan katsayısı, yardımcı doçentler için başasistan kadro-unvan katsayısı kullanılır. Üniversite kadrosunda bulunan personelden yan dal uzmanlık eğitimini tamamlamış olan ve bu alanda çalışanlar için, Ek Ödeme Yönetmeliğinde yan dal unvanları için öngörülen kadro-unvan katsayıları uygulanır. Birlikte kullanım kapsamında ağız ve diş sağlığı merkezi veya ağız ve diş sağlığı hastanesinde görev yapan üniversite kadrosundaki diş hekimi unvanlı personelin kadro-unvan katsayıları; profesörler için 1,8, doçentler için 1,7 ve yardımcı doçentler için 1,5 olarak uygulanır.
(9) Ek Ödeme Yönetmeliğine göre belirlenen eğitici destekleme puanı, tıpta uzmanlık eğitimine katılan yardımcı doçentler için sağlık tesisi puan ortalamasının %20’si oranında uygulanır.
(10) Anabilim/bilim dalı başkanı olan profesör, doçent ve yardımcı doçentler için sağlık tesisi puan ortalamasının %20’si oranında ek puan verilir. Bu oran, hem anabilim dalı başkanı hem bilim dalı başkanı olanlar için bir defa uygulanır.
(11) Ek ödemelerin hesaplanmasında bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde Ek Ödeme Yönetmeliği hükümleri esas alınır.
(12) Birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde mesai sonrası hizmetler için 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 73 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında tanımlanan ilave ücret alınamaz.” kuralı bulunmaktadır.
2020 tarihli Yönetmeliğin 11. maddesi on fıkra halinde düzenlenmiş, uyuşmazlığa konu 1., 2., 3., 4., 5., 6. 7. ve 8. fıkralarda değişiklik yapılmadan aynı şekilde 11. fıkra 9. fıkra olarak değişmek suretiyle yürürlüğünü sürdürdüğü, 9. ve 10. fıkralara ise yer verilmediği görülmektedir.
Bu haliyle, 11. maddenin 9. ve 10. fıkralarının sonradan yürürlüğe giren Yönetmelikle yürürlüğünün sona erdirildiği dava konusuz kaldığından davanın bu kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken diğer fıkralarda esaslı bir değişiklik yapılmadığı, uyum amaçlı düzenleme yapıldığı, yürürlüğünün sürdürüldüğü görüldüğünden adil yargılanma hakkı kapsamında bu fıkralara ilişkin olarak işin esasının incelenmesi gerekmektedir.
Yönetmeliğin 11. maddenin 4. fıkrası yönünden;
Uyuşmazlık konusu Yönetmelik taslağının uygun görüş alınmak üzere Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına iletilmesi üzerine Yükseköğretim Yürütme Kurulunun 07/03/2017 tarihli, 2017.08.1436 sayılı kararı ile Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının 14/03/2017 tarihli, 18595 sayılı yazısında; taslağın 11. maddesinin 4. fıkrasındaki teklifin, birlikte kullanımı olan üniversitelerin anayasal görevi ve amaçlarından biri olan bilimsel araştırma yapılmasına ilişkin teşviki ortadan kaldıracağı, böylece birlikte kullanımdan üniversitenin zararlı çıkacağı, teklifin bilimsel araştırma projelerinin finansmanının özel bütçeden karşılanmasına yönelik mevzuat düzenlemelerinin yapılması halinde uygun olabileceği yolunda görüş bildirilmiştir.
04/03/2020 tarihinde yayımlanan Yönetmelik taslağı için uygun görüş alınmak üzere Yükseköğretim Kurulu Başkanlığına Sağlık Bakanlığı tarafından başvurulması üzerine Yükseköğretim Yürütme Kurulunun 31/12/2019 tarihli, 2019.58 sayılı kararı ile Yönetmelik taslağının 11. maddesinin 4. fıkrasında yer alan düzenlemeye itirazı devam ettirdikleri, anılan fıkra ile yapılmak istenilen düzenlemenin uygun olmadığı, diğer maddelerin ise Sağlık Bakanlığının açıklamaları çerçevesinde uygun olduğu yolunda görüş verilmiştir.
Bu durumda, gerek uyuşmazlığa konu Yönetmeliğin dava konusu düzenlemesi, gerekse daha sonra yürürlüğe giren Yönetmeliğin dava konusu kuralı aynı şekilde sürdüren 11. maddesinin 4. fıkrasındaki düzenlemeye yönelik olarak Yükseköğretim Kurulunca Yükseköğretim Yürütme Kurulunun 07/03/2017 tarihli ve 31/12/2019 tarihli kararlarıyla uygun görüş vermemesi karşısında dayanağı yasal düzenlemeye aykırı bulunmakta olup, iptali gerekir.
Yönetmeliğin 11. maddenin 7., 8. ve 11. fıkraları yönünden;
2547 sayılı Kanunun 58. maddesine aykırı olarak Yönetmeliğin 11 maddesinin 7. fıkrasının düzenlendiği, 3359 sayılı Kanunun Ek-9. maddesinde bu yönden düzenleme olmadan yönetmelikle kural getirildiği, üniversite payının Sağlık Bakanlığınca alınmasının üniversitenin mali özerkliğine aykırı olduğu, sağlık hizmeti sunma odaklı işletmeler olarak öngörüldüğü, eğitim boyutunun göz ardı edildiği, akademik ve bilimsel özerkliği kaldırdığı, eğitim-araştırma-hasta hizmetlerinin denge içinde bir arada yürütülmesinin yürütülmesinin göz ardı edildiği, daha fazla sağlık hizmeti esasına göre sistem kurulduğu, eğitim ve araştırma faaliyetlerini gerileteceği, eğitimde temel bilimlerin yerini daraltacağı, Anayasanın 130. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
Cevap dilekçesinde, 3359 sayılı Kanunun Ek-9. maddesiyle nevi şahsına münhasır özel düzenleme getirildiği, döner sermaye hesaplarının birleşeceği ve Bakanlık mevzuatına tabi olarak işletileceği, 209 sayılı Kanunda öngörülen kesintilerin birlikte kullanımdaki sağlık tesisinin döner sermaye işletmesinden yapılacağı, anılan Kanunun 5. maddesinin 4. fıkrasına göre her bir döner sermaye işletmesinin aylık tahsilat gelirinin %5’ini Bakanlık Merkez Payı olarak aktarıldığı, 2547 sayılı Kanunun 58. maddesinin hangi hükümlerinin uygulanacağının 3359 sayılı Kanunun Ek-9. maddesinin 6. fıkrasında açık ve tahdidi olarak düzenlendiği, buna göre 2547 sayılı Kanunun 58. maddesindeki yönetici payları ile aynı maddede öngörülen ek ödeme matrahı ve tavan ek ödeme oranları esas alınarak Bakanlık mevzuatına göre ek ödeme yapılacağı, bu hükümler dışında maddenin Bilimsel Araştırma Payı kesintisini düzenleyen hüküm dahil olmak üzere herhangi bir hükmün uygulanmasının söz konusu olmadığı, yönetmelikteki söz konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.
Davalı idarenin savunmasında 3359 sayılı Kanunun 6. fıkrası olarak ifade edilen, ancak maddeye eklenen fıkralar nedeniyle 8. fıkra haline gelen 6514 sayılı Kanunun 44. maddesiyle değişik şeklinde;
-2547 sayılı Kanunun 58. maddesinin (c) fıkrasının (1) numaralı bendinde sayılan ve ilgili fakültenin temel tıp bilimlerinde görev yapan öğretim üyesi, öğretim görevlisi ve araştırma görevlisi ile birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde fiilen görev yapan personele, üniversite personeli için 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 58. maddesinde öngörülen ek ödeme matrahı ve tavan ek ödeme oranları,
-Bakanlık ve bağlı kuruluşları personeli için ise 209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanunun 5. maddesinde öngörülen ek ödeme matrahı ve tavan ek ödeme oranları,
Esas alınarak Bakanlığın tabi olduğu ek ödeme mevzuatı doğrultusunda ek ödeme yapılacağı,
-Üniversite rektörü, rektör yardımcıları, genel sekreteri, ilgili birimin dekanı ve dekan yardımcılarına 2547 sayılı Kanunun 58. maddesi gereğince yönetici payı olarak yapılacak ek ödeme, birlikte kullanımdaki sağlık tesisinin döner sermaye hesabından yapılacağı,
öngörülmüştür.
Kanuni düzenlemenin getirdiği, birlikte kullanıma konu olan hastanelerde 2547 sayılı Kanun kapsamındakiler ile 209 sayılı Kanuna tabi olanlara kendi mevzuatları esas alınarak ek ödeme ve yönetici payının hesaplanarak Bakanlığın ek ödeme mevzuatına göre yapılmasına ilişkin özel kural, 2547 sayılı Kanunun 58. maddesinin sayılan ibareler dışında uygulanmamasını ve dolayısıyla bu yerlerde anılan düzenlemenin uygulanma imkanın kalmadığını gösterecek nitelik taşımadığı, anayasal ilke ve kural olan üniversitelerin ve öğretim elemanlarının mali işleri ve kaynaklarının kullanılmasının kanunla düzenlenmesine aykırı olduğu, Ek-9. maddenin lafzı dışında yönetmelikle düzenleme yapılmasının hukuka aykırı olduğu, maddenin uygulamasının ancak her iki kurumdaki çalışanlar için ek ödemede uygulanacak olan atıf maddelerine göre yapılabileceği, söz konusu hastanelerde 2547 sayılı Kanunun 58. maddesinin atıf yapılmayan maddelerinin uygulanmasını yasaklayan düzenleme olmadan Yönetmeliğin 11. maddesinin 7., 8. ve 11. fıkralarının hukuka aykırı olarak düzenlendiği, aksi yöndeki davalı savunmasının kanun hükmünün genişletici şekilde ele alınması nedeniyle kanuni dayanaktan yoksun olduğu görüldüğünden iptali gerekir.
11. maddenin iptal istenilen diğer maddelerin ise; 3359 sayılı Kanunun Ek-9. maddesinde yer alan kurallara göre düzenlendiği görüldüğünden davanın bu kısımlarının reddi gerekir.
Açıklanan nedenlerle, Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının ç) bendi, 9. maddesinin 2. fıkrası ile 11. maddesinin 4., 7., 8. ve 11. fıkralarının iptaline; 5. maddenin c) bendi, 8. maddenin 5. fıkrası, 10. maddesi ile 11. maddenin 9. ve 10. fıkraları yönünden davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına; Yönetmeliğin dava konusu diğer kısımları yönünden ise davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren, 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun ek 1. maddesi uyarınca, Danıştay Sekizinci ve Onuncu Dairelerinden oluşan Müşterek Kurulca, duruşma için önceden taraflara bildirilen 30/03/2022 tarihinde davacı vekili Av. ...'un, davalı Sağlık Bakanlığını temsilen Hukuk Müşaviri Av. ... ile Av. ...'un geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Tetkik hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
16/06/2017 tarihli ve 30098 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan dava konusu Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı ile İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin bazı maddelerinde 08/05/2018 tarihli ve 30415 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı ile İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile birtakım değişiklikler yapıldığı, bu değişikliklerin bir kısmının düzenlemelerin esasını etkilemediği, Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yeniden yapılandırılması nedeniyle yapıldığı, diğer değişiklikler bakımından da idari işlemlerin tesis edildikleri tarih itibarıyla yargısal denetime tabi tutulması gerektiği, bununla birlikte dava konusu Yönetmeliğin 04/03/2020 tarih ve 31058 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Sağlık Bakanlığına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı ile İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 15. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı, yeni Yönetmelikte de dava konusu düzenlemelerin 5. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi hariç aynı veya benzer şekilde yer verildiği anlaşıldığından, uyuşmazlığın konusuz kaldığından bahsedilemeyeceği sonucuna varılarak, davalı idarenin, davacının bu davayı açmakta menfaatinin olmadığı, dava konusu edilen maddelere yönelik olarak tek tek hukuka aykırılık sebeplerinin ortaya konulmaması sebebiyle dava dilekçesinin reddi gerektiği yönündeki usul itirazları da yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı ile İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik 16/06/2017 tarihli ve 30098 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bunun üzerine, davacı tarafından, anılan Yönetmeliğin 5., 8., 9., 10. ve 11. maddelerinin iptali ile bu düzenlemelerin dayanağını oluşturan 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun Ek 9. maddesinin 1., 2., 3., 4., 5., 6., 7. ve 8. fıkralarının Anayasaya aykırılığı iddiasıyla iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun - dava konusu Yönetmeliğin yayımlandığı tarihte yürürlükte olan haliyle - ek 9. maddesinde, “Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna bağlı sağlık tesisleri ile üniversitelerin tıp ve diş hekimliği alanında lisans ve uzmanlık eğitimi veren kurumları; eğitim, araştırma ve sağlık hizmeti sunumu için insan gücü, mali kaynak, fiziki donanım, bina, tıbbi cihaz ve diğer kaynakları karşılıklı olarak aşağıdaki usul ve esaslara göre birlikte kullanabilir. Ancak, büyükşehir olan iller dışındaki illerde eğitim ve araştırma hizmetleri, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanesi veya üniversite sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinden yalnızca biri tarafından verilebilir. Bu illerde Bakanlık ve bağlı kuruluşları ile üniversiteler, tıp lisans eğitimi ve/veya tıpta uzmanlık eğitimi için ortak kullanım ve işbirliği yapar.
Birlikte kullanılacak sağlık tesisleri için, Bakanlık ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının uygun görüşü alınarak, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı ile üniversite rektörü arasında birlikte kullanım protokolü akdedilir.
Birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde tıpta uzmanlık ve lisans eğitimleri, Sağlık Bakanlığı uzmanlık öğrencilerinin eğitimi de dâhil olmak üzere, ilgili mevzuata göre ilgili fakülte dekanının yetki ve sorumluluğunda yürütülür. Dekan, hastane yöneticisinin görüşünü alarak varsa profesör, yoksa doçent unvanını haiz öğretim üyelerinden birini, doçent de yoksa yardımcı doçent veya eğitim görevlilerinden birini eğitim sorumlusu olarak görevlendirir. Başhekim aynı zamanda üniversite yönünden sağlık uygulama ve araştırma merkezi müdürü sayılır. Birlikte kullanıma geçilen sağlık tesisleri, Bakanlığın tâbi olduğu mevzuat uyarınca işletilir ve tesis, üniversitenin görüşü alınarak Bakanlıkça atanan başhekim tarafından yönetilir. Birlikte kullanıma geçilen sağlık tesisinin kamu hastane birliği kapsamında olması hâlinde, o tesise ait yönetici görevlendirmeleri kamu hastaneleri birliği mevzuatı çerçevesinde yapılır. Birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde mesai sonrası hizmetler için 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 73 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına göre ilave ücret alınmaz.
Birlikte kullanıma geçilen sağlık tesislerinin döner sermaye hesapları, sadece birlikte kullanılan birimlerle sınırlı olmak ve birlikte kullanıma geçildikten sonraki tasarruflara etkili olmak kaydıyla birleştirilir. Ancak borcun mevcut bir taşınıra ilişkin olması durumunda protokolün imza tarihinden önceki borçlar, sağlık tesisinin döner sermaye bütçesinden karşılanır.
Birlikte kullanımdaki sağlık tesisleri ve ilgili birimlerde görevli öğretim elemanları dâhil tüm personel; ihtiyaç duyulan tıbbi ve bilimsel danışmanlık, nöbet, konsültasyon ve diğer sağlık hizmetlerini yerine getirmekle ve bu kapsamda kendilerine yapılan davete icabet etmekle yükümlüdür. Bu şekilde nöbet tutan öğretim üyelerine de 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek 33 üncü maddesi çerçevesinde ve eğitim görevlisi için belirlenmiş olan gösterge rakamı üzerinden nöbet ücreti ödenir.
2547 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin (c) fıkrasının (1) numaralı bendinde sayılan ve ilgili fakültenin temel tıp bilimlerinde görev yapan öğretim üyesi, öğretim görevlisi ve araştırma görevlisi ile birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde fiilen görev yapan personele, üniversite personeli için 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen ek ödeme matrahı ve tavan ek ödeme oranları, Bakanlık ve bağlı kuruluşları personeli için ise 4/1/1961 tarihli ve 209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanunun 5 inci maddesinde öngörülen ek ödeme matrahı ve tavan ek ödeme oranları esas alınarak Bakanlığın tabi olduğu ek ödeme mevzuatı doğrultusunda ek ödeme yapılır. Üniversite rektörü, rektör yardımcıları, genel sekreteri, ilgili birimin dekanı ve dekan yardımcılarına 2547 sayılı Kanunun 58 inci maddesi gereğince yönetici payı olarak yapılacak ek ödeme, birlikte kullanımdaki sağlık tesisinin döner sermaye hesabından yapılır.
Birlikte kullanılan sağlık tesisinde görev yapan personelin disiplin ve tüm özlük işlemleri kadrosunun bulunduğu kurumun ilgili mevzuatına göre yürütülür.
Üniversite tarafından, birlikte kullanılan kurum ve kuruluşlarda görevli personelin profesör ve doçent kadrolarına atanabilmesi için Bakanlığa ve bağlı kuruluşlarına ait eğitim görevlisi kadroları da kullanılabilir.
Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının sağlık tesisleri ile üniversitelerin sağlık bilimleri eğitimi veren birimleri arasında, döner sermayeleri ayrı olmak suretiyle sağlık hizmeti sunumu, eğitim, araştırma, halk sağlığını geliştirme ve kurumların diğer faaliyet alanlarında işbirliği yapılabilir. İşbirliği protokolleri, üniversitenin ve ilgisine göre Bakanlık birimleri veya bağlı kuruluşlarının teklifi üzerine, Bakanlık ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının uygun görüşü alınarak vali ile rektör arasında imzalanır. Üniversitenin sağlık bilimleri alanında faaliyet gösteren birimlerinde görev yapan öğretim elemanlarından işbirliği kapsamında Bakanlık ve bağlı kuruluşları sağlık tesislerinde ya da Bakanlık ve bağlı kuruluşları personelinden üniversitede çalıştırılacaklar, karşılıklı mutabakat ile protokol eki liste ile belirlenir.
Birlikte kullanım ve işbirliğine ilişkin usul ve esaslar ile ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde döner sermaye gelirlerinden personele yapılacak ek ödemelere ilişkin diğer hususlar Maliye Bakanlığının ve Yükseköğretim Kurulunun uygun görüşü alınarak Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle belirlenir.” yönünde düzenlemeye yer verilmiştir.
Anılan Kanun hükmüne dayanılarak Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı ile İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hazırlanmış ve bu Yönetmelik Sağlık Bakanlığı tarafından 16/06/2017 tarihli ve 30098 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
ESAS YÖNÜNDEN:
Anayasaya aykırılık iddiasının incelenmesi;
359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun ek 9. maddesinde, 6354 ve 6745 sayılı Kanunlarla yapılan değişikliklerin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulmuş ve Anayasa Mahkemesinin sırasıyla 03/10/2013 tarih ve E:2012/103, K:2013/105 sayılı ve 20/12/2018 tarih ve E:2016/181, K:2018/111 sayılı kararları ile iptal taleplerinin reddine karar verilmiş olduğundan davacının, Anayasaya aykırılık iddiası yerinde görülmemiştir.
Dava konusu Yönetmeliğin, Yükseköğretim Kurulu ile Hazine ve Maliye Bakanlığının (Mülga Maliye Bakanlığının) uygun görüşü bakımından incelenmesi;
Dava konusu Yönetmeliğin 15. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 16/06/2016 tarihli ve 29744 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarına Ait Sağlık Tesisleri ve Üniversitelere Ait İlgili Birimlerin Billikte Kullanımı ve İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin “Mali hususlar” başlıklı 9. maddesinin 3. fıkrasında, “Birlikte kullanımdaki sağlık tesisinin döner sermaye gelirlerinden; ilgili mevzuatı gereğince üniversitenin bilimsel araştırma projelerinin finansmanı için öngörülen kesintiler ve Hazine payı, 25/4/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununun 18 inci maddesinin birinci fıkrasının (k) bendi gereğince ayrılacak pay, Bakanlık merkez payı ayrılır. Bakanlık merkez payı ile üniversitenin bilimsel araştırma projelerinin finansmanı için öngörülen paylar, ilgili sağlık tesisinin aylık tahsilatının yarısı üzerinden, Bakanlık merkez payı oranı kadar, eşit oranda ayrı ayrı hesaplanarak müteakip ayda ilgili hesaplara aktarılır. Kalan miktar, 209 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirlenen oranları geçmeyecek şekilde Ek Ödeme Yönetmeliği hükümlerine göre personele ek ödeme olarak dağıtılır.” kuralı yer almakta iken; dava konusu Yönetmeliğin "Mali hususlar" başlıklı 11. maddesinin 4. fıkrasında, “Birlikte kullanımdaki sağlık tesisinin döner sermaye gelirlerinden; ilgili mevzuatı gereğince hazine payı, 25/4/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununun 18 inci maddesinin birinci fıkrasının (k) bendi gereğince ayrılacak pay ile Bakanlık merkez payı ayrılır. Kalan miktar, 209 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirlenen oranları geçmeyecek şekilde Ek Ödeme Yönetmeliği hükümlerine göre personele ek ödeme olarak dağıtılır." yönünde düzenlemeye yer verilmiştir.
İdare Hukukunda "usul" idari işlemin yapılmasında izlenen yol demektir. Dava konusu Yönetmeliğin çıkarılmasında izlenecek yol da; 3359 sayılı Kanun'un ek 9. maddesinin 07/09/2016 tarihli ve 29824 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 6745 sayılı Kanun’un 39. maddesi ile değişik son fıkrasında belirlenmiş ve "Birlikte kullanım ve işbirliğine ilişkin usul ve esaslar ile ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde döner sermaye gelirlerinden personele yapılacak ek ödemelere ilişkin diğer hususlar Maliye Bakanlığının ve Yükseköğretim Kurulunun uygun görüşü alınarak Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle belirlenir." hükmüne yer verilmek sûretiyle Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılacak olan Yönetmelik için, Yükseköğretim Kurulunun ve Maliye Bakanlığının uygun görüşünü alma şartı getirilmiştir.
Uygun görüş, alınması ve uyulması zorunlu olan görüştür. Uygun görüş danışmasında görüşün alınmaması ve görüşe uyulmaması bir asli usul sakatlığıdır. Uygun görüşün yokluğu kamu düzenine ilişkin bir sorundur; hâkim tarafından resen dikkate alınır. Bu kurala uyulmaması, yapılan asıl işlemin sakatlığı ve iptal edilmesi sonucunu doğurur (Kemal Gözler, İdare Hukuku, İkinci Baskı, I.Cilt, Bursa 2009, s.862-863). Bununla birlikte verilen görüşe uyulması zorunluluğu, şüphesiz görüşün ve dayanağının hukuka, mevzuata, kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olması halinde söz konusudur. Esasen bu durum, Hukuk Devleti, normlar hiyerarşisi ve kanuni idare ilkelerinin de doğal sonucudur.
Dava konusu Yönetmeliğin hazırlanması aşamasında; Sağlık Bakanlığı tarafından, hazırlanan Yönetmelik taslağı hakkında Yükseköğretim Kurulundan görüş istenmiş, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca Sağlık Bakanlığına gönderilen 14/03/2017 tarihli ve 18595 sayılı yazısı ile, Yönetmeliğin 11. maddesinin 4. fıkrasına ilişkin olarak, "maddeden üniversitelerin bilimsel araştırma projelerinin finansmanı için ayrılan payın çıkarılmasının, birlikte kullanımın tarafı olan üniversitelerin Anayasal görevi ve amaçlarından biri olan bilimsel araştırma yapılmasına olan teşviki ortadan kaldıracağı, böylece birlikte kullanımda üniversitenin zarar görebilme ihtimalinin ortaya çıkacağı, bilimsel araştırmaya döner sermaye payı ayrılması hususunun taslaktan çıkarılması teklifinin bilimsel araştırma projelerinin finansmanının özel bütçeden karşılanmasına yönelik düzenleme yapılması halinde mümkün olabileceği, aksi takdirde mevcut taslaktaki hükümlerin muhafaza edilmesi gerektiği" yönünde görüş verilmiştir.
Anayasanın 123. maddesinde yer alan; idarenin, kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu, kanunla düzenlenmesi gerektiği yönündeki amir hükümden hareketle, idari teşkilat içerisindeki yapılar birbirinden ayrı olarak yapılandırılmışsa da, kuruluş ve görevleri bakımından birbirinden tamamen bağımsız olduğu düşünülemez. İdari teşkilatı oluşturan yapılar gerek kuruluşları gerek görevleri yönüyle bütünlük arz etmektedir. Görevlerini yerine getirirken ve yetkilerini kullanırken, eşgüdüm içerisinde hareket etmek zorundadırlar. İdarenin, bu eşgüdüm içerisinde, kamu yararını sağlayabilmesi, kamu hizmetlerinin sürekli ve düzenli olarak yerine getirilmesi ile mümkündür. Sonuçta, kamu hizmetinin yürütülmesinde, idarenin kanundan aldığı yetkiyi, kanuna uygun olarak kullanması gerekmektedir.
Öte yandan, idare hukukunun temel ilkeleri uyarınca; normlar hiyerarşisinde kanunlardan sonra gelen düzenleyici işlemler, bir kanun hükmüne dayalı olarak hazırlanır. İdare tarafından, düzenleyici işlemler tesis edilirken, üst hukuk normlarına açıklık getirilmesi ve bu normlarca çizilen çerçeve içerisinde teknik detayların belirlenmesi, uygulamadaki belirsizliklerin giderilmesi amaçlanmalıdır.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun ek 9. maddesi gereği, uygulamada birliğin ve öngörülebilirliğin sağlanması amacıyla birlikte kullanım ve işbirliğine ilişkin usul ve esasların yönetmelikle düzenlenmesi zorunludur. Genel anlamda sağlık hizmetlerinin, özel olarak birlikte kullanım ve işbirliği kapsamındaki hizmetlerin gereği gibi yürütülmesi için gerekli olan düzenleyici işlemlerin tesis edilmesi, kamu hizmetinin sürekli ve düzenli olması ilkesinin sonucudur. Diğer bir ifade ile, hazırlanacak Yönetmelikle, birlikte kullanım ve işbirliğine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi, birlikte kullanım ve işbirliğinin sağlanması ve yürütülmesi açısından önemli bir yere sahiptir. Aksi durumda, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan belirlilik ve idari istikrar ilkesi, birlikte kullanım ve işbirliğinin yürütülmesi bakımından sağlanamayacaktır.
Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin ''Taslak hazırlamada uyulacak ilkeler'' başlığını taşıyan 4. maddesinde, taslaklar hazırlanırken uyulacak ilkeler belirtilmiş olup, maddenin 1. fıkrasının (a) bendinde, taslakların üst hukuk normlarına aykırı olamayacağı kurala bağlanmıştır.
İdarenin yetkilerini kullanırken ve görevlerini yerine getirirken egemen olan ilkeler ve mevzuat hazırlamaya ilişkin usul ve esaslar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun ek 9. maddesi gereği, birlikte kullanım ve işbirliğine ilişkin usul ve esaslar ile ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde döner sermaye gelirlerinden personele yapılacak ek ödemelere ilişkin diğer hususları belirlemek, Sağlık Bakanlığının görev ve yetkileri arasındadır. Sağlık Bakanlığının, bu görev ve yetkisini kullanırken, Hazine ve Maliye Bakanlığının ve Yükseköğretim Kurulunun uygun görüşünü alması şekil unsuru olarak zorunludur.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun ek 9. maddesi ile Sağlık Bakanlığına verilen yönetmelik hazırlama ve Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Yükseköğretim Kuruluna verilen uygun görüş verme yetkisinin, ''kanuni idare'' ilkesi uyarınca usulüne uygun kullanılıp kullanılmadığının yargısal olarak denetlenmesi hukuk devleti ilkesinin gereğidir. Kanunlarda, idari işlem tesis edilmeden önce, bir başka makamın uygun görüşünün alınmasının kurala bağlamış olması durumunda, uygun görüş alınması zorunlu olmakla birlikte, görüşü alınan makamın, normlar hiyerarşisine aykırı olan görüşünün kabul edilerek, düzenleyici işlem ihdasının hukuk devleti ilkesine aykırı olacağı, dolayısıyla bu hususun (verilen görüşün hukuka uygun olup olmadığının) yargısal denetim sırasında, re'sen araştırma ilkesi uyarınca değerlendirileceği tabidir.
Bu bakımdan, uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için davaya konu Yönetmeliğin ihdas edilmesinde, Sağlık Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Yükseköğretim Kuruluna tanınan görev ve yetkilerin, üst hukuk normlarına ve kamu hizmetinin gereklerine uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının ortaya konulması gerekmektedir.
3359 sayılı Kanun'un ek 9. maddesi gereği birlikte kullanıma geçilen sağlık tesisleri, Sağlık Bakanlığının mevzuatı uyarınca işletilecektir. Birlikte kullanılacak sağlık tesislerinin döner sermaye bütçesinden, bilimsel araştırma projelerinin finansmanı için pay ayrılabileceği konusunda, 3359 sayılı Kanun'da ve 209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun'da düzenleme yapılmamıştır. 2547 sayılı Kanun'un 58. maddesi uyarınca işletilen üniversite döner sermaye işletmelerinin gelirleri üzerinden ayrılabilecek bir pay niteliğinde olan üniversite bilimsel araştırma projeleri finansman payının, Sağlık Bakanlığı mevzuatı uyarınca işletilen döner sermaye işletmelerinin gelirleri üzerinden ayrılmasının yasal dayanağı bulunmadığından, birlikte kullanımdaki sağlık tesisinin döner sermaye gelirlerinden bilimsel araştırma projelerinin finansman payı ayrılamayacaktır.
Bu bağlamda, davaya konu Yönetmeliğin yukarıda aktarılan hazırlık aşamasında, Yükseköğretim Kurulundan uygun görüş almak için yürütülen süreç bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının ...tarihli ve ...sayılı işleminde, Yönetmeliğin 11. maddesinin 4. fıkrasına ilişkin olarak, "maddeden üniversitelerin bilimsel araştırma projelerinin finansmanı için ayrılan payın çıkarılmasının, birlikte kullanımın tarafı olan üniversitelerin Anayasal görevi ve amaçlarından biri olan bilimsel araştırma yapılmasına olan teşviki ortadan kaldıracağı, böylece birlikte kullanımda üniversitenin zarar görebilme ihtimalinin ortaya çıkacağı, bilimsel araştırmaya döner sermaye payı ayrılması hususunun taslaktan çıkarılması teklifinin bilimsel araştırma projelerinin finansmanının özel bütçeden karşılanmasına yönelik düzenleme yapılması halinde mümkün olabileceği, aksi takdirde mevcut taslaktaki hükümlerin muhafaza edilmesi gerektiği" belirtilmek suretiyle, birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinin döner sermaye gelirlerinden üniversitelerin bilimsel araştırma projelerinin finansmanı için ayrılan paya ilişkin düzenlemeye yer verilmemesine uygun görüş vermemesi, sebep unsuru yönünden dayanak kanuna ve üst hukuk normlarına aykırılık teşkil etmektedir.
Buna göre, dava konusu Yönetmeliğin 11. maddesinin 4. fıkrası bakımından hukuka aykırı görüşün ihmal edilmesi suretiyle yapılan dava konusu düzenlemede üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan; dava konusu diğer maddelere Yükseköğretim Kurulu ile Hazine ve Maliye Bakanlığınca uygun görüş verildiği, Yükseköğretim Kurulunun, Yönetmeliğe uygun görüş vermemekte dayandığı ve yukarıda aktarılan gerekçe ile hukuka aykırı olduğu anlaşılan sebebin, Yönetmeliğin sadece 11. maddesinin 4. fıkrasına ilişkin olduğu, Yönetmeliğin tamamına teşmil edilemeyeceği açıktır.
Bu nedenlerle Yönetmeliğin dava konusu edilen maddelerinin hukuka uygunluk denetimine geçilmiştir.
1) Yönetmeliğin 5. maddesi yönünden incelenmesi;
16/06/2017 tarihli ve 30098 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı ve İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin "Planlama esasları" başlıklı 5. maddesinde, "(1) Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna bağlı sağlık tesisleri ile üniversitelerin ilgili birimlerinin, sağlık hizmeti sunumu ile eğitim, araştırma ve uygulama hizmetlerinin daha verimli ve etkin yürütülebilmesi amacıyla imzalanacak birlikte kullanım protokolleri, aşağıda belirtilen usul ve esaslara göre planlanır ve uygulama buna göre yürütülür:
a) Büyükşehir olan iller dışındaki illerde eğitim, araştırma ve uygulama hizmetleri, Bakanlık eğitim ve araştırma hastanesi veya üniversite sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinden yalnızca biri tarafından verilebilir.
b) Büyükşehir olan illerde eğitim, araştırma ve sağlık hizmeti sunumu için, sağlık tesisi ve üniversitenin ilgili birimleri arasında birlikte kullanım protokolü yapılabilir.
c) Birlikte kullanım protokolleri, klinik ya da branş bazlı yapılamaz.
ç) Birlikte kullanılacak sağlık tesislerine ait özellikli planlama gerektiren sağlık hizmet birimleri ve planlamaya tâbi tıbbi ekipman yatırımlarında, tıp fakültesi, diş hekimliği fakültesi ya da tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık öğrencilerinin eğitimleri ile ilgili standartları gereği rektörlüğün görüşleri alınır ve Bakanlıkça belirlenmiş olan sağlık planlamaları çerçevesinde işlem tesis edilir." kuralı yer almıştır.
a) (a) ve (b) bentleri yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun ek 9. maddesinin 1. fıkrasında, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna bağlı sağlık tesisleri ile üniversitelerin tıp ve diş hekimliği alanında lisans ve uzmanlık eğitimi veren kurumlarının; eğitim, araştırma ve sağlık hizmeti sunumu için insan gücü, mali kaynak, fiziki donanım, bina, tıbbi cihaz ve diğer kaynakları karşılıklı olarak birlikte kullanabileceği, ancak, büyükşehir olan iller dışındaki illerde eğitim ve araştırma hizmetlerinin, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanesi veya üniversite sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinden yalnızca biri tarafından verilebileceği, bu illerde Bakanlık ve bağlı kuruluşları ile üniversitelerin, tıp lisans eğitimi ve/veya tıpta uzmanlık eğitimi için ortak kullanım ve işbirliği yapılacağı düzenlenmiştir.
Bu haliyle, üst hukuk normuna uygun olan dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
b) (c) bendi yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun ek 9. maddesine, 05/12/2018 tarih ve 30616 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7151 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile iki fıkra eklenmiş, yapılan bu değişikliğin ardından Sağlık Bakanlığı tarafından, Sağlık Bakanlığına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı ile İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hazırlanmış, dava konusu Yönetmelik 04/03/2020 tarih ve 31058 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan anılan Yönetmeliğin 15. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
İptal davasına konu işlemlerin tesis edildikleri tarihteki durumları itibariyle hukuksal değerlendirmeye tabi tutulacakları, idare hukukunun ve idari yargılama usulünün bilinen ilkelerinden olmakla birlikte, dava aşamasında iken idari işlemin usulüne uygun olarak geri alındığı veya yürürlükten kaldırıldığı durumlarda, iptal hükmüne konu olabilecek idari işlemin varlığından söz etmek olanaklı değilse de özellikle belli süreyle de olsa uygulama işlemlerine dayanak alınan düzenleyici işlemler yönünden hukuka uygunluk denetiminin yapılması, iptal davasının “Hukuk Düzeni”nin korunması yolundaki gerçek amacına uygun olandır.
Ancak, dava konusu Yönetmeliğin amacını ve dayanağını oluşturan 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun ek 9. maddesinde yeni düzenlemelere yer verilmesi, davaya konu Yönetmeliğin tamamının yürürlükten kaldırılması ve 5. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi ile aynı veya benzer yönde bir düzenlemeye yeni Yönetmelikte yer verilmemesi, yine davacının haklarını ihlâl eder nitelikte tesis edilen herhangi bir bireysel işlemin de dava konusu edilmemesi karşısında, dava konusu düzenleyici işlemin yürürlükte bulunduğu süre içinde davacı yönünden gerçekleşmiş bir menfaat ihlalinden söz edilemeyeceğinden dava hakkında karar verilmesine olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir.
c) (ç) bendi yönünden;
3359 sayılı Kanun'un "Temel esaslar" başlıklı 3. maddesinde, sağlık hizmetleriyle ilgili temel esaslar sayılmış; anılan maddenin (a) bendinde, "Sağlık kurum ve kuruluşları yurt sathında eşit, kaliteli ve verimli hizmet sunacak şekilde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca, diğer ilgili bakanlıkların da görüşü alınarak planlanır, koordine edilir, mali yönden desteklenir ve geliştirilir." kuralına; (b) bendinde, "Koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verilmek suretiyle kamu ve özel bütün sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesinde kaynak israfı ve atıl kapasiteye yol açılmaksızın gerektiğinde hizmet satın alınarak kaliteli hizmet arzı ve verimliliği esas alınır. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ilgili Bakanlığın muvafakatını alarak, kamu ve özel bütün sağlık kurum ve kuruluşlarına koruyucu sağlık hizmeti görevi verir ve bu kurum ve kuruluşların bütün sağlık hizmetlerini denetler." kuralına; (c) bendinde, "Bütün sağlık kurum ve kuruluşları ile sağlık personelinin ülke sathında dengeli dağılımı ve yaygınlaştırılması esastır.Sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesi bu esas içerisinde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca düzenlenir. Bu düzenleme ilgili Bakanlığın görüşü alınarak yapılır. ..." kuralına; (e) bendinde, "Tesis edilecek eğitim,denetim, değerlendirme ve oto kontrol sistemi ile sağlık kuruluşlarının tespit edilen standart ve esaslar içinde hizmet vermesi sağlanır." kuralına; (i) bendinde ise, "Sağlık hizmetlerinin yurt çapında istenilen seviyeye ulaştırılması amacıyla; bakanlıklar seviyesinden en uçtaki hizmet birimine kadar kamu ve özel sağlık kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları arasında koordinasyon ve işbirliği yapılır. Sağlık kurum ve kuruluşları coğrafik ve fonksiyonel hizmet alanları, verecekleri hizmetler, yönetim, hizmet ilişki ve bağlantıları gibi konularda tespit edilen esaslara uymak ve verilen görevleri yapmakla yükümlüdürler. Çağdaş tıbbi bilgi ve teknolojinin ülkeye getirilmesi ve teşviki sağlanır." kuralına yer verilmiştir.
Buna göre, 3359 sayılı Kanun'da, Sağlık Bakanlığı tarafından, kamu ve özel bütün sağlık kurum ve kuruluşları bakımından, sağlık hizmetlerinin yurt sathında eşit, kaliteli ve verimli hizmet sunacak şekilde planlanıp koordine edilmesi, mali yönden desteklenmesi ve geliştirilmesinin, sağlık hizmetleriyle ilgili temel esaslar arasında sayıldığı, ayrıca dava konusu maddenin (ç) bendinde, birlikte kullanılacak sağlık tesislerine ait özellikli planlama gerektiren sağlık hizmet birimleri ve planlamaya tâbi tıbbi ekipman yatırımlarında rektörlüğün görüşlerinin alınacağının belirtildiği dikkate alındığında, 3359 sayılı Kanun'un ek 9. maddesi kapsamında birlikte kullanılacak sağlık tesisinde, sağlık hizmeti sunumu ile eğitim, araştırma ve uygulama hizmetlerinin daha verimli ve etkin yürütülebilmesi amacıyla, Bakanlıkça belirlenmiş olan sağlık planlamaları çerçevesinde yapılan düzenlemede üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
2) Yönetmeliğin 8. maddesi yönünden incelenmesi;
Dava konusu Yönetmeliğin "Eğitim hizmetleri" başlıklı 8. maddesinde, "(1) Tıp ve diş hekimliğinde lisans ve uzmanlık eğitimleri, birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde dekanın yetki ve sorumluluğunda yürütülür. Dekan ve hastane yöneticisi, eğitim, araştırma ve sağlık hizmetlerini aksatmayacak şekilde işbirliği içinde çalışarak gerekli tedbirlerin alınmasından ve planlamaların yapılmasından sorumludur.
(2) Birlikte kullanımdaki lisans ve uzmanlık eğitimleri, Fakülte Kurulu ve Fakülte Yönetim Kurulu kararları doğrultusunda yürütülür. İlgili sağlık tesisinin eğitim görevlileri Dekanın daveti üzerine, Fakülte Kurulu ve Fakülte Yönetim Kurulu toplantılarına oy hakkı olmaksızın katılabilir.
(3) Birlikte kullanılan sağlık tesisinde bulunan profesör, doçent, eğitim görevlileri ve başasistanlar ile sağlık tesisinde görevlendirilen öğretim üyeleri tıpta uzmanlık eğitim yetki ve sorumluluğunu taşırlar. Ancak, Dekan tarafından ihtiyaç duyulması halinde birlikte kullanılan sağlık tesisinde bulunan eğitim görevlileri ve başasistanlara lisans eğitiminde de sorumluluk verilebilir.
(4) Üniversitenin sağlık alanında ön lisans, lisans ve lisansüstü eğitim gören öğrencileri, uygulamalı eğitimlerini birlikte kullanılan sağlık tesisinin yanı sıra işbirliği protokolü imzalanan diğer sağlık tesislerinde de yapabilir.
(5) Eğitim hizmetlerinin aksamadan yürütülmesi için Dekan, hastane yöneticisinin görüşünü alarak varsa profesör yoksa doçent unvanlı öğretim üyelerinden birini, doçent de yoksa yardımcı doçent veya eğitim görevlilerinden birini ilgili sağlık tesisinin eğitiminden sorumlu olarak görevlendirir." kuralına yer verilmiştir.
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 3359 sayılı Kanun'un ek 9. maddesinin 3. fıkrasında, birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde tıpta uzmanlık ve lisans eğitimlerinin, Sağlık Bakanlığı uzmanlık öğrencilerinin eğitimi de dâhil olmak üzere, ilgili mevzuata göre tıp fakültesi dekanının yetki ve sorumluluğunda yürütüleceği; dekanın, hastane yöneticisinin görüşünü alarak varsa profesör, yoksa doçent unvanını haiz öğretim üyelerinden birini, doçent de yoksa yardımcı doçent veya eğitim görevlilerinden birini eğitim sorumlusu olarak görevlendireceği açıkça düzenlenmiştir.
Buna göre, Yönetmeliğin 8. maddesinin 1. ve 5. fıkralarının, Kanun maddesinin tekrarı mahiyetinde olduğu, diğer fıkralarında ise, birlikte kullanılan sağlık tesisindeki dekan sorumluluğunda olan uzmanlık ve lisans eğitimlerinin yürütülmesine ilişkin ek 9. maddenin amacına uygun düzenlemelere yer verilmiş olup, dava konusu düzenlemede üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
3) Yönetmeliğin 9. maddesi yönünden incelenmesi;
Dava konusu Yönetmeliğin "Sağlık tesislerinin işletilmesi" başlıklı 9. maddesinde, "(1) Birlikte kullanıma geçilen sağlık tesisleri, Kurum tarafından bu Yönetmelik hükümleri saklı kalmak kaydıyla, Kurumun tâbi olduğu mevzuat uyarınca işletilir. Birlikte kullanılan sağlık tesisinin hastane yöneticisi, üniversitenin görüşü alınarak ilgili mevzuat uyarınca atanır ve işlemler Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun tabi olduğu mevzuat çerçevesinde yürütülür.
(2) Sağlık tesisindeki her türlü sağlık ve destek hizmeti, üniversite personelinin sağlık hizmeti sunumu da dâhil olmak üzere hastane yöneticisinin sorumluluğundadır. Hastane yöneticisi, eğitim ve sağlık hizmetlerinin aksamadan ve verimli şekilde yürütülmesi için ilgili mevzuat çerçevesinde her türlü tedbiri almaya yetkilidir ve bu konuda Dekan ile işbirliği içinde çalışır.
(3) Birlikte kullanılan sağlık tesisleri ve ilgili birimlerde görevli personeller, öğretim elemanları ile eğitim görevlileri dâhil tüm tabipler eğitim ve araştırma faaliyetlerinin yanında, ilgili mevzuatında öngörülen nöbetler dâhil, sağlık hizmetlerinin aksatılmadan sürekli bir şekilde yürütülmesine yönelik çalışmaları yerine getirmekle yükümlüdürler." hükmü düzenlenmiştir.
a) 1. fıkra yönünden;
3359 sayılı Kanun'un ek 9. maddesinin 3. fıkrasında, birlikte kullanıma geçilen sağlık tesislerinin, Bakanlığın tabi olduğu mevzuat uyarınca işletileceği, tesisin üniversitenin görüşü alınarak Bakanlıkça atanan başhekim tarafından yönetileceği, birlikte kullanıma geçilen sağlık tesisinin kamu hastane birliği kapsamında olması halinde, o tesise ait yönetici görevlendirmelerinin kamu hastaneleri birliği mevzuatı çerçevesinde yapılacağı düzenlenmiştir.
Bu haliyle, dava konusu düzenleme, dayanak Kanun'un tekrarı mahiyetinde olduğundan, anılan düzenlemede üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
b) 2. fıkra yönünden;
Dava konusu düzenleme ile aynı konuyu düzenleyen mülga 03/05/2014 tarihli ve 28989 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarına Ait Sağlık Tesisleri ve Üniversitelere Ait İlgili Birimlerin Birlikte Kullanımı ve İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinin 2. fıkrasında "Sağlık tesisindeki her türlü sağlık ve destek hizmeti, üniversite personelinin sağlık hizmeti sunumu da dâhil olmak üzere hastane yöneticisinin sorumluluğundadır. Hastane yöneticisi, bu hizmetlerin aksamadan ve en verimli şekilde yürütülmesi için ilgili mevzuat çerçevesinde her türlü tedbiri almaya yetkilidir ve bu konuda dekanla işbirliği içinde çalışır." hükmüne yer verilmiş; anılan hükmün, Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 06/04/2015 tarihli ve E:2014/5232 sayılı kararı ile yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir.
Kararın gerekçesi; "Dava konusu Yönetmeliğin 7. maddesinde birlikte kullanılacak sağlık tesislerinin işletilmesi düzenlenmiş olup, maddenin 2. bendinde; üniversite personelinin sağlık hizmeti sunumu da dahil olmak üzere sağlık tesisindeki her türlü sağlık ve destek hizmetinin, hastane yöneticisinin sorumluluğu altında olduğu, hastane yöneticisinin bu hizmetlerin aksamadan ve en verimli şekilde yürütülmesi için ilgili mevzuat çerçevesinde her türlü tedbiri almaya yetkili olduğu ve bu konuda dekanla işbirliği içinde çalışacağı belirtilmiştir.
Sağlık tesislerinin birlikte kullanımı, sağlık hizmet sunumu ve eğitim ve araştırma hizmetleri olmak üzere iki temel unsur üzerine kurulmaktadır. Sağlık hizmet sunumunun kalitesi ve verimliliği büyük önem arz etmekle birlikte, sağlık eğitimindeki kalite ve verimliliğin azalması halinde, uzun vadede sağlık hizmet sunumunun da bundan olumsuz etkileneceği dikkate alındığında, birlikte kullanımdaki tesislerdeki sağlık hizmet sunumunun eğitime herhangi bir olumsuzluk oluşturmayacak şekilde yürütülmesi esas olmalıdır.
Bu bağlamda, birlikte kullanılan tesislerde 3359 sayılı Kanunun Ek 9. maddesi uyarınca görevlendirilen hastane yöneticisinin sağlık hizmetinin aksatılmadan ve verimli bir şekilde yürütülmesinden sorumlu olduğu ve bu kapsamda bir takım tedbirleri alma görev ve yükümlülüğü bulunmaktaysa da bu tedbirlerin sınırının eğitim hizmetlerinin aksatılmaması olarak belirlenmesi gerekmektedir.
Nitekim, Yönetmelik taslağının hazırlanması aşamasında Yükseköğretim Kurulunun taslağa ilişkin görüşlerinin yer aldığı çalışmada, madde bendinin 'hastane yöneticisinin, her türlü sağlık ve destek hizmeti ile üniversite personelinin sağlık hizmet sunumunu, eğitimi aksatmayacak şekilde yürütülmesini sağlayacağı' şeklinde düzenlenmesinin uygun olacağı yolunda görüş verdiği görülmektedir.
Bu durumda; dava konusu bentte birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde, hastane yöneticisinin sorumluluğu ve bu konularda her türlü tedbiri almaya yetkili olduğu belirlenirken, eğitimin aksatılmamasına ilişkin bir koşul gözetilmeksizin yapılan eksik düzenlemede hukuka uyarlık görülmemiştir." şeklindedir.
Anılan karara karşı davacının itirazı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca kabul edilmiş, Sağlık Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu tarafından müştereken çıkarılmadığı gerekçesi ile Yönetmeliğin tamamının yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiş, ardından Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 07/06/2017 tarihli ve E:2014/5232, K:2017/3223 sayılı kararı ile Yönetmeliğin iptaline karar verilmiştir.
Dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesinin 2. fıkrasında yer alan düzenlemenin yukarıda bahsedilen yürütmenin durdurulması kararında yer verilen gerekçe göz önünde bulundurularak ve bu gerekçeye uygun olarak ihdas edildiği anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, anılan düzenlemede üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
c) 3. fıkra yönünden;
3359 sayılı Kanun'un ek 9. maddesinin 5. fıkrasında, birlikte kullanımdaki sağlık tesisleri ve ilgili birimlerde görevli öğretim elemanları dâhil tüm personelin, ihtiyaç duyulan tıbbi ve bilimsel danışmanlık, nöbet, konsültasyon ve diğer sağlık hizmetlerini yerine getirmekle ve bu kapsamda kendilerine yapılan davete icabet etmekle yükümlü oldukları, bu şekilde nöbet tutan öğretim üyelerine de 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun ek 33. maddesi çerçevesinde ve eğitim görevlisi için belirlenmiş olan gösterge rakamı üzerinden nöbet ücreti ödeneceği düzenlenmiştir.
Dava konusu düzenlemede de, dayanak Kanun hükmüne uygun olarak birlikte kullanılan sağlık tesisleri ve ilgili birimlerinde görevli personel ve öğretim elamanları ile eğitim görevlileri dahil tüm personelin eğitim araştırma faaliyetlerinin yanında nöbet dahil sağlık hizmetlerinin aksatılmadan yürütülmesine yönelik çalışmaları yürüteceği kuralına yer verilmiş olup, anılan düzenlemede üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
4) Yönetmeliğin 10. maddesi yönünden incelenmesi;
Dava konusu Yönetmeliğin "Program yöneticisi ve idari sorumlunun görev ve yetkileri" başlıklı 10. maddesinde, "(1) Birlikte kullanımdaki tesislerde Dekan tarafından hastane yöneticisinin de görüşü alınarak her uzmanlık eğitimi programı yürütülen birim için uzmanlık eğitimi mevzuatındaki şartları haiz bir program yöneticisi ile bir idari sorumlu görevlendirilir. Program yöneticisine aynı zamanda idari sorumluluk görevi de verilebilir.
(2) Program yöneticisi, müfredata uygun olarak ilgili mevzuat çerçevesinde tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık eğitimlerinin planlanması, yürütülmesi ve denetiminden sorumludur.
(3) İdari sorumlu, ilgili klinik ve laboratuvarda sunulan sağlık hizmetinin yirmi dört saat esasına göre kesintisiz olarak yürütülmesi ve verimlilik ölçütlerinin gerektirdiği yönetsel önlemlerin alınması, mevcut kaynakların müşterek ve verimli bir şekilde kullanılması ile diğer birimler ve hastane yönetimiyle olan ilişkileri yürütmekle görevli olup; bu görevlerin yürütülmesinden hastane yöneticisine karşı sorumludur.
(4) Program yöneticisi ve idari sorumlunun farklı kişiler olması halinde bunlar işbirliği ve uyum içerisinde çalışır.
(5) Program yöneticisi, programa dâhil olan tüm eğiticilerle birlikte eğitim programını hazırlayarak, hastane yöneticisinin uygun görüşü ile birlikte ana dallarda ilgili anabilim dalı başkanı, yan dallarda ise bilim dalı başkanı aracılığıyla Dekana sunarak eğitim programını onaylatır. Eğitim programında değişiklik olması halinde hastane yöneticisine bilgi verilir." kuralı yer almıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 3359 sayılı Kanun'un ek 9. maddesinin 3. fıkrasında, birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde tıpta uzmanlık ve lisans eğitimlerinin, Sağlık Bakanlığı uzmanlık öğrencilerinin eğitimi de dâhil olmak üzere, ilgili mevzuata göre tıp fakültesi dekanının yetki ve sorumluluğunda yürütüleceği; dekanın, hastane yöneticisinin görüşünü alarak varsa profesör, yoksa doçent unvanını haiz öğretim üyelerinden birini, doçent de yoksa yardımcı doçent veya eğitim görevlilerinden birini eğitim sorumlusu olarak görevlendireceği açıkça düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeye uygun olarak dava konusu Yönetmeliğin "Eğitim hizmetleri" başlıklı 8. maddesinde, birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde tıp ve diş hekimliğinde lisans ve uzmanlık eğitimleri dekanın yetki ve sorumluluğuna bırakılmış, eğitim hizmetlerinin aksamadan yürütülmesi için dekanın, başhekimin görüşünü alarak varsa profesör yoksa doçent unvanlı öğretim üyelerinden birini, doçent de yoksa yardımcı doçent veya eğitim görevlilerinden birini ilgili sağlık tesisinin eğitiminden sorumlu olarak görevlendireceği belirtilmiştir.
Birlikte kullanımdaki tesislerde tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık eğitimlerinin planlanması, yürütülmesi ve denetiminden sorumlu olan program yöneticisini görevlendirme yetkisi ile program yöneticisi tarafından programa dâhil olan tüm eğiticilerle birlikte hazırlanan eğitim programının birlikte kullanımdaki uzmanlık eğitimlerinden sorumlu olarak onaylama yetkisinin dava konusu düzenleme ile Dekana bırakılması, dayanak Kanun maddesinin, tıpta uzmanlık ve lisans eğitimlerinin, Sağlık Bakanlığı uzmanlık öğrencilerinin eğitimi de dâhil olmak üzere, tıp fakültesi dekanının yetki ve sorumluluğunda olduğu yönündeki açık hükmünün bir gereğidir.
Ayrıca, 3359 sayılı Kanun'un ek 9. maddesi kapsamında birlikte kullanılacak sağlık tesisinde, sağlık hizmeti sunumu ile eğitim, araştırma ve uygulama hizmetlerinin bir arada yürütüldüğü dikkate alındığında, birlikte kullanılan tesisteki sağlık hizmetinin yirmi dört saat esasına göre kesintisiz olarak yürütülmesi ve verimlilik ölçütlerinin gerektirdiği yönetsel önlemlerin alınması, mevcut kaynakların müşterek ve verimli bir şekilde kullanılması ile diğer birimler ve hastane yönetimiyle olan ilişkileri yürütmekle görevli bir idari sorumlunun görevlendirilmesinin, birlikte kullanılacak sağlık tesisindeki eğitim hizmetlerini olumsuz etkileyici nitelikte olmadığı, program yöneticisi ile idari sorumlu görevlendirmelerinin, birlikte kullanılacak sağlık tesisinde sunulacak tüm hizmetlerin etkili ve verimli şekilde yürütülmesi amacına yönelik olduğu, görev alanları yönünden bir belirsizlik ve kesişmenin de olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, dava konusu düzenlemede, üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
5) Yönetmeliğin 11. maddesi yönünden incelenmesi;
Dava konusu Yönetmeliğin "Mali hususlar" başlıklı 11. maddesinde, "(1) Birlikte kullanımdaki sağlık tesisleri, sundukları sağlık hizmetleri bakımından 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 72 nci maddesinin uygulanmasında, üniversite sağlık uygulama ve araştırma merkezi statüsündedir.
(2) Birlikte kullanıma geçilen sağlık tesislerinin döner sermaye hesapları, sadece birlikte kullanılan birimlerle sınırlı ve birlikte kullanıma geçildikten sonraki tasarruflara etkili olmak kaydıyla birleştirilir. Birlikte kullanım sona erdiğinde döner sermaye hesabı, hukuki ve fiziki olarak ayrılması ve bölünmesi mümkün olmayanlar hariç olmak üzere yeniden ayrılır.
(3) Ek Ödeme Yönetmeliğinin uygulanmasında üniversite personeli için 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 58 inci maddesinde öngörülen ek ödeme matrahı ve tavan ek ödeme oranları, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu personeli için ise 4/1/1961 tarihli ve 209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları İle Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanunun 5 inci maddesinde öngörülen ek ödeme matrahı ve tavan ek ödeme oranları dikkate alınır.
(4) Birlikte kullanımdaki sağlık tesisinin döner sermaye gelirlerinden; ilgili mevzuatı gereğince hazine payı, 25/4/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununun 18 inci maddesinin birinci fıkrasının (k) bendi gereğince ayrılacak pay ile Bakanlık merkez payı ayrılır. Kalan miktar, 209 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirlenen oranları geçmeyecek şekilde Ek Ödeme Yönetmeliği hükümlerine göre personele ek ödeme olarak dağıtılır.
(5) Rektör, rektör yardımcıları ve üniversite genel sekreterine, birlikte kullanım protokolü kapsamındaki ilgili birimin dekan ve dekan yardımcılarına 2547 sayılı Kanunun 58 inci maddesi gereğince yönetici payı olarak yapılacak ek ödeme, dağıtılabilecek tutardan olmak kaydıyla üniversite yönetim kurulu kararına dayalı olarak birlikte kullanımdaki sağlık tesisinin/sağlık tesislerinden birisinin döner sermaye hesabından yapılır.
(6) Birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde üniversitenin eğitim sorumluluğunda olan uygulamalı eğitimle ilgili giderler sağlık tesisinin döner sermaye gelirlerinden karşılanır. Bu fıkranın uygulanması ile ilgili sorunlar rektörün önerisi üzerine Bakanlık tarafından giderilir.
(7) Birlikte kullanım protokolü yapılan üniversite sağlık birimlerinin Sosyal Güvenlik Kurumundan alacakları tutar, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 73 üncü maddesi çerçevesinde Bakanlık ve bağlı kuruluşları için belirlenen götürü hizmet bedeline eklenir.
(8) Birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde Ek Ödeme Yönetmeliğinin uygulanmasında; Ek Ödeme Yönetmeliğine göre gelir getirici faaliyeti ve tıbbi işlemler puanı üretme imkânı bulunmayan personelin kadro-unvan katsayıları; profesörler için 1,5, doçentler için 1,2, yardımcı doçentler için 1,0 ve tıpta uzmanlık mevzuatına tabi olmaksızın atanan araştırma görevlileri için 0,4 olarak uygulanır. Ek Ödeme Yönetmeliğine göre puan üretme imkânı bulunan üniversite kadrosundaki profesör ve doçentler için eğitim görevlisi kadro-unvan katsayısı, yardımcı doçentler için başasistan kadro-unvan katsayısı kullanılır. Üniversite kadrosunda bulunan personelden yan dal uzmanlık eğitimini tamamlamış olan ve bu alanda çalışanlar için, Ek Ödeme Yönetmeliğinde yan dal unvanları için öngörülen kadro-unvan katsayıları uygulanır. Birlikte kullanım kapsamında ağız ve diş sağlığı merkezi veya ağız ve diş sağlığı hastanesinde görev yapan üniversite kadrosundaki diş hekimi unvanlı personelin kadro-unvan katsayıları; profesörler için 1,8, doçentler için 1,7 ve yardımcı doçentler için 1,5 olarak uygulanır.
(9) Ek Ödeme Yönetmeliğine göre belirlenen eğitici destekleme puanı, tıpta uzmanlık eğitimine katılan yardımcı doçentler için sağlık tesisi puan ortalamasının %20’si oranında uygulanır.
(10) Anabilim/bilim dalı başkanı olan profesör, doçent ve yardımcı doçentler için sağlık tesisi puan ortalamasının %20’si oranında ek puan verilir. Bu oran, hem anabilim dalı başkanı hem bilim dalı başkanı olanlar için bir defa uygulanır.
(11) Ek ödemelerin hesaplanmasında bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde Ek Ödeme Yönetmeliği hükümleri esas alınır.
(12) Birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde mesai sonrası hizmetler için 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 73 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında tanımlanan ilave ücret alınamaz." kuralına yer verilmiştir.
a) 1. fıkra yönünden;
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun "Sağlık hizmetlerinin ödenecek bedellerinin belirlenmesi" başlıklı 72. maddesinin 1. fıkrasında, "(Değişik birinci fıkra: 17/4/2008-5754/44 md.) 65 inci madde gereği ödenecek gündelik, yol, yatak ve yemek giderlerinin Kurumca ödenecek bedellerini belirlemeye Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu yetkilidir. Komisyon, tıp eğitimini, hizmet basamağını, alt yapı ve kaynak kullanımı ile maliyet unsurlarını dikkate alarak sağlık hizmeti sunucularını fiyatlandırmaya esas olmak üzere ayrı ayrı sınıflandırabilir. Komisyon, 63 üncü madde hükümlerine göre finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin Kurumca ödenecek bedellerini; sağlık hizmetinin sunulduğu il ve basamak, Devletin doğrudan veya dolaylı olarak sağlamış olduğu sübvansiyonlar, sağlık hizmetinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması, kanıta dayalı tıp uygulamaları, maliyet-etkililik ölçütleri ve genel sağlık sigortası bütçesi dikkate alınmak suretiyle, her sınıf için tek tek veya gruplandırarak belirlemeye yetkilidir." hükmüne yer verilmiştir.
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinde, "Uygulama ve Araştırma Merkezi", yükseköğretim kurumlarında eğitim öğretimin desteklenmesi amacıyla çeşitli alanların uygulama ihtiyacı ve bazı meslek dallarının hazırlık ve destek faaliyetleri için eğitim - öğretim, uygulama ve araştırmaların sürdürüldüğü bir yükseköğretim kurumu şeklinde tanımlanmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 3359 sayılı Kanun'un ek 9. maddesinin 1. fıkrasında, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna bağlı sağlık tesisleri ile üniversitelerin tıp ve diş hekimliği alanında lisans ve uzmanlık eğitimi veren kurumlarının, eğitim, araştırma ve sağlık hizmeti sunumu için insan gücü, mali kaynak, fiziki donanım, bina, tıbbi cihaz ve diğer kaynakları karşılıklı olarak birlikte kullanabileceği belirtilmiştir.
Buna göre, birlikte kullanıma geçilmiş sağlık tesislerinde, sağlık hizmeti sunumu ile birlikte eğitim, araştırma ve uygulama hizmetlerinin de bir arada yürütüldüğü açık olup, eğitim, araştırma ve uygulama hizmetlerinin yürütüldüğü birlikte kullanılan sağlık tesisinde görülen sağlık hizmetleri için Sosyal Güvenlik Kurumunca ödenecek bedellerin belirlenmesinde, sağlık tesisinin, üniversite sağlık uygulama ve araştırma merkezi statüsünde kabul edileceğine ilişkin getirilen kuralda üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
b) 2. ve 3. fıkra yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 3359 sayılı Kanun'un ek 9. maddesinin 4. fıkrasında, birlikte kullanıma geçilen sağlık tesislerinin döner sermaye hesaplarının, sadece birlikte kullanılan birimlerle sınırlı olmak ve birlikte kullanıma geçildikten sonraki tasarruflara etkili olmak kaydıyla birleştirileceği belirtilmiş; 6. fıkrasında ise, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 58. maddesinin (c) fıkrasının (1) numaralı bendinde sayılan ve ilgili fakültenin temel tıp bilimlerinde görev yapan öğretim üyesi, öğretim görevlisi ve araştırma görevlisi ile birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde fiilen görev yapan personele, üniversite personeli için 2547 sayılı Kanun'un 58. maddesinde öngörülen ek ödeme matrahı ve tavan ek ödeme oranları, Bakanlık ve bağlı kuruluşları personeli için ise 209 sayılı Kanun'un 5. maddesinde öngörülen ek ödeme matrahı ve tavan ek ödeme oranları esas alınarak Bakanlığın tabi olduğu ek ödeme mevzuatı doğrultusunda ek ödeme yapılacağı düzenlenmiştir.
Buna göre, dava konusu Yönetmeliğin 11. maddesinin 2. ve 3. fıkraları, kanunun tekrarı mahiyetinde olduğundan, anılan düzenlemelerde üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
c) 4. fıkra yönünden;
Söz konusu fıkrada, birlikte kullanımdaki sağlık tesisinin döner sermaye gelirlerinden ilgili Kanunları gereği ayrılması gereken paylar hazine payı, Bakanlık merkez payı ve Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu payı olarak sayılmış, bu gelirden ayrılacak paylar arasında üniversitelerin bilimsel araştırma projelerinin finansmanı için ayrılan paya yer verilmemiş, fıkrada tahdidi olarak sayılan payların ayrılmasından sonra döner sermaye gelirinden kalan miktarın, Ek Ödeme Yönetmeliği hükümlerine göre personele ek ödeme olarak dağıtılacağı belirtilmiştir.
Maddede sayılan ve birlikte kullanımdaki sağlık tesisinin döner sermaye gelirlerinden ayrılacağı öngörülen paylar, ilgili mevzuatı gereği ayrılması zorunlu paylar olup, düzenlemede bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Ayrıca, yukarıdaki "Dava konusu Yönetmeliğin, Yükseköğretim Kurulu ile Hazine ve Maliye Bakanlığının (Mülga Maliye Bakanlığının) uygun görüşü bakımından incelenmesi" başlığı altında yer verilen açıklamalar doğrultusunda, dava konusu Yönetmeliğin 11. maddesinin 4. fıkrasında üniversitelerin bilimsel araştırma projelerinin finansmanı için ayrılan paya ilişkin düzenlemeye yer verilmemesi yönünden de üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
ç) 5. fıkra yönünden;
3359 sayılı Kanun'un ek 9. maddesinin 6. fıkrasının son cümlesinde, üniversite rektörü, rektör yardımcıları, genel sekreteri, ilgili birimin dekanı ve dekan yardımcılarına 2547 sayılı Kanun'un 58. maddesi gereğince yönetici payı olarak yapılacak ek ödemenin, birlikte kullanımdaki sağlık tesisinin döner sermaye hesabından yapılacağı düzenlenmiştir.
Buna göre, Kanun hükmü ile aynı yönde düzenleme içeren dava konusu Yönetmeliğin 11. maddesinin 5. fıkrasında, üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
d) 6. fıkra yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin 11. maddesinin 6. fıkrasında yer alan, birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde üniversitenin eğitim sorumluluğunda olan uygulamalı eğitimle ilgili giderlerin sağlık tesisinin döner sermaye gelirlerinden karşılanması, bu fıkranın uygulanması ile ilgili sorunların rektörün önerisi üzerine Bakanlık tarafından giderilmesine ilişkin düzenlemeler, 3359 sayılı Kanun'un ek 9. maddesinin birlikte kullanılan tesisteki uzmanlık ve lisans eğitimlerinin ilgili fakülte dekanının yetki ve sorumluluğunda yürütülüceğine, söz konusu tesisin kaynaklarının da karşılıklı olarak birlikte kullanılacağına yönelik açık hükmünün bir gereğidir.
Bu itibarla, dava konusu düzenlemede üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
e) 7. fıkra yönünden;
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun “Sağlık hizmetlerinin sağlanma yöntemi ve sağlık giderlerinin ödenmesi” başlıklı 73. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanuna göre sağlık hizmetlerinin, Kurum ile yurt içindeki veya yurt dışındaki sağlık hizmeti sunucuları arasında yapılan sözleşmeler yoluyla ve/veya bu Kanun hükümlerine uygun olarak genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından satın aldıkları sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi suretiyle sağlanacağı; 6. fıkrasında, acil haller dışında sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından kişilerce satın alınan sağlık hizmeti bedellerinin Kurumca ödenmeyeceği hükme bağlanmış; 8. fıkrasında ise, "Kurum, bu Kanunun birinci fıkrasında belirtilen yöntemler dışında, kamu idarelerince verilecek sağlık hizmetlerini götürü bedel üzerinden hizmet alım sözleşmesiyle de sağlamaya yetkilidir. Kamu idaresi sağlık hizmeti sunucuları, sözleşmede belirtilen götürü bedel karşılığında genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere sözleşme kapsamında verilmesi gereken her türlü sağlık hizmetini sunmakla yükümlüdür ve sözleşmede belirtilen götürü bedel dışında Kurumdan veya genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden Kanunda belirtilen ilave ücretler ve katılım payları dışında ayrıca bir bedel talep edemez. Götürü bedel üzerinden hizmet alım sözleşmesiyle temin edilen hizmetler için Kuruma ayrıca fatura ve dayanağı belge gönderilmez. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığı ile müştereken belirlenir." hükmüne yer verilmiştir.
209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun'un 3. maddesinde, "Bakanlık, birinci basamak sağlık hizmeti sunan kuruluşlar da dahil olmak üzere Sağlık Bakanlığı kurum ve kuruluşları ile bağlı kuruluşlarındaki (Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü hariç);
a) Muayene, teşhis, tedavi, laboratuvar, tetkik ve tahlil işlerini,
b) Aşı, ilaç, serum, insan kanı ve kan ürünleri imâli ile istihsal veya imâl edilecek diğer maddeleri,
c) Bastırılan veya yaptırılan her nevi belgeleri,
d) (Değişik:11/10/2011-KHK-663/58 md.) Yabancı hastalara verilen sağlık hizmetlerini,
e) Sağlık alanında verilecek kurs, eğitim, araştırma, yayın ve danışmanlık hizmetlerini,
f) Diğer kamu ve özel sektör kuruluşlarının sağlık alanında sunduğu hizmetlere kredi notu verilmesini ve akredite edilmesini,
g) Atölye, tamirhane ve depolarda gerçekleştirilen sağlık hizmetleriyle ilgili montaj, demontaj ve proje işlerini,
h) Sağlık kurum ve kuruluşlarında üçüncü şahıslarca yapılacak sağlık alanı dışındaki tanıtım hizmetlerini,
ı) (Ek: 6/4/2011-6225/2 md.) Bakanlık sağlık kurum ve kuruluşlarının 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması, uzmanlık belgesi, sertifikasyon ve sınav hizmetlerini,
i) (Ek: 6/4/2011-6225/2 md.;Değişik:11/10/2011-KHK-663/58 md.) Gecikme zamları ve faiz gelirleri,
j) (Ek:11/10/2011-KHK-663/58 md.) Diğer gelirler,
Maliye Bakanlığınca yayımlanan yılları Bütçe Uygulama Talimatlarında yer alanlar hariç, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu uyarınca belirlenen tarife üzerinden fiyatlandırmaya ve yukarıda belirtilen mal ve hizmetlerden elde edilecek gelirler ile sağlık kurum ve kuruluşlarına üçüncü şahıslarca yapılacak her türlü bağış ve yardımları döner sermayeye gelir kaydettirmeye yetkilidir. ... " hükmü yer almıştır.
Dava konusu düzenlemelerin dayanağı olan 3359 sayılı Kanun'un ek 9. maddesinin 3. fıkrasında, birlikte kullanıma geçilen sağlık tesislerinin Bakanlığın tâbi olduğu mevzuat uyarınca işletileceği; 4. fıkrasında da, birlikte kullanıma geçilen birlikte kullanıma geçilen sağlık tesislerinin döner sermaye hesaplarının, sadece birlikte kullanılan birimlerle sınırlı olmak ve birlikte kullanıma geçildikten sonraki tasarruflara etkili olmak kaydıyla birleştirileceği açıkça düzenlenmiştir.
Buna göre, birlikte kullanıma geçilen sağlık tesisleri Bakanlığın tâbi olduğu mevzuata göre işletileceğinden ve bu tesislerin döner sermaye hesapları da birleştirileceğinden, birlikte kullanıma geçen üniversite sağlık birimlerinin Sosyal Güvenlik Kurumundan alacakları tutarın, yukarıda yer verilen 209 ve 5510 sayılı Kanunlar uyarınca Bakanlık için belirlenen götürü hizmet bedeline eklenmesine ilişkin dava konusu düzenlemede üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
f) 8. fıkra yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 3359 sayılı Kanun'un ek 9. maddesinin 6. fıkrasında, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 58. maddesinin (c) fıkrasının (1) numaralı bendinde sayılan ve ilgili fakültenin temel tıp bilimlerinde görev yapan öğretim üyesi, öğretim görevlisi ve araştırma görevlisi ile birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde fiilen görev yapan personele, üniversite personeli için 2547 sayılı Kanun'un 58. maddesinde öngörülen ek ödeme matrahı ve tavan ek ödeme oranları, Bakanlık ve bağlı kuruluşları personeli için ise 209 sayılı Kanun'un 5. maddesinde öngörülen ek ödeme matrahı ve tavan ek ödeme oranları esas alınarak Bakanlığın tabi olduğu ek ödeme mevzuatı doğrultusunda ek ödeme yapılacağının düzenlendiği, anılan maddede birlikte kullanılan sağlık tesisinde görev yapan sağlık personelin kadro-unvan katsayısına yönelik bir kurala yer verilmediği, birlikte kullanımın usulüne yönelik olan bu hususun düzenlenmesinin yönetmeliğe bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu düzenlemenin, Yönetmelik Taslağında "Birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde Ek Ödeme Yönetmeliğinin uygulanmasında; Ek Ödeme Yönetmeliğine göre performans puanı üretme imkânı ile birlikte gelir getirici faaliyeti de bulunmayan personelin kadro-unvan katsayıları; profesörler için 1,5 doçentler için 1,2 yardımcı doçentler için 1,0 ve tıpta uzmanlık mevzuatına tabi olmaksızın atanan araştırma görevlileri için 0,4 olarak uygulanır. Ek Ödeme Yönetmeliğine göre puan üretme imkânı bulunan üniversite kadrosundaki profesör ve doçentler için eğitim görevlisi kadro-unvan katsayısı, yardımcı doçentler için başasistan kadro-unvan katsayısı kullanılır. Üniversite kadrosunda bulunan personelden yan dal uzmanlık eğitimini tamamlamış olan ve bu alanda çalışanlar için, Ek Ödeme Yönetmeliğinde yan dal unvanları için öngörülen kadro unvan katsayıları uygulanır." şeklinde iken, Yükseköğretim Kurulu ile Hazine ve Maliye Bakanlığının teklifleri doğrultusunda "Birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde Ek Ödeme Yönetmeliğinin uygulanmasında; Ek Ödeme Yönetmeliğine göre gelir getirici faaliyeti ve tıbbi işlemler puanı üretme imkânı bulunmayan personelin kadro-unvan katsayıları; profesörler için 1,5, doçentler için 1,2, yardımcı doçentler için 1,0 ve tıpta uzmanlık mevzuatına tabi olmaksızın atanan araştırma görevlileri için 0,4 olarak uygulanır. Ek Ödeme Yönetmeliğine göre puan üretme imkânı bulunan üniversite kadrosundaki profesör ve doçentler için eğitim görevlisi kadro-unvan katsayısı, yardımcı doçentler için başasistan kadro-unvan katsayısı kullanılır. Üniversite kadrosunda bulunan personelden yan dal uzmanlık eğitimini tamamlamış olan ve bu alanda çalışanlar için, Ek Ödeme Yönetmeliğinde yan dal unvanları için öngörülen kadro-unvan katsayıları uygulanır. Birlikte kullanım kapsamında ağız ve diş sağlığı merkezi veya ağız ve diş sağlığı hastanesinde görev yapan üniversite kadrosundaki diş hekimi unvanlı personelin kadro-unvan katsayıları; profesörler için 1,8, doçentler için 1,7 ve yardımcı doçentler için 1,5 olarak uygulanır." şeklinde değiştirildiği, söz konusu maddenin 10. fıkrasında, "Anabilim/bilim dalı başkanı olan profesör, doçent ve yardımcı doçentler için sağlık tesisi puan ortalamasının %20’si oranında ek puan verilir. Bu oran, hem anabilim dalı başkanı hem bilim dalı başkanı olanlar için bir defa uygulanır." kuralına yer verildiği görülmektedir.
18/02/2011 tarihli ve 27850 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yükseköğretim Kurumlarında Döner Sermaye Gelirlerinden Yapılacak Ek Ödemenin Dağıtılmasında Uygulanacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik incelendiğinde, gelir getirici faaliyetin, yapılan işlem sonucunda döner sermaye işletmesine gelir getiren faaliyet olarak tanımlandığı, öğretim elemanı ve diğer personele yapılacak ek ödemeye esas katkı oranlarının belirlenmesinde, kurumsal katkı puanı, bireysel gelir getirici faaliyet puanı, eğitim-öğretim faaliyeti puanı, bilimsel faaliyet puanı ve diğer faaliyetler puanının esas alındığı, adına bireysel gelir getirici faaliyet puanı girilmeyen kadro-unvan gruplarının hangilerinin ek ödeme alabileceği, bu ödemenin hangi alt birim veya birim ortalamasından yapılacağı konusunda karar verme yetkisinin üniversite yönetim kurullarına bırakıldığı, dolayısıyla yükseköğretim kurumlarında döner sermaye gelirlerinden yapılacak ek ödeme dağıtımında da personelin gelir getirici faaliyetinin olup olmadığının dağıtım esaslarında göz önünde bulundurulduğu görülmektedir. 3359 sayılı Kanun'un ek 9. maddesinde birlikte kullanıma geçilen sağlık tesisinde, Bakanlığın tabi olduğu ek ödeme mevzuatı doğrultusunda ek ödeme yapılacağı düzenlemesine yer verilmiş olmakla birlikte, Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliğinde (dava konusu düzenleme tarihinde yürürlükte olan halinde), üniversite personeline ilişkin (profesör, doçent, yardımcı doçent, araştırma görevlisi gibi) belirlenmiş bir kadro-unvan katsayısı yer almadığından, dava konusu düzenleme ile, birlikte kullanılan sağlık tesisinde görev yapan üniversite personelinin gelir getirici faaliyeti ve tıbbi işlemler puanı üretme imkânı bulunup bulunmadığına göre kadro-unvan katsayıları belirlenmiş, bu belirleme yapılırken de Yükseköğretim Kurulunun ve Hazine ve Maliye Bakanlığının uygun görüşleri alınmıştır.
Buna göre, birlikte kullanılan sağlık tesisinde görev yapan üniversite personeline yapılacak ek ödemede esas alınacak kadro-unvan katsayılarının Yükseköğretim Kurulu ile Hazine ve Maliye Bakanlığının teklifleri doğrultusunda belirlenmesine ilişkin dava konusu düzenlemede, üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
g) 9. ve 10. fıkra yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin 11. maddesinin 9. ve 10. fıkralarında, Ek Ödeme Yönetmeliğine göre belirlenen eğitici destekleme puanının, üniversite personeli için nasıl uygulanacağına ilişkin kurallara yer verilmiş, tıpta uzmanlık eğitimine katılan yardımcı doçentler için sağlık tesisi puan ortalamasının %20’si oranında uygulanacağı, anabilim/bilim dalı başkanı olan profesör, doçent ve yardımcı doçentler için sağlık tesisi puan ortalamasının %20’si oranında ek puan verileceği, bu oranın, hem anabilim dalı başkanı hem bilim dalı başkanı olanlar için bir defa uygulanacağı düzenlenmiştir.
Yönetmeliğin hazırlığı aşamasında söz konusu düzenlemelere yönelik olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından olumsuz görüş verilmediği, Yükseköğretim Kurulunun teklifi ve uygun görüşü doğrultusunda yapılan düzenlemenin, personele yapılacak ek ödemelere ilişkin bir husus olduğu, Yönetmelik ile düzenlenebileceği, davacı tarafından da anılan fıkralar özelinde herhangi bir iddiada bulunulmadığı dikkate alındığında, dava konusu düzenlemelerde üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
ğ) 11. fıkra yönünden;
Dava konusu düzenlemede, ek ödemelerin hesaplanmasına bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde Ek Ödeme Yönetmeliği hükümlerinin esas alınacağı kuralına yer verilmiş; 4. maddenin (d) bendinde, "Ek Ödeme Yönetmeliği"nin tanımı yapılarak 14/2/2013 tarihli ve 28559 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumuna Bağlı Sağlık Tesislerinde Görevli Personele Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmeliği ifade ettiği düzenlenmiştir.
3359 sayılı Kanun'un ek 9. maddesinin 3. fıkrasında, birlikte kullanıma geçilen sağlık tesislerinin, Bakanlığın tabi olduğu mevzuat uyarınca işletileceği, tesisin üniversitenin görüşü alınarak Bakanlıkça atanan başhekim tarafından yönetileceği düzenlenmiş; 4. fıkrasında, birlikte kullanıma geçilen sağlık tesislerinin döner sermaye hesaplarının, sadece birlikte kullanılan birimlerle sınırlı olmak ve birlikte kullanıma geçildikten sonraki tasarruflara etkili olmak kaydıyla birleştirileceği belirtilmiş; 6. fıkrasında ise, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 58. maddesinin (c) fıkrasının (1) numaralı bendinde sayılan ve ilgili fakültenin temel tıp bilimlerinde görev yapan öğretim üyesi, öğretim görevlisi ve araştırma görevlisi ile birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde fiilen görev yapan personele, üniversite personeli için 2547 sayılı Kanun'un 58. maddesinde öngörülen ek ödeme matrahı ve tavan ek ödeme oranları, Bakanlık ve bağlı kuruluşları personeli için ise 209 sayılı Kanun'un 5. maddesinde öngörülen ek ödeme matrahı ve tavan ek ödeme oranları esas alınarak Bakanlığın tabi olduğu ek ödeme mevzuatı doğrultusunda ek ödeme yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, Kanun'un Bakanlığın tabi olduğu mevzuat uyarınca işletilen sağlık tesisinin döner sermaye hesabından, tesisin personeline Bakanlığın tabi olduğu ek ödeme mevzuatı doğrultusunda ek ödeme yapılacağı yönündeki açık hükmü gereğince, ek ödemelerin hesaplanmasında dava konusu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde, Bakanlık Ek Ödeme Yönetmeliğinin uygulanacağına ilişkin getirilen düzenlemede üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
h) 12. fıkra yönünden;
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun “Sağlık hizmetlerinin sağlanma yöntemi ve sağlık giderlerinin ödenmesi” başlıklı 73. maddesinin 3. fıkrasında, "Kamu idaresi sağlık hizmeti sunucuları ise otelcilik hizmeti ile dördüncü fıkrada belirtilen istisnai sağlık hizmetleri dışında, sağladıkları sağlık hizmetleri için genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden ilave ücret talep edemez. (Mülga ikinci cümle: 21/1/2010-5947/19 md.) (…) (Ek cümleler: 21/5/2013-6486/4) Ancak yükseköğretim kurumlarına ait sağlık hizmeti sunucularında öğretim üyeleri tarafından mesai saatleri dışında bizzat verilen sağlık hizmetleri için Kurumca belirlenmiş sağlık hizmetleri bedelinin, poliklinik muayenelerinde bir katını, diğer hizmetlerde yüzde ellisini geçmemek üzere, üniversite yönetim kurulu kararıyla öğretim üyelerinin unvanları itibarıyla belirlenen miktarda ilave ücret alınabilir. Ancak alınacak ilave ücret bir defada asgari ücretin iki katını geçemez. Bu oranları bir katına kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir. Kurum bu fıkra kapsamında ilave ücret alınamayacak sağlık hizmetlerini belirlemeye yetkilidir." hükmü düzenlenmiştir.
3359 sayılı Kanun'un ek 9. maddesinin 3. fıkrasında, birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinde mesai sonrası hizmetler için 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 73. maddesinin 3. fıkrasına göre ilave ücretin alınamayacağı belirtilmiştir.
Buna göre, dayanağı Kanun hükmüne uygun olan anılan düzenlemede üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 16/06/2017 tarihli ve 30098 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı ile İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin iptali istemi yönünden oy birliğiyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2. Yönetmeliğin diğer maddeleri yönünden oy çokluğuyla DAVANIN REDDİNE,
3. Netice itibarıyla kısmen davanın reddine, kısmen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği ve dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi yönünden davanın açılmasına davalı idarenin sebebiyet verdiği göz önünde bulundurulduğunda, ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ...TL yargılama giderinin ...TL'sinin davacı üzerinde bırakılmasına, geriye kalan ...TL'sinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ...TL duruşmalı vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, aynı Tarife uyarınca ...TL duruşmalı vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya ve davalı idareye iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 30/03/2022 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY - (X) :
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun ek 9. maddesine, 05/12/2018 tarih ve 30616 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 7151 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile iki fıkra eklenmiş, yapılan bu değişikliğin ardından Sağlık Bakanlığı tarafından, Sağlık Bakanlığına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı ile İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hazırlanmış, dava konusu Yönetmelik 04/03/2020 tarih ve 31058 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan anılan Yönetmeliğin 15. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
İptal davasına konu işlemlerin tesis edildikleri tarihteki durumları itibariyle hukuksal değerlendirmeye tabi tutulacakları, idare hukukunun ve idari yargılama usulünün bilinen ilkelerinden olmakla birlikte, dava aşamasında iken idari işlemin usulüne uygun olarak geri alındığı veya yürürlükten kaldırıldığı durumlarda, iptal hükmüne konu olabilecek idari işlemin varlığından söz etmek olanaklı değilse de özellikle belli süreyle de olsa uygulama işlemlerine dayanak alınan düzenleyici işlemler yönünden hukuka uygunluk denetiminin yapılması, iptal davasının “Hukuk Düzeni”nin korunması yolundaki gerçek amacına uygun olandır.
Uyuşmazlıkta; Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin dava konusu Yönetmeliğin 11. maddesinin 4. fıkrasında üniversitenin bilimsel araştırma projelerinin finansmanı için öngörülen kesintilere yer verilmemesine ilişkin düzenlemenin yürütülmesinin durdurulması yolundaki 22/05/2018 tarih ve E:2017/2235 sayılı kararına rağmen, 04/03/2020 tarih ve 31058 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yönetmelikte de anılan düzenlemenin aynı şekilde yer alması sebebiyle, dava konusu Yönetmeliğin, 11. maddesinin 4. fıkrasında üniversitenin bilimsel araştırma projelerinin finansmanı için öngörülen kesintilere yer verilmemesine ilişkin düzenleme dışındaki maddeleri bakımından; dava konusu Yönetmeliğin amacını ve dayanağını oluşturan 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun ek 9. maddesinde yeni düzenlemelere yer verilmesi ve davacının haklarını ihlâl eder nitelikte tesis edilen herhangi bir bireysel işlemin de dava konusu edilmemesi karşısında, davaya konu Yönetmeliğin tamamının yürürlükten kaldırılması nedeniyle bu maddelerin iptali istemi hakkında karar verilmesine olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin yanı sıra, dava konusu düzenlemelerin Yönetmeliğin 11. maddesinin 4. fıkrasında üniversitenin bilimsel araştırma projelerinin finansmanı için öngörülen kesintilere yer verilmemesine ilişkin düzenleme dışındaki kısımları yönünden de konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği oyu ile aksi yönde oluşan çoğunluk kararına katılmıyoruz.
KARŞI OY - (XX) :
16/06/2017 tarihli ve 30098 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan dava konusu Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı ile İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin, 04/03/2020 tarih ve 31058 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Sağlık Bakanlığına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı ile İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 15. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı, ancak Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin dava konusu Yönetmeliğin 11. maddesinin 4. fıkrasında üniversitenin bilimsel araştırma projelerinin finansmanı için öngörülen kesintilere yer verilmemesine ilişkin düzenlemenin yürütülmesinin durdurulması yolundaki 22/05/2018 tarih ve E:2017/2235 sayılı kararına rağmen, 04/03/2020 tarih ve 31058 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yönetmelikte de dava konusu düzenlemenin aynı şekilde yer aldığı dikkate alındığında, uyuşmazlığın bu kısım yönünden konusuz kaldığından bahsedilemeyeceği açıktır.
İdare hukukunun temel ilkeleri dikkate alınarak, idareleri tesis edecekleri işlemlerin sonuçlarını daha iyi düşünmeye yöneltmek ve idare edilenlere güvence sağlamak amacıyla, kamu idarelerinin idari işlemleri belirli usulleri izleyerek tesis etmeleri zorunlu olarak öngörülebilir. Kanunlarda, idari işlem tesis edilmeden önce, bir başka idarenin görüşünün alınmasının kurala bağlamış olması durumunda, görüş alınmadan tesis edilecek işlem şekil unsuru yönünden hukuka aykırı olacaktır.
Kanunların danışma niteliğindeki "görüş" alınması dışında; "uygun görüş" alınmasını öngörmesi durumunun ayrıca tartışılması gerekir. İstişari olarak görüş alınması işlemin şekli unsurunu oluşturur ve bu görüşe uyma zorunluluğu bulunmazken; kanunların "uygun görüş" alınmasını öngörmesi durumunda tesis edilecek işlemde ilgili idarelerin birlikte hareket etmesi, idarelerin ortak alanını oluşturan "işlemin konusunda" ortak olarak karar vermesi işlemin bu şekilde tesis edilmesi zorunludur.
Kanunların "uygun görüş" alınmasını hükme bağladığı halde; işlemin uygun görüş alınmadan tesis edilmesinin, işlemi şekil unsuru dışında, idari işlemin hukuki denetiminin yapılması gereken diğer unsurlar yönünden de sakatlayacağı açıktır.
Davaya konu Yönetmeliğin dayanağı olan 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun ek 9. maddesinin 20/08/2016 tarih ve 6745 sayılı Kanun ile değişik son fıkrasında; birlikte kullanım ve işbirliğine ilişkin usul ve esaslar ile ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde döner sermaye gelirlerinden personele yapılacak ek ödemelere ilişkin diğer hususların Maliye Bakanlığının ve Yükseköğretim Kurulunun uygun görüşü alınarak Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle belirleneceği kurala bağlanmıştır.
Uyuşmazlıkla ilgili mevzuat incelendiğinde; Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı ile İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hazırlanırken, Yükseköğretim Kurulundan alınacak ''uygun görüş''ün bağlayıcı nitelikte olduğu görülmektedir.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun ek 9. maddesinde, davaya konu Yönetmeliğin, Sağlık Bakanlığı tarafından, Maliye Bakanlığının ve Yükseköğretim Kurulunun uygun görüşü alınarak çıkarılmasının kurala bağlanmasına karşın, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının ...tarih ve ...sayılı işlemi ile, Yönetmeliğin 11. maddesinin 4. fıkrasına ilişkin olarak, "maddeden üniversitelerin bilimsel araştırma projelerinin finansmanı için ayrılan payın çıkarılmasının, birlikte kullanımın tarafı olan üniversitelerin Anayasal görevi ve amaçlarından biri olan bilimsel araştırma yapılmasına olan teşviki ortadan kaldıracağı, böylece birlikte kullanımda üniversitenin zarar görebilme ihtimalinin ortaya çıkacağı, bilimsel araştırmaya döner sermaye payı ayrılması hususunun taslaktan çıkarılması teklifinin bilimsel araştırma projelerinin finansmanının özel bütçeden karşılanmasına yönelik düzenleme yapılması halinde mümkün olabileceği, aksi takdirde mevcut taslaktaki hükümlerin muhafaza edilmesi gerektiği" hususları belirtilerek uygun görüş verilmediği halde yapılan düzenlemede, bu yönüyle hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Yönetmeliğin 11. maddesinin 4. fıkrasının hukuka aykırı olduğu anlaşıldığından iptaline karar verilmesi gerektiği oyu ile aksi yönde oluşan çoğunluk kararına katılmıyoruz.
KARŞI OY - (XXX) :
16/06/2017 tarihli ve 30098 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan dava konusu Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı ile İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin, 04/03/2020 tarih ve 31058 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Sağlık Bakanlığına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı ile İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 15. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı, ancak Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin dava konusu Yönetmeliğin 11. maddesinin 4. fıkrasında üniversitenin bilimsel araştırma projelerinin finansmanı için öngörülen kesintilere yer verilmemesine ilişkin düzenlemenin yürütülmesinin durdurulması yolundaki 22/05/2018 tarih ve E:2017/2235 sayılı kararına rağmen, 04/03/2020 tarih ve 31058 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yönetmelikte de dava konusu düzenlemenin aynı şekilde yer aldığı dikkate alındığında, uyuşmazlığın bu kısım yönünden konusuz kaldığından bahsedilemeyeceği açıktır.
Uyuşmazlık konusu Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarına Ait Kurum ve Kuruluşlar ile Devlet Üniversitelerinin İlgili Birimlerinin Birlikte Kullanımı ile İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğinin dayanağı olan 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun ek 9. maddesinde, anılan Yönetmeliğin, Sağlık Bakanlığı tarafından, Maliye Bakanlığının ve Yükseköğretim Kurulunun uygun görüşü alınarak çıkarılacağı hükmüne yer verilmesine ve Yükseköğretim Kurulu Başkanlığının ...tarih ve ...sayılı işlemi ile de Yönetmeliğin 11. maddesinin 4. fıkrasında birlikte kullanımdaki sağlık tesislerinin döner sermaye gelirlerinden üniversitelerin bilimsel araştırma projelerinin finansmanı için ayrılan paya ilişkin düzenlemeye yer verilmemesine uygun görüş vermemesine rağmen yapılan düzenlemede hukuki isabet bulunmamaktadır.
Bunun yanı sıra, her ne kadar 3359 sayılı Kanun'un ek 9. maddesi gereği birlikte kullanıma geçilen sağlık tesisleri, Sağlık Bakanlığının mevzuatı uyarınca işletilecek olsalar da, aynı maddenin birlikte kullanılan sağlık tesisinde görev yapan personelin disiplin ve tüm özlük işlemlerinin kadrosunun bulunduğu kurumun ilgili mevzuatına göre yürütüleceği yönündeki hükmü göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu sağlık tesisinde görev yapan öğretim elemanları bilimsel faaliyetleri bakımından üniversite mevzuatına tâbidir. Dolayısıyla 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 58. maddesi uyarınca, 3359 sayılı ve 209 sayılı Kanunlarda ayrıca düzenlenmesine gerek olmaksızın, anılan öğretim elemanlarının bilimsel faaliyetlerinde kullanılmak üzere, birlikte kullanılacak sağlık tesislerinin döner sermaye bütçesinden üniversite bilimsel araştırma projeleri finansman payının ayrılması gerekmekte, aksi yöndeki dava konusu düzenleme bu yönüyle de hukuka aykırı bulunmaktadır. Nitekim, 3359 sayılı Kanun'un vakıf üniversiteleri ile özel hastaneler arasında imzalanacak işbirliği protokolüne yönelik hususları düzenleyen ek 15. maddesinin Anayasaya aykırı olduğu iddiası ile Anayasa Mahkemesinde açılan iptal davası neticesinde Anayasa Mahkemesince anılan düzenlemenin Anayasaya aykırı olmadığı yolunda verilen 20/12/2018 tarih ve E:2016/181, K:2018/111 sayılı kararında, "Kural ile vakıf yükseköğretim kurumlarının bilimsel özerkliğine müdahalede bulunulması söz konusu olmadığı gibi özel hastanelerle iş birliği sonucunda bu hastanelerde fiilen görev yapacak üniversite öğretim elemanlarının bilimsel faaliyetleri ve özlük hakları bakımından üniversite mevzuatına bağlı olduğu dikkate alındığında bilimsel özerkliklerinin sınırlandırıldığı da söylenemez." denilmek suretiyle bu hususa işaret edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, Yönetmeliğin 11. maddesinin 4. fıkrasının hukuka aykırı olduğu anlaşıldığından, iptaline karar verilmesi gerektiği oyu ile aksi yönde oluşan çoğunluk kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.