Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/3250
Karar No: 2022/1065
Karar Tarihi: 30.03.2022

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/3250 Esas 2022/1065 Karar Sayılı İlamı

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/3250 E.  ,  2022/1065 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
    Esas No : 2021/3250
    Karar No : 2022/1065


    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
    VEKİLİ : Av…

    İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 12/04/2021 tarih ve E:2017/643, K:2021/984 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun …tarih ve …sayılı kararı ve bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin …tarih ve …sayılı kararının iptali ile bu kararlar nedeniyle yoksun kalınan parasal hakların yasal faiziyle ödenmesine ve özlük hakların iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
    Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 12/04/2021 tarih ve E:2017/643, K:2021/984 sayılı kararıyla;
    Davalı idarenin usule ilişkin iddialarının yerinde görülmediği,
    "Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
    Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
    Davacının, ceza yargılaması sonucunda …Ağır Ceza Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar karar verildiği, anılan karara karşı yapılan istinaf başvurusunun ise …Bölge Adliye Mahkemesi …Ceza Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla esastan reddedildiği, bu kararın temyiz edilmesi sonucunda ise …Ceza Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla temyiz isteminin reddiyle mahkumiyet kararının onanmasına karar verildiği ve davacı hakkında verilen mahkumiyet hükmünün 20/10/2020 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı,
    Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, örgüt toplantılarına katıldığına, örgüte himmet topladığına ve diğer hususlara yönelik ifadelerin değerlendirilmesi sonucunda, davacının FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
    Öte yandan, davalı idare tarafından dosyaya sunulan davacıya ait hizmet belgesinin incelenmesinden, davacının Hakimler ve Savcılar Kurulunda Başmüfettiş olarak görev yapmakta iken FETÖ/PDY terör örgütünün HSK'da etkin olduğu dönemde Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı olarak atandığı, HSK'da FETÖ/PDY terör örgütünün etkisinin kırılmasından sonra ise 06/03/2014 tarihinde HSK Teftiş Kurulu Başkan Yardımcılığı görevinden alınarak Yargıtay Cumhuriyet Savcılığına atamasının yapıldığının görüldüğü,
    Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediği,
    Dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte iadesi isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davaya konu meslekten çıkarma kararında kendisi ile ilgili herhangi bir gerekçenin gösterilmediği, meslekten çıkarmayı gerektiren fiil ve davranışların delilleri ile birlikte açıklanmadığı, terör örgütüne irtibat ve iltisakını gösterir eylemlerin hangi tarihte gerçekleştiği, hakkındaki soruşturmanın hangi tarih itibarıyla başlatıldığı ve soruşturma kapsamında ne gibi somut işlemler yapıldığının ortaya konulmadığı; AİHM içtihatlarında idare ile kamu görevlileri arasındaki uyuşmazlıklarda AİHS'nin 6. maddesinin uygulanacağının kabul edildiği, hakimlik ve savcılık mesleğinin Anayasa'nın 140. maddesinde düzenlendiği, buna göre hakim ve savcıların göreve başlama, görevde yükselme ve görevden çıkarma hallerinin kanunla düzenlenmesi gerektiği, benzer şekilde Anayasa'nın 139. maddesinde de hakim ve savcıların hangi hallerde görevden çıkartılacağının öngörüldüğü, bahse konu Anayasal teminatların 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nda somutlaştığı, anılan Kanun'da meslekten çıkarma usullerinin ayrıntılı bir şekilde düzenlendiği, hakim ve savcı olarak çalışma hakkının, AİHS'nin 6. maddesi kapsamında medeni hak olduğu, bu haliyle, savunma hakkı dahil olmak üzere adil yargılanma hakkının hiçbir güvencesine uyulmadan tesis edilen dava konusu işlemin medeni hak ve yükümlülüklerle bağdaşmadığı, davalı idarece mutlak zorunluluk arz eden savunma hakkının verilmemesine rağmen, Dairece bu hususa değinilmeksizin davanın reddine karar verildiği; dava konusu kararların Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3. maddesine dayanılarak tesis edildiği, bahse konu kararlarda, verilen cezanın olağanüstü bir tedbir olduğunun belirtildiği, darbe teşebbüsü sonrasında kamu düzeni ve güvenliğinin tesisi amacıyla çıkartılan Kanun Hükmünde Kararname'nin verdiği yetkiye istinaden savunma hakkı dahi tanınmaksızın idari işlemle başka bir kamu görevinde çalışamayacak şekilde meslekten çıkarılmanın hiçbir objektif gerekçe ile haklı gösterilemeyeceği, dava konusu kararlarla, 6087 sayılı Kanun'un 32. maddesine aykırı bir biçimde, şahsına yönelik herhangi bir bireysel ve somut gerekçe sunulmaksızın, suç ve cezaların şahsiliği ilkesi çiğnenmek suretiyle sübjektif ve toptancı bir değerlendirme neticesinde binlerce hakim ve savcının meslekten çıkarılmasına karar verildiği, bu haliyle AİHS'nin 6/1 ve 6/2 hükümleri ile Anayasa'nın 36 ve 159/10. maddelerinin ihlal edildiği; 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen fıkra gereğince, şahsının bir daha kamu hizmetinde doğrudan ve dolaylı istihdam edilmeyeceğinin belirtildiği, bu suretle elinden kamu hizmeti olarak kabul edilen avukatlık mesleğini ifa etme hakkının da alındığı, bu durumun Anayasa'nın 70. maddesi ile garanti altına alınan kamu hizmetine girme hakkına aykırılık teşkil ettiği; dava konusu 2016/426 sayılı karara ekli listede adı, soyadı, sicil numarası, unvanı gibi şahsi bilgilere yer verilerek, "...FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisak ve irtibatının sabit görüldüğünden..." ifadesinin kullanıldığı, bu şekilde hakkında kesinleşmiş yargı kararı olmaksızın doğrudan suçlu ilan edilmesinin Anayasa'nın 38/4. maddesi ile AİHS'nin 6/2. hükmünde düzenlenen masumiyet karinesi ile bağdaşmadığı; dava konusu kararların dayanağını teşkil eden 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de üyelik, irtibat, iltisak kavramlarının içeriğinin belirtilmeyerek, hangi eylemlerin bu kavramlara vücut verdiğini belirleme yetkisinin davalı idareye tanındığı, ayrıca anılan kavramların ceza yasalarında suç olarak da tanımlanmadığı, bu çerçevede, anılan ifadelerin belirlilik, açıklık ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırılık teşkil ettiği; ayrıca dayanak Kanun Hükmünde Kararname'nin yürürlük tarihinden önceki işlem ve eylemlere uygulanmaması gerektiği, dolayısıyla dava konusu kararlarda geriye yürümezlik prensibinin de yok sayıldığı; AİHM'in, bireylerin diğer insanlarla olan iş ve mesleki nitelikteki ilişkileri de özel yaşam kapsamında değerlendirdiği, bu perspektiften bakıldığında, dava konusu kararların gerekçesinde, sosyal çevre bilgisi ve mahallinde yapılan araştırmaların kriter olarak alınmasının AİHS'nin 8. maddesi ile Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliğine aykırı olduğu; şahsının Bank Asya hesabı ve YARSAV üyeliğinin bulunmadığı, ByLock programını kullanmadığı, şahsı ile ilgili delil olarak gösterilen tanık beyanlarının ise soyut ve çelişkili oldukları belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:


    HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
    Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
    "a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
    b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
    c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1.Davacının temyiz isteminin reddine,
    2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 12/04/2021 tarih ve E:2017/643, K:2021/984 sayılı kararının ONANMASINA,
    3.Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderlerinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
    4.Kesin olarak, 30/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi