Esas No: 2019/4274
Karar No: 2022/2060
Karar Tarihi: 30.03.2022
Danıştay 4. Daire 2019/4274 Esas 2022/2060 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2019/4274 E. , 2022/2060 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/4274
Karar No : 2022/2060
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av….
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Turizm ve Sportif Tesisler İşletmeciliği Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından ihtirazi kayıtla verilen beyanname ile yurt dışından elde edilen krediye ilişkin olarak ödenen faiz üzerinden 2017/1 dönemi için tahakkuk eden katma değer vergisinin kaldırılması ve ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle iadesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararda; yurt dışı finans kuruluşlarının Türkiye'de mukim şirketler için sağladıkları kredilerin söz konusu finans kuruluşları ile aynı şirketler grubu içinde bulunan ancak finans kuruluşu olmayan şirketlerce katlandıkları ek külfetlerle birlikte aynen aktarılması faaliyetinin finansman teminine aracılık hizmeti olup, bu hizmetin Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca katma değer vergisinin konusuna girdiğinde tartışma bulunmadığı; ancak borç alınan para karşılığı ödenen faizin bu hizmetin bedeli olmadığı, vergilendirilmesi gereken işlemin borç para verme işlemi değil, aracılık ifa edilmesi olduğundan, 3065 sayılı Kanun'un 20. maddesi uyarınca söz konusu hizmet işlemlerinde matrahın, sadece bu işlemlerin karşılığını teşkil eden komisyon veya elde edilen her türlü menfaatten oluştuğunun açık olduğu; olayda, davacı şirketin kullandığı kredi için uyuşmazlığa konu dönemde aracı firmalara ödediği faizin finansman teminine aracılık hizmetine ilişkin işlemin karşılığını teşkil etmediği, bu sebeple katma değer vergisi matrahına dahil olmadığı, davalı idarenin de söz konusu faiz ödemesi dışında aracılık hizmeti için de ödeme yapıldığına dair herhangi bir tespiti bulunmadığı anlaşıldığından, davacının ihtirazi kaydı dikkate alınmadan 2017/1 dönemine ilişkin olarak yapılan 623.923,90 TL tutarındaki katma değer vergisi tahakkukunun 253.104,66 TL'lik kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı ve yasal faizi ile davacı şirkete iadesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; uyuşmazlığa konu tahakkukun kaynağı faiz gelirinin, davacı ile kreditörler arasındaki borç ilişkisini düzenleyen kredi sözleşmelerinden kaynaklandığı ve bu sözleşmeler sonucunda faiz gelirinin kreditörler adına tahakkuk ettirilerek bu kurumlara ödendiği ve bu durumda da Türkiye'de faiz geliri elde eden kurumların kreditör kurumlar olduğu, davacının kreditör kurumlardan almış olduğu hizmetin aracılık hizmeti olmadığı, uyuşmazlığa konu tahakkukun kaynağı faiz gelirinin de, davacı ile kreditörler arasındaki borç ilişkisini düzenleyen kredi sözleşmelerinden kaynaklanması ve bu sözleşmeler sonucunda faiz gelirinin kreditörler adına tahakkuk ettirilerek bu kurumlara ödenmesi nedenleriyle, kreditör kurumların faaliyetinin davacı şirketin finansman ihtiyacının giderilmesine yönelik olarak verilen finansman hizmeti faaliyeti olduğu; buna göre, kreditör kurumların ikraz yani borç para verme işleriyle devamlı olarak uğraşması nedeniyle 6802 sayılı Kanun kapsamında banker sayılması gerektiği, buna göre söz konusu kurumların davacı şirkete sunduğu finansman hizmetinin banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olduğu, banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren bu hizmetin katma değer vergisinden istisna olduğu anlaşıldığından, dava konusu tahakkuk işleminde bu gerekçeyle hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Yurt dışı kredi kuruluşlarının mukimi bulundukları ülkenin mevzuatına göre finansal kaynak sağlamaya yetkili olan ve esas faaliyet konularından birisi de kredi vermek olan kuruluşlar olduğu, bunun davacı tarafından ispat edilmesi gerektiği, yani yurt dışı kredi kuruluşunun faaliyette bulunduğu ülke mevzuatına göre ödünç para verme işi ile uğraştığının, borç vermeye yetkili olduğunun tevsiki gerektiği, davacının ise böyle bir iddiası olmadığı, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinin (B) bendinde; vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği hükme bağlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinin birinci fıkrasında; ticari ve sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler, katma değer vergisinin konusuna alınmış, 4. maddesinin 1. fıkrasında hizmet, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olarak tanımlandıktan sonra hizmet sayılan işlemlerin; bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği kurala bağlanmış olup, 20. maddesinde; teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu; bedel deyiminin ise malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade edeceği hüküm altına alınmıştır.
Aynı Kanun'un 17. maddesinin 4. fıkrasının (e) bendinde, banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemler ve sigorta aracılarının sigorta şirketlerine yaptığı sigorta muamelelerine ilişkin işlemlerin katma değer vergisinden istisna olduğu hükme bağlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 9. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan 15 Seri No'lu KDV Genel Tebliği'nin (C) bölümünde, Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanunî merkezi ve iş merkezi bulunmayan yurt dışında yerleşik firmalardan sağlanan hizmetlere ait katma değer vergisinin, bu hizmetlerden yurt içinde faydalanan muhatap tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenmesi öngörülmüştür.
Öte yandan, 46 Seri No'lu KDV Genel Tebliği'nin (A) bölümünde;"...Katma Değer Vergisi Kanunu'nun I7/4-e maddesinde, banka ve sigorta muamaleleri vergisi kapsamına giren işlemler ile sigorta acente ve prodüktörlerinin sigorta muamelelerine ilişkin işlemleri katma değer vergisinden istisna edilmiştir.Banka ve sigorta muameleleri vergisinin konusunu ise, banka ve sigorta şirketlerinin Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine aldıkları paralar oluşturmakta; bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine almış oldukları paralar da aynı verginin kapsamına girmektedir.Katma değer vergisi uygulamasında, mal ve hizmetlerin yurt dışından veya yurt içinden temin edilmesi hallerinde, bu işlemler arasında özellikle oran ve istisna uygulaması bakımından bir farklılık bulunmaması esastır. Bu şekilde, aynı mahiyetteki işlemler vergi karşısında aynı esaslara tabi tutularak vergilemede eşitlik ve tarafsızlık sağlanmaktadır. Nitekim, mal ve hizmetlere uygulanacak katma değer vergisi oranları dahilde ve ithale farklılaştırılmadığı gibi Kanunun 16/1-a maddesi ile dahilde vergiden müstesna olan mal ve hizmetlerin ithalde de vergiden istisna olacağı hükme bağlanarak, aynı mahiyetteki işlemlerin yurt içinde yapılması veya yurt dışından kaynaklanması hallerinde farka vergi uygulamasından kaçınılmıştır.Türkiye'de banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulmamış olan yurt dışı kredi işlemlerinin mahiyet itibariyle banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olan yurt içi bankacılık hizmetlerinden farksız olduğu açıktır. Dolayısıyla, yurt dışı kredi işlemlerinin Kanunun 17/4-e maddesi hükmü kapsamında değerlendirilmesi gerekli olup, bu kapsamdaki işlemler nedeniyle ödenen faiz, komisyon ve bunlara ilişkin kur farkları katma değer vergisine tabi değildir. Ancak, katma değer vergisine tabi bir mal teslimi veya hizmet ifasına ilişkin bedelin ödenmesine bağlı olarak ortaya çıkan vade farklarının kredi işlemi ile bir ilgisi bulunmamaktadır.Bu nedenle, bir mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı vade farkı, faiz veya benzeri diğer menfaatlerin Kanunun 24. maddesi uyarınca vergiye tabi işlemin matrahına dahil edilerek vergilendirileceği tabiidir." düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; Güney Kore'de mukim finans kuruluşları ile davacı arasında yapılan sözleşme gereğince davacının bu kuruluşlardan temin ettiği krediyi söz konusu finans kuruluşları tarafından kurulan ve aynı şirketler grubu içerisinde yer alan firmalar aracılığıyla temin ettiği, davacı şirketin temin ettiği krediye ilişkin faiz ödemesini de bu aracı firmalara yaptığı, söz konusu krediye ilişkin olarak yapılan faiz ödemesi üzerinden katma değer vergisi tahakkuku yapılmaması gerektiği yolundaki ihtirazi kaydı kabul edilmeyerek tahakkuka konu edildiği, bu bağlamda 2017/7 dönemi için tahakkuk eden 384.297,25 TL tutarında katma değer vergisinin söz konusu faiz ödemelerinen kaynaklanan 204.070,15 TL'lik kısmının iptali ve yasal faizi ile birlikte iadesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine göre, yurtdışı finans kuruluşlarının Türkiye'de mukim şirketler için sağladıkları kredilerin söz konusu finans kuruluşları ile aynı şirketler grubu içinde bulunan ancak finans kuruluşu olmayan şirketlerce katlandıkları ek külfetlerle birlikte aynen aktarılması faaliyeti, finansman teminine aracılık hizmeti olup, bu hizmetin Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca katma değer vergisinin konusuna girdiğine tartışma bulunmamaktadır. Ancak borç alınan para karşılığı ödenen faiz bu hizmetin bedeli değildir. Vergilendirilmesi gereken işlem borç para verme işlemi değil, aracılık ifa edilmesi olduğundan, 3065 sayılı Kanun'un 20. maddesi uyarınca söz konusu hizmet işlemlerinde matrahın, sadece bu işlemlerin karşılığını teşkil eden komisyon veya elde edilen her türlü menfaatten oluştuğu açıktır.
Olayda; davacı şirketin kullandığı kredi için uyuşmazlığa konu dönemde aracı firmalara ödediği faizin finansman teminine aracılık hizmetine ilişkin işlemin karşılığını teşkil etmediği, bu sebeple katma değer vergisi matrahına dahil olmadığı, davalı idarenin de söz konusu faiz ödemesi dışında aracılık hizmeti için de ödeme yapıldığına dair herhangi bir tespiti bulunmadığı anlaşıldığından, davacının ihtirazi kaydı dikkate alınmadan 2017/1 dönemine ilişkin olarak yapılan 623.923,90 TL tutarındaki katma değer vergisi tahakkukunun 253.104,66 TL'lik kısmında hukuk uyarlık görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 30/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.