Taraflar arasındaki imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payı nedeniyle davacı lehine tesis edilen ipotek karşılığının arttırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, davalılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –
Dava, imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payı nedeniyle davacı lehine tesis edilen ipotek karşılığının arttırılması istemine ilişkindir. Mahkemece, uyulan bozma kararı uyarınca inceleme ve işlem yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir. Dosya içindeki delil ve belgelere göre, davacının hissedarı olduğu taşınmazın düzenlemeye alınarak, 56 m2 hissesinin dava dışı Vedat Birgül"e aktarılıp, bu hisse karşılığında davacı lehine ipotek tesis edildiği, taşınmazın daha sonra davalılar murisine satıldığı, imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen hisse için takdir edilen karşılığın arttırılması talebi ile bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun geçici 6. maddesinde değişiklik yapan ve 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasanın 21. Maddesi ile 24.02.1984 tarihli ve 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan ve ipotekle teminat altına alınanlarda dahil olmak üzere her türlü alacak ve bedeller, borçlu idarelerce, ipotek veya uygulama tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunla belirtilen kanuni faiz oranı uygulanmak suretiyle güncellenerek ilgililerine ödenir. Bu hüküm devam eden davalarda da uygulanır. " hükmü getirilmiş olup, söz konusu yasal düzenleme açıkça "ipotek borçlusunun" kamu idareleri olması haline ilişkin olup, 2981 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılan imar uygulamalarında, ipotek borçlusunun belediye, valilik gibi kamu idareleri değil, şahıslar olması halinde bedele dönüşen hissenin düzenlemeye tabi tutulmasındaki amaç kamu hizmetine tahsis olmadığından, yukarıda bahsedilen yasal düzenlemenin dava konusu somut olayda uygulanma imkanı yoktur. Dairemizin 12.06.2014 gün ve 2014/4746-16994 sayılı bozma kararının maddi hataya dayalı olarak verildiği anlaşıldığından usuli kazanılmış hak oluşturmaz. Bu itibarla; arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak dava tarihindeki değerinin belirlenmesi yöntem olarak doğrudur. Ancak; Yapılan incelemede; dava konusu taşınmazın ipotek konulduktan sonra davalılar murisi Kemal Başekin"e satılmış olduğu anlaşıldığından, davalılar tapudaki ipotek miktarından sorumlu olup, ipoteğin arttırılacak bölümünden ise ipotek işleminin tesis tarihindeki malik Vedat Birgül sorumludur. Bu durumda; davanın sıfat yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir. Davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 05/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.