(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2011/1138 E. , 2011/3666 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı işçi, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, davalı şirketin ekonomik krizden oldukça fazla etkilendiğini, satışların ¾ oranına yakın miktarda düşmesine rağmen, şirket tarafından uzun süre işçi azaltma yoluna gidilmediğini, personele önce henüz hak etmedikleri 2009 yılına ait yıllık izinlerin kullandırıldığını, üretimde düşüş olmasına rağmen satışlardaki olumsuzluklardan dolayı stoklarda büyük bir birikim meydana geldiğini, son çare olarak işveren tarafından öncelikle istekli olduğu bilinen personele öncelik verilmek sureti ile kadro azaltılmasına gidildiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, her ne kadar davalıya tebliğ edilen fesih bildiriminde ekonomik sıkıntı nedeni ile işyerinde yeniden yapılanma ve tedbir alma mecburiyeti ortaya çıktığı belirtilmiş ve davalı vekili tarafından da işyerinden ekonomik sebeplerden dolayı istekliler kapsamında olduğu kabul edilerek iş akdinin feshedildiği belirtilmiş ise de bu yönde ibraz edilmiş yazılı bir belge bulunmadığı, işyerindeki duyurunun davacının iş akdinin feshinden sonra yapılmış olup davacının işten çıkma isteği olarak algılanan sözlerin söylendiği ortamlara göre bir tepkiden mi ibaret olduğu, gerçekten iş akdini sona erdirmek istemesinden mi kaynaklandığının davalı tarafça iş akdinin feshi esnasında istekli olup olmadığının ayrıca değerlendirilmediği, davacının işyerinde lazer operatörü olup dinlenen davalı tanığı ...’in beyanına göre davacının işyerinde başka bir pozisyonda değerlendirilme olanağının bulunduğu, bu olanak bulunmakta iken davacıya usulüne uygun olarak başka bir işinde teklif edilmediği, 02.12.2008 tarihinde emekliliği gelenlere öncelik verilerek iş akitlerinin feshedilmesi yönünde karar alınmasına rağmen bu şekilde işten ayrılanlardan daha sonra destek primi ödenmek sureti ile çalışma yaptırıldığı, dolayısıyla feshin işveren için son çare
olduğu davalı tarafça kanıtlanmamış gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18.maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorunadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış olanaklarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Somut olayda, davacı işçi 09.10.2001-09.01.2009 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde, lazer optik kesim operatörü olarak çalışmış, davalı işveren tarafından davacı işçinin iş sözleşmesi, dünyanın ve ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı nedeni ile işyerinde de yeniden yapılanma ve tedbir alma mecburiyeti ortaya çıktığı ve bu nedenle yapılan planlama sonucunda tespit edilen kadro fazlalığından dolayı 4857 sayılı Yasa"nın 17. maddesi gereğince fesh edilmiştir.
Emsal dosyada alınan 21.07.2009 tarihli bilirkişi raporunda ve bila tarihli ek raporunda, davalının üretim kapasitesinin aynı oranda seyir etmesine rağmen pazarda daralma olduğu, satışların azaldığı ve ters orantılı olarak stok miktarının yükselmesi, üretim miktarlarında azaltılmaya gidilmesi ve maliyet unsurlarında azaltılma yolunun seçilmiş olması yapılan rasyolara göre kaçınılmaz olduğu, yönetim kurulu kararının tutarlılıkla uygulandığını, feshin geçerli bir nedene dayandığı, davalı işyerinin Ocak 2009 ayında işten 224 işçi çıkardığı, 7 işçi aldığı, Şubat 2009 ayında ise 134 işçi çıkardığı 3 işçi işe aldığı alınan işçilerin yüksek ücretli işçiler olduğu belirtilmiştir. Öte yandan, ülkemizde işgücü fazlalığının giderilmesinde işverence bir takım sosyal seçim kriterlerinin uygulanması zorunluluğunu öngören yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Somut olay açısından böyle bir zorunluluğu hükme bağlayan toplu veya bireysel iş sözleşmesi hükmünün varlığı da ileri sürülmüş değildir. Bu nedenle, sosyal seçim kriterlerinin uygulanmadığından söz edilerek feshin geçerli nedene dayanmadığı sonucuna varılmış olması doğru olmamıştır. Bu maddi ve hukuki olgulara göre davacının iş sözleşmesinin işyerinin ve işin gereklerine dayanan nedenle feshedildiği, feshin geçerli nedene dayandığı anlaşılmaktadır. Davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalıdır.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-) Yerel Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-) Davanın REDDİNE,
3-) Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-) Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-) Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"ne göre 1.100,00.-TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-) Peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine kesin olarak oybirliğiyle 31.10.2011 tarihinde karar verildi.