Davacı vekili müvekkilinin iş sözleşmesinin işverence hiçbir gerekçe gösterilmeden feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine ve yasal sonuçlarına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili Eylül 2008 den itibaren baş gösteren ekonomik kriz nedeniyle sanayi üretiminde ciddi düşüş yaşandığını, müvekkili firmanın krizden doğrudan etkilendiğini, alınan önlemlerden olumlu sonuç alınamayınca bazı işçilerin işten çıkarılmasının zorunlu hale geldiğini, feshin işletme gereklerinden kaynaklanan geçerli sebebe dayandığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilerek, davalı işverenin iddia edilenin aksine ekonomik krizden etkilenmediği, teknolojik faaliyetlerin aynı şekilde devam ettiği, feshe son çare olarak bakılması ilkesine uyulmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. Maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorunadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış olanaklarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Somut olayda davalı işyerinde 15.05.1999- 16.02.2009 tarihleri arasında diş açma kalite kontrol elemanı çalışan davacının iş sözleşmesi “ekonomik krize bağlı olarak işin daralması” gerekçesiyle feshedilmiştir.
Yerel mahkemece Makine Mühendisi bilirkişiden alınan rapordaki tespitlere itibar edilerek davalı işyerinin ekonomik krizden etkilenmediği ve feshe son çare olarak bakılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de Makine Mühendisi olduğu anlaşılan tek bilirkişi tarafından yapılan araştırma ve düzenlenen rapor hükme dayanak yapmaya yeterli değildir.
Mahkemece Serbest Muhasebeci Mali Müşavir, İşletme İktisadı Uzmanı ve Endüstri Mühendisi bilirkişilerden oluşturulacak bir bilirkişi kurulu refakatiyle işyerinde keşif yapılarak şirket mali ve ticari kayıtları, personel giriş ve çıkış kayıtları, sermayesi ve öz varlıkları, borçları-alacakları, satış ve üretim değerleri, kısaca mali bilançosu ve defterleri incelendikten sonra ortaya çıkacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, 31.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.