19. Hukuk Dairesi 2016/6057 E. , 2017/7982 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ...’un gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından davalı bankadan 16.09.2010 tarih ve 125 sayılı sözleşme ile faizleri kısmen devlet tarafından karşılanmak suretiyle subvansiyonlu 7 yıl geri ödemeli 4.770,000 TL tutarında tarımsal kredi kullanıldığını, sözleşmede krediden komisyon alınacağına dair bir hüküm bulunmamasına rağmen davalının komisyon bedeli tahsil ettiğini iddia ederek, davalı bankaya komisyon adı altında borçlu olmadığının tespitine, aksi halde komisyonun banka tarafından belirlenen ödeme planında yer alan ana para taksit tutarı üzerinden talep edilebileceğinin tespitine, banka tarafından sözleşmeye aykırı olarak 02.10.2012 tarihinde davacı şirket hesabından re’sen tahsil edilen 16.852,00 TL komisyon bedelinin faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 22.12.2014 tarihli dilekçe ile komisyon bedelleri ile ilgili talebini artırarak ıslah talep etmiştir.
Davalı banka vekili, davacı iddialarının gerek sözleşme gerekse bankacılıkla ilgili mevzuata aykırı olduğunu, bankaca verilen hizmetler karşılığında operasyon maliyetleri ve piyasa koşulları dikkate alınarak fiyatlama yapılmakta olup, maliyet unsurlarının kredilere zorunlu olarak yansıtıldığını, dava konusu kredi 7 yıl gibi uzun vadeli bir kredi olduğundan söz konusu süreçte komisyon oranlarında değişiklik yapılmasının bankacılık usul ve teamüllerine uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, uyuşmazlık konusu yapılan kredinin tüketici kredisi olmayıp, davalı bankaca kararnameye dayalı olarak uygulanan ticari nakdi kredi olduğu, ilgili kararnamede ilan edilen şartların dışında kalan konuların imzalanan genel kredi sözleşmesi şartlarına tabi olduğu, tacir olan davacının basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğünün bulunduğu, bu nedenle sözleşmeyi okuyarak imzaladığını kredi sözleşmesinde beyan eden davacının istirdat talebinin MK.’nun 2. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemece iki ayrı bilirkişi raporu alınmış, bu raporlarda ortaya konan görüşler birbirine aykırı olduğu halde uzlaştırıcı 3. bir bilirkişi raporu alınmadan ve bilirkişi raporlarından hangisine hangi nedenle itibar ettiğini karar yerinde açıklamadan karar verilmiş olup, bu yerinde olmamıştır. Öte yandan mahkemece bilirkişi raporlarından bağımsız olarak dosyadaki sözleşme hükümlerinin hukuki değerlendirmesi sonucu yazılı şekilde karar verildiği düşünüldüğünde ise mahkeme gerekçesinde bu konuda hiçbir açıklama olmadığı, sözleşme hükümlerinin belirtilip, tartışılmadığı görülmekle mahkeme gerekçesinin de yetersiz olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılacak iş; her iki bilirkişi raporu arasında çelişkiyi giderecek şekilde 3 kişilik uzman kişilerden oluşacak bilirkişi heyetinden rapor alınıp, neticede tüm delilleri değerlendirip, kararın gerekçesini de açıkça ve yeterli şekilde ifade ederek karar vermekten ibarettir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 14/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.